01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

17 TEMMUZ 2011 / SAYI 1321 11 Anayurtlarıyla ilk tanışmaları GÜLAY ATEŞ “Onların hikâyesi, 1960’lı yıllarda daha iyi yaşam koşulları sağlamak ve çocuklarına iyi bir gelecek verebilmek adına trenlerle Avrupa’ya göç eden aileleri ile başladı. Aradan geçen yıllar ve kuşaklar boyunca sıla hasreti ile kavruldular. Bugün ise dördüncü kuşak gençler için cevaplanması en zor soru belki de “neresi memleket, nedir gurbet?”. Onlar, dört kuşaktır Avrupa’da yaşayan Türk ailelerinin çocukları. Kimi hiç Türkçe konuşamıyor, kimi Türkiye’ye hiç gelmemiş, kimi sadece baba köyünü ve şehrini görmüş. Şimdi anayurtlarında, o eşsiz tarihlerini ve kültürel miraslarını keşfe çıkıyorlar.” Böyle başlıyordu Başbakanlık Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Gençlik Hizmetleri Dairesi Başkanlığı tarafından (www.ghdb.gov.tr) gerçekleştirilen “Avrupa’daki Türk Gençliği Kendi Kültürü ve Tarihi ile Buluşuyor” projesinin sunumu. lki 2010 yılında gerçekleştirilen proje o kadar başarılı olmuş ve öylesine ses getirmişti ki bu yılki etkinliğe katılacak genç sayısı 2 kat arttırılıp Avrupa’nın yanına Balkanlar’da ve Avustralya’da yaşayan gençler de eklendi. GSGM Gençlik Hizmetleri Daire Başkanı Adnan Gül “Avrupa’daki Türk Gençleri Kendi Kültürü ve Tarihiyle Buluşuyor projesi bu yıl daha da geliştirilmiş bir proje olarak devam ediyor. Proje kapsamında bu yıl Balkanlar’dan da gençlerimiz Türkiye’ye geliyor. Bu projenin hedefi Türk gençlerinin kendi kültürleri ve tarihleriyle buluşuyor olmasıdır. Gençlerimiz yaşadıkları ülkelerde siyasette ve ekonomide yer alarak bizim oradaki gönüllü elçilerimiz olmalıdır. Yaşadıkları ülkelerde belli bir yere gelmelerinin önünü açma ve Türkiye Cumhuriyeti ile aidiyet duygusunu yaşatmayı amaçlamaktayız. Gençlerin kendi aralarında iletişim kurmalarını sağlamak da Avrupa’daki önemli. Bu nedenle biz bu Türk gençliğini gençleri ve bu projeyi kendi kültürü önemsiyoruz. Farklılık, ve tarihiyle kaynaşma, hoşgörü ile buluşturan yaşanır bir dünya yaratmayı projeye amaçlıyoruz. Gelecek yüzlerce genç katılıyor. yıllardaki projelerde farklı coğrafyalardan gençlerimizi de Türkiye’ye getirmeyi planlıyoruz” diyerek projenin hedeflerini açıkladı. 418 Temmuz 2011 tarihlerinde Balkanlar’dan (Kosova, Sırbistan, Bosna Hersek, Makedonya, Yunanistan) ve Avustralya’dan 500 genç, 25 Temmuz – 8 Ağustos 2011 tarihlerinde ise Avrupa’dan (Danimarka, Finlandiya, sveç, Norveç, Fransa, Hollanda) 410 genç programa katılacak. Program kapsamında stanbul, Edirne, Çanakkale, Bursa, Bilecik, Afyon, Konya, Nevşehir ve Ankara illerini kapsayan tarih ve kültür gezisi düzenlenecek. Söz konusu program çerçevesinde 9 ilde 15 gün boyunca daha önce Türkiye’yi görmemiş gençler, Türk tarih, kültür ve milli değerlerini yaşayıp, ülkelerine döndüklerinde gördükleri ve yaşadıklarını çevresine aktarabilecek. Ülkemizin önemli yerlerini ziyaret ederek, tarih ve kültürlerini öğrenme imkânı elde edecek olan gençler ömür boyu unutamayacakları bir deneyim sahibi olma şansını yakalayacak. Bunun yanı sıra, gençlerimiz bu vesileyle hem Türkiye’deki yaşıtları hem de programa farklı ülkelerden dahil olan gençlerle bir araya gelerek dostluklar kurma, kaynaşma fırsatı bulacaklar. Türkiye’nin sanatsal, tarihsel ve sosyal yapısını görüp tanıyacak olan gençlerin, birer gönüllü kültür elçisi olması da hedefler arasında. G SELÇUK EREZ Mantık Oyunları Internet gazetesi Truthout’un 2 temmuz sayısında Dr. C.Boaz’ın “Fox Haberler’in Amerikalıların beyinlerini yıkamak için kullandığı 14 propaganda tekniği” yazısını okuyunca lisedeki mantık derslerimizi anımsadım: “Herhangi bir önermenin niteliğini değiştirmeden öznesinin olumsuzunu yüklem; yüklemin olumsuzunu da özne yaparak eşdeğer önermesini bulmaya Ters Döndürme denir.” Lisede bize okutulan mantık kitabı, böyle tanımlamalarla doluydu. Bunları hafızladık ama bu derste okuduklarımız, bizlere ne daha doğru düşünmesini öğretti ne de külyutmaz yurttaşlardan biri yaptı bizi. Kardeşimin lisede okuduğu Amerikanca mantık kitabında ise başka şeyler yazılıydı, “Falanca senatörün seçim kampanyasında söyledikleri şu sözlerdeki mantık oyunlarını bulun” ya da “Şu ilandaki kandırmacayı açıklayın” diyordu. Böyle kitapları okuyanlar yaşamlarında karşılaşacakları mantık düzenbazlarını bizlerden çabuk tanır, üçkâğıtçılara kurban olma olasılıkları bizden daha azdır.. Dr. Boaz, beyinleri yıkamak için yapılanları tek tek sıralamış. Bunlara bakınca, yakın politik tarihimizin her birinin örnekleriyle dolu olduğunu anlıyoruz: 1. Karaçalıp değersizleştirmek: Fikrin tartışılması yerine, karşıtının zekâsı, karakteri ve hatta sağlığına dil uzatılır. Söylenenin doğru olması şart değildir . “Kılıçdaroğlu, hani yolsuzluklarla mücadele ediyordun? Sen yolsuzluğun içine gömülmüşsün farkında değilsin. SGK iyi durumdayken aldın, sonra batırdın ve Ecevit’e gittin milletvekilliği istedin ama Ecevit bunu kabul etmedi.” 2.Tarihi çarpıtmak: Tarihi işlerine geldiği şekilde yeniden yazarlar. Genellikle öyle bir eda ile anlatırlar ki sıradan dinleyen bunları gerçek sanır . “CHP camileri kapattı, ahır olarak kullandı.” 3. Tehdit etmek: Gücü göstermenin bir yolu olarak kullanılır. “Ayağa kalkmayan general bedelini öder .” 4. Tekrarlaya tekrarlaya doğru olduğuna inandırmak: “Ayağa kalkmayan bedelini öder”i açıklamak için denmiştir: “Atanmışlar, seçilmişlere hakettikleri saygıyı göstermek zorundadırlar!” Bu sav her fırsatta tekrarlanır. Öyleyse, seçilmiş CHP’li, MHP’li ve BDP destekli milletvekillerine esirgenen saygı nedendir? şin bu yanı göz ardı edilir. Bunların yanında “dini kullanmak”, “populizm”, “saptırma” vb. oyunlarının da örnekleri var. Bu kınanası mantık oyunları neden bir bir sayılmış? Dr. Boaz, “Demokrasinin yaşaması için serbest basın var olmalıdır. Gerçek ve kaliteli bilgiye ulaşabilmek engellendiğinde demokrasi değerini yitirir” diye cevaplıyor bunu. Kardeşimin okuduğu türde mantık kitapları okutulmalı çocuklarımıza. G [email protected] Bu çocuklar ‘üniversiteli’ ursa Sabiha Köstem lköğretim Okulu 4/G sınıfı öğrencileri, Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kâmil Dilek’e mektup yazarak bilime olan meraklarını dile getirmişler. Rektör de, bu mektup üzerine hayalini kurduğu Ç “Çocuk Üniversitesi” projesini hızlandırmış. Şimdi, 22 ilköğretim okulunun 4, 5 ve 6. sınıflarında öğrenim gören 40 kız, 40 erkek Ç öğrenci “Çocuk Üniversitesi”nde, bilimle iç içe günler geçiriyor. Uludağ Üniversitesi’nin, Bursa Milli Eğitim Müdürlüğü işbirliğiyle, ilköğretim çağındaki çocukları bilime teşvik etmek Ç amacıyla “Çocuk Üniversitesi” adı altında açılan yaz okulunda, bu yıl yalnızca biyoloji alanında öğretim veriliyor. Rektör Prof. Dr. Kâmil Dilek, göreve başladıktan on gün sonra, öğrencilerden C aldığı “Can Kâmil Amca” diye başlayan F GEN mektubun çok hoşuna gittiğini, bu nedenle ATALAY çocuk üniversitesi açma hayalini hiç vakit kaybetmeden öne aldığını söyledi. Üniversitelerin bilim üreten kurumlar olduğunu ve bilimin her yaştaki insana ulaşması gerektiğini kaydeden Rektör Prof. Dilek, B “Biz de bilimi çocuklara ulaştırmak için Bursa’dan başladık. Evlatlarımızın bilimsel düşünceye aşina olması, sorgulayabilmesi, tartışabilmesi lazım. Burada bilimi, kendi alanlarında Türkiye’nin en değerli hocalarından öğrenecekler üstelik LYS gibi bir sınava girmeden ‘üniversiteli’ oldukları için de çok ayrıcalıklılar. Bu yıl çok kısa bir zamanda hazırlandığımız için tek programla başladık, bundan sonraki yıllarda öğrencilerimizin ilgi alanlarına göre konuları çeşitlendirip daha çok öğrenciye eğitim vereceğiz” dedi. Çocuk Üniversitesi’nde ilk dersi, Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Şükran Dere verdi. Çocuklar, kimi zaman laboratuvarda mikroskop başında eğitim görecek, kimi zaman da Görükle yerleşkesindeki orman alanında inceleme gezilerine çıkacaklar. G B Saatsentır Misafir şair SERAP Bekledim bunca yıl gençliğimi misafir olasın diye ömrüme Adaşım idi mehtap yoldaşım, adın gibi serap İhtiyar çağımda şimdi hangi bahtiyar iklime misafir edeyim seni? Refik Durbaş Neler öğrenecekler? Suyun canlılar için önemi Sular nasıl kirleniyor? Akarsu kir tutar mı? Mendel genetiği DNA parmak izi Mantarlar ve ekonomik önemi Meyve sineği Mikrokozmos Bitkilerin sağlık açısından kullanımı Polenler Doğada bitki örtüsünün oluşumu ve tahribatı Türkiye’nin bitki çeşitliliği Bitkiler nasıl beslenir ve bize nasıl besin hazırlar? Balarısı ve bal Sağlıklı beslenme Parazitler ve böcekler [email protected] Sahibinin Sesi Alkış, zayıfların amacı ve sonudur. ModaUs Gerdir de cebime gir!. Petşop Hayatımı yazsam konu bulamam, değil roman, SMS bile olmaz yahu!.. İbrahim Ormancı Atom bombasını bir erkek, sevişirken sessiz kalmayı bir kadın icat etmiştir. Ömer Bugay Anasonlu Anons Yolluğun fendi, kolluğu yendi. Taşi’nin komik maceraları... Kitap kurdu çocukların da, annebabaların da zevkle okuyacakları öyle çok çocuk kitabı var ki. Taşi dizisi de, tatili renklendirecek, okuyanı mutlu edecek kitaplardan. Günışı Kitaplığı’nca yayımlanan, yazar Anna Fienberg’in küçüklüğünde annesi Barbara Fienberg’den dinlediği masalları bir araya getirmesiyle oluşturduğu 6 Misafir çizer: Akdağ Saydut kitaplık dizi, dünya mitolojilerinden değişik efsanelere de göndermeler yapıyor. Öyküler, fiziksel gücün yerine aklı kullanmayı, kötülüğün karşısına iyiliği ve karşılıksız yardımı koymayı anlatıyor. Fırsat... Fırsat... Aydede C MY B C MY B Tadilat nedeniyle zararına yıldızlar!..
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear