Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
12 3 TEMMUZ 2011 / SAYI 1319 Tuttu fırlattı en sonunda lk albümü Böğürtlenli Reçel’le kalplerimize kazınan ikinci albümü Beş Kuruş Yok’la müzikte kendi çizgisini ortaya çıkaran Gökçe, bir süredir ortalarda yoktu. Sorduk soruşurduk ve üçüncü albüm hazırlığında olduğunu öğrendik, bu hazırlığı da Tuttu Fırlattı isimli single’yla resmileştirdi. Tutti Frutti isimli Balkan türküsünden esinlenen şarkı için gerekli izinleri alması da bir hayli zor olmuş. değişiklik oldu mu? Aslında hepsi benim. Sert parça da, trip hop da seviyorum. Şimdi o tarafa yöneldim. Eklektik müzik yapıyorum diyebilirim. Başka nelerden etkilenirsin? Yirmili Yaşlarım diye bir şarkım var. Orada da “Çılgın” isimli bir Fransız filminden etkilendim. Karakterin küçüklükten itibaren tüm evrelerini gösteriyor. Cinselliğini keşfedip eşcinsel olmadığını anlıyor. Filmin sonunda büyümüşler artık. “Şimdi yirmili yaşlara kadeh kaldıralım” diyorlar. Orada çok duygulandım. Onun dışında eski Fransız şarkılarını, sirk müziklerini çok severim. Albümde de onla ilgili bir sürpriz var zaten. Bazı müzisyenler kendi beğenileriyle aralarına mesafe koyarlar. Daha teknik bakarlar işe. Ben sevdiğim şeyi koyarım ama kimseyi örnek almıyorum. Sadece şarkı söylemek anlamında Tanju Okan’ı örnek alırım. “Koy Koy Koy” şarkısını dinlerken adamın gerçekten içtiğini anlıyorsun. Ben çok özgür söylemekten yanayım. Bir insanın şarkı söylerken nefes alıp verişlerine dikkat ettiğini fark ettiğimde çok sinir oluyorum. Hatta bir günde üç şarkı filan okuyorum. Kusurlarıyla da bırakıyorum, umurumda da değil. Bazıları haftada bir şarkı okuyor. Çok gereksiz. “Yok çığlığım çirkin oldu, ben yarın gelip yine çığlık atayım” çok sahte geliyor bana. Klipten bahsedebilir misin? Performans klibi, şarkının atmosferini yansıtıyor. Murat Küçük çekti. Kostümler eski Fransız kabarelerini andırıyor. Ben terk edilmiş bir gelinim ama bunu klipte anlamıyorsunuz. Çünkü gelinliğim gelinlik gibi değil. Garip bir tasarım. Modacı arkadaşım Aslı Jackson yaptı. Bayağı veriyor şarkının enerjisini. Kimseyi örnek almıyorum dedin ama küçükken idollerin yok muydu? Yoktu, çünkü küçükken çok sert müzik dinliyordum. Şu an yaptığım müziği 21 yaşıma kadar dinlemezdim bile. Şimdi gençler düşman oluyor ya. Onları çok iyi anlıyorum. Pop yaptığı için suçlu gibi görüyorsun. Bluğ çağında öyle bir hissiyat oluyor. Davul çalmaya başladıktan sonra her şeyi dinlemeye, gospelcilerden etkilenmeye başladım. R&B davulunun ne kadar muhteşem bir şey olduğunu keşfettim. Rock dinlememeye başladım. Rock zaten 90’larda bitti. Çok eski bir şarkı dinlediğimde duygulanıyorum, gaza geliyorum ama artık kendimi ait hissetmiyorum. Çok eskiye saklanmak istemiyorum. Şu an çok değişti dünya. lerisi için müzikle ilgili nasıl planların var? Daha acayip şeyler kafamda var. Hâlâ hayal ettiğim şeyi yapamıyorum. Çünkü bir şey yapıyorsunuz buna bayılıyorsunuz ama bu radyo ve televizyonda dönmüyor. Ben R&B rock karışımı bir şarkı yaptım. Yurtdışında bile pek örneği yok ama burada algılanamadı. Zaten kurallar var ne yazık ki Türkiye’de. O şarkı gideceği yere ulaşamıyor. Şu an rock yapanlar arabesk yaptıkları için var. Ya da Numetal yapıyor ama üzerine hicaz okuyor. nsanlar birinci albümü çok sevdi ona uymak zorundayım. Kafamdakileri sonra yapacağım. Direnenler var ama onlar da çok zengin. Çok alternatif grönüyor ama konser derdi yok, para derdi yok, üzerine 3 bin dolarlık kostüm giyiyor. “Klibim dönmese bile olur” diyor. Düşüncene bir klip çekiyorsun 10 milyar verip ve dönmüyor. Hobi olarak istediğin gibi yapabilirsin öbür türlü olmuyor. Mesela benim ses rengime yakışan şarkıları yapmayı çok istiyorum ama ona uygun format ve altyapı gerekiyor. Ses rengime uygun şarkı bile bulamayabiliyorum. Sahnede mi daha rahatsın kayıtta mı? Sahnede ya. Çok seviyorum konserde olmayı. O gün hasta filan değilsem 40 şarkı bile söylerim. Bir de enerjimi sonuna kadar veriyorum. O yüzden sevdiğim insanlarla grup kuruyorum. Deli gibi davranıyorum sahnede. Son zamanlarda yalınayak çıkıyorum zaten. Bazen birbirimizi boyuyoruz öyle çıkıyoruz. Tek grup ismi altında çıkmakla vokalin ismi altında çıkmak farklı oluyor mu? Ben de değil ama genelde oluyor. Ben ayrı kulis istemem. Çok saçma buluyorum ve sıkılıyorum. Ne yapacağım koca kuliste tek başıma. Biz sahneden önce çok içiyoruz, dağıtıyoruz, eğleniyoruz. Grup gibiyiz ama herkes öyle değil. Ancak grup zor bir şey. Herkesin egosunun çok düşük olması gerekiyor. G www.twitter.com/gokcedincer/ Gökçe yeniden aramızda. Yanlış anlamayın bir yere gitmemişti zaten. Bu süre içinde pek çok farklı projeyle uğraşıyordu. Ancak şimdi Tuttu Fırlattı isimli single’la üçüncü albümün müjdesini veriyor. DEN Z ÜLKÜTEK N kinci albümden sonra nereye kayboldun? Albümü zaten kendim için yapmıştım. O sırada çok r&b, trip hop dinliyordum. Herkes “yanlış yapıyorsun” dedi. Ancak dediğim gibi kendim için yapmıştım. Zaten çok televizyona çıkan biri değilim. Yavaştan bu albümü yapmaya başladım. Bir yandan 333 diye bir kadın grubum var. Orada davul çalıyorum. Tekrar davula yöneldim. Onlarla da yakında türküleri “cover”lamayı düşünüyoruz. Caz vokal, arabesk altyapılı olacak. Bu single”a kadar böyle takıldım. Albüm çalışmaları ne zaman başladı? Aslında bir sene önce başladı. Prodüktör Alen Konakoğlu’yla birlikte şarkıları seçtik. Sonra bu sorunlu single ortaya çıktı. Romanya’dan aylarca cevap bekledik anonim belgesi için. Türkiye’de kaydı yoktu. Ben de izinsiz kullanmak istemedim. Onu beklemekle geçti uzun bir süre. Yoksa albümün şarkıları bile bitti. ki üç tane ekleyeceğiz en fazla; o da ekimde çıkacak herhalde. Peki Tutti Frutti şarkısından nasıl esinlendin? Gadjo Dilo filmini izlemiştim. Tony Gatliff filmlerini çok severim zaten. Çok acıklı bir şarkı aslında. Çingenelerde böyle bir şey var. Şarkılar ne kadar eğlenceli olsa da sözler hüzün taşıyor. Çok etkilendim ama her yerini almak istemedim. Sadece dört ölçüsünü aldım nakaratın. Gerisini kendim yaptım, sözleri de r&b şarkıcısı Esin ris’le yaptım. Zaten rapçıları modern ozanlar olarak görüyorum. En kötü rapçinin sözleri bile iyi oluyor. Albümdeki diğer şarkılar da böyle mi olacak? Karışık, genelde pop rock ağırlıkta. kinci albümden sonra müzik zevkinde yine bir Lirik Nefesler, otistik çocukların ruhunu okşuyor IŞIK KANSU slıhan Özen’in düşüncesi ve çabası ile kurulmuş bir grup “Lirik Nefesler.” Müziğin otistik çocukların ruhunu okşadığından hareketle oluşturulmuş. Karşılıksız konserler düzenliyorlar, yaşamanın “paylaşmak, sevmek ve karşılıksız vermek” olduğuna inanarak. Aslıhan Özen, Lirik Nefesleri anlattı bize: Lirik Nefesler nasıl kuruldu? Kimlerden oluşuyor? Lirik Nefesler, 2009 yılı Ocak ayında kuruldu. Öğrencilerim profesyonel olarak flüt çalmıyorlar aslında ama o kadar çok çalışıp, o kadar çok zaman ayırdılar ki flüt eğitimlerine, bunu nasıl değerlendirebiliriz diye düşünmeye başladım. Konserler verme fikri böyle oluştu. Bu konserleri verirken de gittiğimiz yerlere bir faydamız olsun istedim. Proje zaman içerisinde kendi kendine şekillendi, büyüdü. Grubun bir ismi oldu. Zaman içinde başka öğrencilerim de dahil oldular. Bir süre önce de web sayfamızı açtık. (www.liriknefesler.com) Kendi kendimizi finanse ediyoruz. Türkiye’de sadece flütlerden oluşan bir grup için eser bulmakta zorlanıyoruz. Bu yüzden yurtdışından notalar getirtiyoruz. Lirik Nefesler kadrosu değişken bir kadrodur. Bazen dersleri bırakanlar, bazen yeni katılanlar oluyor ama çekirdek bir kadro var baştan beri o hiç değişmedi. Yelda Altuğ, Yasemin Firidin, Aydıner Taşın, Zeren Görkem Gürsoy, Yasemin Uyar, Özlem Kabukçu, Ada Karademir, Ela Uysal, Vicdan Şeker ve ben şu an için aktif çalışıyoruz. Grup içinde demokratik bir sistem var. Eğitmen benim ama alınacak kararlarda tüm üyeler birlikte karar veriyoruz. Aramızda iş bölümü yapıyoruz. Aydıner afişlerimizi yapıyor, eğer iş yoğunluğu olan birisi varsa, birimiz fotokopileri çekiyoruz, tüm konserlerimizi kayıt altına alıyoruz ve böylelikle bir arşivimiz de oluştu. Karşılıksız konserler veriyorsunuz. Örneğin, otistik çocuklara. Neden otistikler? Grup kurma fikri aklıma gelince, nerelere gidebiliriz diye düşündüm ve araştırmaya başladım. Bir aile dostumuzun otistik çocuğu vardı. Oradan aklıma geldi ve araştırdım. Müziğin otistik çocukların merkezlenmesine, kendilerini iyi hissetmelerine yardımcı olduğu bilgisine ulaşınca, içimdeki A ses “evet bu işte” dedi ve tüm proje boyunca aslında bu içimdeki sesi dinledim. Ayrıca projeye baştan beri Sülün Falay ve Alkan Şimşek fikirleriyle destek oldu, her başımız sıkıştığında ya da ne yapacağımızı bilemediğimizde bize yön verdiler. Sizin de söylediğiniz gibi konserlerden ücret almıyoruz. nternetten devlete bağlı ya da özel yerleri bulup, arıyoruz, randevulaşıyoruz. Bu arada tabii öğrencilerim işyerlerinden izin alıyorlar ve konsere gidiyoruz. Bazı günler bu yüzden fazla mesai yapıyorlar. Bir de otizmi seçme nedenimiz, otizm çok sorunlu bir alan. Aileler, eğitmenlerin ve çocukların yaşadıkları, anlatmakla bitmez. Onların yaşadıkları zorluğu bir nebze olsun paylaşmak istedik. Flüt sesinin sağaltıcı bir etkisi olduğunu düşünüyor musunuz? Müzik çok etkili bir araç. Nasıl kullanacağınız size kalmış. Mesela keyfiniz yerinde değilken dinlediğiniz bir müzik sizi daha da düşürebilirken olumlu olarak da etkileyebilir. Müzik evrenseldir cümlesinin içinin doluluğunu aslında bu proje sırasında daha net anladım. Flüt de insan sesine yakın bulunan bir enstrüman. O Lirik Nefesler için müzik paylaşmak, sevmek ve karşılıksız vermekle eşdeğer... yüzden tanıdık geliyor insanlara. Sesinin yumuşaklığı, enstrümanın kendine has nezaketi ve bence nefesli olması dinleyiciye iyi geliyor. Otistik çocukların kulaklarının hassasiyetini de dikkate alarak, eserleri seçerken onlara göre seçiyoruz. Mesela çok tiz notaları çalmamaya özen gösteriyoruz onları rahatsız etmemek için. Yumuşak eserler seçmeye çalışıyoruz. Felsefeci onna Kuçuradi’ye de evinde konser vermişsiniz. Neden o? Evet, o konser aslında Lirik Nefesler’in çizgisi dışında bir konserdi. Kişiye özel konser vermiyoruz. oanna Hanım’la ben bundan 45 yıl önce bir kez tanışmıştım ve çok etkileyici bulmuştum kişiliğini. Bundan 67 ay kadar önce de aklıma takıldı. Acaba ona bir konser versek mi, öğrencilerimin de onunla tanışması iyi olur, hem de kendisine yaşama katkılarından dolayı bir teşekkür etmiş oluruz diye düşündüm. Konuyu öğrencilerime açtım ve isteyenlerin, konuyla ilgilenenlerin gelmesini söyledim. Hepsi sıraya girdi, ben de geleceğim diye. Okan Akhan’ın yardımıyla kendisine ulaştık. Bizi evinde ağırladı, çok nazik bir biçimde servis yaptı. oanna Kuçuradi çok özel bir hanım. Kendisine özel verilen bir konserden dolayı duyduğu memnuniyet ve mahcubiyet bir yana, bana bakarken gözlerinde gördüğüm ışık bende ömür boyunca kalacak. yi insan olmaya çabalamak nasıl bir duygu? Aslında açıkça söylemek gerekirse, iyi insan olmaya çabalamıyorum. nsan olmanın sorumluluğunu kişisel olarak alıyorum ve etrafa bu gözlerle bakıyorum demek daha doğru olacaktır. Dünya çok sorunlu bir gezegen ve her birimiz birey olarak bir ucundan tutarsak, buranın ancak o zaman yaşanır bir yere dönüşeceğini düşünüyorum. Babam Haldun Özen’e ölümünden kısa bir süre önce bir ödül töreninde plaketini verip teşekkür etmişlerdi. Babam da konuşmasında şöyle demişti: “Ben sadece üzerime düşeni yaptım, teşekkürü hak ettiğime inanmıyorum.” Benim ki de o hesap işte, sadece üzerime düşeni yapıyorum ve ne şanslıyım ki çevremde bunu paylaşabileceğim, beraber yol yürüdüğüm öğrencilerim dediğim koca bir grup dostum var. G C MY B C MY B