Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
26 MAYIS 2024
3
Palandöken
1877 yılında, 8 Kasım’ı 9 Kasım’a bağlayan Türk askeri, çarın askeriyle boğaz boğaza
gece yarısı müezzin Abdullah Bey, minareden çarpışıyordu. Erzurumlular kadın erkek, kimi
“Kalkın ey ahali, tabyayı düşman bastı!” tüfekli, çoğu baltalı, sopalı Türk askerinin
diye bağırdı. O sırada Aziziye tabyasında yardımına koştular...
-26 Mayıs 2024 tarihleri yerleştirmişlerdir. Uzun kış gecelerinde
arasında Erzurum’da bir tandır başında toplanıp konuştukları
kitap fuarı düzenlenecekti. için olsa gerek mizah anlayışları
17 Davet edildim, sözlü olarak da çok gelişmiştir. Ortaya çıkan bu
fuarın onur yazarı olacağımı belirttiler. güzelliği bozan bir tek şey vardır bu
Çok sevindim, çünkü ben Erzurumluyum da siyasetçilerin tarihi çarpıtmalarıdır.
ve Palandöken* isimli bir de romanım Aziziye tabyasının Erzurum halkının
var. Erzurum’daki bir kitap fuarına onur gayretiyle çar ordusundan kurtarılması
sanat eserlerine ve onları
Pro. Df r.
yazarı olarak davet edilmek bana onur olayı son yıllarda Sultan Abdülhamit’in
yapanlara hayranlık bir
hastalık nedeni olabilir mi? verecekti. Hemen kabul ettim. Ancak başarısı olarak sunulmaktadır. Oysa Nene
Üst Ün
az sonra fuarla ilgili basın bülteninde Hatun’ların birer yıldız gibi parladıkları
Dökmen
ve protokol davetiyelerinde onur yazarı ve şehit düştükleri 1877’deki Aziziye
olarak adımın geçmediğini öğrendim. savunmasında Sultan Abdülhamit’in
Daha da önemlisi fuar yönetimi benim dışımda övgüye değer hiçbir katkısı yoktur. Şehir
bazı yazarları ve yayınevlerini sakıncalı bulmuş, kurtarıldıktan sonra Erzurum halkına sadece, hep
Sanat
fuara girmelerini yasaklamıştı. Yani fuarda sansür böyle davranın mealinde bir tebrik telgrafı çekmiştir.
uygulanacaktı. Bütün bunlardan ötürü fuara Üstelik kısa bir süre sonra da Erzurum’dan istenen
katılmamaya karar verdim. vergi artırılınca halk isyan etmişti.
Erzurum Kitap Fuarı’nın onur konuğu olarak milli 1877 yılında, 8 Kasım’ı 9 Kasım’a bağlayan gece
eğitim bakanı ilan edilmiştir. Bildiğim kadarıyla kitap yarısı müezzin Abdullah Bey, minareden “Kalkın ey
zehirlenmesi
fuarlarının onur konukları siyasetçiler değil yazarlar ahali, tabyayı düşman bastı!” diye bağırdı. O sırada
olur. Fuarı düzenleyenlerin bu tercihleriyle maalesef Aziziye tabyasında Türk askeri çarın askeriyle boğaz
Bir kent insanı hasta edebilir mi? Havası suyu kirliyse, stresi
okula giren siyaset kitap fuarına da girmiştir. boğaza çarpışıyordu. Erzurumlular kadın erkek, kimi
Eğer söz konusu kitap fuarına gitseydim oradaki tüfekli, çoğu baltalı, sopalı Türk askerinin yardımına
bolsa evet. Peki ya tüm bu olumsuz koşullar o kentte yoksa
konuşmamda Palandöken romanımdan da söz koştular, Rus mitralyözlerinin üzerine atıldılar.
ve yalnızca görkemli sanat eserleri gelen turistleri hastanelik
edecektim. Orada edemedim, bu yazıda edeceğim. (Bugün Aziziye tabyasındaki üç rölyeften birincisi
babam Salih Dökmen tarafından yapılmıştır, bu olayı
ediyorsa. İşte o kent Floransa, hastalık ise Stendhal sendromu...
PALANDÖKEN NE ANLATIYOR?
betimler.) Birçok yıl 8-9 Kasım’da tabyanın kurtuluşu
Palandöken romanımda, dağ var, artık daha az
törenine katıldım. Son katıldıklarımdan birisinde
lkbahar ile ve su kemerlerinin
yağsa da kar var, kardelenler var, çocukluğum,
Aziziye tabyasının üzerine Sultan Abdülhamit imzalı
artan turistik kalıntılarına kadar her
yaŞam
annem babam var, Havuzbaşı var. Palandöken’de
“Erzurum düşerse Anadolu düşer” pankartı asılıydı.
gezi planlarının şeyi hayranlıkla izliyor ve
yoğun şekilde öz analizimi (self analiz) yaptım, kendi
GÜnl ÜĞÜ
Oysa bu söz sultana değil, Ahmet Muhtar Paşa’ya
beraberinde pek çok yazıyordu.
çelişkilerimin yanı sıra hemşerilerimin ve ülkemin
aittir. O pankartla tarih tahrif edilmiştir.
İ
önlemi de getirdiği Pek çok ülke gezmesine
insanının çelişkilerinden söz ettim. Palandöken’de
Palandöken romanımda dile getirdiğim
ortada. Gidilecek yerdeki karşın İtalya’ya hayranlık
roman şeklinde bir otobiyografi kapsamında olayları
eleştirilerden birisi de şudur: Tahtta kaldığı sürede
iklim değişikliklerini duyan Stendhal, 1817’de
coğrafyadan kültüre, tarihten günümüze bütünsellik
Sultan Abdülhamit’in bir karış toprak kaybetmediğini
hesaplamak, tropik bir bölge yine geldiği ülkede Santa
içinde ele almaya çalıştım.
pek çok siyasetçi ve amatör tarihçi ifade etmiştir.
hedefleniyorsa önerilen Croce Bazilikası’nı ziyaret
Çocukluğumda yaz aylarında daha Güneş doğmadan
Evet sultan gerçekten bir karış toprak kaybetmemiştir,
aşıları tamamlamak ve olası etti. Volterrano’nun Sibyls
sokaklardan tak tak nal sesleri gelirdi. Buzcular eşekleriyle,
32.5 trilyon karış kare, yani 1.5 milyon kilometrekare
gıda kaynaklı bağırsak fresklerini doya doya izledi
katırlarıyla, kış aylarında Palandöken’deki mağaralara
toprak kaybetmiştir. Yani sultana paye çıkarmak
bozukluklarına karşı gerekli ve sonra yazdı:
ö mÜr istifledikleri buz kalıplarını almak için yola çıkarlardı.
isteyen birileri bilgi kirliliği yaratmaktadır.
ilaçları bulundurmak “Floransa’da olma fikri
Braudel, “Akdeniz” adlı kitabında Akdeniz çevresindeki
tanyel
Tolstoy’un “Savaş ve Barış” romanında ön planda
bunların en bilindikleri. Öte ve az önce mezarlarını
dağlarda, örneğin Uludağ’da aynı yöntemle yaz aylarında
gözükmeyen gizli bir roman kahramanı vardır:
yandan bazı bilinirliği az ve gördüğüm büyük insanlara
yüzyıllardan bu yana buz elde edildiğini anlatılır. Galiba
Napolyon. Her şeyi o tetikler. Palandöken’deki gizli
hesaplanamayan durumlar yakın olmak beni coşku
Palandöken, Akdeniz’in az ötesindedir.
roman kahramanı ise Atatürk’tür. İşte Palandöken
vardır ki ancak başa geldiğinde farkına içinde bıraktı. Yüce güzelliği düşünmeye
Zorlu kış şartlarında aylarca evlerine kapanan
bunları anlatıyor.
varılır. daldım, onu yakından gördüm,
Erzurumlular doğaya uyum sağlamayı öğrenmişlerdir
Floransa’da görevli tabiri caizse ona dokundum.
ve defalarca Rus işgaline uğradıkları için de
psikiyatrist Graziella Güzel sanatların ilahi
vatan sevgisini, vazgeçilmez şekilde yüreklerine
* Dökmen, Ü. (2022). Palandöken. İstanbul: Remzi Kitabevi.
Magherini, çalıştığı hislerinin tutkulu
dönemde karşılaştığı hislerle buluştuğu
bazı vakaların klasik o duygu noktasına
hastalardan farklı ulaşmıştım. Santa
olduğuna dikkat Croce’den çıkarken
etmişti. Yaklaşık çarpıntım vardı. Hayat
Her yıl yüzbinlerce turisti ağırlayan
10 yıl boyunca acil içimden çıktı ve düşme
f loransa bir kentten çok bir sanat
servise başvuran korkusuyla yürüdüm.”
merkezi niteliğinde.
ve kaydını tuttuğu
Güz EL
106 hastanın bazı
sANATLAR
ilginç özellikleri vardı. Çoğu,
kentin sanat galerileri ve hAsTA
müzelerinde hastalanarak
ediyor
hastaneye getirilmişti.
