Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
2 10 TEMMUZ 2011 / SAYI 1320 Geleneklerin büyülü gücü ERDEM SEVG C addeleri Batılı giyinip Doğulu davranan gençlerle dolu, 20 asırlık bir kent. Kalabalığa karışmanın en yaygın yolu, cadde gezmeleri. Restoranlardan yükselen “Shawarma” (kebap) kokusu. Farklı bir dil konuşulsa da tek tük işitilen Türkçe sözcükler... Vazgeçilemeyen Sovyet dönemi alışkanlıkları ve seyretmeye doyulamayan kapalı sınırın öte yanındaki Ağrı Dağı... Rasgele uğradığınız bir restoranda servis edilen karnıyarığın lezzeti, annenizin yaptığından çok da farklı olmayacak. Zeytinyağlı sevenlerdenseniz imambayıldı tercih edeceksiniz. “Ben ızgaradan vazgeçemem” diyenleri de kebapçılar selamlayacak. Hem de acılı ezmeleri ve sumaklı soğanları ile birlikte. çki masanız şakşuka ve haydari ile şereflenecek. Tüm bunlar Ağrı Dağı'nın ardındaki o cıvıl cıvıl kentte olacak. akşam gezmeleri burada başlıyor ve yine burada bitiyor. Çocuklu ailelerin arasında göze çarpanlar ise şık giyimli, bakımlı ve podyumda yürüyormuş edasıyla akşam gezmesine çıkmış Batılı giyinip Doğulu davranan genç kızlar. Bu alışkanlık önce kendinizi bir sahil kentindeymiş gibi hissetmenize neden olsa da ara sokaklara yöneldiğinizde Erivan size, eski bir Sovyet başkenti olduğunu hatırlatıyor. Soluk benizli, devasa binalar yaşlı insan çehrelerine fon oluyor. Yıllara meydan okuyan troleybüsler hınca hınç dolu. TÜRKÇE KONUŞAN SATICILAR Sokakta yürürken insanların Türkçe konuştuğunu düşünmenize neden olacak ortak sözcükler, hafta sonları açılan Vernissage Pazarı'nda satıcılarla aynı dilde pazarlığa dönebilir. “Nerelisin?” sorusunun ardından çekinerek verdiğiniz “Türkiye” yanıtının ardından karşınızda sıcak bir gülümseme ile Türkçe konuşmaya çalışan satıcı sizi şaşırtmasın. Pazarda Sovyet ordusuna ait madalyalardan kullanılmış ameliyat aletlerine kadar ilginç ürünler satılıyor. Türkçe sözcükler, kentten uzaklaştığınızda da sizi yakalıyor. Ermenilerin büyük önem verdikleri Geghard Manastırı'na doğru yapılan yolculukta yol kenarına açılan köylü tezgâhlarında cevizli sucuklar, pestiller satılıyor. Yaşlı köylülerin sizi tezgâhlarına çekmek için “sucuk, sucuk” şeklinde seslenmeleri, bir an “Acaba Türkiye'de miyim?” sorusunu aklınıza getiriyor. Erivan Valisi Hüseyin Ali Han'ın yaptırdığı Mavi Cami'deki rehber de sizi Türkçe karşılıyor. Cascade merdivenleri, Erivan ile birlikte Ağrı Dağı'nın en güzel göründüğü yer. Yüzlerce basamağı tırmanıp tepe noktasına ulaştığınızda uzun bir süre orada kalıp Ağrı Dağı'nı izlemek, tatlı bir keyfe dönüşüyor. Merdivenlerin başladığı bölümdeki alanda bir etkinlik varsa çekinmeden araya karışabilirsiniz. Burada konserler, sanat gösterileri gibi Erivan sokakları kimi zaman kendinizi bir sahil kentinde hissettiren manzaralarla karşılıyor sizi; şık giyimleriyle akşam gezmesine çıkan aileleri ve podyumda yürüyormuş edasıyla salınan genç kızlarıyla. Cascade merdivenlerinin başladığı alan ise her türlü etkinliğe ev sahipliği yapıyor. AĞRI DAĞI MANZARALI EVLER Ağrılılar ile Iğdırlılar arasında paylaşılamayan, bölgenin “karasevdası” Ağrı Dağı'nı hiç sınırın ötesinden gördünüz mü? Heybetli gövdesiyle, karlı zirvede gökle buluşan Ağrı'ya bakıp bakıp iç geçirenlerin bir bölümü de Ermenistan'ın başkenti Erivan'da yaşıyor. Anadolu gelenekleri ile Sovyet dönemi yaşam alışkanlıklarının sentezlendiği Erivan'da, Ağrı Dağı manzaralı evlerin kiraları bile diğerlerinden yüksek. Coğrafi yakınlığa karşın kapalı kara sınırı, Türkiye ve Ermenistan'ı uzak kılıyor. Fakat Erivanlılar yemekleriyle, danslarıyla ve tüm gelenekleriyle birbirimize ne kadar da yakın olduğumuzu hatırlatıyor. Taş işçiliğinde dünyaya nam salan Ermeni mimarlar, stanbul Boğazı'na kazandırdıkları ihtişamlı yapıların benzerleriyle Erivan Cumhuriyet Meydanı'nda farklı bir görsel şölen sunuyor. Kentin vazgeçilmezlerinden olan aktivitelerin yanı sıra davullu zurnalı halaylar çekiliyor. Anadolu tınılarına duyarsız kalmak pek de mümkün olmuyor, kısa bir süre seyirci kaldıktan sonra herkes halayın bir parçası haline geliyor. Caddelerde gelin arabalarının peşinden korna çalarak ilerleyen düğün konvoylarından sonra halay çekenleri coşturan halkoyunları ekibinin kıyafetleri de nakışlarıyla tanıdık geliyor. Tıpkı ıspanaklı gözlemelerle yemeğe başladığınız restorandaki müzisyenlerin gecenin açılışını “Sarı Gelin” ile yaptıkları gibi... Kültürel benzerlikler, olmayan diplomatik ilişkilere karşın iki ülke insanlarınca yaşatılıyor. Günün birinde yolunuz, komşu başkent Erivan'a düşerse her şeyden önce kapalı sınırların insanları birbirlerinden uzaklaştırmada ne denli başarısız olduğunu göreceksiniz. Geleneklerin devlet politikalarına karşı zaferine tanık olacaksınız. Ve uzun uzun izleyeceksiniz Ağrı Dağı'nı Erivan'dan... G stanbul'un köyleri keşfedilmeyi bekliyor Avcılar, Arnavutköy, Kâğıthane, Pendik, Tuzla, Göksu, Dudullu... Bu ilçelerin her biri vaktiyle küçük bir köydü. Hatta stanbul'un semt ve ilçe isimlerini bir düşünsenize. Mecidiyeköy, Ortaköy, Yeşilköy, Bakırköy, Kadıköy... Bu kadar çok köy ismi olan bir büyük şehrin, 2011 yılında kaç köyü var dersiniz? ZUHAL AYTOLUN nceğiz ise Çatalca'nın en eski köylerinden biri. Yöre sakinlerinin anlattığına göre de Çatalca tarihi buradan başlıyor. 2 bin 500 yıl önce inşa edildiği tahmin edilen ilk yerleşim mağaraları burada yer alıyor. Zaten bir rivayete göre köyün ismi de burada bulunan in şeklindeki mağaralardan gelmesi. Bir diğer rivayet de trendeki insanların köyden geçerken “ineceğiz” demelerinin zamanla köyün adını oluşturduğu. Rivayet muhtelif ama yine de nceğiz Köyü'nün tarihine ışık tutan en önemli eserlerinden olan nceğiz Mağaraları'nı görmeden geçmemek gerek. Şehir merkezinin çeperlerine toplu konut inşaatı yapımı hızla devam ediyor. Artık insanlar, yavaş yavaş merkezin dışına kayarak, orada küçük merkezlerini yaratıyor. Çekmeköy bunlardan biri. Ancak Çekmeköy'e bağlı köylerin güzelliği ayrı bir dikkat çekiyor. Bu köylerden biri, Hüseyinli. Köyün muhtarı Abdullah Civelek, soyadı kanunun kabul edildiği yıllarda köyde çok fazla Hüseyin isimli kişi bulunduğu için köyün adının Hüseyinli olduğunu söylüyor. Kitapta yer alan 151 köyü anlatmakla bitirmek zor. Ancak sadece bir kaçı bile neleri kaçırdığımızı hatırlatmaya yetiyor. stanbul'un 11 ilçesine dağılmış bu köyleri kısa keşif gezileriyle tanımak mümkün. Kaçırmamak gerek! G stanbul, gerek şehir gerek köy yerleşimleri açısından önemli bir birikime sahip. Ancak “taşı toprağı altın” büyük şehir stanbul'un, köyleri de çok bilinir değil. En bilinenleri turizme açık olanları. Oysa şehir genelinde 151 köyde ve 135 bin köylü yaşamını sürdürüyor. stanbul'un köyleri, yüzyıllar içinde büyük değişim göstermiş olsa da, yine de her biri kendine has yaşam tarzlarını koruyor, belki ilgilileri tarafından da keşfedilmeyi bekliyor. stanbul l Özel daresi ve 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı, stanbul il sınırlarında bulunan bu 151 köyün tanıtımına ışık tutacak bir kitap hazırladı: “ stanbul'un Köyleri”. Sekiz araştırmacı tarafından hazırlanan kitapta köylerde yaşayanlarla yapılan söyleşiler de yer alıyor. Çalışma, bu açıdan ele alınan ilk kapsamlı kitap olma özelliği taşıyor. Ancak öncelikle stanbul'u anlatarak başlamak gerek söze. stanbul, nüfus büyüklüğü açısından Türkiye'nin en büyük ili. TÜ K'in 2010 yılı verilerine göre yaklaşık 13 milyon kişi yaşıyor. Yani Türkiye nüfusunun yüzde 18'i stanbul'da. Bu sayı ile stanbul, Türkiye'de kentsel nüfusu en fazla olan il olma özelliği taşıyor. Göç hareketleriyle hızlı bir nüfus artışına sahip olan stanbul'da 1980 ortalarından itibaren köy nüfusunda sürekli bir düşüş göze çarpıyor. Dikkatli baktığımızda isminin sonunda köy ibaresi bulunan ne çok ilçe ve semt var stanbul'da, değil mi? Arnavutköy, Bakırköy, Yeniköy, Yeşilköy, Kadıköy, Mecidiyeköy... Oysa kitapta yer alan köyler, bunlardan çok farklı. Gerçek anlamda köy hayatının yaşandığı yerler bunlar. Çok Çatalca’nın Elbasan köyü. Eyüp’teki 350 hanelik Akpınar köyünden bir kare. uzaklarda olduklarını düşünmeyin. Şehrin çok merkezinde olanları da var. Örnekse şehir merkezine en yakın köy olma özelliği taşıyan Pirinççi. Eyüp ilçesine bağlı bu köyün nüfusu 3 bin 800. Köyün muhtarı Recep Yıldız, Pirinççi'nin 600 yıllık bir geçmişi olduğunu ifade ediyor. Hani günümüzde pek çok kişinin dilindedir ya, “Şehrin kaosundan uzaklaşmak, köy hayatı yaşamak, kendi sebze meyvemi üretmek istiyorum” diye. şte stanbul'un köylerinde tam da bu hayatlar yaşanıyor. Diğer bir örnekse Baklalı. Arnavutköy sınırlarında olan bu köy, adından da anlaşılacağı gibi baklanın yetiştirildiği bir yer. Tipik bir Anadolu köyü görünümündeki Baklalı'da çok sayıda traktör de dikkat çekiyor. Hem tarımsal faaliyetlerde, hem de köy içi ulaşım ve taşımacılıkta kullanılıyor bu traktörler. Köy, özellikle manda sütünden yapılan yoğurdunun lezzetiyle meşhur. Arnavutköy demişken Balaban'dan söz etmeden geçmek olmaz. Bölgenin neredeyse en sakin ve en düzenli köyü. Yalnızca 407 kişi yaşıyor, çoğunluğu da emekli. Beykoz'un Göllü köyü de ilçe merkezine 31 km. uzaklıkta. Köy nüfusu 234. Köyün ormanları off road yarışlarına da evsahipliği yapıyor. Köy binicilik yapanların da tercih ettiği noktalardan biri. Cumhuriyet gazetesinin parasız pazar ekidir. Yerel süreli yayın. [email protected] C MY B C MY B mtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç Genel Yayın Yönetmeni: brahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Ayşe Yıldırım Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Miyase lknur Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ dare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli / stanbul (0212) 343 72 74 (20 hat) Reklam Genel Müdürü: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Reklam Koordinatörleri: Hakan Çankaya / Neşe Yazıcı Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı (0212) 251 98 74 / 75 (0212) 343 72 74 (554555) Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt / stanbul