22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

4 18 OCAK 2015 / SAYI 1504 Artık kendi hikâyelerini görmek istiyorlar Batman Belediyesi ve Ortadoğu Sinema Akademisi’nin düzenlediği Batman 5. Yılmaz Güney Kürt Kısa Film Festivali, bu yıl Şengal ve Ezidilere adandı. Ortadoğu Sinema Akademisi kurucularından İbrahim Yıldırım, “Bu toprakların kadim halklarından kim varsa Ermenilerden tutun Araplara kadar herkes kendini festivallerimizde ifade edebilmeli. Bizim için durduğu yer, konuyu nasıl tartıştığı önemli” diyor. ESRA AÇIKGÖZ Çünkü “alternatif” çok popüler bir sözcük. Bizim de böyle bir iddiamız vardı ve bunun hakkını vermemiz gerekiyordu. Ayrıca akademi olarak kent konservatuvarlarının sinema bölümlerinde eğitimler veriyoruz. Bölgede kısmi anlamda bir dağıtım ağımız var. Özellikle son yıllarda bölgede sinemaya dair ciddi bir ilgi olmasının nedeni ne? İnsanlar kendi hikâyelerini görmek istiyorlar artık. Sinema güçlü bir sanat. Birçok şeyi bir arada anlatabiliyorsunuz. İlk dönemlerinde daha ziyade savaşa, toplumsal altüst oluşa endeksli konular işlenirken artık daha çeşitlendi. Ekoloji, kadın özgürlüğü, çokkültürlülük… Toplumsal evrilmenin, devletle olan negatif ya da pozitif diyalogun da etkisi var bunda. Son yıllarda İstanbul, Adana gibi önemli festivallerde boy göstermeye başladı Kürt sineması… Evet; ama birkaç isim üzerinden gidiyor. Oysa çalışan çok kişi var. Biz de onların kendilerini ifade edebilmelerine yardımcı oluyoruz. Festivallerin tarihine baktığınızda; Oscar, Venedik ticari, endüstriyel ilişkilerin belirlediği kriterler üzerinden akıyor. Bizse endüstri anlamında çok rağbet görmeyen filmleri izleyiciye ulaştırıyoruz. Peki bu beş yıllık süreçte nasıl bir yol alındı? Önceki festivallerden bugüne seçilen, seçilmeyen filmlere bakınca çıtanın yükseldiğini görüyoruz. Yavaş yavaş bir dil oluşmaya başlıyor. Bu sırada şuna da karşıyız; ulus sineması, ulusal sinema, sinemadevlet ilişkisi, endüstri… aslında dil diye tanımlanan şeyi otosansür olarak da tanımlayabiliriz. Festivallerimizin buna karşı kendini özgür bir zeminde ifade edebilme alanı olmasında ısrarcıyız. Bu toprakların kadim halklarından kim varsa Ermenilerden tutun Araplara kadar herkes kendini festivallerimizde ifade edebilmeli. Bizim için durduğu yer, konuyu nasıl tartıştığı önemli. l Fotoğraf: VEDAT ARIK B atman kendi sakinliği hatta daha da ileri gidip betimleyecek olursak, kendi sıkıcılığı içerisinde önemli bir sinema izleyicisini barındırıyor içinde. Geçen hafta boyunca süren Yılmaz Güney Kürt Kısa Film Festivali’nde salonların dolu olması bundan. Batman Belediyesi ve Ortadoğu Sinema Akademisi’nin beşincisini düzenlediği ve bu yıl Şengal ve Ezidilere adanan Batman 5. Yılmaz Güney Kürt Kısa Film Festivali, İran’dan Ermenistan’a pek çok filmi ve yönetmeni Batmanlılarla buluşturdu. Aslında sadece Batman değil, Diyarbakır, Dersim, Van, kısacası doğuda önemli bir sinema izleyicisi oluşuyor. Onların taleplerine, kendilerini, geçmiş ve geleceklerini ekranda görme isteklerine, yanıt veren yönetmenler de. Biz de Ortadoğu Sinema Akademisi’nin kurucularından, yönetmen İbrahim Yıldırım’la festivali, amacını, Kürt sinemasını konuştuk. Unutmadan söyleyelim, Türkiye, İran, Irak ve Ermenistan’dan Kürtçe veya Kürt coğrafyasını anlatan 11 kısa filmin yarıştığı festivalde üç filme ödül vardı; İranlı yönetmen Tofigh Amani’nin “Karınca Apartmanı”, İranlı yönetmen Taimour Ghaderi’nin “Cennetin Meyvesi Nar” ve Serhat Karaaslan’ın “Dondurma”sı. Bir de Veysi Altay’ın “Mekap” senaryosuna. Ortadoğu Sinema Akademisi ne zaman kuruldu? Üç yıl önce. Bölgede sinemayla ilgilenen insanları bir araya toplayıp kolektif çalışma yürütebilmekti amacımız. Akademiyle, bölgedeki sinema çalışmalarını biraz kurumlaştırdık. Batman, Diyarbakır, Van ve Dersim’deki festivalleri planlıyoruz. İlerleyen zamanlarda yenileri eklenecek. Akademi kurulmadan önce beş kişi komisyon gibi çalışıp, bütün festivallerin yönetmeliklerini indirip felsefesini inceledik. Bir sayfalık duyuru metnimiz için üç ay çalıştık. Madımak’ı çekerken gözyaşlarım bitmedi Onu belgesellerinden ya da televizyondaki spikerlik günlerinden hatırlıyor olabilirsiniz. Çağla Pınar Tuncer, şimdi elini müziğe atmak üzere. Hayatındaki bu yeni dönemin öncesinde, önceki yılların bir çetelesini çıkardık. DENİZ ÜLKÜTEKİN Çağla Pınar Tuncel, müziğe adımını atmaya hazırlanan genç bir yetenek. Yanlış anlamayın, damdan düşmüş birisi değil. Ancak o kadar marifet ehli ki, müzikle profesyonel anlamda ilgilenmeye ancak sıra gelmiş. Haber spikerliğinden, belgesel yapımcılığına, dijital içerik üretiminden, online satışa kadar her alanda eli olan Çağla Pınar Tuncel’le müzik hayatına bir “single”la adım atmaya hazırlanırken bir söyleşi yaptık. Bu kadar çok şeyle nasıl ilgileniyorsunuz? İsterseniz baştan başlayalım? Ankara’da doğdum. Çocukluğum Kastamonu’da geçti, lise ve üniversiteyi Ankara’da okudum. Ağaç tepelerinde, tarlalarda Heidi gibi eğlenceli bir çocukluk geçirdim, ağabeyimle şimdikilerin FRP dedikleri ‘kahramancılık’ diye bir oyun oynuyorduk. Video işine o zamanlar girmiştik. Yönetmen koltuğunda ağabeyim, ben Madonna oluyordum, Express Yourself ve Vogue şarkılarına mum ve garip dekorlar eşliğinde müzik videosu çekiyorduk. Çalışkan ve başarılı bir öğrenciydim, anadolu lisesi sınavları ve ÖSS ne kadar başarınıza ölçüt ise işte! Ama müzik hep vardı, tiyatro hep vardı hayatımda. Lisede şan dersine başladım, Türkiye’nin en iyi opera sanatçıları ilk dersimde, daha önce ders alıp almadığımı sordular, dramatik soprano olduğum söylendi, ben opera sesim olduğunu bile bilmiyordum açıkçası. Sonra iyi bir üniversiteyi kazanınca konservatuar defterini kapamış olduk. Ama ODTÜ müzikal topluluğu, Yıldız İbrahimova caz grubu, Sibel Köse’den caz dersleri, derken müziğin içinden hiç çıkmadım üniversitede. Aynı caz kursundan birkaç öğrenci caz grubu kurduk. Ağabeyim ve benim vokalde olduğumuz ekiple birçok caz festivaline katıldık. Grubun ömrü kısa sürse de profesyonel şarkıcılık kariyerine adım atmamı sağladı. Sonrasında medya dünyasına yöneldim. Şimdilerde internet sitem ve müzikle ilgileniyorum. İçerikten beslenen ve vintage ürünlerin satıldığı bir online alışveriş sitesi olan vintageinyou. com’u kurdum, kurar kurmaz da ilk birinciliğimizi kaptık, girişimcilik yarışmasında en iyi web girişimi seçildi. Televizyonda hemen her alanda çalışmışsınız? Televizyona nasıl adım attınız? Hacettepe’de Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi okusam da ailede herkes benim devlet memuru olamayacağım gerçeğini kabullenmişti. Spikerlik ve sunuculuk hayallerine kapıldım, daha doğrusu herkese olduğu gibi TV dünyası bana çok ışıltılı geliyordu. 2005’te KanalTürk’e başladım stajyer olarak, “Madımak” üzerine bir belgeselde çalışma fırsatım oldu, röportajları ağlaya ağlaya deşifre ediyordum. Zaten nedense ilk sınavlarım hep en zorlusundan oluyor. Sonraki adresim Kanal B’de en büyük şansım ölmeden önce Jülide Gülizar’ın son öğrencilerinden biri olmamdı. Beni çok sevdiğini biliyorum, bana çok destek oldu, benim farklı olduğumu düşünenlere karşı beni savundu, çok başarılı olacağımı düşünüyordu spiker olarak. Gerçekten hızlı adapte olduğumu düşünüyorum, o spiker ses tonuna ve mimiklerine falan, sanırım bunlar biraz tiyatro ve şarkıcılık kabiliyetim sayesinde. Kanada’da spikerlik yaptıktan sonra bir daha TV dünyasına girmedim, online yayıncılık üzerinden devam ettim, ama online yayıncılıkta özellikle çok genç bir kesime hitap ediyorken üzerimden spiker imajını atmaya çabaladım hep, beni on kat yaşlı gösteren saçımı makyajımı yaptırmadım, doğal konuştum, cümle sonlarını havada bitiren o ses tonuna katlanamıyorum. Bir de belgeselci yönünüz var... Hürriyet Daily News’da muhabirlik ve editörlük yaparken, aynı zamanda Bilgi Üniversitesi’nde Medya ve İletişim Sistemleri bölümünde yüksek lisans yapıyordum. Asmalımescit üzerine bir belgesel çektik, video yayınlandıktan bir hafta sonra Beyoğlu Belediyesi tarafından masa operasyonları oldu ve bizim belgesel çok izlenmeye başlandı. Sanırım Türkiye’nin belki de ilk online belgeseli oldu. Hürriyet içinde farkedildim ve Hürriyet.com. tr‘nin video prodüksiyon ekibinin başına getirildim. Bu belgeseller hem benim Bilgi Üniversitesi’ni bitirme projem oldu hem de Hürriyet TV’nin bilgi ve eğlence kanallarının kurulma aşamasında İçerik Müdürü olmamı sağladı. Şarkılarımla Ajda Pekkan’ı anımsatacağım Bu kadar işinizin arasında vakit bulup da müzikle nasıl ilgilendiniz? Müzik benim için olmazsa olmaz bir şey. Aileden gelen genetik bir özellik olabilir. Dedem en yoğun zamanlarında, başhekimliği sırasında tambur çalarmış, annem dokunduğu her enstrümanı çalabiliyor, ağabeyim hem beste yapıyor hem şarkı söylüyor. “Single”ınızdan bahseder misiniz? Bu yakın gelecekteki bir albümün habercisi mi? Şu an ağabeyim Deniz Koray Tunçel’le birlikte sözünü ve bestesini yazdığımız bir parça çıkaracağız. Performans sanatçısı olduğum için güçlü sesimi ön plana çıkaracağımız ve 70’lerin Ajda Pekkan şarkılarını anımsatan bir vintage bir şarkı olacak. Düzenlemesine başladık ama henüz müzik videosu kafamızda şekillenmedi, video çok önemli bir tamamlayıcı unsur benim için en az şarkı kadar üzerinde duruyorum. Önce single ile başlayacağız ve albüm de 2015 planlarım arasında. Çünkü ağabeyim bir beste fabrikası ve onun şarkılarını söylemekten büyük zevk alıyorum. Henüz “single”ın çıkacağı plak şirketi belli değil ama single’dan önce herkesin söylememden çok zevk aldığı bir türküyü grup üyelerim Yiğit Yeşillik, Oğuz Güner ve Özgür Alim Sezer ile düzenledik ve video çektik, kısa süre sonra onu yayınlayacağız, o da sürpriz olsun! l Taner Timur AKP’nin önlenebilir KarşıDevrimi DÜZELTME VE ÖZÜR Pazar Dergi’nin geçen haftaki sayısında kapakta “Bir zamanlar Kartaldı” 7. sayfada ise “O Eski Halimden Eser Yok Şimdi” başlığı ile yayımlanan haberimizde Zekeriya Öz ve 1725 Aralık yolsuzluk soruşturmasını yürüten savcılar için “HSYK kararıyla meslekten ihraç edildiler” bilgisi verilmiştir. Doğrusu “HSYK kararıyla açığa alınmıştır” şeklinde olacaktı. Düzeltir, özür dileriz. Pazar Dergi C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear