25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

r a t r ı l a u m k ı ç a k l o y u b n e a l i b a l a e m z 21 KASIM 2021 6 Oldukça kararlı ve ısrarcı oluyor Hayvan lobisi ÇUVALDIZ askı altındayım. Ev- ben çok çok çok istiyorum.” de aktif ve kasıtlı bir Babam “Olur mu kızım” türün- baskının mağduru den mantıklı bir açıklamaya giriş- olarak geçiyor günle- meye kalkınca yeminleri sırala- Brim. Evimde besledi- dım ardına. “Ben bakarım, temiz- ğim iki küçük lobicinin hedef odaklı liği de bana ait, hiç ses çıkmaya- ikna yöntemlerinin tek öznesiyim. cak, haberiniz bile olmaz evde ol- Tüylü hayvan lobisinin -eğer duğundan…” El ÇİN mümkünse yavru olmalı- karar mer- Babam ilk seferde teslim olmadı POYRAzl AR cisi olarak şikâyetlerinin, yalvarma- elbette. Her gün eczanesine gidip larının, uzun hayallerinin, “isteriz” “Lütfen tavşan” diye yoğun yal- elcpoy@gmail.com sloganlarının dönüp dolaşıp buldu- varma seanslarımın ardından pes ğu kişiyim. Ailemin bir araya geldi- etti. Bir gün “Tamam” dedi bana ği akşam yemeklerinin ana gündem maddesi ciddi ciddi. “Ama temizliğinden ve beslen- evcil hayvan edinme tartışmalarına adeta bir mesinden sen sorumlusun.” siyasi zirveye katılır gibi hazırlanmamdan ne Sevinç çığlıkları atarken annemi nasıl ik- durumda olduğumu siz anlayın. na ettiğini merak etmedim değil. Ama olsun. Özetle çocuklarım isyanda. Evde bir hay- Tavşanım gelecekti işte. Benim minicik, be- van beslemek istiyorlar ve biz de farklı ülke- yaz, pamuk, kırmızı gözlü tavşanım. Ondan lerde geçen göçmen hayatımızın hem hayva- sonraki günler “Tavşan ne zaman gelecek” na hem de bize olan zorlukları nedeniyle bu sorularıyla bunalttım ailemi. Bir zaman son- talebi nazik yöntemlerle erteleme taktiğine ra babam elinde kocaman bir televizyon kutu- başvuruyoruz. Ama iç mihraklar olarak karşı- suyla eve geldi. mıza dikilen tüylü hayvan lobisi pek yaman. PATİ d EV g İBİ k Oc AMAN k Ul Alık Bu tartışmaların birinde çocukken tavşan atın alma, sahip- g ÜNl Ülk ERİ ler oluyor bunlar, yani düşününce Kutuyu nazikçe antreye koydu ve ba- beslediğim ortaya çıkınca sofrada ufak çaplı len” mottosu, eskiye yerinde bir talep... na baktı. “Al bakalım tavşanlarını” dedi ba- bir kalkışma çıktı. Kızım ve oğlum çatal ka- oranla çok daha faz- na gülümseyerek. Tavşanlar mı!? Bir tane şığı masaya vurup “Ama bu haksızlık” gERİ g ETİRMEYİN la insanın başvurdu- değil, çok tavşan! diyerek tepki gösterdiler. Ma- Sahiplenme anlayışı artıyor, “Sğu bir anlayışı ifade Coşkuyla televizyon kutu- dem benim tüylü havyanla- bu güzel ancak maalesef bir hay- ediyor. Evcil hayvan satın alanlar sunu açtım ve içine bak- rım oldu, onların da buna van bakmanın ciddiyetinin farkın- azalıyor, bir can kurtarma ama- tım. Kutunun dibinde hakkı vardı. da olmayan insanlar bu işlere kal- cıyla barınaktan, sokaktan hayvan boz renkli, kürklü iki Ben de küçükken kışınca kurtarmak yerine hayvana sahiplenenler artıyor. Kedileri baz hayvan yatıyordu. fena bir lobici de- bir darbe daha vurmuş oluyor. İşin alırsak, Türkiye için kedi satın al- Bunlar nasıl tavşan? ğildim. Babamın ucunda zaten bir defa terk edilmiş mak yepyeni bir kavram zaten, Belime kadar eğilip yalnız olduğu za- dENİ z bir canlının duyguları olduğu unu- eskiden kedi isteyen, sokaktan bir kutunun dibinden manları kollayarak YAVAŞOğ Ull ARı tulmamalı. Sahiplendiği hayva- yavruyu alır evine götürürdü. Yi- birini çıkardım. farklı yaklaşım- nı, bir yıl(!) sonra geri getiren bi- ne de kediler şükür ki henüz sa- Dev gibiydi. Ko- ları ince bir ayar- le var. Öyle ilginç bahaneler var tın alınıp terk edilen köpekler ka- caman kulakları, gri, la ve her gün do- Muhtaç ve ki, geçen denk geldim; köpeği öy- dar geniş bir yelpaze sunmuyor kahve karışık tüyle- zu artırarak uygular- le çok sevmiş ki bu sevgiyi kaldı- bizlere. Öyle çok yuva arayan kö- yuva arayan ri, palet gibi ayakla- dım. O dönem sokak- ramıyormuş. pek var ki... rı vardı. Ön ayakları- ta gördüğüm niyetçinin hayvanlara Hayvan bakmak zor iş. Tüyü, nın altından tutup kaldır- kırmızı gözlü beyaz tav- İl AN Bİl E YOk yağmurda çamurda gezdirmesi, bir yaşam dığımda arka ayakları akor- şanı rüyalarıma girer olmuş- Esenyurt Barınağı’nda geçen mama veteriner masrafları... Yani deon gibi yere inip boyuma ulaşı- vermek tu. Ben de pamuk topu gibi elime hafta, yuva bekleyen bir French gerçekten sevmek gerek. Bu sebep- yordu. El kadar pamuk tavşan yerine ço- sığacak mini mini bir tavşan istiyordum. elinizde. En Bulldog, dünya tatlısı bir golden, le illa ki istiyorum diyen, önce bu cuk boyunda koca ayaklı tavşanlarım olmuş- Onunla geceleri beraber uyur, gündüzleri oy- çok insancıl bir Doberman ve çok işin her zorluğunu göze alabilme- zor yuva tu. Babam ısrarlarıma dayanamayınca çiftçi nar, sepetime koyar dışarı çıkarır, onu besler, şeker yavrular vardı. Barınakla- li. Ardından sahiplenmenin (özel- arkadaşlarından birinden istemişti tavşanları. şarkılar söyler, bakardım. Çocuk aklım beyaz bulanlar rı ziyaret edin, ne yazık ki beledi- likle yetişkin köpek) faydalarından Yine de enseyi karartmadım. tavşana tutkuyla saplanmıştı. ye barınaklarının çoğunda bu hay- ise ‘senior’ sonuna kadar yararlanmalı. Tuvalet Apartmanın tüm çocuklarını organize edip te- vanlar için ilan koyacak bir mecra eğitimi için vaktiniz mi yok, tuva- ‘BEN TAVŞAN İSTİYORUM’ ras katına koyduğumuz tavşanlara bir süre elbir- denilen yok. Varsa bile düzenli ilan koy- let eğitimli köpek ilanlarına bakın. Babam bir gün eczanesinde yalnızken ya- liğiyle baktık. Fakat ne onları beslemeye ne de yaşlılar. muyorlar. Oysa o French Bulldog Evde yalnız kaldığında ağlama- nına usulca yaklaştım ve önce şirinlikler yap- dışkılarını temizlemeye yetişebiliyorduk. Bü- sosyal medyadan bir günde en iyi sı problem mi olur, evde yalnız ka- tım. Güldürme taktiği işe yarıyordu, acaba tün apartman tavşan maması ve kakası kokma- yuvayı bulur. Zaten küçük ırklar labilen köpeklere bakın. Havlama hangi noktada açmalıydım meseleyi? Bir iki ya başlayıp bazı çocuklar da yan çizince iş ba- çok kolay yuvalanıyor. huyu olmayan, sakin veya oyuncu müşteri, bir iki telefondan sonra bana oralet, na kaldı. Bir gün yenilgiyle babama gittim ve En zor yuva bulansa yaşlılar. Oysa barı- ve enerjik... Sahiplenme işte size böyle bir fır- kendisine çay söyledi babam. Oraletin tozla- dev tavşanlara artık bakamadığımı söyledim. naktan hayvan sahiplenmeye alışkın AB ül- sat sunuyor. Huyu suyu size uygun bir hayvan rının sıcak suya karışmasını izlerken konu- Babam bana muzip bir sevgiyle baktı ve tav- kelerinde veya Amerika’da “senior” atfedi- bulma şansı veriyor. En önemlisi ise bir hayat ya girdim. şanları bir sabah çiftçiye geri götürdü. len yaşlı köpekler özellikle tercih edilebili- kurtarıyorsunuz. “Baba ben tavşan istiyorum.” Beklemediği Ben evdeki lobicilere bu hikâyeyi anlattı- yor. Tüm gün koşturmak yerine evin bir kö- Dile kolay, oysa ne kadar büyük bir şey, bir mesele onu şaşırtınca baskıyı artırdım. “Çok ğımda kahkahalarla güldüler ama “Biz olsak şesinde sakince yatan, yürüyüşe çıktığında “hayat”. güzeller, çok sessizler, evi de kirtletmiyor- bakardık” demediler. O yüzden evdeki lobici- sizi çekiştirmeyecek ağırbaşlı, olgun köpek- İyi pazarlar. lar, pek küçükler, hem de uslular, en önemlisi lerle müzakere ve tartışma zemini hâlâ açık. 90’lı yılların New York’unda sanatçıların (dans- Netflix’in yeni filmi “tick, tick… ‘tick, tick... BOOM!’ dijital vizyonda çılar, müzisyenler vb) ve farklı cinsel yönelimle- BOOM!” son yılların müzikal dâhisi ri nedeniyle toplumda hak ettikleri yere gelmek- Lin-Manuel Miranda’nın bundan 30 te zorlanan bireylerin hayatlarına tanık ediyor bi- zi. Larson’ı Andrew Garfield’ın mükemmele ya- yıl önce kendisi gibi “dâhi” sıfatıyla kın bir performansla canlandırdığı “tick, tick… taçlandırılan bir başka yaratıcıyı, BOOM!” aslında otobiyografik bir sahne gösteri- Jonathan Larson’ı kutsayan ve bunu Bir dâhinin si ve Larson’ın “Rent” öncesi kariyerinin en önem- lisi işi. Miranda’nın filmi dokuz yılı aşkın bir süre yaparken hayata dair önemli mevzuları EMRAH New York’ta bir restoranda hafta sonları garsonluk da ustalıkla işleyen bir müzikal. yapan Larson’ı aslen Orwell’in “1984”ünden mül- k Ol Uık SA hem “Superbia” adlı bir müzikali bitirmeye çalışır- onathan Larson adı bir çoğunuza tanıdık d EVAMlılık ken getiriyor önümüze. gelmeyecektir, tabii eğer müzikaller ha- portresi HATASı Onun en önemli ilham kaynağı ise hiç şüphesiz yatınızda çok önemli bir yer tutmuyor- J sözlerini yazdığı “Batı Yakasının Hikâyesi” ad- sa. 1990’lı yıllarda Broadway’de sahne- lı müzikal henüz 27 yaşındayken sahnelenen ün- lenmeye başlayan ve 12 yıl boyunca da lü müzikal yazarı Stephen Sondheim’dır. Latin- perde kapatmayan “Rent” adlı müzikali ise eminim ler, siyahlar, eşcinseller gibi hep kıyıya itilmişlerin sinemayla ilgili olan hemen herkes duymuş, müzi- hikâyelerini ilk kez müzikallere sokan Sondheim, kalin sahne versiyonunu değilse bile Chris Colum- gerçekten de Larson’ın hayatında önemli bir etkiye bus imzalı film versiyonunu azımsanmayacak sahip olmuş biri ve Miranda’nın filminde onu da sayıda kişi izlemiştir. görüyoruz elbette. Şunu söylememe müsaade edin: Zama- nın ruhunu doğru bir şekilde yakalayan ve ANd REW g ARFı Eld d Ök TÜRÜYOR yansıtan eserler biraz o zamanın ruhunu Andrew Garfield ilk bakışta Jonathan Larson ro- da belirler aslında. İşte “Rent” 90’lı yıl- lü için tuhaf bir tercih gibi görünebilir (ne de ol- larda New York’ta belirli bir yaşam biçi- sa Hollywood kariyerinin zirvesine Örümcek Adam mini son derece doğru yansıtan, zamanın olarak tırmanmış bir oyuncudan söz ediyoruz) ama ruhunu sımsıkı kavrayan bir eserdi. Ka- Lin-Manuel Miranda onu Londra’da altı saatlik bir lıcılığı da bundan ileri geliyordu elbette Alexandra tiyatro oyunu olan “Angels In America”da izledik- ve şu sıralar Netflix’te izleyiciyle buluşan Lin Manuel- Shipp ten sonra bu rolü ona vermeye karar vermiş. İyi de “tick, tick… BOOM!”un yönetmeni Lin- Andrew Miranda yapmış. Garfield kariyerinin bu belki de en güçlü Manuel Miranda’nın da hem “Rent”in yara- Garfield performansıyla şimdiden herkesin Oscar adaylığı al- tıcısı Jonathan Larson’dan hem de onun eser- masına kesin gözüyle baktığı bir oyuncu olarak bel- lerinden etkilenmesinin en önemli sebebi yine hiç ki de heykelciği evine götürecek ya da en azından Fİl MİN NOTU: 8/10 şüphesiz buydu. ödül sezonunda başka birçok heykelcik alacak, ge- nel kanı bu yönde. l ARSON’ı N SORUl ARı Müzikleri, dansları, sahne tasarımları, Broadway müzikallerinin halihazırdaki en büyük den kastım buydu. Şimdilerde eleştirmenlerin övgü- Puccini’nin “La Boheme” operasının çağdaş bir yo- Miranda’nın çok iyi bir sınav verdiği rejisi (hele bir yıldızı kabul edilen Lin-Manuel Miranda küçük bir rumu olan rock müzikali “Rent” ile toplumda itil- leriyle karşılanan ilk yönetmenlik denemesi “tick, havuz sahnesi var ki müthiş), Garfield başta olmak iki pürüz dışında sahnede de sinemada da hatasız tick… BOOM!” ile erkenden Oscar dedikodularını miş, ötekileştirilmiş, her türlü ayrımcılığa maruz üzere oyunculukları ve 90’ları tam kalbinden yaka- bir şekilde sürdürüyor kariyerini. Yine 2021 için- bırakılmış bireylerin sesini yükseltiyordu ve Lin- başlatan Miranda, bu kez müzikal tarihinin önem- layan detaylarıyla “tick, tick… BOOM!” yılın mü- de kendi ilk müzikalinden hareketle çekilen “In The li köşe taşlarından biri olan Jonathan Larson’a saygı Manuel Miranda da 30 yıldır nihayete ermeyen bu zikali olmaya aday. 35 yaşında hayata veda eden Heights” adlı filmle büyük sükse yapan Miranda ayrımcılığa dair Larson’ın sorularını bir kez daha duruşunda bulunuyor. Larson’ın hikâyesi trajik unsurlar taşıyor belki ama aynı filmde çeşitliliğe dikkat etmediği (oyuncula- AIDS’in en büyük tahribatını yaptığı yıllar- yineliyor: “Neden bir şeylerin değişmesi için bir fe- Miranda buradan ağlak bir hikâye yerine hayat ve rın neredeyse tamamı Latin kökenliydi ama filmde laket olması gerekiyor?” da yaşayan (ve sonuçta AIDS’den değil ama kalp toplum üzerine zihin açıcı bir karakter çalışması çı- hiç Afro-Latino temsiliyeti yoktu) için eleştirilmiş anevrizmasından 35 yaşında, hem de “Rent”in ilk Miranda Larson’ın kariyerinin ilk önemli çı- karmayı başarmış bize sorarsanız. ve nihayetinde bu konuda özür de dilemişti, pürüz- gösteriminden bir gece önce ölen) Larson aslen kışını nasıl yaptığını gösterirken bir yandan da ö g , ş i l r o z k a a m k a b n n a v y a ı H t a S
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear