23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

14 Kasım 2012 Çarşamba Sayfa kültür sanat kent a3 Anakentsınırları3katbüyüdü Büyükşehir belediyelerinin yetki ve sınırlarını belirleyen yasayla birlikte Anakent Belediyesi’nin görev ve sorumluluk alanları da il sınırlarını kapsayacak şekilde değişerek, 3 kat arttı. Artık tüm ilçeler Anakent Belediyesi’nin sorumluluğunda olacak. Yeni yasa ile birlikte, Oltan (Ayaş); Afşar (Bala); Çağabey, Sorgun, Yeşilöz (Güdül); Balçıkhisar, Bumsuz, Çalış, Yenice, Yurtbeyli (Haymana); Çeltikçi (Kızılcahamam); Çayırhan, Sarıyar (Nallıhan); Karaşar, Kırbaşı, Uruş (Beypazarı); Çalören, Devekovan, Gülhüyük, Kacarlı (Şereflikoçhisar) beldeleri mahalle statüsüne kavuşacak. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilerek yürürlüğe giren yeni “Büyükşehir Belediyeleri Yasası” ile Büyükşehir Belediyesi’nin yetki alanı, il sınırlarının tümünü kapsadı. Yeni yasa ile birlikte Ankara Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisine, Ankara’nın diğer ilçeleri, Evren, Şereflikoçhisar, Haymana, Güdül, Nallıhan, Beypazarı, Polatlı, Çamlıdere ve Kızılcahamam ilçeleri de katılarak ilçe sayısı 25’e yükselirken, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin mücavir alan sınırı da tam 3 kat artarak 2 milyon 600 bin hektara yükselmiş oldu. Anakent Belediye Meclisi’nde konuşan Belediye Başkanı Melih Gökçek, “Yapılan değişikliğin ardından belediye meclis üyesi sayısı 103’ten, 136’ya çıkacak. Böylece en ücra yerdeki yurttaşımızların da sorun ve talepleri, temsilcileri tarafından meclis gündemine taşınarak, çözüme kavuşturulacak” dedi. Daha önce il özel idareleri tarafından yerine getirilen 70’i aşkın hizmetin anakent belediyeleri tarafından yerine getirileceği bilgisini de veren Gökçek, üç kat daha büyüyen hizmet alanının mevcut yasaya göre iki yıl içinde 1/25 bin ölçekli nâzım planının ve çevre düzeni planının yapılacağını vurguladı. ‘Ankara’nın planı iki yıl içerisinde yapılacak’ Büyükşehir Belediyesi Yasası kapsamında iki yıl içinde 1/25 bin ölçekli nazım planının ve çevre düzeni planının yapılmasının zorunlu olduğunu ifade eden Gökçek şunları kaydetti: “2004 yılındaki yasa ile belediye sınırlarına dahil olan alanda 2 yıl içinde ‘2023 Başkent Ankara Nâzım İmar Planı’ yapmıştık. Bu plan; doğal, çevresel, tarihi ve kültürel mirasını koruyup geliştiren, kentsel yaşamın her alanında yüksek kaliteyi kentli yurttaşlara hakça sunan, bilim, kültür, hizmet merkezi dünya kenti, Başkent Ankara vizyonuna uygun bir planlamaydı. Şimdiki planlama da benzer bir planlama olacak. Bu konuda oldukça tecrübeli olan arkadaşlarımız tarafından 2 yıl içinde yeni bir bütüncül nâzım imar planı daha yapacağız.” ‘Tarihin Toprağından Toprağın Tarihine…’ Ümit Sarıaslan Sunay Akın’dan büyüleyen Nâzım performansı ‘Yol göstersinler izin alayım’ İKLİM ÖNGEL Kızılay sokaklarında 1 yıldır pandomim (sözsüz tiyatro) yapan 17 yaşındaki Ferhat Kılıç’a, Çankaya Belediyesi zabıtaları dershanelerin şikâyetçi olduğu gerekçesiyle izin vermedi. 7 yıldır pandomim sanatıyla uğraştığını ve sanatını sokakta özgürce yapmak istediğini söyleyen Kılıç, “Çankaya Belediyesi, sanatı sokağa başarıyla taşıyan bir belediye. İzin için ne yapmam gerekiyorsa yapmaya hazırım. Avrupa’da ve Taksim’de insanlar özgürce pandomim yaparken, başkentin sokakları neden bu sanattan mahrum kalsın?” diye sordu. Pandomim sanatçısı 17 yaşındaki Ferhat Kılıç, 7 yıldan beri pandomim sanatıyla uğraştığını söyledi. Böyle bir sanatın varlığını ilk olarak televizyonda gördüğünü belirten Kılıç, 6 yıl boyunca evde video izleyerek kendisini bu sanata ilişkin yetiştirdiğini kaydetti. Sokaklara bir yıl öncesine kadar hiç çıkmadığını dile getiren Kılıç, “Kızılay’ın en yoğun olduğu sokaklarda bir yıldır düzenli olarak pandomim yapıyorum. İnsanlar büyük ilgi gösteriyorlar. Bu nedenle soğuk havalarda dahi sıcak bir gülümseme için sanatıma devam ediyorum. İnsanlar yağmur başladığında bile şemsiyelerini açıp beni izliyorlar” diye konuştu. Kılıç, gelip geçen yurttaşların yoğun ilgisine karşın Kızılay sokaklarında sanat yapmanın zor olduğunu dile getirdi. Çankaya Belediyesi zabıtalarının kendisine “Müziği çok açıyorsun, dershanelerden ve pasajlardaki mağazalardan şikâyet dilekçesi geliyor” gerekçesiyle “yasak” getirdiğini kaydetti. Belediyenin kendisine belli saatlerde dahi izin vermediğini söyleyen Kılıç, “Bu nedenle ben saat 15.00 civarı gelip, 21.30’da gidiyorum. Çünkü o saatten sonra işporta tezgâhları açılmaya başlıyor” dedi. Çankaya Belediyesi’nin sanatı sokağa başarıyla taşıyan bir belediye olduğuna dikkat çeken Kılıç, “İzin için ne yapmam gerekiyorsa yapmaya hazırım. Avrupa’da ve Taksim’de insanlar özgürce pandomim yaparken başkentin sokakları neden bu sanattan mahrum kalsın?” diye sordu. Modern meddah tavrıyla kitlelerin beğenisini kazanan Sunay Akın’ın “Aydınlanmanın Yaprakları” isimli oyununda anlattığı Mehmet Ali Paşa’dan Nâzım Hikmet’e ve oradan da Müjdat Gezen’e ulaşan öyküsü Nâzım Hikmet Kongre ve Kültür Merkezi’nde duygu seli yaşanmasına neden oldu. Yenimahalle Belediyesi Nâzım Hikmet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen Cumhuriyet etkinlikleri kapsamında sahneye çıkan Akın’ın fotoğraf karelerinden yola çıkarak anlattığı zincirleme hayat hikâyeleri seyircileri büyüledi. Akın’ın 1827 yılında Almanya’dan kaçarak Osmanlı devletine sığınan 12 yaşındaki Karl ile başlayıp Nâzım Hikmet’e uzanan ve büyük ustadan, Müjdat Gezen’e giden hayat hikâyesi izleyicilerin gözlerini doldurdu. Hikâyeye göre; Almanya’daki bir yetimhaneden kaçan Karl isimli bir çocuk gemilerde miçoluk yaptı ve çalıştığı geminin Marmara Denizi’nden geçtiği sırada Kız Kulesi’nin yakınlarında denize atladı. Bekçi tarafından kurtarılan Karl, saraya teslim edildi. Mehmet Ali adını alan Karl, 1878 yılında imzalanan Berlin Anlaşması’nda Osmanlı’yı temsil eden 3 kişiden biri olan Mehmet Ali Paşa oldu. Hikâye büyük ustaya uzandı Mehmet Ali Paşa’nın torunu Celile’nin bir erkek çocuğu oldu. Bu çocuğun adı Nâzım Hikmet Ran’dı. Şiirleriyle bir nesli peşinden sürükleyen büyük usta, gizlice şiirlerini okuyan Ömer Deniz ile birlikte “orduyu isyana teşvik etmek” suçlamasıyla tutuklandı. Genç bir subayken tutuklanıp 6 yıl ceza alan Deniz, cezaevinden çıktıktan sonra bir oyuncak atölyesi