Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Kaosun
içinde
düzen
aramak
16 KASIM 2025
5
Bir yemek
DENZI
ÜLKÜTEKIN
masasında
aile
Ailenin kriz
sorgulaması
yönetimi
u Aile söz
Fora’da bir aile krizinin konusu olduğunda
ebeveynlik biraz
ortasında yer alan Şenay
da kriz yönetimidir
diyebiliriz.
Gürler ve Şerif Erol ile aile
Karakterlerinizin
kavramı üzerine konuştuk.
kriz yönetimini nasıl
buldunuz?
Şenay Gürler:
Oynadığım
ir aile yemeği ne kadar zorlayıcı olabilir? u Emel, kontrolcü ve “baskın” bir karakter. Siz
karakterin
Fora, aile bağlarını, kuşak çatışmalarını, zaman içinde benzer karaktere sahip rollere yaşam
kriz yönetimini
bireylerin kendini bulma çabasını tek verdiniz. Sizce Emel’in kontrolcü yönü kabul edilebilir
yargılamıyorum,
mekânda karakterlerin özüne inerek, bir seviyede mi?
onaylamıyorum
B kahkasını da eksik etmeden betimleyen Ş. Gürler: Evet televizyonda böyle roller
da. Onu kendi
bir oyun. Hikmet Hükümenoğlu’nun yazdığı, Mert oynadım ancak tiyatroda ilk kez böyle bir karakter
gerçekliği içinde
Öner’in yönettiği, Kubilay Aka, Aslı İnandık, Şükran
canlandırıyorum. Sadece çocukları üzerinde
değerlendiriyorum.
Ovalı ve Eray Karadeniz’in de rol aldığı oyunda
değil, etrafındaki herkes üzerinde baskı kurmaya
Ama dediğim
anne ve babayı canlandıran Şenay Gürler ile Şerif
çalışan bir karakter Emel. Benim için kabul gibi değişime
Erol izleyenlerin zihinlerini kurcalayan soruların tam açık olduğunu da
edilebilir sınırlar içinde değil. Ben empati kurup
düşünüyorum.
da merkezinde yer alan karakterlere yaşam veriyor.
kendini eleştirebilen biriyim. Emel ancak kızıyla
Ben kızımla
18 Kasım’da Maximum Uniq Hall’da izleyiciyle
gerçekten konuşmaya başladığında kadın olmanın
arkadaş olmayı
buluşacak Luz Creative yapımı Fora’nın izleyiciyi de
benzer sorunlarının kızında da olduğunu görünce
tercih ediyorum,
içine alan sorgulamalarını Gürler ve Erol ile konuştuk.
Aramızdaki iletişim o kadar yoğundu ki oyunculuğumuzun
değişiyor. Ve tabii kendi yalnızlığını ve sorunlarını
hayat deneyimim
üstüne ekleye ekleye, birbirimize alan sağlayarak güzel bir
açık edebildiğinde. Kadınlar daha farklı davranıyorlar
u Fora’da yer alma hikâyeleriniz nasıl gelişti?
ondan fazla da olsa
yolculuk yapıyoruz. Kendimi konforlu ve özgür hissettiğim
erkeklere göre. Oyunumuzdaki kadın karakterler aslında
Şenay Gürler: Aslında ben başka bir oyun çalışmaya onun davranışını
bir alandayım.
değişebilme ve kendini var edebilme gücüne sahipler.
yargılamadan
başlayacaktım. Yapımcımız Nisan Ceren arayınca önce
anlamaya
yapmamın çok zor olduğunu söyledim ama yine de oyunu
u Aile yemekleri güzel başlar ama bazen güzel bitmeyebilir.
EVLİLİK DÜZENİ
çalışıyorum.
okumak istedim. Okuyup Mert Öner’in yöneteceğini de
Böyle bir masanın ebeveyn tarafında yer almak size nasıl
Ondan
öğrenince içinde yer almam gerektiğini düşündüm. Hikmet hissettirdi?
u Cevdet ise Emel’in biraz zıttı bir karakter. Suskun ve
öğreneceğim çok
Hükümenoğlu bu kadar ağır bir konuya mizahi bir şekilde
Ş. Erol: Provalar sırasında bolca düşünme fırsatım oldu. belki de biraz boş vermiş. Sizce Cevdet’in karakteri Emel’in
şey var. Onun
yaklaşan, incelikle ele alan bir oyun yazmıştı. Mert Öner’le
Acaba baba olsaydım Cevdet gibi bir baba mı olurdum? karakteriyle mi biçimlenmiş yoksa Cevdet böyle olduğu için mi
birey olmaya
de çalışmayı çok istiyordum. Kadro şahaneydi ve böylece Emel dizginleri eline alma ihtiyacı hissediyor?
Buna kesin bir cevabım olmadığını fark ettim. Bir sürü
çalıştığı bu hayatta
başladık.
şeyi Cevdet’ten daha iyi bilmediğimi fark ettim. Cevdet Ş. Erol: Birbirlerinin bu kadar zıttı karakterler
yanında olduğumu,
Şerif Erol: Yaz başıydı, yapımcımız ve sevgili dostum
karakteri bana pek benzemese de hayatta, babalıkta, hatta olsaydılar bu kadar zamandır evli kalabileceklerini
hata da yapsa
Nisan aradı bir gün, bir oyun hazırlığından söz etti ve “Yer
“aile reisliği”nde bildiğinin en iyisini yapmaya çalıştığını zannetmiyorum. Emel ile Cevdet evliliklerini, düzenlerini yargılamayacağımı
almak ister misin” diye sordu. Nisan bu sorular sırasında bilmesini sağlarım.
söyleyebilirim. Yani masanın ebeveyn tarafında yer almak
sürdürmenin yolunu bulmuşlar. Şimdi sıra çocuklarda,
Şerif Erol:
insana kendini mutlu hissettirmeyi çok iyi bilir. Bense
bana sorular sordurdu, bu da bana iyi geldi.
çocuklar kendi hayatlarını sürdürmek istiyorlar ama Emel
Karakterimin
Hikmet Hükümenoğlu’nun metnini çok sevmeme rağmen
Ş. Gürler: Oyuna çok yönlü bakma fırsatı verdi bu
de Cevdet de onları duymuyorlar, duyamıyorlar.
kriz yönetimini
programım yoğun olduğu için yapamayacağımı söyledim.
durum. Ben de bir kız annesiyim. Oyundaki ebeveynlikle
u Şenay Hanım, bu yıl içinde aile ile ilgili açıklamalarınız iyi bulmadım.
Yaz sonunda ne şanslıyım ki tekrar aradı ve bir kere daha
benim ebeveynliğim arasındaki farklar ve benzerlikler
olmuştu. Üstüne Fora’da rol almanız, aile kavramını yeniden Kriz yönetimi
sordu. Bu kez programım uygundu, hemen kabul ettim.
üzerine düşündüm. Sonra da kendi ailemi göz önüne
diye bir şeyden
düşünmek için size bir alan açtı mı?
aldım. Hep çocuklarının iyiliğini isteyen ama onların
haberi var mıdır,
Ş. Gürler: İlk travmalarımızı yaşadığımız yer aile. Aile
KONFORLU BİR ALAN
kendilerini gerçekleştirmeleri için fazla alan tanımayan ve
emin değilim.
olmayı becerebilmek diye bir şey var. Bu da zor bir şey.
her zaman kendi doğrularını ön plana koyan ebeveynler...
u Oyun tek mekânda ve bir yemek masasında geçiyor. Bu Ben olsaydım
Hiç kimse ailesini seçemiyor. Ama aile olmak için kan
yönüyle nasıl bir oyunculuk deneyimiydi? Aslında oyunumuzun çıkış sözü çok şey anlatıyor: Hem bir çocuğumun
bağı da gerekmiyor. Benim kan bağım olmayan ama ailem
kendini ifade
Ş. Erol: Çok zevkli. Olayların tek mekânda geçmesi lütuftur aile hem de bir lanet. Öğrenilmiş ebeveynliklerle
gibi hissettiğim insanlar, hayat yoldaşım var. Kızımı da
edebildiği ilk
oyuncular için ağız sulandıran bir durumdur. Yani sahneden devam eden, bir zamanlar kendilerine uygulanan ve bir
benim bu hayattaki yoldaşım olarak görüyorum.
anlardan itibaren
hemen hiç çıkmayacaksınız, her an hikâyenin bir parçası yanıyla nefret ettikleri ebeveynlik biçimini devam ettiren
ne söylemek
olacaksınız. Bir oyuncu daha ne ister? ebeveynler... Böyle düşününce insanın içine büyük bir acı u Fora’da oyun boyunca mekânda yalnızca bir şarkı
istediğine
Ş. Gürler: Daha önce çok daha hareketli oyunlarda yer çöküyor. Kendini değiştirebilen, gerçekleştirebilen, empati çalacak olsa sizce bu şarkı hangisi olurdu?
kulak vermeye
aldım. Fora, yemek masasında göz göze, diz dize oynanan kurmayı becerebilen ebeveynlerin daha farklı davrandıkları Ş. Erol: Zbigniew Preisner’in bestesi, “The End”.
çalışırdım.
ve içsel enerjini her zaman koruman gereken bir oyun. Ş. Gürler: Vivaldi’den “Dört Mevsim”.
bir gerçek.
ırık bir vazoya bakarken içimize öngörülemez. Entropi işte tam bu bilinmeyen
garip bir hüzün çöker. Cam parçaları alanın adıdır.
YAŞAM
etrafa saçılmış, bir zamanlar anlamlı Benzer bir tabloyu pandemide de yaşadık.
GÜNLÜĞÜ
bir bütün olan cisim sıradan bir Her veri tablosu görünenin ardında gizli bir
K atığa dönüşmüştür. Oysa bu sahne cehalet alanını işaret ediyordu. Semptomsuz
yalnızca bir kazayı değil, evrenin en güçlü taşıyıcılar bilinmiyor, testler eksik kalıyordu.
yasalarından birini anlatır: Entropi. Her şey, Yani entropi yüksekti. Bilim insanları
doğduğu andan itibaren düzensizliğe doğru akar. modelleri güncelledikçe yaşam onları boşa
Biz ise çoğu zaman bu akışın seyircisiyiz. çıkarıyordu. Sorun sistemin karmaşıklığı değil,
Entropi kavramı uzun süre fiziğin konusu bizim ölçme kapasitemizin sınırlılığıydı.
olarak görülmüştür. Termodinamikte, bir sistemin
DÜZENSİZLİK VE YARATICILIK
zaman içinde enerjisini kaybedip düzensizliğe
ÖMÜR
Yine de entropiyi yalnızca bir kayıp ya da
yönelmesi anlamına gelir. Daha büyük ölçekte
TANYEL
çözülme olarak görmek eksik olur. Düzensizlik
ise evrenin kaçınılmaz sonunu, düzenin yerini
aynı zamanda yaratıcılığın alanıdır. Bir sistemi
kaosa bırakmasını anlatır. Ancak entropi yalnızca
tamamen bilseydik onunla ilgili yeni hiçbir
maddenin değil, bilginin de hikâyesidir. Ne kadar
şey öğrenemezdik. Belirsizlik, merakı ve
çok şey bilirsek bilelim, her zaman ölçemediğimiz
araştırmayı mümkün kılar. İnsan aklı da entropiyle savaşmak
bir değişken, hesaplayamadığımız bir olasılık kalır. Doğa bize
yerine onunla yaşamayı öğrenmiştir.
sessizce aynı gerçeği hatırlatır: Her şeyi bilemezsin.
Bu kırılmanın en belirgin hali beyaz yaka dünyasında
ENTROPİ VE BİLGİ
görülür. Kurumsal yaşam görünürde düzenin simgesidir:
20. yüzyılda Claude Shannon, entropi kavramını iletişime Toplantılar, raporlar, hedefler... Ancak bu düzenin altında
taşıyarak onu bilgiyle ilişkilendirdi. Artık sorun yalnızca sürekli kabaran bir bilişsel kaos vardır. Her bildirim, her
maddenin değil, anlamın da sınırlarıydı. Bir sistemin “acil” e-posta, sistemin entropisini artırır. Çalışan, düzen
entropisi ne kadar yüksekse o sistem hakkında o kadar kurmaya çalıştıkça belirsizlik büyür, bilgi çoğaldıkça anlam
az bilgiye sahip olurduk. Bu açıdan bakıldığında entropi, seyrelir. Görünüşte kontrol altındaymış gibi duran bu mikro
doğanın değil insanın aynasıdır. Bilgi arttıkça belirsizlik evren, doğanın temel yasasını yineler: Enerji harcanır ama
azalır ama hiçbir zaman tamamen kaybolmaz. Çünkü bilgi denge kalıcı değildir.
de enerji gibi dönüşür, yok olmaz. Entropi, insanın iç dünyasında da yankı bulur. Ruhsal
İnsan uygarlığı aslında entropiye karşı verilen uzun bir düzen, tıpkı fiziksel düzen gibi kırılgandır. İnsan bir dönem
mücadeledir. Tarımdan sanayiye, teknolojiden dijital evrene her şeyi yoluna koyduğunu sanır: iş, aile, dostluklar… Ancak
kadar her yenilik biraz daha düzen kurmaya çalışır ama her zamanla sistemin içindeki küçük dengesizlikler yüzeye çıkar;
düzenin ardında yeni bir karmaşa doğar. bir söz, bir kayıp, bir pişmanlık. Sonra bir gün, kırık bir vazo
Bugün yapay zekâdan kent planlamasına kadar her gibi, bütün denge dağılır. Ve o anda, yeni bir yaşam başlar.
alanda verilerle düzen kurmaya çalışıyoruz. İstanbul Entropiyle yaşamak, bu kırılmalarla barışmak demektir.
trafiğini düşünelim: On binlerce sensör yoğunluğu ölçer Düzenin geçiciliğini, bilginin sınırlılığını kabul etmek ama
ama kimsenin ölçemediği şey, sürücülerin niyetidir. Bu buna karşın anlam arayışından vazgeçmemek. Çünkü entropi
mikro düzeydeki bilinmezlik yüzünden trafik tam olarak bilgiye karşı koyan değil, onu doğuran güçtür.
otanyel@yahoo.com

