27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

1 AĞUSTOS 2008 CUMA Çocukları Atatürk’le tanıştırmak ir okul öncesi eğitim kurumu olarak en önde gelen sorumluluklarımızdan birinin özellikle de içinde bulunduğumuz bu dönemde, çocuklarımızı Atatürk’le tanıştırmak olduğunu biliyoruz… Ve inanıyoruz ki bu tanışma, kısa yollu ve yapay olmamalı. Bize göre Atatürk’ü tanımak ve çocuklara tanıtmak, onun yaptıklarını ve ilkelerini özümsemek bir süreç gerektirir. Bu süreç öyle değerlendirilmelidir ki, çocuk değerli olan bilgiye ulaşabilmeli. Yani çocuklara “Atatürk” deyince ilk akıllarına gelen soyut söylemler olmasın. B 23 NİSAN’DA ‘ATATÜRK PROJESİ’ Bütün bu düşüncelerimizi yaşama geçirebileceğimiz en önemli gün de bizim için 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’dır. Çocukların kendilerine armağan edilen bugünü, Atatürk’ü tanımanın bilinciyle kutlamaları için hazırlıklarımıza oldukça erken başlarız. 2007 2008 eğitim öğretim yılının mart ayında 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı için hazırlıklara başladık. İsteğimiz 23 Nisan günü yapılan bir kutlama ile sonlanacak bir “Atatürk Projesi”ni başlatmaktı. Proje yöntemi yoluyla çocukların bizim oluşturduğumuz öğrenme ortamlarında Atatürk’le ilgili gerçekten merak ettikleri bilgiye ulaşmalarını ve çocuk gözüyle Atatürk’ün nasıl algılandığını görebilmeyi amaçladık. ÇOCUK GÖZÜYLE ATATÜRK İşe ilk olarak çocukların Atatürk hakkında sahip oldukları bilgiyi görmekle başladık. Onlara sorduk: Atatürk kimdir? Atatürk yurdu düşmanlardan kurtarmıştır. (Genelde bu yanıtla karşılaştık) Birkaç çocuktan aldığımız şu yanıt da bizi çok şaşırtmadı doğrusu: Atatürk çok içki içermiş. İçki yüzünden de ölmüş zaten. Çocukların çevrelerindeki yetişkinlerden edindikleri bu soyut ve altını dolduramadıkları bilgileri, somut ve anlaşılır hâle dönüştürmek için projenin ilk adımında onları Atatürk fotoğraflarının bulunduğu bir sergiye götürdük. Bu sergide çocukların fotoğrafları uzun uzun incelemelerine olanak verdik. Bizler de onlara hiçbir bilgi vermeden aralarındaki konuşma ve yorumları kaydettik. Bu arada enerji harcadığımız işlerden birisi de çocuklara fotoğrafları anlatmayı kendisine görev edinmiş sergi sorumlusunu susmaya ikna etmek oldu. Çünkü biz çocukların hazır bilgilerle yollarını tıkamazsak, olayları algılama, inceleme ve yorumlama yeteneklerini sergileyebileceklerine inanırız. Sürekli biz anlatır ve bilgi aktarırsak çocuğun nasıl öğrendiğini göremez, araştırma ve sorgulama becerisini köreltiriz. Bu sergi çocuklar üzerinde bizim umduğumuzdan daha etkili oldu. Birçok ayrıntıyı fark edip birbirlerine gösterdiler. Bu ilginin daha da devam edeceğini anlayınca biz de okulumuzda bir “Atatürk Sergisi” hazırlamaya karar verdik ve okulun koridorlarını Atatürk fotoğrafları ile donattık. Bu fotoğraflar yaklaşık bir ay duvarlarımızda asılı kaldı ve bir ay boyunca çocuklar bu fotoğrafları incelediler. ATATÜRK’Ü ANLATTIKÇA MERAKLARI DAHA DA ARTTI Gördükleri şeyler heyecanlandırdı Bu çalışma sayesinde şunu gördük: Aslında her fotoğrafın bir öyküsü vardı. Çocuklar çok doğal bir yetenekle bu öyküyü yakalamaya çalışıyorlardı. Fotoğrafları her incelemelerinde onların yorumlarını dinledik ve ne kadar iyi gözlemci olduklarını gördük. Çocuklar biz onları hiç yönlendirmeden Atatürk’ün farklı ortamlarda lider rolünde olduğunu geçmiş ve şimdiki zaman arasındaki farklılıkları keşfettiler. Farkındalıkları arttıkça bize çok fazla soru sormaya başladılar. İşte biz bu aşamada devreye girdik. Çocuklara istedikleri anda, istedikleri ve hazır oldukları bilgileri verdik. Bilgilerini artırmak için onları Atatürk’ün evine ve Anıtkabir’e de götürdük. Gördükleri her yeni şey onları daha da heyecanlandırdı. Zamanla daha fazla bilgiye ulaşmak için araştırma sürecinin gönüllüleri oldular. Evlerinden Atatürk hakkında kaynaklar getirmeye ve internette araştırma yapmaya başladılar. Bu arada onlarla pek çok kitap inceledik ve Atatürk’le ilgili filmler seyrettik. Amaç Atatürk’ü tanıtırken sevdirmek Bu projenin en çarpıcı yanı, çocukların Atatürk’ün insancıl taraflarını öğrenmeye olan eğilimleriydi. Onları şu anki algılarıyla çok da fazla yorumlayamadıkları olaylardan çok, Atatürk’ün kendisi ilgilendiriyordu. Yaşadığı yerler, kullandığı eşyalar, ilişkileri, çocuklara olan sevgisi. Atatürk artık onlar için somutlaşmıştı. O da etten, kemikten biriydi; bizden yıllar önce yaşamış ve bugün sahip olduğumuz her şeyi yaratabilmek için çok uğraşmış güçlü, başarılı ve zeki biri. Bütün bu çalışmaların sonunda, 23 Nisan günü geldi. O gün için hepimizin alışkın olduğu şekilde çocukların, anne babalarına Atatürk’le ilgili şiirler okuyup, şarkılar söyledikleri bir tören hazırlamadık. Çünkü 23 Nisan bir çocuk bayramıydı ve çocukların mutlu olabilecekleri şekilde kutlanmalıydı. Bu yüzden her şeyini çocukların tasarladığı bir parti hazırladık. Çocuklar bu partide eğlenirken biz de ailelerine bütün bu proje sürecini anlatan bir film izlettik. Çocuklarla yaptığımız bu proje bizim için de çok değerliydi. Çocuklara Atatürk’ü tanıtırken biz de onu sevmemiz ve saygı duymamız için ne kadar çok neden olduğunu tekrar tekrar anımsadık. Anımsamaya da devam edeceğiz, hep çocuklarla ve hep yeni nesillerle... 11
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear