26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Cumhuriyet Ankara 258/12 Haziran 2009 ANKARA ANKARA Talât HALMAN aşka ülkelerde ve bizde, oldum olası, liseler, genel eğitim veregelmişlerdir. Elbette sağlam öğrenim bakımından, büyük yararlar sağlamıştır bu tür. İhtisaslaşma ve meslekî eğitim, üniversite düzeyinde gerçekleşirdi, hâlâ da büyük ölçüde öyle. Ancak, 20. yüzyılın özellikle ikinci yarısında, başta gelişmiş ülkeler olmak üzere, ama bizde de, mesleki liseler ve ihtisas okulları açıldı – fen, güzel sanatlar, teknik öğretim, müzik liseleri... Bunların pek çoğu, üstün başarılara ulaştı ve sürdürüyor başarılarını. İhtisas liselerinin kapsamını genişletip sayılarını arttırmak, bence, eğitim AKKARA İhtisas Liseleri B sistemimize, bilim, kültür ve sanata büyük yararlar sağlayacaktır. “İhtisas” üzerinde duruyorum, çünkü kurulmasını özlediğim okullar, belirli meslekler için değil de, çeşitli alanlar ve dallar ile ilgilidir. Hangileri olabilir bu liseler? Türk Edebiyatı Türk Sanatları Tarihi Çevirmenlik Minyatür Felsefe Psikoloji Divan Edebiyatı Fotoğrafçılık Tarih Eleştirmenlik Osmanlıca Hüsnühat (Güzel yazı – Kaligrafi) Radyo – TV Gazetecilik Latince Eski Anadolu Dilleri Tiyatro Bu listeyi çok uzatmak mümkün elbette. Bu liselerde okuyanlar, aynı alanda yüksek lisans ve doktora yapmak için çok sağlam bir temel elde etmiş olacaklardır. Yükseköğretime devam etmeseler bile, söz konusu dallarda başarıya ulaşabilecek çapta bilgi (hatta belki uzmanlık) edineceklerdir. Öğrenciler, ihtisas derslerinin yanı sıra, birçok zorunlu lise dersleri de almalıdır ama asıl çalışmaları kendi alanlarında olacaktır. Ve yüksek öğrenime, alan değiştirmeksizin devam edeceklerse üniversite giriş sınavlarından muaf tutulmalılar ya da nispeten kolay bir sınava girmelidirler. Bu “ihtisas liseleri”nin pek çok bilim ve sanat dalını, birçok mesleği kuvvetlendireceğine eminim. Millî Eğitim Bakanlığı, böyle bir projeyi benimseyip uygularsa ülkemizdeki eğitimin devrim niteliğinde bir hayırlı verim alacağına eminim. MilleteMüjde R Ankara Sanat Travması nkara Sanat Tiyatrosu, doğup büyüdüğü, 45 yıldır büyülediği başkente veda ediyor. Yaşamını İstanbul’da sürdürecek. İstanbul’un kazancı, Ankara’nın büyük kaybıdır. AST, en çetin yıllarda da, başkent izleyicilerinin tiyatroya sadık kaldığı son yıllarda da, üstün düzeyde sahne başarıları kazandı. Ankara’ya veda etmesi, bu kentin tiyatroseverleri ve sanat âşıkları için bir travmadır. AST’a 45 yıllık cesur ve düzeyli hizmetleri için minnetlerimizi dile getirmeliyiz. Ne mutlu İstanbul’a. A üyasını görmeyi bile düşünemediğimiz bir gerçeğe kavuşan Türkiyemiz ne kadar sevinse haklıdır: On yıllardır otomotiv araçlarını (ya da kendi imalatı için bazı parçaları) ithal eden ülkemiz, öyle ilerledi ve mükemmel bir düzeye erişti ki artık ABD’ye (otomotiv sanayiinin anayurduna) ihracata başladı. Koç Holding’in prenslerinden Ford Otosan şirketine milletçe teşekkür ediyoruz. Rahmetli Vehbi Koç’un ruhu şad olmuştur. Seksen yıl önce ABD Ford’uyla ilk anlaşmayı imzalayarak acenteliği almış, elli yıl kadar önce (1960’ta) Otosan fabrikasını açmıştı. Ve şimdi Otosan, ABD Ford’unun ülkesine –4 milyar dolara yakın– otomotiv ihracatı yapacak. Bunu gerçekleştiren oğlu Rahmi Koç ve torunu Mustafa Koç’a candan tebrikler. Amerikan otomotiv endüstrisi sarsıntılar geçiriyor, bunalım bunalım üstüne. GM iflas etti! Kapitalizm denen dev cılızlaşıyor. Dünyadaki ve Türkiye’deki iktisadi krizden fırsatlar sağlamanın mümkün olduğunu Ford Otosan, güçlü bir şirket olarak, milletimize dört başı mamur bir örnekle kanıtlıyor. Alkışlarımızla... Pakistan’a GıptaEtmek P Dinler İttifakı slamiyetin insaniyetsizci düşünürleri – özellikle mutasavvıflar– her dini benimsediklerini, yüce saydıklarını ve aşkı baştacı ettiklerini güçlü şiirlerle belirlemişlerdi. En görkemli sufilerden biri İbn Arabi idi. 1165’ten 1240’a kadar yaşamıştı –en çok İspanya’da. Mevlâna Celâleddin Rumi üzerinde derin etkileri olmuştu.. Ne kadar ilginçtir ki Medeniyetler İ İttifakı girişimini Birleşmiş Milletler adına yürüten iki devlet, İbn Arabi’nin İspanyası ile Mevlâna’nın Türkiyesidir. Her dine açık olmayı ama aşka en yüksek yeri vermeyi, bakın, İbn Arabi ne güzel dile getiriyor: Harika! Alev alev yanıp duran bir bahçe! Yüreğim girecektir her şekle her rüzgârla: Ceylânlar için çayır, keşişlere manastır, Putların tapınağı, hacılar için Kâbe, Tevrat’ın rahleleri ve kutsal kitap Kur’an. Benim dinim, aşk dini: ne yöne götürürse Beni aşkın kervanı, odur dinim, inancım. akistan’da –hele sorunlarla tehlikelerin alıp yürüdüğü şu zamanlarda– imreneceğimiz hiçbir şey yok diye düşünebilirsiniz. Ben üç bakımdan gıpta ediyorum “dost ve kardeş” Pakistan’a. 1 Rahmetli Vedat Dalokay’ın Kocatepe Camisi olarak hazırladığı planlar, bizdeki dar kafalı bazı yetkililer tarafından baltalanmıştı da sonradan Pakistan’ın başkenti İslamabad’da bir modern mimari şaheseri olarak gerçekleştirildi. Ankaramız bu bakımdan sönük ama, İslamabad’da gelenekle yenilikleri birleştiren pek çok nefis bina var. Bizim başkentimizde kaç tane? 2 Pakistanlı bir fizik bilgininin (Prof. Abdus Salam, 1979) Nobel’i var. Bir Türk, fende, müspet ilimlerde, tıpta bir Nobel kazanabilecek mi? 3 Eski Cumhurbaşkanı Perviz Müşerref’in söylediğine göre, bugün Pakistan milletvekillerinin yüzde 22’si kadın, yerel yönetimlerin yüzde 30’u kadın... Türkiyemiz acaba bu orantılara Cumhuriyetimiz yüz yaşını doldurmadan erişebilecek mi? Aferin Pakistan’a... Bizim bu bakımdan hâlimiz ise affedilir gibi değil. 19
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear