01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

8 2 EK M 2011 / SAYI 1332 Selda’nın peşinde bir müzik gezgini DEN Z ÜLKÜTEK N incent Moon ismi birçokları için müziğin görsel kısmındaki geleceği çağrıştırıyor. Onun müzisyenleri filme alma yöntemi kamera ve sahne arasındaki hiyerarşiyi neredeyse yok ediyor. Çalıştığı isimler arasında kimler yok ki, Sigur Ros’tan R.E.M.’e, Stephan Malkmus’tan Arcade Fire’a, Tom Jones’a kadar pek çok dünyaca ünlü isim onun kamerasına takıldı. O yine de kendisini müzik videosu işinin bir parçası gibi görmüyor. Kendini daha çok bir müzik gezgini olarak görüyor. Gezginin yolu bu sefer Türkiye’ye düştü. Daha çok stanbul'daki farklı seslerin peşine düştü. Ancak asıl hedefi Selda Bağcan’ı bağlama çalarken filme almaktı. Hikâyenin kalanını kendisinden dinleyelim. V Müzisyenleri filme aldığı çalışmalarıyla dünyaca ünlü bir isim olan Vincent Moon’un yolu kısa süre önce Türkiye’ye düştü. Amacı farklı sesler, müzikler bulup gün ışığına çıkarmak ama en çok da Selda Bağcan’ı filme almaktı. Fotoğraf: Antje Taiga Jandrig Öncelikle bize müzikleri klip haline getirme tarzınızdan bahseder misiniz? Pek çok ünlü müzisyen sizin hayranınız haline geldi. şlerinizi farklı kılan nedir? Her şeyden önce beni müzik klipleriyle bağdaştıran insanların yaşadığı bir yanlış anlamayı gidereyim. Benim baştan beri müzik klibi formatıyla alakam olmadı. Esinlendiğim alanlar fotoğraf, deneysel sinema ve doğaçlama müzik. Sanırım benim video anlayışım bu kaynaklara dayanıyor. Çok fazla konsere giderek vücudumu hareket ettirmeyi öğrendim. Ve zamanla “küçük kendinden geçmeler” dediğim, vücudun aklı geride bıraktığı ve kendi salınımı için kendine yer açtığı anlarla daha haşır neşir hale geldim. Sanırım kamerayla boşlukta sallanma yöntemimi geliştirirken müzikle ilgili tüm bu geçmiş deneyimlerimin faydası oldu. Bu yöntemin önemli noktası çalan müzikle eşdeğer bir ritim, net bir armoni yakalamak. Bildiğim kadarıyla çok farklı müzisyenleri filme almak için dünyayı geziyorsunuz. Kültürler ve farklılıkların çekimlerinize etkisi oluyor mu? Hem evet, hem hayır. Tabii ki seyahat ettikçe çok değişime uğruyorsunuz. Hep küçük farklar içinize işliyor ve birden “aman tanrım değiştim” diyorsunuz ama bunun yaptığım işle çok bağlantısı yok. Birine çekim yapmaya gittiğimde “tamam bu başka bir şey ve buna uyum göstermem lazım” diye düşünmüyorum. Genelde düşüncelerim konuştuğumuz şeylerle değil, kafanızda önceden oluşturduğunuz şeyi filme aktarmakla ilgili oluyor. Artık zaman diye bir kavramın varlığına inanmıyorum. Olup biten sadece havada dönüp duran elementlerle ilgili ve eğer yeterince gezerseniz vücudunuz da girdiğiniz çevreye doğal olarak adapte olmaya başlıyor. Filme aldığınız en ilginç ve ilham verici müzisyenler kimdi? Bu soruyu herkes soruyor ama cevap günün hangi saatinde sorduğunuza ve ruh halime göre değişir. Son beş yılda 300’den fazla grup ve müzisyeni filme aldım. En heyecan verici an kesinlikle sekiz arkadaşımı bir tersanede müzik yaparken filme almamdı. Son iki yılda daha çok yaşlı müzisyenlerle çalıştım. Bunun sebebi de onların hayat hakkında gençlerden çok daha fazla söyleyecek şeyi olmasıydı. Biraz yaşlı bir bilgenin sırlarını dinlemek ve kayda geçirmek gibiydi. Türkiye’deki günleriniz hakkında ne söyleyebilirsiniz? Başlangıçta amacınız neydi ve sonradan neye dönüştü? Önce Temmuz’da iki hafta şehirdeydim ve geri dönmeyi düşünmüyordum. Ancak sonradan yeterince ses bulamadığımı düşünüp geri döndüm. Genelde yeni bir yere ilk ayak bastığımda pek bir amacım olmaz. Buraya da boş bir kafayla geldim ve çabucak kendimi hikâyeler, karşılaşmalar ve seslerle doldurdum. Sonra yavaş yavaş bir şeyler anlam kazanmaya başladı. Sizin de fark ettiğiniz gibi stanbul’da çok farklı müzik türlerini bulmak mümkün. Siz daha çok nasıl sesleri arıyordunuz? Kaydetmeye değer neler buldunuz? Hepsini burada listelemem mümkün değil. Aslında farklı türlerdeki ritüellerle özellikle Alevi ritüelleriyle ve sufizmin bazı yönleriyle çok ilgileniyordum. Sonuçta fantastik Kürt müzisyen Ahmet Aslan, Laz kökenli Ayşenur Kolivar, meşhur bağlama sanatçısı smail Altunsaray, Cem Yıldız ve Sabahat Akkiraz’ı filme aldım. Yeni jenerasyona bakmak istediğimdeyse müthiş ikili Seni Görmem mkânsız’la karşılaştım. Selda Bağcan’la geçirdiğiniz zamandan da bahsedebilir misiniz? nanılmaz bir deneyimdi. Daha önce de dediğim gibi son zamanlarda daha çok yaşlı müzisyenlerle ilgiliyim. Ancak her ne kadar bu deneyimler hep daha tatmin edici olsa da genelde gerçekleştirmek biraz karışık bir süreç. Ve nasıl desem, Selda’yı ikna etmek fazlasıyla uzun sürdü. Hikâye şöyle; duyduğum Türkiye çıkışlı ilk vurucu şey Selda’nın yıllar önce bir ngiliz plak şirketinden çıkan albümüydü. 70’lerdeki Türk müziğiyle ilgili bildiğim de ondan ibaretti. Türkiye’ye gelmeden iki ay önce onu filme almayı kafamda bir takıntı haline getirmiştim. Neyse ki şehre geldikten birkaç gün sonra onunla görüşme şansım oldu. Ona projeyi anlattım ve birkaç filmimi gösterdim. şleri fazlasıyla amatör buldu ve kendisi gibi bir profesyonele ayak uyduramayacağımı söyledi. O zaman dedikleri biraz sinirime dokunmuştu. Birkaç gün sonra bir arkadaşım bu diyaloğumuz hakkında bir makale yazdı. Selda sanırım alınmış olacak ki arkadaşımı aradı ve filmi çekeceğini söyledi. Ancak tam donanımlı orkestra gibi şeyler istiyordu. Sonunda ikna ettik ve filmi çekmek için Bodrum’a gittim, ama son dakikaya kadar bir şeyler çalıp çalmayacağından emin değildim. Önce sadece playback yapacağını söyledi. Ardından bir dağın tepesine çıktık ve o gün bulduğumuz bir bağlamayla nihayet çalmaya başladı. Abartmıyorum tamamen aklım yerinden çıktı. Ses o kadar inanılmaz geliyordu ki, sanki bir rüyanın gerçekleşmesi gibiydi. Yaklaşık 20 yıldır canlı çalmayan, bağlamaya dokunmamış bir müzik ustası benim için çalıyordu. G (cc byncsa) petitesplanetes.cc Gökbulut 19 Ekim’de Dogzstar’da Gökbulut: Kaset raflarından bir ses ökbulut bu yaz alternatif müziğe damga vuran isimlerden biriydi. Dört şarkılık Bant isimli “maxi single”ıyla elektronik altyapılı müziğini, biraz nostaljik biraz da hüzünlü sesiyle birleştirerek ortaya kendine has bir müzik çıkaran Gökbulut,19 Ekim’de Dogzstar’da sevenleriyle buluşacak. Kendisinden bir önceki kuşaktan müzikseverlerin uğrak yeri olan kasetçilerden esinlenerek albümünün adını Bant koyan Gökbulut, aslında uzun süredir müziğin içinde ve on yıldan fazla süredir şarkı üretmeyi sürdürüyor. Öte yandan bir reklam filmi için Müslüm Gürses'le de düet yapan Gökbulut, bir süre Aşık The Bando isimli grupla da birlikte çalıştı. Ayrıca Netame isimli çizgi romanlı albüm çalışmasında da iki parça seslendirdi. Aslında böylesi sıradışı bir müzik geçmişi olsa da şarkıları çok tanıdık bir şeyleri çağrıştıran bir isim Gökbulut. G www.dogzstar.com G Cumhuriyet gazetesinin parasız pazar ekidir. Yerel süreli yayın. [email protected] C M Y B C MY B mtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç Genel Yayın Yönetmeni: brahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Ayşe Yıldırım Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Miyase lknur Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ dare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli / stanbul (0212) 343 72 74 (20 hat) Reklam Genel Müdürü: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Reklam Koordinatörleri: Hakan Çankaya Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı (0212) 251 98 74 / 75 (0212) 343 72 74 (554555) Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt / stanbul
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear