08 Şubat 2025 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

6 7 Emrah Yücel: Sanatçı değil, tasarımcıyım... Müge Serçek E mrah Yücel Türkiye’de grafik tasarım masterını yaptıktan sonra, 1995’te bir gece aldığı ani bir kararla New York’a yerleşiyor. Gece gündüz çalışarak geçirilen dört yıldan sonra Hollywood filmlerine afiş tasarımları yapmak için Kaliforniya’ya transfer oluyor. Şimdi, sekiz yıl önce kurduğu şirketi Iconisus’ta önemli filmlerin tanıtım kampanyalarını yürütüyor. Bu alandaki en önemli ödül olan KeyArt’ı iki kez aldı, uluslararası bienallerde Türkiye’yi temsil etti. Sadece bununla da kalmayıp, Türkiye’de ve yurtdışında pek çok üniversitede seminerler ve workshoplar düzenledi. Çalışmaları arasında Frida, Kill Bill, Muhteşem Dörtlü, Becoming Jane gibi büyük yapımların yanı sıra Sopranolar, nip/tuck, Damages gibi TV dizileri ve Mel Gibson, Brad Pitt, Julianne Moore gibi pek çok ünlünün web sitelerinin tasarımı da var. Yücel, ayrıca merkezi Los Angeles‘te bulunan Türk Film Konseyi’nin de kurucu başkanı. Soruyoruz, yanıtlıyor: Film afişleriyle ilgili çalışmalar ilginizi çekiyor muydu yoksa tesadüfler mi sizi film afişi tasarlamaya yöneltti? Sinema bence çağımıza yön veren en önemli sanat dalı. Benim çevremde sinemadan etkilenmeyen veya hayallerinde sinemaya yer vermeyen yok gibi. Bir tasarımcı olmaya çalışırken sinema afişlerindeki illüstrasyonları özenle inceler ve içlerinde kaybolurdum. Indiana Jones, Star Wars illüstrasyonları benim jenerasyonumun zihnine kazınmış görsellerdir. Uğur Mumcu’nun yirmi dört kitabına tekrar kapak yapma sansım olduğunda bunları kitap kimliklerinin dışında birer film gibi düşünmüştüm. Sinema dünyasının grafik dili her zaman geniş kitlelere çekici ve büyülü gelmiştir. Grafik tasarımı bir piramit gibi düşünün. Ulaştığı kitlelerin yaygınlığı ve karşılığında, harcanan tasarım ücretlerinin yüksekliğini göz önünde tutacak olursanız “sinema sektörü tasarımcısı” olmak piramidin en uç noktası. Başka hiçbir görsel tasarım bunun önüne geçemiyor. New York’ta yaşadığım yıllarda zaten ilgim olan bu alanı, bilinçli bir hedef olarak seçmiştim. Hedef koyup, doğru zaman dilimlerine bölerek çalıştığınızda ulaşılamayacak hedef yok bence. Bir film afişini ne kadar sürede hazırlıyorsunuz? Kimi zaman senaryo aşamasından başlayıp beşaltı ay çalışma şansımız, kimi zaman da başka ajansın yapamadığı işi devralıp iki haftada da hazırlandığımız oluyor. Tamamen işin gidişatına bağlı. Politik olaylardan, güncel trendlere kadar ve en önemlisi yapılan “focus group” araştırmalarına kadar her şey son anda değişebilir. Yapılan iş güzel bir görüntü hazırlamanın çok ötesinde. Sadece afiş hazırlamıyor, tasarımın her alanında çalışmalar yapıyorsunuz? Evet, sadece film afişi yapmıyorum. Son yıllarda “Home Entertainment” yani DVD, Blueray tasarımlarının bütçeleri film afişi bütçelerinin çok daha önüne geçti. Esas tasarım bütçesi orada. Bizim yaptığımız iş “KeyArt” tasarımı. Yani o işi satacak anahtar görseli tasarlıyoruz. Sonuçta bu DVD de olabilir, gazete ilanı da, otobüs kenarı da, billboard da. Türkiye’de “Hollywood’da afiş yapan adam” olarak tanındım. Tasarımcılık ile reklamcılığın buluştuğu alanda görsel tasarım çözümleri üretiyorum. Dünya çapında işler üretiyorum. Yunan Ortodoks Kilisesinin web tasarımını da yapıyorum, Nijerya Serbest Ticaret bölgesinin kurumsal kimliğini de, Rusya’da Türkiye’min Turizm tanıtım kampanyasını da. BİZİ DİNLEMENİZ LAZIM... Projelerinize kişisel yorumlarınızı katıyor musunuz, yoksa projenin içeriğine göre objektif mi yaklaşıyorsunuz? Ben bir sanatçı değilim. Sanatçılar kişisel yorumlarını katarlar. Ben tasarımcıyım. Tasarımcılık sanatçılıktan çok daha zor ve kişilik gerektiren bir iş. Sanatçı yaptığı işe “ben yaptım oldu” der ve iş biter. Siz de beğenir ya da beğenmezsiniz, gerisi kimseyi ilgilendirmez. Hatta bazen sanatçının yapıtına yüklediği anlam ile alıcının yani izleyicinin anladığı birbirinden tamamen farklı olabilir. Miro’nun meşhur “Patates mi? Güneş mi?” hikâyesi gibi... Oysa tasarımcılık sanat ile sürekli flört eder, ondan esinlenir, ondan beslenir ama tasarımcılığın özünde sipariş vardır. Yani müşteri memnuniyeti temellidir. Bu gerçek pek çok tasarımcının hayatı boyunca kabullenemediği bir gerçektir. Genellikle yönetmenler ile yaptığımız toplantılarda söylediğimiz ilk söz şudur. “Bizi şu anda sevmenizi istemiyoruz. Bu toplantıdan sizi memnun ederek çıkabiliriz, ama filminizin ilk hafta sonu gişesinde hayal kırıklığına uğramak istemiyorsanız bizi dinlemeniz lazım. Bizi ilk hafta sonu başarısından sonra sevmenizi istiyoruz”. Her yönetmen filmini anlatacak ve sanatsal yönünü öne çıkaracak bir KeyArt ister. Daha kalite ve sofistike gözükmek ister. Oysa bizim işimiz, cuma, cumartesi akşamı karısı ile sinemaya gidip haftayı unutmak isteyen ve eğlenceli zaman geçirmek isteyen sıradan Amerikalı ne izlemek ister sorusunun cevabını bulmaktır. Bu da zaten filmin herhangi bir yerinde gizlidir. Şu ana kadar yapmış olduğunuz projelerden sizin için daha farklı bir anlam taşıyan var mı? KeyArt ödülü kazandığım için zannedilmesin ama Selma Hayek’in “Frida” filmi için yaptığım tasarımın ve o projenin benim için ayrı bir önemi var. O proje benim “kurumsal Amerika”ya girişimin ve sektörde kabul edildiğimin göstergesi. Ayrıca yıllar önce İstanbul Film Festivali’nin afişini yaptığımda da çok özel hissetmiştim. Peki, sinemanın başka bir alanında yer almak istiyor musunuz? Evet, prodüktörlüğünü üstlendiğim iki projenin başlangıcı aşamasındayız. Şu anda bahsetmek için çok erken ama üç sene önce kurduğum “Türk Film Konseyi”nin projeleri bunlar. Bunlar daha çok ilişkilerin oluşturulması ve projenin ana çatısının kurulması aşamasında bilirkişi olma durumu. Öte yandan tasarımcı olmaktan da çok memnunum. Böyle mutlu ölebilirim. Sizce Türk filmlerinin dünya sinemasındaki yeri nedir? Amerikalılar Türk sinemasına nasıl bakıyor? Dünya sinemasında önemli bir yeri olmaya başladı. Zeki Demirkubuz, Fatih Akın, Ferzan Özpetek ve Nuri Bilge Ceylan çok iyi yönetmenler. Dünyada tanınıyorlar ve biz de göğsümüzü gere gere anlatıyoruz. Ama Amerikalılara gelince durum biraz farklı, burada sinemamızı tanıtacak hiçbir şey yapmamışız, yıllardır. Türk Film Konseyi’nin (www.turkishfilmcouncil.com) kuruluş amaçlarından birisi de bu zaten. Sadece son iki yıldır Santa Monica’da düzenlenen ‘Locations Fuar’nda Türkiye’yi temsil etmemiz ve aldığımız ikincilik ödülü bile çok önemli bir başarı. Bu konuda yapılması gereken çok önemli işler var. Bir iki ay içerisinde Turkishfilmtalents.com web sitesini açıyoruz ve burada Türk yeteneklerini Amerikalı yapımcılar ile buluşturacağız. Türk filmlerini, oyuncularını ve afişlerini nasıl buluyorsunuz? Türk filmlerinin bir kısmını çok beğenerek izliyorum. Türk olduğum için doğal olarak bize ait olan duyarlılıkları bana daha yakın geliyor. Özellikle 14 yıldır yurtdışında yaşayınca bu konularda daha çok “açık yara” ile geziyorsunuz ama doğrusu çok kötü film de yapılıyor. Geçen yıl Antalya Film Festivali jürisinde yer alma şansım oldu. 10 günde yaklaşık 20’ye yakin film izledim. İnanılmayacak kadar kötü filmler de vardı. Türk oyuncularının bazılarını çok yetenekli buluyorum. Özellikle gençlerin arasında inanılmaz yetenekler var. Bence Türkiye piyasasında yanmadan Hollywood’da şanslarını denemesi gerekenler var. Bu yarışa ne kadar önce başlarsanız o kadar çok yol alma şansınız var. Özellikle Hollywood’da Orta Doğu konulu film yapımına ilgi varken bu fırsatı değerlendirmeli. “Türk Film Yetenekleri” web sitesi bu alanda önemli bir platform olacak diye düşünüyorum. Türk afişlerinde de önemli bir gelişme olduğunu izliyorum. G Osmanlı Cumhuriyeti. Bu sezon yine Türk filmi seyredeceğiz... Türk sineması bu sezon da iddialı. 30’a yakın Türk filmi vizyona girmeyi bekliyor. Bir o kadar film de yoğunluk nedeniyle dağıtımcılardan gösterim tarihi almak için sırada. Hâlâ çekimleri devam eden filmler de var. Tatil Kitabı, A.R.O.G, Osmanlı Cumhuriyeti, Üç Maymun ve Süt ise sezonun öne çıkan tamamlanmış filmleri... Deniz Yavaşoğulları İş Arıyoruz. ÖDÜLLÜ FİLMLER GİTMEK: Hüseyin Karabey ilk filminde gerçek bir hikâyeden kentli bir kadının Doğu’yu keşfini ele alıyor. Ayça Damgacı’nın İstanbul Film Festivali En İyi Kadın Oyuncu ödülü başta olmak üzere kadın oyuncu ödüllerine ambargo koyduğu film 19 Eylül’de seyirci ile buluşacak. Hüseyin Karabey ise bu filmle, New York Tribeca Film Festivali’nde En İyi Yönetmen Ödülü’nü, Kudüs Film Festivali’nde Uluslararası Film Eleştirmenleri Birliği (FIPRESCI) Ödülü’nü; Ermenistan’da düzenlenen Altın Kayısı Film Festivali’nde de ‘FIPRESCI’ ve “Ekümenlik Özel Jüri Ödülü”nü kazandı. NOKTA: Derviş Zaim’in geleneksel minyatür sanatını içeren “Cenneti Beklerken”den sonra çektiği bu film, bir zamanlar işlediği bir suç yüzünden azap çeken ve çektiği azaptan kurtulmaya çalışan bir adamın hikâyesini anlatıyor. Ahmet, yakın bir arkadaşı yüzünden tarihi değeri yüksek bir Kuran’ın çalınmasına bulaşır. Kalkıştığı bu iş onu hiç istemediği bir noktaya sürükler. “Nokta”, geleneksel Osmanlı hat sanatının da organik bir biçimde dahil olduğu bir film ve tıpkı bu sanat gibi tek ve kesintisiz bir plândan oluşuyor. İçeriğinde ise, suç ve ceza, görev ve sorumluluk, kötülük, gelenekten yararlanma gibi konuları tartışmaya açıyor. Zaim’e Kültür ve Turizm Bakanlığı Yılın En İyi Türk Yönetmeni ödülünü getiren filmin sonbaharda vizyona girmesi bekleniyor. Nokta’nın oyuncuları ise Mehmet Ali Nuroğlu, Serhat Kılıç ve Settar Tanrıöğen. TATİL KİTABI: Apartman adlı kısa filmiyle pek çok ödül alan Seyfi Teoman’ın, Tatil Kitabı filmi 12 Eylül’de vizyona girecek. Bulut Film ve Seyfi Teoman’ın ilk uzun metraj çalışması olan filmin başrolünde, tiyatro ve sinema oyuncusu Taner Birsel oynuyor. Filmin, Birsel dışındaki oyuncuları ise amatör veya yarı amatör oyuncular. Tatil Kitabı, Silifkeli bir ailenin bir yaz boyunca başından geçenleri, daha çok ailenin küçük oğlu Ali’nin bakış açısını ön plana çıkararak anlatıyor. Filmin olay örgüsü, Ali’nin sert mizaçlı babası Mustafa ile ailenin diğer üyeleri arasında yaşanan gerilimler üzerine kurulu. İstanbul’da askeri lisede okuyan büyük oğlu Veysel’in askeriyeyi yarıda bırakarak üniversite sınavına girme isteğine şiddetle karşı çıkan Mustafa, çekingen ve içine kapalı bir çocuk olan Ali’yi de yaz tatilinde çalışıp kendisi gibi ticaret öğrenmeye zorlar. Mustafa’nın kendisini aldattığından şüphelenen eşi Güler’le ve geçmişte şehirde şansını denemiş, ama tutunamayıp Silifke’ye dönerek baba mesleğini sürdürmek zorunda kalmış kardeşi Hasan’la arasında bir gerginlik vardır. Tüm bu gerginlikler, limon tüccarı olan Mustafa’nın, iş için gittiği Ürgüp’ten dönerken, beyin kanaması geçirip komaya girmesiyle geri plana itilir. Başta, aileyi bir arada tutmak için Mustafa’nın yerini almak zorunda kalan Hasan olmak üzere, filmdeki karakterler belirgin bir şekilde değişir. Tatil Kitabı, 27. Uluslararası İstanbul Film Festivali, Ulusal Yarışma Bölümü’nde Kültür ve Turizm Bakanlığı Yılın En İyi Türk Filmi Ödülünü, 54. Taormina Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü’nü, Slovak Cumhuriyeti’nin Trencin ve Teplice şehirlerinde düzenlenen Artfilm Uluslararası Film Festivali’nde de En İyi Film ödülünü kazandı. ÜÇ MAYMUN: Nuri Bilge Ceylan’a Cannes’da en iyi yönetmen ödülü kazandıran film, 24 Ekim’de seyirci karşısına çıkacak. Yavuz Bingöl, Hatice Aslan ve Ahmet Rıfat Şungar’ın rol aldığı bu filmde, patronunun trafik kazası suçunu üstlenen şoförün ailesinin parçalanma süreci anlatılıyor. G Gölge. Süt. T A.R.O.G. Emrah Yücel bir tasarımcı. Filmlerin tanıtım kampanyalarını yürütüyor. Kill Bill, Saatler, Frida, Hero, Muhteşem Dörtlü bu filmlerden sadece birkaçı. Mel Gibson, Brad Pitt, Julianne Moore gibi pek çok ünlünün web sitelerinin tasarımı da onun elinden çıkıyor. Ona göre başarının sırrı basit; “Hedef koyup, doğru zaman dilimlerine bölerek çalıştığınızda ulaşılamayacak Emrah Yücel ve afişleri... Kolaj: Derya Polat Bozkırda Deniz Kabuğu. Ayakta Kal. hedef yok bence” diyor. C M Y B Aşk Tutulması. ürk Sineması bu sezon yine çok iddialı. Hem nitelik, hem de nicelik açısından gitgide gelişen Türk sineması bu yıl da Hollywood filmleriyle yarışacak. 30’a yakın Türk filmi vizyona girmeye hazırlanıyor. Bu arada çekimleri hâlâ devam eden filmler de var. Örneğin, Şahan Gökbakar Recep İvedik’in yeni serüvenini çekiyor. Abdullah Oğuz “Sıcak”, Ezel Akay “Herşeyin Bittiği Yer”, Derviş Zaim “Nokta” filmleriyle çıkacak karşımıza. Birçok filmin çekimleri de çoktan bitti. Dağıtımcılar sinemacılara gösterim tarihi vermekte zorlandığı için hâlâ vizyon tarihi belli olmayan filmler var, ama eylülden marta kadar beyazperdede Türk filmlerinin eksik olmayacağı ve yine çok seyirci çekeceklerine şüphemiz yok. İşte bu sezonun Türk filmleri.... A.R.O.G: Cem Yılmaz’ın yazıp yönettiği filmde G.O.R.A’nın kahramanı Arif’in yontma taş çağındaki macerasını izleyeceğiz. 5 Aralık’ta seyirci karşısına çıkacak. AŞK TUTULMASI: Film, 24 Ekim’de vizyona çıkacak. Filmin yönetmeni Murat Şeker, oyuncuları ise Tolgahan Sayışman Fahriye Evcen, Suzan Aksoy, Ayten Uncuoğlu, Murat Akkoyunlu ve Yasemin Öztürk... Uğur (Tolgahan Sayışman), 30’lu yaşlarında kendi halinde, Fenerbahçe’ye tutkuyla bağlı, güler yüzlü genç bir adamdır... Annesi, babasının ölümünden sonra sevgilisi olmayan Uğur’un evlenmesini ister oysa Uğur yalnız başına olmaktan memnundur. Pınar (Fahriye Evcen) ise 25 yaşında, güzel bir kızdır. Annesinin ve babasının gözdesi olan Pınar aynı zamanda kariyer sevdalısı, bir de astım hastasıdır. Pınar’la Uğur birbirlerine âşık olurlar ve macera başlar... AVANAK KUZENLER: Bu gençlikkomedi filminin yönetmeni “Hırsız Var” filminden tanıdığımız Oğuzhan Tercan. Yağmur Atacan, Alp Kırşan ve Paşhan Yılmazel’in başrolleri paylaştığı Avanak Kuzenler, Eylül’de gösterime girecek. AYAKTA KAL: Ayakta Kal’ın başrollerini Mehmet Aslan ve Sinem Kobal paylaşıyor. Devlet lisesinde okuyan gençlerle, özel okulda okuyan öğrenciler arasındaki sınıf çatışmalarının anlatıldığı bu filmde, Aslan ve Kobal’a genç oyuncular Irmak Ünal, Okan Karacan, Ozan Aydemir ve Oğuzhan Yıldız eşlik ediyorlar. Yönetmenliğini Adnan Güler’in yaptığı gençlik filmi Eylül’de vizyona girecek. DEVRİM ARABALARI: Tolga Örnek’in çekimleri Beykoz’da yapılan filminde Cemal Gürsel’in emriyle Türk mühendis ve bilim insanlarının Türk malı araba yapmasının öyküsü anlatılıyor. Film 24 Ekim’de vizyona girecek. GÖLGE: Müzisyen, ressam ve yönetmen Mehmet Güreli’nin ilk uzun metrajlı filmi Gölge, Türk edebiyatının önemli yazarlarından Peyami Safa’nın intihar, şüphe, kıskançlık, dostluk ve aşk hakkındaki, “kara film bahçelerini binlerce defa arşınlamış” Selma ve Gölgesi romanından uyarlanmış. Film, gizemli bir kadının planlarını gizlice uygulamasını anlatırken, iki yakın erkek arkadaşın nasıl olup da usulca ve bilinçsizce birbirini yok edecek birer canavara dönüştüğünü gösteriyor. Nilgün Önes’in senaristliğini yaptığı filmde Görkem Yeltan (Selma), Kaan Çakır (Nevzat), Serkan Ercan (Halim), Memet Ali Alabora, Alper Kul, Ünal Silver, Hikmet Körmükçü, Zeynep Konan ve Ali Pınar oynuyor. GÖLGESİZLER: Hasan Ali Toptaş’ın aynı adlı romanından sinemaya uyarlanan filmde Ümit Ünal, ilk defa İstanbul dışına çıkıyor. Filmin 2009 ilkbaharında vizyona girmesi planlanıyor. HADİ GARİ CUMHUR: Hikâyenin geçtiği Bodrum yöresinde aileler, tek geçim kaynağı zeytinlik ve portakal bahçelerini erkek çocuklarına, bataklık olduğu ve işe yaramadığı için deniz kenarlarını da kız çocuklarına devrederlerdi. Seksenli yıllardan sonra yörede patlayan turizm, kız çocukları ile evlenen damatların kaderini değiştirdi. Haliyle kayınbiraderlerinin de! Cumhur, ablasına bırakılan araziyi eline geçirmeyi kafasına koymuştur, ancak amacı otelden çok turist kadınlara ulaşmaktır... Gerçek bir hikâyeden yola çıkılarak çekilen bu filmde, Harun Özakıncı hem yönetmen hem de oyuncu olarak karşımıza çıkıyor. HAYAT VAR: Reha Erdem’in çektiği ve Elit İşcan, Erdal Beşikçioğlu ve Levend Yılmaz’ın rol aldığı film, 17 Ekim’de gösterimde. HER ŞEYİN BİTTİĞİ YER: 17 Ağustos depreminde göçük altında kalan Sami Dündar’ın kitabından sinemaya uyarlanan filmi Ezel Akay çekecek. Çekimleri yeni başlayan filmin başrolünde Okan Bayülgen ile Meltem Cumbul rol alacak. İŞ ARIYORUZ: Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri olan işsizlik, kara komedi türündeki “İş Arıyoruz” filmine konu oldu. Filmin yönetmeni Eşref Dinçer, işsiz kaldığı süreyi konusu iş aramak olan bir film çekerek değerlendirdi. “İş Arıyoruz” Eşref Dinçer’in ilk uzun metrajlı filmi. Gençlerden kurulan oyuncu kadrosu da amatörlerden oluşuyor. Film senaryosundan yapım aşamasına kadar mütevazı bütçelerle çekilmiş ve birçok ihtiyaç filmin yapımcısı Mehmet Ulusoy’un arkadaş çevresi tarafından desteklenmiş... Eşref Dinçer, Türkiye’de iş bulabilmek için düşülen garip durumları ve kariyer peşinde koşanların hikâyelerini eleştirel bir bakış açısıyla anlatan filmin, iş arayanların ve işinde yükselmek isteyenlerin filmi olduğunu belirtiyor. Dinçer, “Türkiye’de iş bulabilmek için düşülen garip durumları ve kariyer peşinde koşanların hikâyelerini anlatıyoruz. Tabii bir yandan da fikir hırsızlığını, hileyi, şantajı eleştirel bir bakış açısıyla ti’ye alıyoruz. Film, kara komedi türünün Türkiye’deki ilk örneği olacak” diyor. Nokta. Üç Maymun. Avanak Kuzenler. Filmin konusu ise şöyle: Sürekli iş görüşmesine gittikleri halde bir türlü iş bulamayan dört genç, Joker isimli bir şirketin iş görüşmesinde bir araya gelirler. Bu dört kişiden birinin işe alınması şirket çalışanlarından Banu ve Murat’a yükselme şansı tanımaktadır. Sadece bir kişi işe alınacak ve sadece bir çalışan yükselecektir. Ve kıyasıya çekişme başlar. Buradaki en büyük gizem, ise bu şirketin ne iş yaptığının bilinmemesidir... NEKRÜT: Nekrüt adlı gezegenin yönetim konseyi, gezegenin adının tersten okunduğunda Türken olduğunu fark edince, özel bir ekibi dünyaya, Türkiye’ye göndermeye karar verir. Üç yetişkin ve bir çocuktan oluşan ekibin, Türkiye’ye ayak bastığı ilk andan itibaren başından olmadık olaylar geçer. Olayların kendi içinde komik akışı sona doğru, Nekrütlülerin yaşadıkları gezegende bilmedikleri duyguları öğrenmeleri ile sonuçlanır: Sevgi, aile ve fedakârlık... Yapımcılığını Kat Yapım, Sebahattin Kat ve Veysi Dündar’ın üstlendiği, yönetmenliğini Ulaş Ak’ın yaptığı filmin oyuncuları ise Nuri Alço, Erol Günaydın, Mustafa Topaloğlu, Ferhat Yılmaz, Erkan Taşdöğen, Selahattin Taşdöğen, Gamze Gözalan, Sinan Bengier, Başak Sayan, Duygu Çetinkaya, Misak Toros, Yıldırım Öcek ve Özlem Hasgül. Film, 14 Kasım’da vizyona girecek. OSMANLI CUMHURİYETİ: Acaba Osmanlı İmparatorluğu yaşamaya devam etseydi şimdi nasıl bir hayat sürerdik? Bu kurgu üzerine inşa edilen filmin en büyük kozu, başroldeki Ata Demirer. 21 Kasım’da vizyona girecek filmde Ankara’nın epey “taşlanması” bekleniyor. PANDORANIN KUTUSU: Yeşim Ustaoğlu’nun çektiği filmde Derya Alabora başrolde oynuyor. Film ilk olarak Antalya’da gösterilecek, martta da seyirciyle buluşması planlanıyor. SONBAHAR: Yönetmenliğini ve senaristliğini Özcan Alper’in üstlendiği Sonbahar Aralık’ta gösterime girecek. Filmde Onur Saylak, Megi Aboulzade, Serkan Keskin ve Gülefer Yenigül oynuyor. Yusuf, 1992’de, 22 yaşında girdiği cezaevinden 12 yıl sonra çıkıp köyüne gelir. Aslında iki yıl daha yatması gerekir, fakat orada verem hastalığı geçirir ve F Tipi hapishane sistemine karşı yapılan ölüm orucu eylemlerine katılınca hastalığı iyice kötüleştiği için serbest bırakılır. Yusuf’u, cezaevinden çıkıp geldiği köyünde bir tek yaşlı ve hasta annesi Rukiye Hanım beklemektedir. Babası kendisi cezaevindeyken ölmüş, ablası ise evlenmiştir. Yusuf’un hastalığından habersiz annesinin kendisi de ağır hastadır ve ölmeden Yusuf’u evlendirmek ister. Yusuf birkaç ay sonra öleceğini kimseye söyleyemezken, içindeki hesaplaşmayı da tek başına yaşamaktadır. Bir gece, karşısına köyden arkadaşı Mikahil’in ısrarı ile gittiği, ilçedeki meyhanede konsomatris olarak çalışan Gürcü kızı Elka çıkar. Olduğundan farklı ve rahat görünmeye çalışan Elka istemeden girdiği ilişkiler ağına rağmen ruhunu koruyabilmiştir. Elka, o gece davet edildiği içki masasında kendisiyle aynı yabancılığı paylaşan Yusuf’tan etkilenir. Kısa bir süre sonra birbirlerine âşık olurlar. Yusuf için bu aşk, melankolisini arttıran umutsuz bir durumdur. Elka ise bavulunu toplamış, oralardan kaçıp gitme düşüncesiyle hesaplaşmaktadır... SÜT: Yumurta filminin yönetmeni Semih Kaplanoğlu, “Yusuf” üçlemesinin ikinci halkasında ana karakterinin ilk gençlik yıllarına gidiyor. Filmde Başak Köklükaya ile Melih Selçuk başrol oynuyor. Filmi ilk olarak Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde izleyeceğiz. VİCDAN: Erden Kıral, Nurgül Yeşilçay, Murat Han ve Tülin Özen’in başrol oynadığı filmin, kasım ayında seyirciyle buluşması planlanıyor. G VİZYON TARİHİ BELLİ DEĞİL... ALİ’NİN SEKİZ GÜNÜ: Zeynep’in Sekiz Günü ile festivallere de katılan Cemal Şan, bu sefer içe kapanık bir erkeğin hikâyesini anlatacak. Çekimleri tamamlanan filmde Serdar Orçin, Ufuk Bayraktar, Uğur Polat rol alıyor. BOZKIRDA DENİZ KABUĞU: Ahmet Uluçay, sağlık sorunlarına inat ikinci filmini tamamlamak üzere. Yine amatör oyuncularla çalışan yönetmen, bir çobanın tutkulu aşkını anlatacak. ÇINGIRAKLI TOP: Görme özürlülerden oluşan bir futbol takımının Atina’daki olimpiyatlara gitme mücadelesini anlatan filmin kamera arkasında Egemen Ertürk var. Burak Onal, İpek Özkök, Zihni Göktay, Erkan Taşdöven, Soydan Soydaş oynuyor. FIRTINA: “Fotoğraf” filmiyle tanınan Kazım Öz, ikinci filminde 90’ların başında İstanbul Üniversitesi’ndeki Kürt gençlerin yaşadıklarını anlatıyor. GÖKTEN ÜÇ ELMA DÜŞTÜ: Raşit Çelikezer’in ilk uzun metraj filminde İsmail Hacıoğlu, Bennu Yıldırımlar ve Türksoy Engür oynuyor. HAYATIN TUZU: Murat Düzgünoğlu’nun çektiği “Hayatın Tuzu”, Bitlis’te tek düze yaşamlarını renklendirmeye çalışan aile fertlerinin hikâyesini anlatıyor. Filmde Levent Ülgen, Güzin Çorağan, Görkem Kanbolat, Şener Kökkaya ve Erol Demiröz rol alıyor. NEFES: Levent Semerci, 2.365 metre yükseklikteki bir röle istasyonunu korumakla görevli bir yüzbaşının 40 kişilik bir timinin yaşadığı acıları, sevinçleri ve yaşam mücadelesini anlatıyor. SON BULUŞMA: Nesli Çölgeçen uzun bir aradan sonra bir belgeselle seyirciyi selamlayacak. Film, üç İstiklal Savaşı gazisinin, Çorumlu Ömer Küyük, Eskişehirli Yakup Satar ve Konyalı Veysel Turan’ın yaşadıklarını anlatıyor. USTA: Yetkin Dikinciler, Fadik Sevin Atasoy, Şevket Çoruh’un rol aldığı, Bahadır Karataş’ın yönettiği filmin çekimlerine Eskişehir’de başlandı. G C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear