27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Müziğiilesözlerinönünegeçenisim: uhaftabestecimüzisyenolan Can Atilla ile röportaj yaptım, ama Can Atilla’ya sadece müzisyen demek çok çok az kalıyor aldığı ödüller, yaptığı projelerin yanında. Öncelikle vakit ayırıp sorularımı cevapladığı için CanAtilla’yaçokteşekkürediyorum.CanAtilla ile biraz müzik yaşamından biraz da Türkiye’deki müzik piyasası ve gelecekteki projeleri hakkında konuştuk. Aslında bu projeler ve ödüllerileilgiliayrıntılıkonuşsakyazılacakdaha çok şey var, bu yüzden ikinci hatta üçüncü bir röportajla ancak tamamlanabilir. Özellikle 2010 yılının ilk günlerini yaşarken 2009 yılında Can Atilla’ya şöyle bir baktığımızda aldığı ödüllerin yanı sıra “Rumeli Hisarı’nın Yapılışı” UEFA Cup Final Lansman müziği seçildi, TBMM 90. yıl resmi müziğini besteledi, Suna Kan’ın solist olarak yer aldığı bu eserini kendi yönetimindeki Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ve Devlet Operası Korosu, Devlet Bakanlığı Çoksesli Korosu ve TRT Çoksesli Korosu tarafından seslendirdiği bu projelerinden biraz daha detaylı bahsettik. Merhaba Can Bey, kısaca Can Atilla kimdir dersek? I Merhaba, 1969 Ankara doğumluyum. 1980 yılında Ankara Devlet Konservatuvarı’na girdim. 198890 yıllarında Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası keman üyeliğinin ardından 90 yılında keman bölümünden lisans mezuniyetimi aldım. 92’de de Bilinçaltı isimli ilk albümüm yayınlandı. 1996 yılında ise Poem Stüdyosunu kurdum. Yaptığınız müzikler, albümler aslında alışılan ya da sunulan müzikten çok farklı. Albümlerinizle bir kitleye mi hitap ediyorsunuz, yoksa herkesin müziğinizi dinlemesini ANKARA’DA CAZ Cumhuriyet Ankara 288/8 Ocak 2010 B ? Güneş BAYRAK Ankara Caz Derneği ATiLLA mi istiyorsunuz? I Özellikle Türk dinleyicisine hitap etmek benim için önemli. Yayımcı şirketim Sony Müzik’le satışlarımız 100 bini geçti, ki bu ülkemiz için ciddi bir rakamdır. Yakında 1453 ve Cariyeler ve Geceler albümlerimle ilgili Platin Plak alacağım. Enstrümantal müziğin ülkemizde dinleyiciler tarafından hissedebilmesi için müziğe birtakım anlamlar / konular yüklenmesi taraftarıyım. Müziğin bir konusu bir içeriği olmalı. Dinleyen insanı derinden etkilemeli. Sözlerle insanları sınırlayıp, söz yazarının düşünceleri, cümleleri kadar olmamalı bence müzik. Hiçbir zaman müziği üç dakikalık bir şarkı olarak görmedim zaten. Müzik sanat olabilmesi için sözlerin önüne geçmeli. Tüm albümlerim birer konsept albümlerdir. Ve dünyada ilk defa bir imparatorluk için bir üçleme yapıldı. Ve bunu Türk insanı da benimsedi, sevdi. Özellikle konser için çok büyük bir istek var. Türkiye’de ve yurtdışında konserler için 201020112012 planlarımızı yapıyoruz şu anda. 3 senelik bir program tablomuz var. Albümleriniz dışında 1997 yılında “Kuvayi Milliye Destanı” Avni Dilligil yılın En İyi Sahne Müziği Ödülünü aldınız. Film müziği ve sahne müziklerine bakışınız nasıl? Yönetmen ve senaryo ile müzik arasındaki ilişki nasıl olmalı ya da Türkiye’de bu ilişki nasıl kuruluyor? I Artık çok fazla dizi ya da film müziği yapmıyorum. Çok seçiciyim o konuda, çünkü yaptığım müziği öyle sahnelere oturtuyorum ki sonuç gerçekten faklı oluyor. Mesela “Jan Jan” filmi için hazırladığım film müziği Ukrayna’da Berdansk Uluslararası Film Yarışması’nda “En İyi Film Müziği” ödülünü aldı. Hem en iyi film hem en iyi müzik Jan Jan’ın oldu. Bu da düşüncelerimin doğru olduğunu bir kez daha kanıtladı çünkü “Jan Jan” için yaptığım mü CAN zik konser salonlarında çalınabilecek nitelikte bir müzikti. Film bittiği anda insanlar bu müziği kulaklarının içinde götürsünler ve hayatlarının bir parçası olsun isterim. Sadece filmin altında yok olup gitsin istemem. En son “Adalet Oyunu” adlı sinema filminin müziklerini hazırladım. Yönetmenliğini Mahur Özmen, yapımcılığını Ali Kılıçarslan’ın üstlendiği film Türkiye’nin ilk mahkeme filmi olacak. Film gibi film denilebilecek bir çalışma oldu bence. Oldukça ilginç bir konuya değiniyor. Önümüzdeki bahar aylarında o vizyona girecek. Şu anda üzerinde çalıştığım Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü için, “Türkler” isminde bir dans çalışması var. Dev bir proje Şamanlardan Cumhuriyete kadar bütün Türk tarihini dansla anlatan iddialı bir proje. İyi araştırılmış ve çok yaratıcı bir senaryosu var ve ben de şu an dünyadaki en son teknolojiyi bu iş için kullanıyorum. 2010 ilkbaharda bitirmeyi planlıyoruz. Son olarak da 2009’un belki de en önemli projelerinden biri olan TBMM 90. Yıl resmi müziğini bestelediniz, nasıl gelişti bu projeniz? I TBMM Başkanı Sayın Köksal Toptan, 90. kuruluş yıldönümü kutlamaları için benden bir “resmi” müzik bestelememi istemişti. Meclis TV Müdürü Sayın Ahmet Sevgili Bey’le birlikte oluşturduğumuz büyük bir projeydi, ülkemizin iftiharı Sayın Suna Kan eserime keman soloları çaldı. 300 kişilik koro ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası eseri seslendirdi. Eserin sadece bir kutlama müziği olmasını istemedim. 3 boyutlu bir müzik hazırladım. O kutlama Türkiye’ye nelere mal oldu ve ne badirelerden sonra insanlar TBMM’ye inandılar ve o Meclis Türk ulusunun bağımsızlığını dünyaya nasıl kabul ettirdi? Bütün bunları anlatmak için de müzikte atmosferi Kurtuluş Savaşı’ndan başlattım, 4,5 dakikalık klibi yapıldı. Orkestranın çaldığı yükselen, patlayan, inişli çıkışlı müzik savaş yıllarını Suna Kan hanımefendinin solosu Mustafa Kemal Atatürk’ü, onun sarsılmaz inancını ve Türk insanına verdiği gerçek büyük değeri anlatıyor. Eserdeki koro ise Türk halkının çaresizlikle başlayan haykırışının umuda dönüşmesini anlatıyor. Eserde “Ne Mutlu Türk’üm Diyene” sözleri kullandım, bu cümlenin mutlaka bestelenmesi gerekiyordu, eserin içinde, tek söz odur. Bu keyifli röportaj için Can Atilla’ya tekrar teşekkür ediyorum ve ayrıntılı bilgi için Can Atilla’ya resmi sitesinden ulaşabileceğinizi de eklemek istiyorum. (www.canatilla.net) AFSAD’DAN KARELER 10 Fotoğraf: Arzu ÖZGEN
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear