24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

6 8 EYLÜL 2019 Sahne Arkası Fotoğraf: Kurtuluş ARI ÖZNUR OĞRAŞ Gidin... görün...ÇOLAK u Göksel’in Ankara konseri Pop müzik sanaçısı Göksel 14 Eylül’de saat 21.00’de Ankara MEB Şura Salonu’nda konser verecek. u Kadın yönetmenler.... Uluslararası Kadın Yönetmenler Kısa Film Festi 1 vali, 131415 Eylül’de Kadıköy Yeldeğirmeni Sa nat Merkezi’nde. Kadıköy Belediyesi’nin desteklediği festivalin amacı kadın kısa filmcileri teşvik etmek, sayılarının ve üretimlerinin artmasına katkıda bulunmak. u Nereden Nereye... Y akın geçmişimizi şekillendiren olayları şiirle, edebiyatla, müzikle, görüntülerle canlı bir belgesel tadında sahneye taşıyan Enver Aysever ve Gündoğarken’in müzikli gösterisi 14 Eylül Cumartesi saat 21.00’de Kadıköy’deki Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nin bahçesinde... u ‘Öz/çevirim’... Akbank Sanat, yeni sezonda kapılarını Hintli çağdaş sanatçı Sudarshan Shetty’nin dönüşüm kavramına ve katmanlarına odaklanan “Öz/çevirim (Self/ translation)” başlıklı sergisiyle aralıyor. Sergi 10 Eylül 31 Ekim 2019 tarihleri arasında açık olacak. u Glykeria İzmir’de... Y unan şarkıcı Glykeria, 8 Eylül’de saat 21.30’da İzmir Enternasyonal Fuarı Çim Konserleri kapsamında müzikseverlerle buluşacak. u Kardeş’le ‘Bekriya Geceleri’ Suzan Kardeş, eylül ayı itibarıyla her çarşamba “Bekriya Geceleri” konseptiyle Moda Kayıkhane sahnesinde sevenleriyle buluşacak. Meyhane kültürünü Balkan müziği ve Balkan mutfağı ile harmanlayarak sunacak olan sanatçı, ilk programına 11 Eylül Çarşamba akşamı başlayacak. u ‘Yedinci Kıta’ Galeri 77, 16. İstanbul Bienali teması olan “yedinci kıta” kavramına odaklanarak 5 Eylül12 Ekim tarihleri arasında Sergey Narazyan’ın “Canlı Rüyalar ve Taşra Trajedileri” isimli İstanbul’daki ilk kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor. Ressam Sakit Mammadov’un sergisi 5 Ekim’e kadar Tophane’de... İnsanın resim kadar değeri yok! Ressam Sakit Mammadov, Azerbaycan’ın çağdaş resminin büyük ustası, yaşayan mirası, BM iyi niyet elçisi. Bugüne dek pek çok ülkede sergiler açtı. Çok önemli ödüllerin sahibi oldu. Opal taşının renklerini tuvaline en güzel taşıyan sanatçı, dolayısıyla opalizm tarzının yaratıcısı olarak nitelendiriliyor. Şimdi ülkemizdeki en kapsamlı sergisiyle bir ay boyunca İstanbul’da. Açılış öncesi buluştuk. Resimden daha çok dünyanın halini konuştuk. Mammadov, insanların tablolar kadar değerinin olmamasına üzülüyor... u Türkiye’deki en geniş serginize hazırlanıyorsunuz. Kaçıncı gelişiniz? Çook... Türkiye bizim ikinci vatanımız. İkinci de değil aslında... Vatan hep birdir. Kök bir, medeniyet bir ama devlet olarak ayrıyız. Kardeşiz... Kardeşlerin aynı zamanda dost olması gerekir. Ben Türkiye’de bu dostluğu hissediyorum her zaman. Her adım başı. Dünyada bu kadar yakın iki millet olamaz... Ben hiçbir zaman Azerbaycan ressamıyım demedim, Türk ressamım diyorum. Bu sevgiyle yaşıyorum. Çünkü Türk dünyasının ressamıyım. Beni dünyada ne kadar çok sevseler de böyle bu... önce insan u Opalizm hikâyeniz oldukça farklı... Sizden dinleyebilir miyim? Opalizim, belki de altı senedir var. Nasıl oldu? Avusturalya’dan bir hanım geldi Bakü’ye, atölyeme. Boğazında bir kolye vardı. Gözlerimi alamadım, utana sıkıla “kolyeyi bakmam için verir misiniz” dedim. “Tamam” dedi. O an şunu düşündüm; “Bu benim eserim, hoşuma gideceğini düşünerek boğazına astı...” Elimde bir taş var ama taşta benim renklerim var... “Nereden buldunuz bu taşı” diye sordum. Daha önce opal taşını hiç görmemiştim... Milyon yıllar önce oluşmuş... Şimdi diyorum ki en büyük ressam Allah. “Ben buldum” zannediyoruz ama o boya kaç milyon yıl önceden beri var. Dünya ressamlarına da bunu söyledim. Beni rahatsız eden bir şey daha var... u Nedir o? Van Gogh, Rembrandt ya da ben Mammadov... Fiyatlar koyuyoruz, ressamın eseri bir milyon, 100 milyon, daha fazlası... Biz bazen Allah’ın yarattığına üç kuruş kıymet vermiyoruz. En büyük portre bu işte; insan... Ama insanlar birbirlerine çok kötü davranıyor, savaşlar var. Ama bir tabloya gözümüz gibi bakıyoruz... Mesela sokakta kestane satan bir insanın portresini yapsam, yüz binlerle para yapacak ama ona hiç kıymet verilmiyor. O, sabahtan akşama kadar soğukta... Ben diyorum ki önce insana kıymet vermeli sonra ressamlara... uzaya ne yüzle gidiyoruz? u Niye böyle yapıyoruz peki? Çünkü sahip olduğumuz şeye “benim” diyoruz. Benim demediğimiz her şeye uzağız. Aslında dünyada kimsenin hiçbir şeyi yok... Dengesi bozulmuş dünyanın. Âlimler dünyadan başka dünyalar keşfetmek için uğraşıyorlar. O milyarları bu dünyaya harcasalar ya. Sen it gününe saldın yerküreyi... Azerbaycan’da böyle derler. Şimdi orada ne arıyorsun? Dünyayı güzelleştir, belalardan, savaşlardan koru... Ne yüzle gidiyorsun uzaya? Kim gidecek oraya. Yine zenginler, üç kâğıtçılar gidecek... Dünyayı güzellik kurtaracak diyoruz ya medeniyetle, kültürle, ahlakla olur bu. İnsanlar doğru olsa niye dört kitap gelsin? Beşinci kitabı da altıncı kitabı da bekliyoruz... Kimse bizi iyi yapmayacak. u Dünya meseleleri hep kafanızda belli ki... Öyle... “Dünyadan Sürgün Edilmiş” adlı bir resmim var. Dünyadan para pul hepsini attım. Biraz dinlen, nefes al! Aldığın oksijenin, güneşin, havanın değerini bil. Sağlığının değereni bil... u Resim çizmeye ne zaman başladınız? Küçücükken. Okulda hep çizerdim. Bir defasında öğretmen bana “çık dışarı” dedi. “Çocukların hepsi sana bakıyor. Dersi dinlemiyorsun...” Ben dedim ki “anlattığınız dersi, hatta yarınki, bir ay sonraki dersi de size anlatabilirim.” Yazın üç aylık tatilde bütün dersleri okuyordum. Yıl boyu futbol oynayabileyim, rahatça resim yapabileyim diye... İyi derecelerle bitirdim bütün okullarımı. Dünyadan Sürgün Edilmiş Kraliçe II. Elizabeth’in onurlandırdığı dünyaca ünlü ressam Mammadov’un eserleri SOCAR Türkiye desteğiyle sanatseverlerle buluşuyor. Sanatçının “opalizm” başlıklı, 165 resminin yer aldığı sergisi Tophanei Amire Kültür ve Sanat Merkezi’nin Beş Kubbe salonunda 5 Eylül’de açıldı. HİLAL KÖSE Sakit Mammadov u Yaşayan miras olarak anılmak nasıl bir his, büyük sanatçı olmak? Büyük müyüm ben... Bilmiyorum ki... Küçük insanlar kendi lerini büyük söyler. Doğru mu yaptım eğri mi diye her akşam sorarım kendime. Kimsenin kalbini kırdım mı? Çok güzel ki sabahtan akşama kadar atölyede olduğum için kimsenin kalbini kırmadım. Bir de hiç et yemedim. Hiç olmazsa o hayvanlar beni savunur. u Çalışma temponuz nasıl? Köleler var ya öyle çalışırım... Sabah 10, 11 gibi girerim atölyeye, çıkışım gece 12’yi bulur. Ailem de beni korudu hep. Kimse atölyeme girmez, çalıştığımı bilirler... Her zaman yanımda defter ve kalem olur. Aklıma bir şey gelirse hemen çizerim... u İstanbul’a dair neler söylersiniz? Dünyanın gözü. Bence dünyanın merkezi. İstanbul’u değişmem başka kentlere, bu şehre özgü bir tatlılık var nedir bilmiyorum ama. Bir kokusu var bu şehrin. u Ya renkleriniz... İçten geliyor. u Müzikle de uğraşıyorsunuz... Gitar, piyano ve saz çalarım. İyiyimdir... Türk sanat müziğini çok seviyorum. Dede Efendi’nin hastasıyım. Ney dinlemeyi çok severim. Fuzuli, Nesimi severim. 14 yıl Nesimi okudum. Edebiyat, müzik, resim benim için iç içe. Birisi senin hayat melodin ne diye sormuştu. Rastla, çargahla geçti. Şimdi segâh makamındayım dedim. İlk başta kavgacısın, sonra sakinleşiyorsun... Sanatı... Mammadov, sanatın insanı mutlu etmesi, insana umut vermesi gerektiğini düşünüyor. Renk ustası... Renklerin etkisinde olduğunu söylüyor. Eğlenceyi, dansı, sevgi dolu anları, gündelik hayatın mutluluklarını resmederken, odağında hep kadın var. Portrelerinde, kişinin iç dünyasını da ustalıkla yansıtıyor. Mammadov’un, İtalya’da altın madalya aldığı Âdem ve Havva tablosu da sergide. “Âdem ve Havva’yı ilk kez ben göbeksiz çizdim...” diyor. ‘Benim dünyam böyle...’ “Atatürk’ü çok seviyorum. Bu dünyadan gelip geçen nadir insanlardan. Türk dünyası için o kadar değerli ki bin yılda bir gelir böyle değerli insan.” “Kimseden akıl almayı da kimseye akıl vermeyi de sevmem. Kendin düşüneceksin. En güzel insan, güzel duyan, güzel işiten, güzel gören, dinleyen, kıymet veren insandır. Dünya bu benim için.” “Ne olursan ol, bir sanatçı da olsan başka bir iş de yapsan sonunda o işin filozofu olmalısın... Balıkçılar mesela belli belirsiz esen rüzgârdan bile çok şeyi bilirler... “Benim en sevmediğim şey bildiğim şeyi yapmak. Bilmediğim şeyleri merak ederim, yeniliklerin peşinden giderim. Bilmediğim insanlarla tanışmayı, konuşmayı çok severim, o kadar güzel fikirler çıkıyor ki o zamanlarda...”
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear