Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet Ankara 228/14 Kasım 2008 Piyanoda Menderes Türelmi Önemli,Yoksa Mertol Demirellimi? Ö.Gülhan, C.Aladağlı, M.Demirelli, K.Rodionova ve S. Gündemir M Yans malar Şefik KAHRAMANKAPTAN sefik@kahramankaptan.com üzik eğitimi erken Cumhuriyet döneminde ivme kazanmış, sonrasında yaratılan karşı süreçle gelişimi birey ve ailenin ilgisine terk edilmiş Türkiye’mizde, bir belediye başkanının yıllar sonra piyano başına geçip orkestra eşliğinde Bach konçerto seslendirme çabası, önemlidir. Örnek bir çaba olarak hep anımsanacaktır. Daha da önemlisi, AKP’den seçilerek işbaşına gelmiş olmasına, partisinin çoksesli müzik alanındaki ilgisizliğine karşın, Antalya Belediye Başkanı Menderes Türel’in, Fazıl Say’ın sanat yönetmenliğini yaptığı Uluslararası Piyano Festivali’nin kurumsallaşarak kentin marka değerinin yükselmesi için sağladığı destektir. Türel’in, tam da yerel seçim sürecinin hızlandığı döneme denk düşen piyanolu gösterisi, aslında erken Cumhuriyet dönemindeki hedefe uygun bir örnek. Arzulanan her bireyinin müzikle ilgili, çoğunun azçok bir çalgıyı seslendirebildiği uygar bir toplum değil miydi? Gereğinde piyanonun başına geçen, kemanı eline alıp göğsüne dayayabilen mühendisler, doktorlar, hukukçular yetiştirmeyi arzu etmedik mi? Ama ne yazık ki son 55 yılda giderek keskinleşen bir rendeyle yontulan süreç, konunun duyarlı öğretmenailebirey üçgenine sıkışıp kalmasına, Türel’in tek örnek olarak ortaya çıkmasına, hepsinden vahimi dinleyici yetişmemesine yol açtı. Nitekim 9. Uluslararası Antalya Piyano Festivali’nin açılışında Menderes Türel, Fazıl Say, Gürer Aykal üçlüsünü Antalya Devlet Opera ve Balesi Orkestrası’yla birlikte sahnede görmek, görünmek ve alkışlamak için adeta birbirini ezen kalabalık, festivalin bence “öz” olarak en önemli etkinliği olan “Genç Yetenekler Konseri”nde yoktu. Salonun ancak yarısını, piyano öğrencileri, veliler, müzik öğretmenleri doldurmuşlardı. Oysa, toplumsal ve siyasal açıdan olmasa da “anlam” açısından esas kaçırdıkları bu dinletiydi. Türkiye’den üç, Rusya’dan bir genç yeteneğin katıldığı bu dinleti, festivalin “ilke”lerinden biri. Festivalin Fazıl Say’la birlikte fikir babası ve yürütücüsü olan Kadir Dursun’un bu dinletilerdeki bir başMenderes TürelGürer Aykal ka yaklaşımı da dört genç piyanistten birinin Antalya’dan olması... Dilerdim ki, piyanistbaşkan Menderes Türel de, gelsin dinlesin bu konseri... Önce, HÜ Ankara Devlet Konservatuvarı’nı Güherdal Çakırsoy’un öğrencisi olarak bitirdikten sonra, iki özel sektör kuruluşunun desteğiyle öğrenimini Leipzig Müzik Akademisi’nde sürdüren Özgün Gülhan’ı (d.1985) dinledik. Almanya’da önemli bir akademinin giriş sınavını kazanmış olması, gencimizin yetenek ve ulaştığı düzeye bir ölçüttür. Denizli’de ilk kez babasıyla başlayan piyano serüvenini Prof. Markus Tomas ile sürdüren Özgün Gülhan, dengeli yaklaşımı, yumuşak tuşesiyle dikkati çekti. Bach ve Schumann’ın yanına Arjantin’in Saygun’u diyebileceğimiz A. Ginastera’nın danslarını seçerek 20. yüzyıla da yakın durduğunu gösterdi. Dinletinin Antalya kontenjanını dolduran Can Aladağlı (d.1988), halen çalkantılı bir dönem geçiren Akdeniz Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nın öğrencisi, şu anki hocası Doç. Devlet Devrim Öztaş. Temel gelişiminde Yuriy Sayutkin’in hayli etkisi olmuş. Aladağlı, Bach ve Chopin yapıtlarında virtüözitesini gösterdikten sonra, bestecilik yanını da kendine ait prelüdü seslendirerek sergiledi. Atonal yapıdaki prelüd, 19 yaşındaki piyanistin kompozisyon alanına yönelmesi halinde, geçmişle günümüz arasında köprü oluşturabilecek yapıtlara imza atabileceğinin habercisi gibiydi. Moskovalı Ksenia Rodionova (d. 1988), Rus piyano okulunun yaşına göre kusursuz denilebilecek bir ürünü. Yeteneği, disiplinli ve yeterli çalışmayla yoğrulmuş, tuşlarla gayet dengeli ilişki kurmayı, tuşun dibini hissetmeyi öğrenmiş bir piyanist. Beethoven’in 15 Çeşitleme ve Füg’ünde hepimizi hayran bıraktı. Şarkılaması ve cümle sonlarındaki vurguları çok etkileyiciydi. Spivakov ve Kraniev vakıflarının desteğinde çalışmalarını sürdüren Rodionova’yı uluslararası alanda çok iyi yerlerde göreceğimizi sanıyorum. Ve gelelim, dinletinin esas çocuğuna! Çocuk diyorum, çünkü o gerçekten bir çocuk, henüz 12 yaşındaki Mertol Demirelli. Fazıl, Muhittin Dürrüoğlu, Emre Elivar gibi yeteneklere müzikaliteyi kazandıran önemli piyano pedagogumuz rahmetli Kamuran Gündemir’in son öğrencisiydi Mertol Demirelli. Halen Bilkent Müzik Hazırlık İlköğretim Okulu’nun öğrencisi. Piyano çalışmalarını Oya Ünler’le sürdürüyor. Mertol, bu dinleti için, yaşına büyük gelecek, Beethoven’in 8 numaralı do minör “Pathetique” sonatını hazırlamıştı. Ama yaşının çok ilerisinde bir çalışla, yapıtın hem teknik, hem de duygusal olarak üstesinden geldi Mertol... Yeni moda “piyano tiyatrosu” denemelerine hiç girmedi, kaşını gözünü oynatmak, piyanoyla dansetmek gibi bazen dinleyicinin yanı sıra piyanistin kendi dikkatinin bile dağılmasına yol açan gösterilere özenmedi, tüm dikkatini yapıta ve klavyeye verdi. Sonuç başarılıydı. Sanki 1617 yaşında bir genç piyanist gibiydi. Burada dikkatle değerlendirilmesi gereken bir başka öge, 12 yaşındaki Mertol’un yetişkin bir konser piyanisti gibi, bir ay içinde üç ayrı yapıtı, ayrı koşullarda seslendirmiş olmasıdır. Önce İstanbul’da Hüseyin Sermet’le birlikte Mozart iki piyano için konçertoyu çaldı, ardından şef Oğuzhan Kavruk yönetimindeki Doğuş Çocuk’la Münih’te Beethoven’in üçlü konçertosunda kemancı Hasan Gökçe Yorgun (d. 1992) ve çellist Dorukhan Doruk’la (d.1991) birlikte solist olarak yer aldı. Ardından da gelip Antalya’da Beethoven Pathetique sonatı seslendirdi. Çok sayıda yapıtı belleğinde tutabilme, farklı ortamlarda farklı orkestralarla çalabilme, Mertol’un erken başladığı solistlik kariyerinde hızla ilerleyebileceği, koşullara uyum sağlayabileceğini gösteriyor. Bu “üstün yetenekli” çocuğumuz, ergenlik çağını da, ruhunda müzik yaşamını etkileyecek fırtınalar yaşamadan atlatırsa, Türkiye’nin gelecekteki önemli solistlerinden biri olacaktır. Antalya Piyano Festivali’nde, bu genç yetenekler konseri her yıl Kamuran Gündemir anısına veriliyor. SCAMV Onur Ödüllü bu değerli pedagogumuzdan yadigâr kalan, iyi piyano hocası eşi Selçuk Gündemir, sevecenlikle konuşup gençlere plaketlerini sunarken, hepimiz hayli duygu yüklüydük. Belediyelerin başında “sanatın içine tükürmeyen”, piyano, keman, çello çalabilen çağdaş ve evrensele de geleneksel kadar değer veren başkanlar görebilmeyi dileyerek ayrıldık Antalya’dan... Mertol Demirelli 18