Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Days
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
8 MAYIS 2020 İngilizce öğretmeni Beyza Yavuz, Muğla’nın bir köyüne yerleşti ve arıcılığa başladı 5 “Arılarla tanışma anımı unutamıyorum. Bir arı, oğul veriyordu. Benim için çok büyülü bir karşılaşma oldu.” Arıları seven sokmasına katlanır Genç İngilizce öğretmeni Beyza Yavuz’un doğayla barışık yaşama kararı, meslek hayatını da bambaşka bir rotaya çevirdi. Lavanta yetiştirmek isterken kendini arıların arasında bulan Yavuz, “Arıcı olmayı çiçeklere borçluyum” diyor. İstanbul doğumlu, 10 yaşından itibaren babasının işi nedeniyle Fethiye’de Kovanları dört mevsim yaşamını sürdüren Beyza Yavuz, Eskişehir Anadolu Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği Bölümü’nden mezun olur. İstanbul’da çalışıp yaşayamayacağını anlaması sadece bir yıl taşıyorum sürer. Fethiye’ye ailesinin yanına gelir ve öğretmenlik mesleğine buradaki özel okullarda devam eder. Hayatının dönüm noktası, dört yıl önce bir lavanta tarlasını ziyarete gitmesiyle başlar: “Bahar geldiğinde bahçeye ekmek için lavanta almak istiyordum. Satıcı ‘Bu lavantaların yanına çiçek açtıklarında arı kovanı koyacağız’ dedi. İçimden ‘Ben de koyarım’ dedim. Fethiye’de yaşıyordum ama o güne kadar hayatımda ne arı ne de kovan görmüştüm. Sadece çiçekleri çok seviyordum ve daha o gün arıların hangi çiçekleri daha çok seveceğini gözlemlemenin heyecanını duymaya başlamıştım bile...’’ Yavuz, önce Fethiye’de yaşayan Ferry Schutzelaars adlı bir Hollandalıdan dört günlük “doğal arıcılık” eğitimi alır. Bu atölye çalışması, arının haklarını ön planda tutan bir eğitim anlayışıdır. Arıların oğul verme anını görmek ise kendi ifadesiyle Beyza Yavuz’u hipnotize eder: “Arılarla tanışma anımı unutamıyorum. Bir arı, oğul veriyordu. Benim için çok büyülü bir karşılaşma oldu. Sonra oğul arı bir dala kondu, biz de kedi sever gibi onu sevdik. Elimi üzerinden çekemiyordum, adeta hipnotize olmuştum.” rak bahçesinde arıları için her çeşit çiçek yetiştirmeye başladı. Bu yıl ayrıca Tescilli Muğla Çam Balı Coğrafi İşaret Üreticisi olmaya hak kazandı. En büyük hedefi ise köyün çocuklarının arıcılıkla ilgili temel bilgileri öğrenip bu mesleği en doğal şekliyle yaşatmaları... BANA DELİ DİYEN OLDU “İlk başlarda öğretmenliği bırakıp arıcılık yapacağımı duyan, beni deli zannetti. Romantik bir faaliyet olarak başladığımı, bir süre sonra bırakacağımı düşündüler. ‘Sen fantezi dünyasında yaşıyorsun’ diyenler oldu. Babam destek oldu ama annem kabullenmekte zorlandı. En büyük hedefleri ab “Bu iş fiziksel olarak güçlü olmayı gerektiriyor. Başlarda arı soktuğunda canım yanıyordu ama zamanla bağışıklık kazanıyorsunuz. İkinci yıldan sonra soksa da acımıyor. Çalışırken beyaz arıcı kıyafetlerini giyiyoruz. Arılar geceleri taşınır. Mevsimine göre çiçeklerin açmasını takip ediyorum. Bir yıl içinde hangi tür balı elde etmek istiyorsam kovanları o çiçeklerin en yoğun yetişti DÖRT YILDA 50 KOVANI OLUR lamla beni okutup meslek sahibi olmamızı sağlamaktı. İlk ği yerlere götürüyorum. Önce kendi evimin bahçesindeki çi Hikâyenin sonraki bölümleri çok hızlı ve planlı gelişir. Ya yıl anneme ‘Kızın ne iş yapıyor?’ diye sorduklarında ‘Öğ çeklerle besleniyorlar. Arılar en çok arı otu, gelincik, aynı vuz halk eğitim merkezinin düzenlediği 1.5 aylık arıcılık kur retmen’ diyordu, ama zamanla alıştı. Köyde doğup büyüyen sefa, melisa, limon, lavanta, adaçayı, papatya, ekinezya, ya suna katılır. Bu sürede kararını da vermiştir, artık doğayla il kadınlar, bu işi zaten babalarına, kocalarına yardım olarak bani kır çiçeklerini sever. Bu çiçeklerin hepsi evin arka bah gili bir iş yapmak istiyordur: “Kursta hocalar beni destekle yapıyor. Budama işini de meyveciliği de beraber yapıyorlar. çesine ekildi. İlk taşıma nisan sonunda olur. Portakal çiçeği di. Arıcı arkadaşlarım oldu. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın Aralarından sıyrılan, kadın arıcı örneği yoktu. İlk üç yıl her için Yanıklar’a taşıyorum. Ma Genç Çiftçi Projesi kapsamında sağlanan destek fonuna baş şeyi tek başıma yaptım. Şimdi nişanlım da bana yardım edi yısın sonunda narenciye balı alı vurdum. Ne ehliyetim ne de arıcılık için en temel ihtiyaç olan otomobilim vardı. Tahta zımparalamayı bilmiyordum. Yine de arıcılık yapmayı aklıma koymuştum. Annem ve babam başlarda destek oldu. Bahar gelince de 10 kovan ve Muğla ırkı arılarımı aldım. Kovanı, arıları tutmasını bile bilmiyordum. Kursta hiç pratik yapmamıştık. Ben de arıları aldığım ağabe yor, beraber yapıyoruz.” ARICILIK GELİŞTİRİLMİYOR “Arıcılıkla ilgili bir kitapta 1925 yılında da ilaçlama sorunu olduğunu okudum. Bu sorunlar günümüzde hâlâ var. Arıcılık Türkiye’de niye gelişmiyor? Çünkü insanlar bunu hobi olarak yorum. Fethiye’nin içi yazın sıcak olduğu için hazirandan itibaren 600 rakımlı Üzümlü ve İncirli’ye taşıyorum. Sonra da 1600 rakımlı Girdev ve Seki yaylalarına çıkarıyorum. Yayladan yin peşine takıldım ve üç ay ona çıraklık yaptım.’’ yapıyor. Zorlar’da arıcılığın yanı sıra zeytincilik, ot yetiştiri inerken yayla çiçek balı elde edi Öğretmenliği bırakan 35 yaşındaki Beyza ciliği, hayvancılıkla da uğraşılıyor. Şeftali ağacının altındaki yorum. Sonra eylülekimde çam Yavuz, dört yılın sonun çiçekler sürülüyor ama arı onunla beslenir. Çiçek yerine yon balı için Kayaköy’e götürüyo da artık 50 kovan sahibi ca ekiliyor. Kötü, bilinçsiz üretim yüzünden arı, yiyecek bu rum. Kasım ayında da püren ba profesyonel bir arıcı ve bal lamıyor. Bu yüzden şeker şurubu veriliyor. Arıcı sayısı artı lı alıyorum.” üreticisidir. Paye isminde yor ama arının besleneceği florayı geliştiren yok. Tarım alan ki markasıyla bal, polen, bal ları inşaata açılıyor. Ben arıları, çevreye çiçekler ekerek bes mumu, mum satışı yapıyor. liyorum. Niye böyle bir arıcılık sistemi yok? Ben de örnek ol Ağırlıklı olarak internet üzerin mak için 50 kg çiçek tohumu aldım ve bunları üreticiye ücret den satış yapıyor. Bir buçuk yıl siz dağıtıyorum. Çocuklarla da tohum topu yapıp uygun yer önce Muğla’nın Seydikemer il lere atıyoruz. Buralarda da çiçekler yetişiyor ve arılar için do çesine bağlı Zorlar köyüne taşına ğal beslenme alanları oluşuyor.” Bahçesine lavanta ekmek isterken kendini arıcılığın içinde buldu. 10 kovanla başladı, dört yılda 50 kovanı, farklı çiçeklerden elde edilen kilolarca balı oldu. Hayatını doğayı korumaya ve köy çocuklarının arıcılığı öğrenmesine adadı. FİGEN YANIK figenyanik13@gmail.com “Bal çok değerli bir ürün. Şifa niyetine ve arının emeğine saygı duyarak tüketmeliyiz. Aç karnına ve bir tatlı kaşığı yemek lazım. Böylece şifası güzelce etki eder. Öyle kaymağın üstüne bal koyup bol bol yemek doğru değil. Ne yazık ki tam olarak üretildiği gibi tüketilmiyor. Yerken de arının emeğinin ne kadar değerli olduğunu unutmamalıyız.” “İlk başlarda öğretmenliği bırakıp arıcılık yapacağımı duyan, beni deli zannetti. Romantik bir faaliyet olarak başladığımı, bir süre sonra bırakacağımı düşündüler.” KÖY ÇOCUKLARINA ARILARI ÖĞRETİYORUM “ K öydeki çocukların dedesi, amcası hep arıcı ama hayatlarında hiç arı görmemişler. Aileler bu işi değerli görmüyor. Çocukları okusun, başka meslek yapsın istiyor. Arıcılığı sürdürecek gençler yok. Giderek de yok olabilir. Geçen yıl Robert Kolej ve Zorlar Ortaokulu’nun öğrencileriyle ortak bir proje gerçekleştirdik. ‘Arı Aşkına Sanat Kolektifi’nden Nil İlkbaşaran, Maria Sezer, Güngör Erdem’le okulda çocuklara üç gün arıcılıkla il gili bir eğitim verildi. Duvarlarına arı resimleri çizildi. Sonra Robert Kolej’den sekiz öğrenci Zorlar köyüne davet edilip buradaki evlerde misafir oldu. Çocuklar birlikte kovan ziyareti yaptı. Zorlar’daki çocuklar da çok mutlu oldu. Köylerindeki arıların ne kadar değerli olduğunu anladılar. Arıcılığın yanı sıra bundan sonraki yıllarda da arılar, çocuklar, oyun, sanat ve doğayı buluşturan eğitim projelerinin içinde yer almak istiyorum. ‘‘