Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
14 ARALIK 2014 / SAYI 1499 Bira da şarap yolunda ilerliyor SİBEL BAHÇETEPE Yapılan araştırmalar, biranın damar hastalıkları üzerinde etkili olabileceğini gösteriyor. Yalnız uzmanların bir uyarısı var: Günde bir ya da iki kadehi geçerse faydalı etkileri zararlı hale gelebilir. S on yıllarda dünyanın farklı ülkelerinde bilim insanları, biranın sağlık üzerindeki etkileriyle ilgili çok sayıda araştırma yapıyor. Hayvanlar üzerinde yapılan bu araştırmaların ilk sonuçları, biranın kalpdamar ve beyin damar hastalıkları ile içerdiği antioksidanlar ve vitaminler nedeniyle kemik sağlığı üzerinde olumlu etkisinin olabileceği işaretlerini veriyor. Uzmanlar ise biranın kesinlikle tedavi amaçlı kullanılamayacağını vurgulayarak “Tüketilen miktar günde bir ya da iki kadehin üzerine çıkarsa faydalı etki zarara dönüşebilir” uyarısını yaptılar. Dünyanın farklı ülkelerinden çok sayıda kardiyolog, nörolog, beslenme ve diyet uzmanı gibi çok sayıda bilim insanı geçen günlerde Belçika’nın başkenti Brüksel’de ilginç bir sempozyumda bir araya geldi. İki yılda bir yapılan ve bu yıl 7.’si gerçekleştirilen “Bira ve Sağlık Sempozyumu”nda bilim insanları yapılan ve yapılmakta olan bilimsel araştırmaların sonuçlarını meslektaşları ile paylaştı. Türkiye’den ise Anadolu Efes Grup’un da katıldığı sempozyumda konuşan Barcelona Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden Prof. Dr. Rosa Lamuela, biranın içinde bulunan polifenol adındaki antioksidan içeren maddeye dikkat çekerek, makul oranlarda tüketiminin aynı şarap da olduğu gibi kalp ve damar hastalıklarından korumada önemli olabileceğini söyledi. Lamuela, “Polifenol ve kardiyovasküler hastalıkları inceleyen, 7 bin 500 kişi üzerinde yaptığımız araştırma gösterdi ki polifenolden zengin sebze meyve ve içecekleri tüketenlerde kalp damar hastalığı riski önemli ölçüde azalmaktadır” dedi. Barceleno Üniversitesi Kardiyovasküler Hastalıklar Departmanı Başkanı Dr. Lina Badimon ise “Domuzlar üzerinde yaptığımız çalışma gösterdi ki bira verilen hayvanlar ile verilmeyenlerin enfarktüs geçirme riskinin düştüğü görüldü. Alkolsüz bira üzerinde de araştırmalarımız sürüyor, benzer etkiyi bunda da gördük” diye konuştu. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi (CTF) Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Karpuz, ülkemizde alkole başlama yaşının düştüğünü bu nedenle bu konunun çok hassas olduğunu anımsatarak “Unutmayalım alkol hiçbir zaman tedavi aracı değildir. Alkol almayan birisine alkole başlanması kesinlikle önerilmez. Bütün konuşulanlar bira içicileri ve bira da kardiyovasküler hastalıklar ilişkili çalışmaların sonuçları. Varılan nokta şu: İçiyorsa ve günde belirtilen dozun üzerine çıkmıyorsa bunu kesmemiz gerekmiyor. Çünkü yapılan çalışmalarda bazı özel durumları da göz önüne alarak faydalı olabileceği göstermiş ama kesinlikle ve kesinlikle bilimsel yayınların gösterdiği doza bağımlı olarak aşırıya gidilmemeli” değerlendirmesini yaptı. CTF Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Derya Uludüz de “Amerikan klavuzlarının önerilerine dayanarak erkeklerde günde 2 kadeh, kadınlarda ise 1 kadehi geçmemek gerekmektedir. Günde alım miktarı artarsa faydalı etkiler kaybolup zararlı etkiler başlamış olur” diyor. l 3 Fotoğrafta altın kurallarım yok TUTKU TALINLI G ünümüzde fotoğrafçılık oldukça popüler bir hale geldi. Artık herkes ellerindeki akıllı telefonlarıyla birer fotoğrafçı adeta... Ama işin içine moda fotoğrafçılığı girdiğinde durum değişiyor tabii. Çünkü bu iş uzmanlık ve beceri gerektiriyor. Fotoğraf gerçekten de bir tutku işi. Aşkla yapılmalı. Uktem Topçu’da da durum böyle olmuş. Kostüm tasarımı okurken birdenbire bu işin kendisine uygun olmadığını anlayıp fotoğrafı hayatının merkezine koymuş. İlk çekimlerini babasından aldığı analog makineyle yapan Topçu, şimdilerde her şey dijital olsa da o makinenin yeri ayrı diyor. Son yıllarda yemek fotoğrafçılığına da merak salan Topçu “Yemeklerin, tatların hissettirdiği duyguyu, sıcaklığı ve mutluluğu fotoğraflara yansıtmayı seviyorum” diyor. Sergi hazırlıklarına şimdiden başlamış bile. Şimdilerde Mizu adlı internet sitesinde Moda fotoğrafçılığı yapan Topçu ile yılın trendlerini ve mesleğin zorluklarını konuştuk... Sürekli kendini yenileyen ve monotonluktan uzak bir iş yapıyorsunuz. Buradan yola çıkarak bu yılın moda fotoğrafçılığındaki trendleri neler? Aslında fotoğrafçılıkta trend “her yıl” gibi kısa sürede değişen bir algı değil. Fakat özellikle bu yıl itibarıyla fotoğraf sanatçılarının ve fotoğraf severlerin bakış açısının oldukça değiştiğini görüyoruz. Önceden altın kurallar vardı, kadraj, modeli mekâna simetrik yerleştirme, ürünü her yeri görünecek şekilde çekme veya insan pozlarken dizden, dirsekten, bilekten kesmemek gibi temel kurallar vardı. Ama dediğim gibi adı üstünde kural. Ben hiçbir zaman bu kurallara uyanlardan olmadım. Son yıllarda dünyaca ünlü markaların da çekimlerine baktığınızda “hata” olarak nitelendirilen her şeyin bilinçli yapıldığını görüyoruz. Artık kuralları aştık, illa kadraja, simetriye altın kurallara değil hissiyata, görsel doygunluğa hatta bazen hiçbir şey anlatmak zorunda olmayarak iş yapmaya başladık. Bu beni mutlu eden bir değişim, devam edeceğe de benziyor. Her işin kendine göre zorlukları var, sizinkiler neler? Fotoğraf sanatı içerisinde pratik zekâyı, teknik bilgiyi, yaratıcılığı, farklılığı, insan psikolojisinden ve vücut dilinden anlamayı en çokta fiziksel güçlülüğü barındırır. İşin zor yanı bunların hepsini sizden aynı anda ister. Bir Analog bir makineyle yola çıkan Uktem Topçu, fotoğrafçılıkta bir hayli yol almış. Şimdilerde hem moda hem de yemek fotoğraflarıyla dikkat çekiyor. pozu yakalamak için kilolarca ağır ekipmanları taşır kurarsınız, en basitinden kullandığımız makineler bile çok ağırdır. Düşünelim ki bir insanı sadece bir karede pozlayacağız ışığı, uzaklık ve mesafeyi, pozlama değerlerini, çekeceğiniz açıyı ve bakış açınızı modelin o anki moral motivasyonunu aynı saniyeler içinde yapıyorsunuz ve bunları yaptığınızdaysa emeğiniz size karşılığını veriyor. Peki dünden bugüne baktığımızda neler değişti? 1300’lü yıllarda Camera Obscura kullanılıyormuş, 1795 yılından sonra Niepce pozlamayı elde etmek için çok fazla sistem geliştirmiştir ve bu süreç günümüze kadar gelmiş. O zamanlarda kimse dijitalin bu noktalara gelebileceğini tahmin etmiyordur tabii. Şu an makineden bağımsız bluetooth lu objektiflerin kullanıldığı günlere kadar geldik. Tüm dünyada fotoğrafa inanılmaz bir değer ve ilgi var, akabinde dünyada ve Türkiye’de çok başarılı fotoğraf sanatçıları var, demek ki dünden bugüne çok şey değişmiş ve bizler doğru ilerlemişiz ki şu an bu cümleyi kurabilir hale gelmişiz. l C MY B