Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
12 ŞUBAT 2012 / SAYI 1351 5 Hep eller havaya mı olmalı? eçtiğimiz yıl çıkardığı “Her Gün İsyanım Var” isimli albümü ile dikkatleri üzerine çeken İstanbul Arabesque Project’in ikinci albümü “Damarımda Kanımsın” yayımlandı. Arabesk eserleri rock altyapılar, Doğu vurmalıları ve vokaller kullanarak yorumlayan; düzenlemelerinde arabesk müziğin olmazsa olmazı kabul edilen yaylı enstrümanlara, klarnetkanun gibi ince sazlara yer vermeyen; tamamıyla rock altyapılarına sadık kalarak müzik yapan grup her akımdan dinleyici için farklı bir tecrübe sunuyor. Baterist, Barbaros Akbulut yeni albümü anlatıyor. İkinci albümünüz “Damarımda Kanımsın”ı yayımladınız. İlk albüm epey ses getirmişti. Sonra neler oldu? G İ En önemlisi bu albümde yaptığımız bestelerde İstanbul Arabesque Project’in ikinci albümü “Damarımda Kanımsın” daha fazla konu bütünlüğü sağladık. İlk albümde yayımlandı. Bu yalnızca bir müzik albümü değil, bir kültürün biraz dağılmıştık. Bazı bestelerimizin dijital evriminin de göstergesi. Hem arabesk sevenler hem de ona karşı dinlenme oranı, ilk albümdeki cover’ları geçti. Zaten asla bir cover grubu olarak anılmak olanlar için denenmesi gereken bir çalışma. Önyargılarınızdan istemiyoruz; aldığımız tepkiler, bu albümle, farklı sıyrılın, bu ülke kadar hazin bu müzikleri dinlemeyi deneyin. bir yere oturduğumuzu gösteriyor. Yeni albümün hikâyesi nedir, neler yaptınız? Beşi cover, beşi düzenleme Sizin için arabesk nedir? Gülmez mi Rüyada Bile?” şeklinde olmak üzere on şarkı var. Albüme Arabesk, derdini çok açık bir sıralanıyor. adını veren şarkı Zeki Müren, Belkıs Özellikle son dönemde, bir akım şekilde sözlere döken bir müzik türü. Özener, Şükran Ay ve Neşe yaratılmış gibi, arabesk müzik Sevdiğine “damarımda kanımsın” Karaböcek tarafından seslendirilen aşağılanıyor. Nedir sizde durum? diyecek kadar da net. Açlıktan, “Damarımda Kanımsın”. Bu eseri, bir Kimsenin arabesk müziği yoksulluktan, yokluktan bahseden, Müslüm Gürses klasiği eleştirmesine takılmıyoruz aslında. bunları da olabilecek en sivri sözlerle “Unutamadım”, Ferdi Tayfur ile Arabesk diye bir müzik var bunu müziğine taşıyan bir müzik. Ayrıca özdeşleşmiş olan “Bana Sor”, ALİ DENİZ kabul edelim. Evet geçmişte çok rezil çok eğlenceli arabesk şarkılar da var. İbrahim Tatlıses’in seneler önce prodüksiyonlar da oldu ama çok iyi Tüm bunların dışında, halihazırda bol yorumladığı Kazancı Bedih’in USLU şarkılar da yapıldı. Bu her müzik miktarda aşk meşk, çiçek böcek derlediği “Tükendi Nakdi Ömrüm” türünde olan şey değil midir zaten? şarkısı yapılıyor zaten. Biraz da ve rock formatında düzenlenmiş olan Arabeskin bu konuda bir günahı yok. Çok “kötü” insanların sosyal dertleri üzerine Mevlana oyun havası takip ediyor. Bestelerimiz pop, rock, türkü hatta klasik müzik işleri de var. şarkı yapılmasının, bu çığlıkların ise “Nefes Alamadım”, “İsyanım Tanrıya Değil Bu ayrımın iyi yapılması gerektiğini düşünüyoruz. yükselmesine yardımcı olmanın kime Sana”, “Mühür”, “Tek Gülüşüne”, “Yalnızlar ne zararı var? Hep eller havaya mı olmalı? Bu ülkede yıllardır dertler acılar var. Batıda yaşayan çocuklar ile doğuda yaşayan çocuklar hiçbir zaman aynı şansa sahip olamadı. Yıllardır süren, yüzlerce kişinin öldüğü bir savaş var. Bunları söyleyenler oralarda doğsaydı ne düşünürleri çok merak ediyoruz. Ya da bırakın ki kez Echo Klassik birincisi olan yetenekli müzisyen topluluk Sonatori de la Gioiosa Marca eşlik ediyor. Arjantin doğmayı hiç gittiler mi acaba? Sol Gabetta tartışılmaz yeteneğini Vivaldi’nin doğumlu Sol Gabetta, klasik müzik arenasında tüm dünyanın Müzik sektörünün içinde bulunduğu durumu repertuvarlarında gözler önüne seriyor. tanıdığı en genç çello sanatçılarından biri. Henüz 20’li nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye’de de konser vermiş, klasik yaşlarında olmasına rağmen, 2007 yılında prestijli Alman Müzik sektörü birkaç tane müzik şirketi, birkaç müziğin en heyecan verici ve başarılı “Echo” ödüllerinde “En İyi Enstrümantalist” seçildi ve 2009 köşe yazarı ve TV yöneticisinin tekeli altında. Yeni genç müzisyenlerinden biri Sol yılında ise “Shostakovich: Cello Concerto No. 2” ile “Yılın isimlerin çıkmasından rahatsızlık duyuyorlar. Asıl Gabetta. Sony Music’e bağlı RCA Red Konçerto Kaydı” ödülünün sahibi oldu. Sol Gabetta ayrıca ilk yenilenme orada olmalı. Bu insanlar yüzünden Seal ile yayımladığı bu “Il Protego albümü TchaikovskySaintSaënsGinastera ile bir Grammy müzik sektörü de dibe vurdu. Vivaldi” albümünde sanatçıya İtalyan adaylığı da kazanmıştı. Sol Gabetta Vivaldi yorumluyor! Dinleyici ilgisi ortada ama size gelen ilginç tepkiler var mı? Mesela “şu şarkıyı da yorumlayın” gibi.. Belki şarkıyı yazanın bile unuttuğu arabesk klasikleri karşımıza istek olarak çıkabiliyor ama hâlâ rastladığımız en enteresan şey arabesk bir konseptimiz olduğu apaçık ortadayken bizden Ajda Pekkan ya da Hande Yener şarkıları istenmesi. Bu durumu da şuna yoruyoruz; insanlar arabesk şarkıların çalındığı bir yerde pekala eğlenilebildiğini de görünce nasıl bir konserde olduklarını unutabiliyorlar. Sabırla onları da konseptle eğlenmeye alıştırıyoruz. alidenizuslu@gmail.com KOLPA Yatağın soğuk tarafı emelleri grup üyelerinin Adana’da geçirdikleri lise yıllarına dayanan rock müziğin popüler gruplarından Kolpa, ikinci albümü “Yatağın Soğuk Tarafı” ile müzikseverlerle buluşuyor. Çift kişilik yataklarında tek kişilik yalnızlıklar yaşayanları, şehir hayatının kargaşası ve kalabalıklığı içerisinde yalnız hissedenleri anlatıyor bu albüm. 2004 yılında İstanbul’da Bora Yeter (bas) ve Barış Yurtçu (vokal) tarafından kurulan Kolpa, bugün Cenk Taner Dönmez (gitar) ve Samuray Gökçe’den (davul) oluşan ekibiyle yoluna dört kişi olarak devam ediyor. Barış Yurtçu anlatıyor. Kolpa elemanlarının aklına müzik ne zaman düştü? Aslında tüm grup üyeleri liseden itibaren müzikle uğraşıyor. Hatta ben, Bora ve Cenk Adana’dan tanışıyoruz ve lisedeyken üçümüz de Milliyet gazetesinin düzenlemiş olduğu “liselerarası müzik yarışması”nda kendi okullarımız adına yarışmıştık. Üniversitede de hepimiz İstanbul’u kazandığımızda önce Bora ile birleşip “Kolpa”yı kurduk ve böylece müzik kariyerimiz profesyonel anlamda başlamış oldu. Haluk Kurosman ile iyi bir kimya oluşturdunuz, prodüktör olarak katkısı ne oldu size? Haluk iyi bir prodüktörden öte bizim çok yakın arkadaşımız ve dostumuz. Hem şarkı sözü yazabilen, hem beste yapabilen hem de aranjörlük yapabilen bir prodüktörümüz olduğu için çok şanslı hissediyoruz. Sonuçta da her noktasından memnun kaldığımız ve hissediklerimizi yansıtabildiğimiz çok güzel bir albüm yaptık beraber. Zaten artık o da grubumuzu üyesi! T “Son Nefesim” bu albümde Seksendört grubundan Tuna Velibaşoğlu ile yeniden düet olarak kaydedildi. Son Nefesim’in sözlerini beraber yazmıştık. Bir gün oturup akustik gitarlarımızla beraber şarkıyı çalarken çok güzel olduğunu düşündük ve albüme de koymak istedik. “Yatağın Soğuk Tarafı”nın hikâyesi? Çocukluğumuzdan itibaren yatağa yattığımızda hep soğuk tarafından kaçıp sıcak tarafına yatmak isteriz. Aslında şarkıda bu soğuk taraf da yalnızlığı simgeliyor. Yataklarında sevdiği insandan uzak, tek başlarına yatan, yalnızlık çeken, yıllar geçmesine rağmen hâlâ unutulamamış bir aşkı ve hayattan bıkmış, bir beklentisi kalmamış olan insanları anlatıyor. Müzik dışında başka uğraşlar ve işler var mı? Hepimiz bir yandan da okullarımıza devam ediyoruz. Ben, Yıldız Teknik ÜniversitesiMakine Mühendisliği, Bora, İTÜŞehir Bölge Planlama, Cenk, Kocaeli ÜniversitesiJeoloji Mühendisliği, Samuray da Marmara ÜniversitesiLatin Dili ve Edebiyatı bölümünde okuyor. Tabii konserlerimizden dolayı okullarımız biraz aksadı ama ikisini bir arada götürmeye çalışıyoruz Sahne performanslarınız çok konuşuluyor. Nedir sahnede olan biten? Kolpa gerçekten de tam anlamıyla bir sahne grubu. Zaten albümümüz yokken de sadece sahne performanslarımız sayesinde birçok festival ve konserde yer almıştık. Sahneye çıktığımızda bambaşka bir enerjiyle yükleniyoruz. Genelde konserimizin olduğu gün, sahip olduğumuz tüm enerjiyi sahneye aktarabilmek için çok iyi dinlenmeye dikkat ediyoruz ama dinlemesek de çok yorucu bir yolculuk geçirmiş olsak da sahneye çıkıp tüm enerjimizi dinleyenlere aktarıyoruz. C M Y B C MY B