Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
8 14 MART 2021 Fotoğraf: Çağrı Selek Onun adı Zeki Müren 1 Geçen gün şarkıcı Alpay sert bir yılırım. Şu “Türk sanat müziği” meselesinin de açıklığa kavuşması gerekir. Sözü Zeki Müren eleştiriedilen müzik “Türk” si yaptı. Son dönemde değildir. İstanbul MüMüren’e yönelik hakziği, Saray Müziği lı/haksız eleştiriler arya da Makamsal Mütıyor. Doğru dürüst zik demek doğru olur. tartışma ortamı olOda müziğidir. Elektsa faydalanmak mümkün; ancak koca inENVER AYSEVER ronik cihazların devreye girmesiyle iyisanlar öyle bir yerden KURŞUNKALEM ce bozulmuştur. İdeokonuşuyorlar ki tam lojiden muaf değildir. bataklık. Özdemir Erdoğan, Müren’i ahlakZeki Müren’le 12 Eylül döneminde “Türk sanat müziğini sızlıkla, gençlere kötü örnek olmakla suçladı. Bir sanatçının ahlakçılık üstünden dünilgili haklı ve çok önemli eleştiri çoksesli yapıyoruz” diye sunulan Yıldırım Gürses; elektronik çalgılarla (basyayı kavraması hazindir. “Paşa” sözcüğünü Müren’e yakıştıramaTürkçesine yönelik olandır. gitar, davul, keyboard vb.) tuhaf arabesk bir müzik yaratmıştır. mış. 12 Eylül düşünülürse “Paşa” sözcüğü hakarettir, akla Evren gelir. Sosyal medya Ağdalı, eklektik, sahte kibarlıkla örülü dildir bu. Çok çalgılı, teksesli, ucube tınılardan söz ediyoruz. Toplumu kaderciliğe yetmişMüren’den yanaysa lerden beri mahkum da konu cinsel yöneeden Orhan Gencelim olunca toplumun bay müziği ile arasınikiyüzlülüğü hesada çok az mesafe varba katılmalıdır. Erkek erkeğe cin dır. Avutan, eğlendiren, boyun eğsel ilişkide aktifpasif ayrımı yapan diren şarkılardır bunlar. başka halk var mıdır? 2 Seyfi Dursunoğlu’ndan Müren’in kendinden başka yıldıza katlanama5 Bu tür şarkıların ideolojik dönüştürücü etkisi de vardır. Aynı tınıda Müşerref Tezcan’ın (o zaman ki adıyla) “Türkiyem” şardığını işitmiştim. Gazinolarda alt kısı tipik örnektir. “Türkün Türkkadroyu belirlerken sorun çıkarır ten başka dostu yoktur” vurgusumış. Seyfi Bey, “Ondan daha güzel nun altını çizmek gerekir. Darbeolduğum için beni istemezdi” de ci generallerin çizdiği sınırlarda di ekranda üstelik. Müren’in kusur koyu milliyetçi, dinci hat vardır. suz biri olduğunu savlamak aptal Emel Sayın’a yazılan “Eller” şarlık olur. Hangi büyük yıldızın kap kısı, Kenan Evren’in ressamlığına denk düşer. Yılda bir kez, yılbaşı gecesi saat 00.00’da dansöz izlenmesi de rejimin tercihidir. Ardından Zeki Müren izlemek de buna dahildir. Zeki Müren risi olmaz ki? Bu tür değerlendirmeler sanatsal değildir. Ancak dedikodu düzeyinde kalır. Müren’in cinsel yönelimi, bunu açık yaşama cesareti, kılık kıyafetini Müslüman topluma kabul ettirmesi ilgi çekicidir. Memleketin ahlak ölçüleri tepeden aşağı sorunlu, o ayrı. Sözgelişi Bülent Ersoy ezan okur ve takdir görür ama komşusu eşcinsel olsa kabul etmez insanımız. 3 Müren’le ilgili haklı ve çok önemli eleştiri Türkçesine yönelik olandır. Müren, devrimin yarattığı Türkçeyi adeta katletmiş, Türkİslam sentezi günlerinin dilini yaratmıştır. Ağdalı, eklektik, sahte kibarlıkla örülü dildir bu. Osmanlıcanın (!) zaaflarını bu dil, 12 Eylül karanlığında örnek olarak sunmuştur. Müren’in müzik öyküsü de eleştiriye açıktır. Arşivimde bulunan gençlik kayıtları mükemmeldir. Klasik eserleri yalın, tertemiz sesle yorumladığı örnekler başucumda durur. Müren orada kalmaz. Şöhret ve ülkenin toplumsal yönünün çıkardığı yol, Müren’i popüler şarkılara, son döneminde parlak tınılardan oluşan arabesk şarkılara getirmiştir. Müren konusu tartışılırken esas işaret edilmesi gereken budur. Önemli bir müzik insanının popüler kültür sınavını veremediğini görürüz. 4 Müzik eleştirmeni değilim, bu sanata düşkün, iyi dinleyici sa6 “Türk sanat müziği” denen türün sanatçıları genellikle iktidara uyumludur. Geleneğin Saray’dan beslenmesi, din ve mekânlarla arasındaki bağ bunu doğurur. Halk müziği toplumcu mücadeleye yatkındır. (Zamanla arabesk zaafı gösteren birçok örnek biliyoruz.) Çoksesli Batı müziği, aydınlanma ile yan yana durur bizde. “Özgün müzik” diye ortaya çıkan tür bu popüler, arabesk tınının başkaldıran biçimidir. Ezilen, yoksul insanları, şehre göçle gelen yalnız, gecekonduya mahkum eden Gencebay arabeskine karşı Ahmet Kaya isyanı konur. Zeki Müren kimliği, kişiliği, temsil ettiği değerler ve elbette müziğiyle toplumbilimin ilgisi içinde tartışılmalıdır. Ülkenin siyasal süreçleri gözetilmeden yapılan yorumlar eksik kalır. 7 Piyanist şantör geleneği de başlı başına tartışma konusudur. Orkestrayı yaşatmanın iktisadi koşulları ortadan kalktığı için mi bu yol seçilmiştir, yoksa çalgıların dönüşümü bir başına olma özgürlüğü sağladığı için mi, bunlar iyi sorulardır. Neoliberal günleri anlamak için izi sürülmelidir. (Ferdi Özbeğen seçkinlerin, burjuvaların şarkıcısıdır. Cengiz Kurdoğlu Özal’ın sonradan görmelerinindir) Konu katmanlı. Anadolu rock müziğinin seksene dek güçlü şekilde etki yaratması, doksanlarda apolitik popun zirvede olduğu süreç, grup müziğine yöneliş ve şimdi müzik demeye dilim varmıyor hızlı konuşan çocukların ortaya koyduğu çalgısız bilgisayar müziği siyasal dönüşümle ilgilidir. Müren tartışması yerli yerinde yapılsaydı birçok kapı açılacaktı. Caz bizim coğrafyada neye denk gelir, çoksesli Batı müziği neden gençlerle ilişki kurmakta güçlük çekiyor, daha pek çok soru askıda kaldı, gölgelendi. Kakofoni günlerindeyiz. ŞEHRİBAN KIRAÇ Filmlere mekân olmuş bir yer. Frig, Roma, Bizans ve Selçuklu başta olmak üzere birçok medeniyetin izlerini taşıyor. Hem doğa hem de çok etkileyici bir tarihle baş başa kalabilmenin tadını çıkarabileceğiniz bir yer Frig Vadisi. Bir masal diyarı: Frig Vadisi Friglerin kalbine yolculuk AŞK VE Avdalaz Kalesi BEREKET Hem tarihte hem doğada bir yolculuğa çıkmak ister misiniz diye sorulsa hiç düşünmeden Frig Vadisi diyebilirim. Kilometrelerce yolda kendinizi bir tarihçi, bir doğa yürüyüşçüsü gibi hissedebiliyorsunuz. Bozkırın romantik ve duygusal halkı Frigler, aynı zamanda Anadolu’nun gerçek ahşap ve metal sanatçıları, hatta ilk müzisyenleri olarak tanınıyor. Bu kadim halk, Doğu medeniyetinin Batı’ya ulaşmasında da köprü rolü üstlenmiş. Toprağın ve su bolluğunun ana tanrıçanın doğurganlığıyla buluştuğu aşkın ve bereketin coğrafyası Frigya’yı keşfedelim. Frigya’nın büyülü bir yer olduğunu duymuştuk ama doğanın renkleri, tarihi eserlerle birleşince bambaşka bir zamandaymış gibi hissediyorsunuz. Frig Vadisi kocaman bir tarih barındırıyor. Nice kralların yaşadığı bu vadide yüzlerce mezar, anıt, kilise ve şapel, insanlığın yaşam kültürüne dair izler var. 3 BIN YIL ÖNCESI Frig Vadisi, Eskişehir Kütahya Afyon arasında kalan, bundan 3 bin yıl önce Frigyalıların kayalara evler, kaleler, anıtlar oyarak kurdukları, kocaman bir medeniyet ve etkileyici bir coğrafya. Özellikle Afyonkarahisar’daki tarihi Frig Vadisi’nde bulunan Ayazini köyünün kayadan oyma mezarları ve şapelleri tarih tutkunları için önemli bir rota. Köyde irili ufaklı yaklaşık 300 mağara ile 35 kilise ve şapel bulunuyor. Ayazini köyü adeta “mağara cenneti” gibi. Friglere ait kültürü vadi boyunca bütün kayalıklarda görebiliyorsunuz. Yaklaştıkça kayalardaki oyuklar ve sanatsal kabartmalar göze çarpıyor. Emre Gölü BALON TURLARI BAŞLIYOR Afyonkarahisar Valiliği Tanıtım Ofisi Koordinatörü İbrahim Okumuş, fotoğrafçı Çağrı Selek, NG Afyon Oteli Genel Müdürü Mustafa Acar ve bir grup gazeteciyle Firig Vadisi’nde hızlı bir tur düzenledik. Ama Frig Vadisi öyle bir güne sığdırılacak yerlerden değil. Afyonkarahisar Valiliği’nin “Frigya’nın kalbi” olarak da nitelendirilen Ayazini köyü kırsalı ve yerleşim yeri içerisinde süren çalışmalarla bölgenin ve buradaki mağaraların turizme kazandırılması hedefleniyor. Bu hedefle şimdiye kadar 10 milyon TL harcanmış. Mayıs ayından itibaren bölge turizme açılacak. Hatta haziranda Kapadokya’daki gibi balon turları başlayacak. Köyde şu dönemde hummalı bir çalışma var. Otel, restoran, sanat evi gibi mekânların açılması da gündemde. KRAL YOLU’NDAN GEÇEBILIRSIN IZ EN UZUN YÜRÜYÜŞ ROTALARINDAN Türkiye’nin en uzun yürüyüş yolu rotalarından biri olan Frig Yolu’nda yürürken Seydiler’de oluşumu yüzyıllar sürmüş peri bacalarını, Frig ve daha sonra Bizans döneminde kullanılan Kırkinler Mağarası’nı, Selimiye mezar odalarını, İbrahim inlerini, Friglerden beri yerleşim yeri olarak bilinen Ayazini’nde Roma ve Bizans döneminden kalma Ayazini Oyma Kilisesi’ni, Avdalaz Kalesi’ni görebilirsiniz. Kutsal olarak kabul edilen Göynüş Vadisi içerisinde Aslantaş, Yılantaş adıyla bilinen 2 mezar odası, Maltaş olarak adlandırılan Kübele açık hava tapınağı ve vadi boyunca kayalara oyulmuş onlarca Frig kaya mezarı ve anıtı adeta tarihe bir yolculuk yapıyormuşçasına geçebiliyorsunuz. Az ileride Demirli Kalesi’ni, Aslankaya Anıtı’nı, A.R.O.G filminin çekildiği Memeç Kayalıkları’nı, flamingoların göç yolları üzerindeki Emre Gölü’nü ve daha birçok tarih kokan doğal güzelliği keşfediyorsunuz. Hatta Emre Gölü’nü ilk gördüğümde bir an Hasankeyf’te sular altında kalan tarih gözümde canlandı. Emre Gölü’ne giderken 3 bin yıllık Antikyol’dan (Kral Yolu) geçiyorsunuz. Antikyol, Frigler döneminde kullanılan ve zamanla at arabalarının tekerlek izleriyle aşınmış o döneme ait önemli bir kalıntı. Burası aynı zamanda Friglerin en önemli ticaret yollarından biri olarak biliniyor. Bu yolda kendinizi adeta tarihte bir yolculuğa çıkmış gibi hissediyorsunuz. Vadi boyunca gezerken bir taraftan tarihi mezarlar, kiliseler, peribacaları oyma şapeller dizilirken bir taraftan da haşhaş tarlalarının rengârenk güzelliğine şahitlik ediyorsunuz. Hatta Afyon şehrinin isminin de bu bitkiden elde edilen özsu anlamındaki “Opium” kelimesinin “Afion” olarak söylenmesinden geldiği ifade ediliyor.