Stendhal’ın
Geldikleri zaman bulguları
tarif ettiği
arasında baş dönmesi,
Geçen yıl 96 yaşında yaşamını
durum aslında
çarpıntı, halüsinasyonlar,
yitiren İtalyan hekim
Magherini’nin
Graziella magherini, stendhal
oryantasyon bozukluğu,
hastalarında tanık
sendromunu tanımlamış ve
kimlik kaybı ve fiziksel
olduğu durumdu. O
kitabını yazmıştı.
yorgunluk vardı. Magherini
yüzden vakalarını
öncelikle sorunun kaynağının
toparladı ve buna
yorgunluğa, susuzluğa ve açlığa bağlı
“Stendhal sendromu” adını vererek
olabileceğini düşündü. Ancak ortak
bilimsel bir dergide yayımlattı. Her ne
noktaları bunlar değildi.
kadar ruhsal bozukluklara ilişkin temel
kitaplarda yer almasa da gün geçtikçe
KENTTE ORTAYA
bilinirliği arttı. Floransa’daki Uffizi
çıkan belirtiler
Galerisi’ne gelen bir ziyaretçinin Sandro
Bulguların neden çıktığını
Botticelli’nin “Venüs’ün Doğuşu”na
değerlendirdiğinde tetikleyici olarak
hayranlıkla bakarken kalp krizi geçirip
etkilenebilir bir kişilik yapısı, gezi stresi
ölmesi 2018’de sendromun daha dikkatli
ve Floransa’da sanat tarihinde önemli
ele alınmasına neden oldu.
figürlerin eserleri ile karşılaşma ve ölüm
Günümüzde bu sendromu yalnızca
düşüncelerin hâkim olduğunu gördü.
birkaç güne sığdırılan turlardaki
Hastaları taburcu olduktan sonra da
koşturmacaya ve uzun bekleme
bir süre takip etti. Tam iyileşmeleri ise
sürelerine bağlayanlar da elbette ki
ancak kentten, hatta İtalya’dan ayrılınca
vardır. Ancak isimlendirmesi nispeten
gerçekleşiyor, bir daha da belirtiler
yeni yapılmış olsa da yüzyıllardır kutsal
kendini göstermiyordu. Magherini tüm
bölgelere gidenlerin bazılarında da
bu vakaların üzerinde çalışırken aklına
benzer bulguların yaşandığı zaten bilinen
yine bir zamanlar ülkesinde ve kentinde
bir durumdur. Floransa gibi görkemli
bolca zaman geçirmiş olan 19. yüzyılın
sanat eserleri olan yöre ve mekânların
Fransız yazarı Stendhal geldi. Sanki o da
yarattığı heyecan da karşılaşanlarda
buna benzer bir şeyler yaşamıştı.
benzer etkileri yaratabilmektedir.
Marie-Henri Beyle, ünlü imparator
Napolyon’un himayesinde yaşarken
yazdığı eserlerde “Stendhal” takma adını
Paris
kullanıyordu. 1800’de Avusturyalılar
ile savaşmak için Grand Saint-Bernard sendromu da var
geçidinden ilerledikten sonra ilk kez
Turistik gezi demişken
İtalya’ya ayak basmıştı. Savaşın
Paris sendromunu da
bitimini ilan eden Fontainebleau
hatırlamadan geçemeyiz. Paris’i gezerken
Antlaşması’ndan sonra ilk görüşte
benzer şikâyetlerle hastaneye kaldırılan Japon
âşık olduğu bü ülkede yaşamaya
turistlerin bilimsel analizinde ise gerekçe çok
karar verdi ve Milano’ya
farklıydı. Paris’i hayallerinde bambaşka yaşayan
yerleşti. Sonrasında da Trieste ve
ve idealize eden turistlerin kenti gerçekte
Civitavecchia’da Fransız konsolosu
gördüklerinde yaşadıkları düş kırıklığının sonrası
olarak görev yaptı. Bu sırada yazdığı
psikiyatrik tedavi gereksinimine dek giden bir
tüm eserler İtalya’da geçiyordu.
durumdu bu. Son söz olarak diyebiliriz ki sırf
Janiculum Tepesi’nden tüm Roma’yı
bedeni değil, zihni de yıpratmayacağınız
seyrinden başlayarak antik mezarların
yolculuklar planlamalıyız.
otanyel@yahoo.com