26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Cumhuriyet Ankara 277/23 Ekim 2009 Genç oyuncu Şungar: ‘Kültürve sanatı Anadolu’ya gençler O taşıyacak’ ? Selda GÜNEYSU yuncu Ahmet Rıfat Şungar, henüz 26 yaşında. Yaşı genç olmasına karşın bugüne değin “iyi” diye nitelendirilen yapımlarla izleyicilerin karşısına çıktı. Yönettiği filmler dünya çapında ödüllere değer görülen yönetmen Nuri Bilge Ceylan’ın “Üç Maymun” adlı filminde rol aldı. Bir dönemin siyasi olaylarını konu edinen “Hatırla Sevgili” ve Eskişehir’de çekimleri devam eden “ES ES” de oyuncunun rol aldığı diğer yapımlardan. Şungar ile tiyatroyu ve genç oyuncuların yaşadığı sıkıntıları konuştuk: Bize biraz kendinizden söz eder misiniz? ¦ İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’nden mezun oldum. Mezun olduktan kısa bir süre sonra da mesleğe, oyunculuğa, başladım. Benim için oyunculuk yaşamımda Nuri Bilge Ceylan’ın yönettiği, ki biliyorsunuz çok önemli bir yönetmendir, “Üç Maymun” adlı filmin ayrı bir önemi var. Kendisiyle çalışmanın bana çok şey kazandırdığını düşünüyorum. Bir dönemin siyasi olaylarını konu edinen “Hatırla Sevgili” adlı dizide de rol aldım. Şimdilerde ise çekimleri Eskişehir’de süren “ES ES” adlı dizide oynuyorum. Bugün genç oyuncuların en büyük sıkıntısı işsizlik. Genç oyuncular mı iş bulabilmek için çok fazla çaba sarf etmiyor bugün, yoksa gerçekten sektör her geçen gün biraz daha mı kötüye gidiyor? Siz ne düşünüyorsunuz? ¦ Genç oyuncuların en büyük sıkıntısı işsizlik gibi gözüküyor olabilir fakat bu durum en azından benim çevremde olumlu sinyaller de veriyor. Çünkü artık oturup iş beklemek yerine insanlar, arkadaşlarıyla bir araya gelerek, neler üretebileceklerini tartışıyor ve üzerine kafa yoruyorlar. Örneğin şu an için göz önünde olmasa da İstanbul Üniversitesi Konservatuvarı Mezunları ve Mensupları Derneği (İKMD), gençler tarafından büyük bir çabayla olgunlaştırılmaya çalışılıyor. Siyah Beyaz ve Renkli adlı tiyatro topluluğu da gene gençlerin çabasıyla ilerleme kaydetmek için büyük uğraş içinde. Gençler aslında hafife alınmayacak şekilde, örgütlü olarak, sanatsal etkinlik ve faaliyetlerini bir çatı altına toplamanın peşinde. Aceleyle değil sükunetle, sabrımızı her daim dinç tutarak, çalışmaya devam ediyoruz. Sektör diye adlandırılan kesimde neler oluyor? Bunları düşünüp vakit kaybedecek zamanımız yok, işimizi yapıp yolumuzu çiziyoruz. Kimse gençlerle ilgili kaygıya düşmesin, durumun farkındayız. Sıkıntı ve acı çekmeden istediklerimizi hemen elde edemeyeceğimizi biliyoruz. Bugün ekranlarda sayısız dizi yer alıyor. Bir anlamda bu diziler yurttaşları ekranlara kilitlemiş durumda. Siz bir oyuncu olarak, son dönemde sayıları artan bu dizileri ve dizi sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz? ¦ Gerçekliğine inandığım bir sektör yok, hatta sektör kelimesinden ne anlamam gerekiyor, gerçekten bilmiyorum. Her geçen gün yeni bir diziyle karşılaşmanın mümkün olduğu televizyon piyasasında sıkıntı son derece vahim. Sonuçta dizilerimizi izleyen kitlenin sosyoekonomik ve sosyokültürel durumu ortada. Televizyonun hiçbir lüks yanı yok ve her evde bulunuyor. Kumandanın bir tuşuna bağlı izlenip izlenmemek. İş bulma konusunda çekilen sıkıntı büyük olunca, kimse işini kaybetmek istemiyor ve hakkını aramak konusunda çekimserleşiyor. Çalışma şartlarını oyuncu olarak kendi üzerimden yorumlamıyorum, ancak en büyük sıkıntı sette çalışan arkadaşlarımızın omzunda. Sabah erken saatte sete giden ve en geç saatte setten çıkanlar onlar ve kamera karşısına geçmeden önce içinde bulundukları durumu görmekten ötürü vicdani rahatsızlıklar yaşıyorum. Yabancılaşmanın ne demek olduğunu onların yüzlerine bakınca daha iyi anlıyorum. Kaçıncı dünya ülkesi olduğumuzdan bahsedilir ya hep, Azerbeycan’da 12, İran’da 10 olan çalışma saatleri en azından bize konu hakkında biraz bilgi veriyor diye düşünüyorum. Ben çalıştığım ekipten dolayı kendimi şanslı hissediyorum. En azından daha iyi şartların oluşabilmesi adına iyimser ve samimi olunduğunu hissettiğim insanlarla beraberim. ‘Genç yazar ve yönetmenlerimiz artık daha cesur’ Türk tiyatrosu özellikle geçen dönem çok büyük sıkıntılar yaşadı. Özel tiyatroların büyük bir çoğunluğu kapanma noktasına geldi. Bu sıkıntıların en önemli nedeni ise ekonomiydi. Türk tiyatrosunun, gerek izleyici sayısı bakımından, gerekse sahnelenen oyunlar bakımından içinde bulunduğu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? ¦ Türk tiyatrosu iyiden iyiye yenilenme ve farklı bakış açılarıyla kendini sorgulama sürecine giriyor bence. Topraklarımızın yaşanmışlığından uzaklaşarak, sadece dışarıya bakıp, gördüklerimizi sanatsal faaliyetlerimize empoze ederek, bir yere varmak her zaman mümkün olmuyor. Tiyatronun da kirlenmek üzere olduğunu hisseden insanların çoğalması beni mutlu ediyor. İzleyici sayısı, ekonomik sıkıntılar, tiyatroyu ticari anlamda zarara uğratabilir lakin bu demek değildir ki tiyatrodan vazgeçelim. Aksine tiyatro sanatına sarılmamızı ve neler yapabileceğimizi düşünmemizi sağladığı için bu sıkıntıların yaşanması belki de zarardan çok yarar getirecektir. Süreç işlemeye devam ediyor ve hep beraber neler olacağını göreceğiz. Genç oyun yazarlarımız, yönetmenlerimiz artık daha cesurlar. Sadece biraz zamana ihtiyaç var. Ayrıca özeleştiri yapmakta da yarar var. Tiyatrolarımız ne kadar yeniliğe açık? Seyircinin algısını ne kadar dert ediyor? Neden seyircilerin sayısı azalıyor ve ekonomik nedenlerden ötürü tiyatrolar kapanıyor? Bu soruların cevabını ve çözümünü ancak bu işe gönül verenler bulabilir ki bulacaklarından eminim. Anadolu’da ne yazık ki bugün kültürsanat faaliyetleri neredeyse durma noktasında. Her türlü faaliyetin merkezi İstanbul oldu. Devlete bu konuda düşen görevler nelerdir sizce? ¦ Ben bu noktada bize, yani gençlere düşen görevler nelerdir, neler yapabiliriz diye düşünüyorum. Bana göre Anadolu’nun kültürel faaliyetler konusunda ivme kazanabilmesinin yolu, önce oralara gidip insanları ve coğrafyayı tanımaktan geçiyor. İstanbul her türlü kültürel faaliyetin merkezi olmak yolunda ilerlerken, kirlenmekten de geri duramıyor. Devlete, yahut adı her neyse bir kuruma düşen görevlerin ne olduğu üzerine düşünüp konuşmak yerine, değil Anadolu’ya, insanların birtakım nedenlerden ötürü gitmekten dahi çekindiği yerlere, kültür ve sanatı gençler taşıyacaktır. Sanat Anadolu’da gençlerle ivme kazanacak bana göre. Sadece biraz zamana ve bir araya gelmekle ilgili çekincelerimizi kenara bırakmaya ihtiyacımız var o kadar. 12
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear