Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Sayfa 16 Kasım 2012 Cuma a2 yaşam Meclis’teki faaliyetleriyle en çalışkan Ankara milletvekili olarak öne çıkan Yeniçeri, yeni Belediye Yasası’nı eleştirdi: Ve Perde... Eren AYSAN aysaneren@hotmail.com Amaç:İktidarlarınıgarantiedebilmek SERTAÇ EŞ ‘Yağmur Durduğunda’ Hayat Bize Güler mi? tiyatro izleyicileriyle buluştu. Avustralyalı yazar Andrew Bovell’in 2008 yılında yazmış olduğu metin, bir ailedeki üç kuşağın hikâyesini anlatıyor. Londra’da yaşayan, komünizmin dünyayı güzelleştireceğine inanan bir ailenin yaşanan toplumsal trajediler sonrasında bireysel olarak kırılmasını gözler önüne seriyor. Bir sonraki aşamada yedi yaşında babası tarafından terk edilen çocuk, hayatını onu aramaya adıyor. Avustralya’da tanıştığı ve aşık olduğu genç kızın geçmişiyle kendi geçmişi bir anda buluşuyor. Babasının çocuk tacizcisi olduğunu, sevdiği kızın kardeşinin ölümünün sorumlusu olduğunu öğrendiği anda, trafik kazasına kurban gidiyor. Bu defa genç kız karnında çocuğuyla baş başa kalıyor. Son olarak çocuğun kendi kaçışı ve hikâyesi seyirciyi kuşatıyor. Pek çok okumaya açık, sağlam bir metin var karşımızda. Sürekli olarak babalarının hatalarını ve geçmişini arayan erkek evlatlar görüyoruz. Bu noktada “Babaoğul” ilişkisine dair psikanalitik gönderimler ve “Aynadan kim korkar?” sorusu çok önemli. Ayna nesnesi, bilindiği gibi yalnızca yansıtır. Bakana bakanı yansıtır. Görünenler ise bir yansıtma aletine bakmadan göremeyeceğimiz şeylerdir. Ama görmüş olmanın gerçekten görmek olmadığını artık biliyoruz. Görme edimi için kullanılan aygıtların en önemli özelliği çok boyutlu olmalarıdır. Bunlar Lacan’ın formüle ettiği sistemin benzeridir. Dolayısıyla metinde her evlat ailesinin sırrını ararken bir çeşit aynayansıtma teorisiyle karşımıza çıkıyor diyebiliriz. Yazarın geçmişteki büyük savrulmaların geleceği de etkileyeceği teorisi bu noktada çok ama çok önemli. Son derece pozivitist bir yaklaşımla tiyatro edebiyatının şık bir biçimde buluşturulduğunu anlıyoruz. Sahnelenme aşamasında, oyun başlangıçtan sona sinevizyon desteğiyle ayakta duruyor. Özellikle oyunun başlarında seyirciyle kurulan ilişki, acaba oyun metin dışında bir tavırla, göstermeci bir yapıda mı ilerleyecek sorusunu sordurtuyor. Devamında böyle bir yönelimin olmadığını Allahtan görüyoruz. İlk perdedeki arka arkaya sıralanan serimlere ilişkin metinde bir düzenleme yapılmamış. Dahası İşçi Partili ailenin sıkışmışlığı yok ortada. Buradan rejisörün metindeki ideolojik kodlamaları hiç ama hiç düşünmediğini anlıyoruz. Oyunculuk yönelimlerine de dokunmadığı belli. Özellikle Okday Korunan, Rüçhan Çalışkur ve Levent Güner metinden yola çıkarak sağlam bir oyunculuk evreni oluşturmuşlar kendilerine. Okday Korunan’ın oğlundan ayrıldığı zaman söylediği en önemli sözler kar motorunun sesinden duyulamıyor. Buna karşın zaman geçişleri iyi kurulmuş. Özellikle ışık tasarımı son derece başarılı bir biçimde yorumlanmış. Yine de metnin başarısıyla rejinin başarısının buluştuğunu söyleyemeyiz. Şu bir gerçek: Devlet Tiyatroları’nın dünyadaki çağdaş tiyatroyu takip edip, “Yağmur Durduğunda” gibi dramatik yapısı sağlam metinleri seyirciyle daha çok buluşturmasına ihtiyaç var. eçtiğimiz hafta İstanbul Devlet G Tiyatrosu’nun oyunu “Yağmur Durduğunda” Küçük Tiyatro’da Ankaralı TBMM’deki faaliyetleriyle Ankara’nın en çalışkan milletvekili olan MHP’li Prof. Dr. Özcan Yeniçeri, AKP’nin, ülkenin ihtiyaç ve gerçekleri için değil “kendi ihtiyaçları” doğrultusunda Belediye Yasası çıkardığına dikkat çekti. Yeniçeri, “Örneğin Çayyolu, herhangi bir coğrafi veya yerel özellik düşünülerek Yenimahalle’den ayrılmadı. Mümkün olduğunca fazla belediyede iktidar olabilmek için yaptılar” diye konuştu. Belde belediyelerinin kapatılmasının, buralarda yaşayan insanların sorunlarına çözüm arayışını zorlaştıracağını belirten Yeniçeri, “Vatandaşla hizmet arasına mesafe girecek, bürokrasi girecek. En basit sorun için beldeden Ankara’ya Büyükşehir Belediyesi’ne gelecekler” dedi. Ankara ikinci bölge milletvekili Yeniçeri, Gümüşhane Şiran doğumlu. Ancak, 1973’ten beri Ankara’yla “her şart altında bağlantısının sürdüğünü” söylüyor. Yeniçeri, Ankaralılık bilinci için “Bana göre her Türk yurttaşı önce Ankaralı ondan sonra doğduğu topraklarındır” değerlendirmesini yapıyor. Yeniçeri’nin Cumhuriyet Ankara’nın sorularına verdiği yanıtlar şöyle: I Cumhuriyetin hedeflediği Ankara ile olarak görmeyen zihniyetlerin bu kente katacakları bir şeylerinin olmadığını düşünüyorum. Ankara’da süreklilik gösteren kurumsal bir yönetim anlayışı olmalı. Koykaldır; yapyık; deneyanıl anlayışı terk edilmeli. I 5 milyonluk Ankara’da günümüz Ankarası arasında sizce fark var mı? Yeniçeri: Cumhuriyetin bir iddiası, ideali, heyecanı ve üslubu vardı. Cumhuriyet, Ankara’dan tasarlandı. Kurtuluş Ankara’dan planlandı. Kuruluş da Ankara’yla ilgiliydi. Ankara bir anlamda halktı... Cumhuriyet, Ankara’yı yalnızca siyasetin değil ekonominin, kültürün ve sanatın da başkenti olması kurgusu üzerine yükselmiştir. Cumhuriyet Ankara’da kendi üslubunu yaratmıştı. Süreç içerisinde kapitalistleşme Ankara’da körleşmeye dönüşmüştür. Cumhuriyetin bütün mimari eserleri modern Ankara’da muhasara altına alınmıştır. Bundan Ulus’taki Atatürk Heykeli bile nasibini almıştır. İnsan, tarih ve kültür odaklı Ankara, rant odaklı kente dönüşmüştür. ‘Yapyık, dene yanıl olmaz’ gözlemlediğiniz en önemli sorunlar neler? Yeniçeri: Bana göre sorunları yapılaşmadan geçim derdine, tarihi dokunun muhafazasından yeşil alanlara kadar genişletmek mümkündür. Ama en acil sorunu ulaşımdır. Yol, metro, viyadük, altgeçit gibi altyapı sorunları kalıcı bir biçimde ele alınmalı. Ankara’nın ekolojisini ve iklimini bozan çok katlı binaların hesapsız dikilmesi de sorunlardan biri. Kentin silüeti ve üslubu tehdit altında. Bir katlı gecekonduları yirmi katlı hale getirmek sorunları çözmüyor, yeni sorun getiriyor. Yeşil alanlar, meydanlar, parklar yetersiz. Bir diğer sorun alışveriş merkezleri... ‘Affedilmeyecek suçtur’ I Atatatürk Orman Çiftliği’ndeki yapılaşmayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Yeniçeri: Atatürk Orman Çiftliği’ni (AOÇ) yapılaşmaya açmak tarihe suikast düzenlemektir. Rant arzusu ya da antikemalist duyguların AOÇ’de itibar görmesi affedilemeyecek suçtur. I Çayyolu’nun Yenimahalle’den ayrılması doğru bir uygulama mı? Yeniçeri: Yenimahalle’nin bir kısmının parçalanarak başka ilçelere bağlanmasının, tasarı görüşülürken gündeme gelmesi iktidarın ne kadar hazırlıklı olduğunu gösteriyor. AKP bu tasarıyı Türkiye’nin ihtiyaçları, gerçekleri için değil, kendi ihtiyaçları ve küresel tasarım ihtiyacına cevap vermek amacıyla ortaya koydu. Kendi iktidarlarını garanti edebilmek, mümkün olduğu kadar fazla belediye üzerinde etkinlik kurabilmek için bunu yaptılar. Alamadığı belediyeleri denetim altına alarak ranta dönüştürmek istiyor. Çayyolu’nun diğer ilçelere bölüştürülmesinin coğrafi ya da yerel şartlarla ilgisi yok. Bu nedenle görüşmelerde hırslı ve hırçın tutum içindeydiler. I Belde belediyelerinin kapatılması ilişkin vizyonunu nasıl buluyorsunuz, sizin önerileriniz var mı? Yeniçeri: Ankara bürokrasisi geleceği değil bugünü yönetiyor. Günlük sorunlarla baş etmeyi başarı sayıyor. Geleceğe yatırım yapmak bir yana, düşünmeyi bile uygun bulmuyor. Başkenti Türkiye’nin Özcan Yeniçeri gözbebeği I Ankara’nın yöneticilerinin kente doğru mu? Yeniçeri: Belediyelerin kapatılması bir handikaptır. Köyde muhtara, beldede belediye başkanına başvuranlar şimdi Ankara’ya gelecek. Bir ulaşım maliyeti çıkacak ortaya. Vatandaşla hizmet arasına bir bürokrasi giriyor. Şereflikoçhisar’daki sorunu merkezdeki kişinin görme, algılama, anlama durumu başarılı olacak mı? Çözümde ne kadar başarılı olacak. Bu Ankara gerçekleriyle uyuşmuyor. ANKARALI KİTAPLAR / SAVAŞ SÖNMEZ ANKARA / ALTINDAĞ TARİHİ KENT MERKEZİ MİMARLIK REHBERİ TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Ankara, Temmuz 2011, 136 sayfa “Eski Ankara”nın mimarlık kültürünün belgelenmesi amacıyla hazırlanan rehber, Roma, Türk İslam ve Cumhuriyet dönemi yapılarını bir arada ele almakta; Altındağ’ın bu üç ayrı döneminin 348 yapısını 21 paftada saptanabilen özet özelliklerinin yanı sıra, birçoğunu da fotoğraflı olarak sergilemektedir. Kitabın sonunda çok işlevsel 3 dizin (Kronolojik, Yapı Alfabetik, Mimarlar Alfabetik) bulunmaktadır. “Bugün mevcut olmayan, kaynaklarda var olan yapılar” ayrıca listelenmiştir. Türkiye Mehmetçiğe Mehmetçik Türk Milletine Emanettir. TSK MEHMETÇİK VAKFI Tel: 284 19 7071 Faks: 284 19 73 www.mehmetcik.org.tr 16 Kasım 2012 Cuma : Cumhuriyet Vakfı adına Orhan ERİNÇ Genel Yayın Yönetmeni : İbrahim YILDIZ Ankara Temsilcisi : Utku ÇAKIRÖZER Sorumlu Müdür : Miyase İLKNUR Sahibi Editör Sayfa Editörü Reklam Müdürü Satış Koordinasyon : Barkın ŞIK : Okan AKYÜREK : Kerim TAŞKAN : Osman ÖZER Yazışma Adresi : Cumhuriyet Gazetesi Ankara Yayımlayan : Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Bürosu, Ahmet Rasim Sok. No:14 Basıldığı Yer : DPC Doğan Medya Tesisleri 06550 Çankaya Dağıtım : YAYSAT Telefon : 0312 442 30 50 Yerel ve süreli yayın Eposta : ankcum@cumhuriyet.com.tr C MY B