açtı. Mahallenin çocuklarına oyuncak yaparak geçimini sağlayan Deniz bir süre sonra yanına bir de çırak aldı. İlk oyununu kuklayla yaptı Maddi durumu çok kötü olan çırak, bir gün ustasına “Mahallenin çocukları bizim yaptığımız oyuncaklarla oynuyorlar ama benim bir oyuncağım yok” dedi. Deniz bunun üzerine, “Yarın okuldan önce erkenden işe gel sana bir sürprizim var” dedi. Ertesi gün oyuncakçı dükkânına giden çırak ustasının kendisine hediye ettiği kuklayı görünce sevinçten havalara uçtu. İlk gösterisini kuklasıyla o gün okul arkadaşlarına yapan çırağın adı Müjdat Gezen’di. ‘Borcumuzu aydınlatarak ödeyeceğiz’ Sunay’ın tek kişilik başarılı performansını en ön sıradan izleyen Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, gösteriyi ayakta alkışlayanların arasındaydı. Katılımından dolayı Sunay’a plaket veren Yaşar, “Hepimiz demokratiklaik Cumhuriyete borçluyuz. Borcumuzu çevremizi aydınlatarak ödeyeceğiz. İnsanların mezhebine, ırkına bakmadan birlik olup aydınlatacağız. Cumhuriyeti bu şekilde savunacağız” ifadelerini kulandı. Cumhuriyet gazetesinde yer alan “Cumhuriyet Kültür Merkezi”nde Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Müzesi’nden derlenmiş seçimlik gereçle hazırlanan sergi 31 Ekim günü açıldı. Cumhuriyetin 89. yılında Cumhuriyet’in ev sahipliğinde düzenlenen bu kültürel etkinlik, eşzamanlı bir başka tarihsel fotoğrafla da buluştu. 29 Ekim günü önlerine konulan türlü barikata karşın yüz binlerin kurtuluşun ve kuruluşun halk duvarlı evinde, I. Büyük Millet Meclisi yapısı çevresinde tek dil tek yürek olmasına denk düştü sergi. Sergiyi gezenler bu tarihsel denkdüşümün toplumsal bellek ve bilince taşıdığı çağrışımlar zinciri içerisinde baktılar sergiye. Cumhuriyet Ankara’yı ve tüm çalışanlarını böyle bir etkinliğe destek ve dayanak, dahası öncü oldukları için gönülden kutlamak gerekir. Genç Cumhuriyetin üniversite ölçeğinde ilk yükseköğretim kurumu Yüksek Ziraat Enstitüsü (Y.Z.E) 30 Ekim 1933’te açıldı. A.Ü.Z.F bu enstitünün süreğidir. Bu serginin arka alanında, yine bir ekim gününde (13 Ekim 1892) açılan Halkalı Ziraat Mektebi’nden Y.Z.E’ye, oradan ziraat fakültesine akıp ağan derslerle esinle yüklü bir tarihsel süreç vardır. Balkan çözülüşü ve çekilişiyle birlikte yükselen Türkçülük düşüncesi üzerinde kurulan Türk Ocakları yanında, imparatorluk toprakları içindeki ziraat ve öğretmen okullarında bir başka ve yeni hava da esmeye başlayacaktır. İmparatorluktan ulus devlete uzanan yolda, gerek siyasal gerekse yaşamsal anlamda toprağa dönüş düşüncesidir bu. Halkçılık, toprakçılık ve köycülükten ulusa, ulusun toprağına dönüş… Ucu Cumhuriyete; Köy Enstitülerine, Ankara Üniversitesi’ne, A.