Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
4 15 MAYIS 2011 / SAYI 1312 Artık yalnızca Deniz’im AL DEN Z USLU eniz Seki hayatının farkındalık döneminde. Ne mi bu farkındalık derseniz? Cevabı şüphe götürmez; “Farkına varamadığım her şeyin farkına vardım. Kendimi gördüm, tarttım, suçladım, yargıladım ve özgür bıraktım”. Seki, “Nerede yaşıyorsan orada varsın” diyor. Zamanla sarmış yaralarını, hesaplarının muhasebesini de yapmış. nsanların geçmişi unutma konusunda ne kadar nankör olduğunu biliyor. Ama Seki unutmayacak kadar taze tutuyor her şeyi. Küçük şeylerden büyük mutluluklar alıp, korkunç dertlerle cesurca savaşmayı da “içerde” öğrenmiş. Artık hayatta tecrübeli. Kalbi de kapalı. şte anlattıkları… Yeni albümünüz “Sözyaşlarım”ı yayımladıktan sonra şimdi de Yavuz Bingöl ile “Bu Şarkı kimizin” isimli bir televizyon programına başlıyorsunuz. Zor geçen günlerden sonra ikinci bir hayat ve şans olsa gerek bu. Televizyon programı fikri nereden geldi? Ben müzisyenim, performans programı hayalim de hep vardı. Zaten doğru ve iyi şarkı söyleyen her müzisyenin böyle bir düşü olur. Star TV’den de böyle bir teklif gelince heyecanlandım. Sahneyi de Yavuz Bingöl ile paylaşacak olmam ayrıca bir keyifti. Performansı yüksek, iletişimi güçlü iki isimiz. Onun türküleri, farklı ve kemik dinleyenleri var. Benim de öyle… Ses tınılarımız da yumuşak ve uyumlu. yi bir çift olacağımızı düşündük ve ön çalışmamızı yaptık. 22 Mayıs’ta başlıyoruz bu maceraya. Konuklu ve canlı yayımlanan bir program olacak sanırım. Programa “şarkı söyleyebilenler” konuk olacak. Bu bir şov programı da değil. Hem Yavuz’un hem benim orkestralarımı kardık, tam 18 kişilik bir müzik ekibimiz var. Çekmecelerde saklı nostaljik şarkıları geri getireceğiz, sürprizlere açık bir içerik hazırlıyoruz. Elbette oyuncu konuklarımız da olacak ama onları da şarkı söyleyebilenlerden seçeceğiz! Müzikli bir sohbet programı yapıyoruz. Genç yeteneklere yer vereceğiz. Tabii yarışma ve ödül klişelerine kaçmadan bunu yapmak istiyoruz. Biz vaat etmeyeceğiz, paylaşacağız. Deniz Seki yeni albümü “Sözyaşlarım”ı yayımladıktan sonra şimdi de Yavuz Bingöl ile “Bu Şarkı kimizin” isimli bir televizyon programına başlıyor. Cezaevinde geçirdiği zor günlerden sonra onun için her adım yeni bir başlangıç. Dümeni fırtınaya kırmaktan pek vazgeçmese de, gemi de, kaptan da o. Aşkın da her halini gördünüz. Peki, aşk hâlâ var mı? Aşk tek türlü, mutlu aşk yok. Ya da adı başka, bilmiyoruz. Aşksız hayat nadasa bırakılmış toprak. Bilip de unuttuğumuz, aşkın bizi seçtiği. Gelir, alır ve bırakır. Kontrol aşkta, bizde değil. Şu an aşk yok bende. Ama aşk arsız, ondan ders almak mümkün değil. “Oradayken” dışarıda hayat yokmuş gibi geliyor insana sanırım, çıktıktan sonra da “içerisi” yokmuş gibi. Nerede yaşıyorsan orada varsın. Çaresizliktir bunun adı. Ne kadar kötü olsa da orayı gökkuşağına çevirmek mümkün. Elbette zaman alıyor. Mekânı mekân yapan kişi. Cennet ve cehennem kişide saklı... Ben de o duygulara kapıldım, zenginleşmek de kolay olmadı. Kaleme kâğıda sığındım. “ çeridekiler”, “oradakiler”le görüşüyor musunuz? Hepsi ile görüşüyoruz. Asker arkadaşlığı gibi. Bunu yaşayan bilir. Oranın havasını aldıktan sonra artık başka nefes almaya başlıyorsunuz. Oradakilere elimden geleni yapıyorum. Döndüğünüzde siz hayat değişmiş miydi? Hayat bizi referans alıyor. Ben zamanla ve kendimle hesabımı görmüş olarak geldim. Gerçi insanlar nankördür, hemen uzlaşır şimdiyle ve kaybetmeden anlamaz değerini. Oradayken küçücük şeylerden büyük mutluluklar alırken, korkunç dertlerle cesurca savaşıyorsun. Unutmak riyakârlık. O yüzden unutmak üzere olsam bile bir ürperti bana hatırlamam gerekenleri hatırlatıyor. Aile kurmak, anne olmak gibi bir isteğiniz var mı? Hayatta tecrübeliyim artık. Kalbim kapalı, duvarlarım da çok sarp ve yüksek. Umutsuz olmasam da hevesli değilim belki de. Anne olmayı çok istesem de bunu hak edecek bir adam olduğunu düşünemiyorum. Babanızla ilişkiniz de sertti, öyle okumuştum. Babalar ve kızlarının şiddetli bir hikâyesi olur hep, özel ve anlaşılmaz. Ben de babama âşıktım, annemi kıskanırdım. Genç kız olup flört etmeye başlayınca anneci oldum babama da düşman. Çünkü baba despot bir figür olur o zaman, gölgesi hep vardır. Anne ise tampon. Şimdi büyük bir kızım ve müzikal yazmak istiyorum, resim çiziyorum. Önümdeki hayattan umutluyum. D Hayata müzikle tutunuyorsunuz, belki de can simidiniz. “Sözyaşlarım” işte bu yüzden kıymetli, manevi değeri fazla... Zor şartlar altında hazırlandı, hayatın keskin sert köşelerinde hayat buldu. Belki de o yüzden “gerçek” bir albüm, hayatımın, sanatımın dönüm noktası. “Cezaevi” demiyorum, içerdeyken ya da “oradayken” diye anıyorum o zor günleri. şte günlerden miras bana şimdi ürettiklerim. Uçlardasınız, pek de ortanız yok. Dümeni fırtınaya kırıyorsunuz çoğu zaman. Bundan keyif mi alıyorsunuz? Güzel soru ama cevabı bilmiyorum. Hep köşelerinde yaşadım hayatın. Sunulan ve istenilen arasındaki menem bütünlüğü de bilemiyoruz hiçbirimiz. Bildiğimiz, her şeyde bir hayrın olduğu. Çok canım yandı evet, acılarımdan beslendim. Başka türlüsü, ötesi yok. Rüzgâr nereden eserse biraz o yöne giderim ama bu geminin kaptanı benim. Dümen benim elimde doğru. Tecrübeyi de parayla alamazsınız, en kıymetli okuldur tecrübe. Tökezledim, hem de fena. Düştüm de, yerde kalmamak marifet. Dibe inmeden yukarı çıkamaz insan. Bu yüzden diyorum ki “ yi ki bu işi yapıyorum, iyi ki müzik yapıyorum”. Magazinden, köpekbalığı gibi kan kokusunu takip eden magazincilerden sıkılmadınız mı? Yıllar içinde bu dünyayı tanıyorsun. Belli bir saatten sonra da neyi ne kadar, nasıl yapacağını biliyorsun. Ve tolerans başlıyor. Magazin yorucu, yoğun. Bu kocaman cadı kazanı ama küçücük de bir dünya. Yine de canını sıkılmasını istemiyorsan evinde yaşayacaksın. “Yapacak bir şey yok” diyoruz işte böyle zamanlarda. Zaten iş ekibiyle koloni halinde yaşıyorum. Bu hayat böyle, değiştiremezsin. Kabul etmek ya da bırakıp gitmek zor bir tercih. Şu an hayatınızın neresindesiniz? çindeyim, tam içinde. Farkındalık dönemindeyim. Farkına varamadığım her şeyin farkına vardım. Kendimi gördüm, tarttım, suçladım, yargıladım ve özgür bıraktım. Hayatta kendimi hep ikinci plana attığımı gördüm, bunun farkına varmak beni değiştiren noktaydı. Mutluluğu başkasını mutlu edince bulmak var, ben de “ogillerdendim”. Baktım hayat böyle değil. Artık yalnızca Deniz’im... C MY B C MY B