25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

20 EYLÜL 2009 / SAYI 1226 7 DÜNYALI YAZILAR Whitney Houston; fırtına öncesi sessizlik mi? Whitney Houston yeni albümü “I Look To You” ile yedi yıllık suskunluğuna son veriyor. 90’lı yıllarda estirdiği fırtınaya çok uzak olsa da, heyecanından bir şey kaybetmemiş. ALİ DENİZ USLU opüler kültürün en sıkıcı yanlarından biri de üstünüze yapışanla anılmanız, yaşamanız ve ölmeniz olsa gerek. Tek şarkılık isimler, tek filmlik yıldızlar, tek sahnelik oyunlar... Bu liste uzar gider. İşte Whitney Houston’ın yeni albümü “I Look To You” da tüm bu unutulma, tek bir şeyle hatırlanma ve şimdi üzerine. Houston, “The Bodyguard”ın unutulmayan film müziği “I Will Always Love You” ile 43 milyon soundtrack, single olarak da 20 milyon rakamını aşmıştı. Tüm albümlerinin satış toplamı da yaklaşık 200 milyonun üstünde. Kazandığı onlarca Grammy, sayısız satış ödülü ve bol şöhret de cabası. En son geçen yıl Grammy ödül töreninde boy gösterip, varlığını hatırlatan Houston şimdi yeni albümü ile eski günlerini arıyor. Elbette o günlerdeki başarısına ulaşması güç ama 90’ların yaratıcı ruhunun bir simgesi olarak dönüşü umut verici. Houston’ın hikâyesi New Jersey’de başlıyor. Gospel müziğin tanınmış ismi Ciccy Houston’ın kızı olarak dünyaya gelmesi büyük şans. Aretha Franklin vaftiz annesi, Dionne Warwick kuzeni. Müziğe doğmak böyle olmalı. Ne de olsa hayatın geri kalanı hep bu müzikal çemberin içinde sürdü. Amerikan müzik tarihine ismini yazdıran birçok müzisyen, vokal, kilise koraları kökenli. Houston da New Jersey kilise korolarında müziğe başladı, zamanla profesyonelliğe adım attı. Annesine de vokal yaptı. Güzel bir kadındı, yol alması pek uzun sürmedi. Mankenlik de yapıyordu ama sahne ona daha çekici gelmiş olmalı ki hep sesini takip etti. Müzik dünyasına profesyonel Beklenmedik çıkışlar ve sarsıcı inişlerle dolu hayatında bir olgunluk dönemi içinde olan bu çalışma, aynı zamanda günümüz müzikal anlayışına da bir alıştırma. platin plak almaya hak kazandı. Ama şöhretin batağına o da uğradı. Uzun bir süre uyuşturucu sorunu ile boğuştu. Skandallar peşini bırakmadı. Sesini bile kaybediyordu. Ne var ki iradesi kazandı ve uyuşturucudan arındı. Houston o günleri “Benim işim seks, uyuşturucu ve rock n’roll. Harika zaman geçirdim ama yaşlandığınızda inanın bana, böyle çocukça şeyleri bırakıyorsunuz. Partinin ne zaman bittiğini anlıyorsunuz” diye özetliyordu. Yaptırım aracı olarak kültürel boykot ZÜLAL KALKANDELEN ültürel boykot yaptırım aracı olabilir mi? Bu soruya yanıt oluşturabilecek bir hareket var. Adı, “Boycott, Divestment and Sanctions” (BDS Boykot, Tecrit ve Yaptırım). BDS, Filistinli çeşitli dernek ve sendikaların desteğiyle 2005’te gündeme geldi. İsrail’in geçen yıl Filistin’e yaptığı ağır saldırılardan sonra da, uluslararası alanda giderek güç kazanmaya başladı. Hareketin amacı, İsrail’in uluslararası hukuka karşı yükümlülüklerini yerine getirmesini, Filistin topraklarındaki 42 yıllık işgalini sona erdirmesini ve Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkını kazanmasını sağlamak. Bunu gerçekleştirebilmek için de, Güney Afrika’da ırk ayrımının (apartheid) sonlandırılmasını sağlayan taktiklere benzer bir kültürel boykot yöntemi uygulanıyor. İsrail’deki film festivalleri protesto ediliyor, sanatçılar bu ülkedeki etkinliklere katılmayı reddediyor... K P EN ÇOK ÖDÜL ONDA Houston’ın yeni albümü “I Look To You” ise yedi yıl aradan sonra geliyor. Albümde 11 şarkı var. Gerçi albümün ilk günleri onun için pek de umutlu olmadı; zira Houston New York Central Park’ta düzenlenen konserinde sahneye arkasında güçlü bir koroyla çıkmasına rağmen sesiyle hayal kırıklığı yarattı. Washington Post gazetesi ertesi günü “Houston kötüydü” anonsunu verse de aslında bu dönüşünü gölgelemeyecek gibi görünüyor. Ne de olsa tam 411 ödül ile Guinness Rekorlar Kitabı’nda “Tüm Zamanların En Çok Ödül Alan” kadın sanatçısı. Houston en son 2002 yılında “Just Whitney” albümünü yayımlamıştı. Müzisyen bu albümünde farklı bir “popüler açılım” yaparak Akon, Alicia Keys ve R.Kelly gibi önemli müzisyenlerle çalışmış. Albümün çıkış parçası “Million Dollar Bill” de bu tavra uygun olarak Alicia Keys ve Swizz Beatz prodüktörlüğünde kaydedilmiş. Ne diyelim Houston’ın dönüşünün ne kadar gerçek ve başaralı olduğunu önümüzdeki günlerde daha iyi göreceğimiz kesin. G *** Son yıllarda özellikle sanat dünyasında ilgi gören harekete, önemli isimler destek veriyor. Bunların arasında Kanadalı yazar Naomi Klein da var. Daha önce yazılarımda, birkaç kere, Klein’ın “The Shock Doctrine” adlı kitabından söz etmiştim. Kitapta, esas olarak, emperyalist ülkelerin kapitalist sistemin gereği olan sömürüyü sürdürebilmek için, bir ülkede önce kriz (siyasi, ekonomik ya da toplumsal) yaratıp, sonra da kriz ortamında sarsılan toplumu şok terapilere hazırlama süreci anlatılıyordu. Naomi Klein, çok yerinde bir karar alarak, bu kitabın İbranice baskısı için büyük bir ticari yayınevi ile anlaşmak yerine, İsrail işgaline karşı çıkan Andalus adlı yayınevi ile sözleşme imzaladı. Kitabının baskısından gelecek telif hakkını da aynı yayınevine bağışladı. Daha önce İsrail devletinin desteklediği kitap fuarlarına katılmayı kabul etmeyen Klein, yayınevinin İsrailli sahibi Yael Lerer ile birlikte bir de kitap tanıtım turu düzenledi. Yaptığı yayıncılığı bir tür direniş olarak gören Lerer, Şok Doktrin’in tanıtım toplantısını, Tel Aviv yerine Hayfa’da bir Arap tiyatrosunda gerçekleştirdi. Büyük ilgi gören toplantıya sadece Filistinliler değil, şiddeti reddeden İsrailliler de çağrıldı. Çünkü BDS hareketinin hedefi, İsrail halkı değil, İsrail hükümetinin “Beyond the Conflict” adlı programı... Klein’a göre, bu programda kültür, bir tür askeri araç olarak kullanılıyor. İsrail hükümeti, toprak konusunda verilen savaşı kazanırken, diğer yandan dünyaya yayılan işgal ve çatışma haberleri yüzünden ülkenin büyük kayıplar verdiğini düşünüyor. Bunu önlemek için de, Batılı ülkeler ile İsrail arasında yakınlık kurmayı sağlayacak kitap, müzik, sinema, turizm faaliyetleri yapılıyor. Başka ülkelerle iletişim kurmak amacıyla kültürün kullanılması iyi bir yöntem olsa da, karşı çıkılan nokta, İsrail’in bunu ülkede sanki her şey normalmiş gibi bir izlenim yaratmak için yapması... Kültürel boykotun hedefi, işte bu izlenimi tersine çevirmek... *** Gerçek şu ki, İsrail’in uluslararası hukuka karşı yükümlülüklerini yerine getirmesi için, Avrupa Birliği ve Amerika’nın daha kesin koşullar belirlemesi gerek. Örneğin Obama, “yeni Yahudi yerleşimlerine hayır” yerine, “Yahudi yerleşimlerine hayır” diyebilir... Der mi? Obama, Amerikan dış ve iç politikası gereği, bunu hiçbir zaman söylemeyebilir... Öyleyse, yanardöner politikacıların ağzının içine bakıp beklemek yerine, bu tür hareketlerle baskı kurmak gerekiyor. İyi örgütlenmiş kültürel boykot da, bu yönde önemli bir yaptırım aracı olabilir. G www.zulalkalkandelen.com / kzulal@yahoo.com Whitney Houston film müziklerinin en iddialı isimleri arasında yer alıyor. olarak ilk adımını 1984 yılında “Hold Me” ile yaptı. Bu sağlam ilk adımı “Saving All My Love For You”, “Greatest Love Of All” ve “How Will I Know” izledi. “Saving All My Love For You” ilk Grammy’sini kazandırdı. Aslında esas çıkışını ikici solo albüm “Whitney” sağladı. “I Wanna Dance With Somebody”, “So Emotional”, “Didn’t We Almost Have It All” ve “Where Do Broken Hearts Go” albümün popüler yükünü çekerken, Houstan’a ikinci Grammy’yi getirdi. Houston daha sonra Bobby Brown ile evlendi. Kristina isimli bir kızları oldu. Pek çok film, modellik ve görünür projede yer aldı. 1995 yılında “Waiting To Exhale”da rol aldı. Filmin soundtrack’inde Faith Evans, Toni Braxton ve TLC gibi müzisyenlerle Amerikan listelerinin zirvesine yerleşti. Hemen ardından “The Preacher’s Wife” ile beyazperdedeydi. Elbette müziklerinde de onun imzası vardı. Filmin müziği altı milyon gibi inanılmaz bir rakama ulaşıp üç kez Falco ile yeniden 80’lerin Alman pop ikonlarından Falco’nun tüm videolarının derlendiği “Everything” DVD’si şimdi tüm müzik marketlerde. 70’li yıllarda doğan bir neslin müzik ve videoklip anlayışını değiştiren, “Rock Me Amadeus”, “Jeanny” gibi hitlerle pop ikonu olan Falco’nun 18 videosunun tamamı “FalcoEverything” VideoClip Compilation’da bir araya geliyor. DVD’de sevenlerine diğer bir sürpriz ise altı klibin daha önce izlemediğiniz alternatif versiyonlarının da yer alması. G Elvis Presley’in televizyon kayıtları 1968 Haziranı’nda, Elvis Presley aynı yıl aralık ayında yayınlanacak olan bir televizyon programı hazırladı. Bu program ile Elvis Presley kariyerinin zirvesine yerleşti ve müziğiyle herkese ulaştı. Müziğin efsane ismi Elvis Presley’nin dönüm noktalarından bir kabul edilen bu program Sony Music ile 3 DVD’lik özel bir set halinde müzikseverlerle buluşuyor. DVD’de orijinal programın yanı sıra 3.5 saatlik bonus içerik de bulunuyor ve toplamda tam yedi saatlik bir müzik ziyafeti sunuluyor. DVD’nin içerisinde yer alan 36 sayfalık kitapçık ise zengin içeriği ve albüm notlarıyla müzik severleri hayli mutlu edecek. İlk kez 2004 yılında piyasaya sunulan ’68 Comeback Special DVD’s yayınlandığında tam 600.000 adet satılmıştı. Şimdi bu DVD daha özel içerikle ve üç DVD ile karşımızda. “If I Can Dream” videosu da bu DVD’de! G Detaylı bilgi için: http://www.elvis.com/elvisdvds/68aloha/comebackspecial Nick Cave ve Warren Ellis sunar N ick Cave ve Warren Ellis ortak çalışmalarını “White Lunar” albümünde bir araya geliyorlar. Nick Cave ve Warren Ellis, 15 yılı aşkın müzikal beraberlikleri boyunca The Bad Seeds, Grinderman ve The Dirty Three çatısı altında müzik yaptılar. İkili, grup serüvenlerinin yanı sıra “The Proposition” ve “The Assassination of Jesse James by the Coward Robert Ford” gibi filmlerin soundtrack’lerini hazırladılar. “White Lunar” adını verdikleri çift CD’den oluşan albümlerinde bu filmler için hazırladıkları müzikler ve daha önce yayımlanmamış materyallere yer veriyorlar. G C M Y B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear