Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet Ankara 219 /12 Eylül 2008 Ressam Mustafa Ayaz, Mustafa Ayaz Müzesi’nin kuruluş amacını ‘Sanatın partisi yoktur’ ‘Halktan aldığımı halka veriyorum’ Ankara’nın en büyük müzelerinden birini açan Ayaz, ‘Gerçek Atatürkçü olan kişilerin çok üretmesi geriyor. Çok çalışmak ve üretmek en birincil görevimiz olmalı. Ben çok çalıştım ve böyle bir müze açtım. Gururluyum’ diyor. R ? Selda GÜNEYSU esim sanatına adanmış bir yaşam Mustafa Ayaz’ınki. Uzun yıllar boyunca sürekli resim yapmış. Resimden kazandığı paralarla da bugün Balgat’ta bir müze açtı Ayaz. 5 bin metrekarelik bir alana sahip müzede bugün resim, heykel ve se ramik dersleri alabilmek olanaklı. Müze açmasındaki en önemli gerekçeyi, “Resimlerimin bir evi olmalıydı artık. Ben bugün bu müzeyle halktan aldığımı halka veriyorum” sözleriyle açıklayan Ayaz, Cumhuriyetin ilk yıllarında sanat adına yaşanan gelişmelerin sonraki yıllarda yavaşlamasını da eleştiriyor. “Değişim için çok çalışmaya gerek var. Vatanını seven herkes çok çalışmalı. Ben çok çalıştım ve böyle bir müze açtım” diyor. Usta ressam Ayaz’la, geçen yıl galeri salonu hizmete açılan ve vakfa dönüştürülmek istenen Mustafa Ayaz Müzesi’ni, sanat eğitiminde yaşanan sorunları ve Türkiye’deki sanat yaşamını konuştuk. Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? I Trabzon’un Çaykara kazasına bağlı Kabataş köyünde dünyaya geldim. 10 yaşına dek de okul yüzü görmedim. Çünkü o zamanlarda köyümüzde okul yoktu. Kasabaya gitmek gerekiyordu ve kasabanın yolları da taşlı ve kayalıktı. Bu nedenle çocuklar palazlanmadan okula gönderilmezlerdi. 10 yaşındayken Çaykara Merkez İlkokulu’na girdim. İlkokuldan sonra da Pulur İlköğretmen Okulu’nda yatılı öğrenci olarak okumaya hak kazandım. Köy enstitüsü eğitimi aldım yani, Pulur İlköğretmen Okulu’nda. 3 yıl orada eğitim aldıktan sonra, sınava girdim ve Çapa İköğretmen Okulu Resim Semineri’ni kazandım. 1959 yılında da ilk kez iki yapıtım Devlet Resim ve Heykel Sergisi’ne kabul edildi. Çapa’dan mezun olduktan sonra bir yıl ilkokulda resim öğretmeni olarak görev yaptım. Sonra da, 19601963 yılları arasında Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Resimİş Bölümü’nde öğrenim gördüm. 1966 yılında Gazi Eğitim Enstitüsü Resimİş Bölümü’ne asistan oldum. 19841986 yılları arasında da Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde görev Son yıllarda, özellikle siyasilerin resim sanatına eskiden olduğu gibi ilgi göstermedikleri söyleniyor. “Tükürürüm böyle sanatın içine” diyen belediye başkanlarımız da var malum. Siz tüm bu yaşanan olumsuzluklarda, resim, heykel ve seramik sanatının gelecekteki yerini nasıl tanımlıyorsunuz? I Size bir anımı anlatmak isterim öncelikle. Yılbaşından 3 gün sonraydı. Hacettepe Üniversitesi’nde görevli arkadaşım Prof. Dr. Mehmet Bakkaloğlu beni aradı. “Hocam, arkadaşımız Haluk Özen’in evinde Türkiye’ye konferans vermek için gelen Amerikalı bir konuk var. Sizin resimleri görünce sormuş. ‘Bu resimler bir Türk sanatçıya mı ait’ demiş. ‘Evet’ demiş arkadaş da. ‘Üstelik Ankara’da yaşıyor.’ Arkadaştan, kendisini sizinle tanıştırmasını istemiş. Ne dersiniz” diye sordu. Ben de düşünmeden kabul ettim. Müzeye geldiler, eserlerimi gördüler. Amerikalı konuk buradan ayrılırken bana şunları söyledi: “Ben bundan sonra Ankara’ya gelecek dostlarıma şunu söyleyeceğim. Kentte önce Anıtkabir’i sonra da Mustafa Ayaz Müzesi’ni görün.” Ben bu sözleri duyduğumda çok duygulandım. O zaman, “İşte ben amacıma ulaştım” dedim. Yani, sanatın partisi yoktur. Sanatçının dünya görüşü vardır elbette ancak her üretilen sanat eseri, üretildikten sonra artık kendi başına bir varlıktır. Canlı ölür ama sanat eseri ölmez. Bu nedenle her sanat eseri halka bütünleşmeli. Bugün sanatı yönlendirmeye karşı bir çaba var, doğru. Bu durum da sanatçıyı ister istemez olumsuz etkiliyor. O yüzden üzüntü verici buluyorum. Ancak lafla peynir gemisi de yürümüyor. Bazı şeyleri değiştirebilmek için çok çalışmak gerek. Değişim için çok çalışmaya ihtiyaç var. Masadan siyaset yürümez. Kabahati biraz da kendimizde aramamız lazım. Neden bugünlere geldik, düşünmemiz gerek. 16