Ü. Ziraat Fakültesi’ne ve müzesine açılan bir tarihsel yürüyüş… Düşüncenin toprağından ekmeğin ve emeğin toprağına uzanan yolda, tarım eğitiminde kuramı eylemle pekiştirme Y.Z.E. ile kurumsallaşacaktı. Kız erkek bütün öğrenciler Atatürk Orman Çiftliği’nde uygulama eğitimi görmek koşuluyla Y.Z.E.’ye kabul edileceklerdi. Osmanlı’da başlanıp başa çıkarılamayan ziraat okullarında kuramsal bilgiyi uygulamayla sınayıp pekiştirmek işi de Cumhuriyetin ilk yükseköğretim kurumu Y.Z.E.’de hayatın toprağına geçirilecekti. Ardı sıra tarımsal sanayi ve üretimin çarklarını döndürecek bir devingen süreci de başlatarak. Hem de kız erkek hep bir bayram havası, imece şenliği ve öğrenme ateşiyle halkın içinde, halkın toprağında gövdelendirip gövertecekleri bir tarım eğitim ve uygulamasıyla. Öyle bir Cumhuriyetçi tarım eğitim atılımı ve kurumsallaşması ki, bir ders ve deneyim üst işliği olarak Y.Z.E., kuruluşundan günümüze, çiftçiyi topraklandırma ve tarım reformu davasından demokrasi toprağının herk edilmesi tartışmalarına değin uzun süre gözlerin çevrildiği bir düşün kürsüsü de olacaktır. Cumhuriyet Haftası etkinlikleri kapsamında A.Ü.Z.F. Müzesi’nde sergilenen müzelik gereçten seçimli bu sergi, tam da gününde yeniden bir Cumhuriyetçi kurma ve kurumsallaşma gereksinmesini bize anımsatarak işlevini yerine getirmiştir. Çünkü bugün yaşamın toprağına saldığı kökleriyle biliyoruz ki, Cumhuriyet örgütlenmesi tarımdan demiryoluna, eğitimden ekonomiye günü kucaklamak yarını kurmak için gerekli altyapıyı sağlam bir temele oturtabilmişti. Dolayısıyla tarımı, tarımsal üretim ve örgütlenmeyi, dahası toprağı küresel tekellerin tezgâhına teslim edegittiğimiz bir süreçte, sergiye kimliğini veren özenle seçilmiş müzelik gereç, üzerlerinde taşıdıkları tarihsel yük ve iletiyle bizi Cumhuriyeti ve Cumhuriyetin onsuz olmaz yaşamsallığını bir kez daha düşünmeye itmiştir… 2.SanayiFuarıaçılıyor Ankara Sanayi Fuarı için geri sayım başladı. 2024 Kasım’daki 2. Sanayi Fuarı’nın ana sponsoru olan ANGİAD’ın başkanı Abdullah Değer, fuarın önemine işaret etti. Değer, “Bu organizasyon sayesinde Ankaralı sanayicilerin ihracat potansiyeli ciddi biçimde artacak” dedi. ‘Hediye değil kitap istiyoruz’ Ağrı’nın Taşlıçay ilçesinde göreve başlayan öğretmenler, yokluk içinde eğitim görmeye çalışan öğrencileri için kitap kampanyası başlattı. “24 Kasım Öğretmenler Günü’nde hediye değil, öğrencilerimize kitap istiyoruz” diyen öğretmenler, topladıkları kitapları köy köy gezerek öğrencilere dağıtacak. İstanbul’dan, Ankara’dan, Kayseri’den ailelerini bırakarak öğretmenlik aşkıyla Türkiye’nin bir ucundaki Ağrı’ya giden öğretmenler, kısa sürede gittikleri köylerde minik çocukların büyük umutları haline geldi. 6600 nüfuslu Taşlıçay ilçesinde atandıkları okullarda öğrencilere kitaplık armağan etmek için harekete geçen İngilizce öğretmeni Burcu Zorlu, Türkçe öğretmeni Ömer Ölmez ve matematik öğretmeni Tülin Yıldızhan, öğrencileri kitaba doyurmak için seslerini duyurmaya çalışıyor. Öğretmenler yaklaşan 24 Kasım Öğretmenler Günü için tek isteklerinin farklı bir adım atarak “öğrencilerine kitaplıklar kurmak” olduğunu söylüyor. Siz de 3 öğretmenin bu anlamlı çağrısına kitaplarınızla destek olmak istiyorsanız, hazırlayacağınız bir koliyi Burcu Zorlu adına Ağrı Taşlıçay ilçesi PTT şubesine gönderebilirsiniz. Öğretmenlere ulaşan kitaplarla ilgili bilgileri önümüzdeki günlerde duyuracağız. DERS VERENLER FRANSIZCAYI konuşturuyorum ve mesleki hukuksal çeviri. 0506 300 30 75 KORSAN KİTAP KÖTÜ BASILIR. OKUMA ALIŞKANLIĞINI YOK EDER. BESAM C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear