Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
R PAZAR 3 4/10/07 16:02 Page 1 PAZAR EKİ 3 CMYK 7 EKİM 2007 / SAYI 1124 3 tan Budizm’le Tibet kültürü uzmanı Michael Aris’le evlendikten sonra tanıştı. Politik eylemlerini yaparken gösterdiği şiddet karşıtı tutum Budizm felsefesine yakın olmasının bir sonucu. İki de çocuğu olan Suu Kyi, 1988’de İngiltere’den ülkesine döndüğünde ülkenin başındaki General Ne Win, görevini bırakmaya hazırlanıyordu. Ulusal Demokrasi Birliği’nin kurulmasına ön ayak olan Suu Kyi, yeni bir askeri cunta yönetimi ele geçirince tutuklanarak daha sonra sık sık karşılaşacağı ev hapsi cezalarının ilkine çarptırıldı. 1990’daki genel seçimlerden Ulusal Demokrasi Birliği ezici bir şekilde galip çıktığında ev hapsi sürüyordu. Seçim sonuçlarına göre başbakan olması gerekiyordu, ancak cunta sonuçları geçersiz saydı ve Ulusal Demokrasi Birliği’nin başkanının ev hapsinin sürmesine karar verdi. 1992’de ülkesinin demokratikleşmesine katkısı nedeniyle Nobel Barış Ödülü’ne layık görülen Suu Kyi, 1995’te serbest bırakıldı. Ancak İngiltere’ye ailesini görmeye giderse yeniden ülkeye girişine izin verilmeyeceği bildirildi. 1997’de prostat kanserine yakalanan Michael Aris’e ise ülkeye girmesi için vize verilmedi. Suu Kyi, 1999’da ölen kocasını bir daha göremedi. Partililerle görüşmesi yasaklanan Suu Kyi, 2000’de yeniden ev hapsi cezasına çarptırıldı. 2002’de batılı ülkelerin baskısıyla yeniden özgürlüğe kavuştu, ama 2003’te aracına hükümet destekli bir grupca saldırı düzenlendi. Birçok yandaşının hayatını kaybettiği kazadan sağ kurtulmayı başaran Suu Kyi, 2004’de partililerle görüşmeyi kesmediği gerekçesiyle yeniden ev hapsi cezası aldı. O günden bu güne kadar Birleşmiş Milletler yetkililerinin ve diğer ülke temsilcilerinin çabalarına rağmen serbest bırakılmadı. Bu yılın Mayıs ayında tüm dünyadan 59 lider, Suu Kyi’nin serbest bırakılmasını isteyen bir bildiriye imza attı. Son olaylar sırasında, 27 Eylül’de, generaller, muhaliflerin Suu Kyi’nin evinin önünde bir araya gelmesine izin verdi. 28 Eylül’de ise resmi olarak doğrulanmasa da 62 yaşındaki liderin hapse atıldığı haberi ajanslara düştü. Aynı gün sürgündeki Ulusal Demokrasi Birliği’nin sözcüsü Sei Kim, liderlerinin yaklaşık bir haftadır hapiste olduğunu açıkladı. Suu Kyi’nin ve Myanmar’ın bundan sonraki akıbeti belli değil, ama ilerde bir gün ülke cunta yönetiminden kurtulursa Suu Kyi’nin yaptıkları çok daha iyi anlaşılacak. Ulusal Demokrasi Birliği Partisi’nin başkanı nerede? Burmalıların teyzesi Suu Kyi Deniz Ülkütekin irmanya, Burma ya da Myanmar. Güneydoğu Asya’da yer alan yaklaşık 45 milyon nüfuslu ülkedeki karışıklık sırf isimle alakalı değil. Bugüne kadar yazılıp çizilenler hep aynı. Askeri cuntanın yarattığı büyük birader korkusu ve demokratik bir hükümetin yokluğu. Yine de ülkenin herhangi bir adının yanında demokrasi yazıp internette arama yaptığınızda karşınıza yüz binlerce veri geliyor. 1990’da yapılan ilk genel seçimler, Ulusal Demokrasi Birliği partisinin oyların yüzde seksenini alarak iktidara gelmesi ve askerlerin seçimi geçersiz sayarak parti liderlerini tutuklaması... 1962’den bu yana, yani 45 yıldır askeri diktatörlükle yönetilen ülkede en büyük kıyımlardan biri 1988’de yaşandı. Demokrasi talep eden göstericileri bastırmak için şiddet kullanıldı ve üç bin kişi öldü. Burma bugünlerde yine çatışmalarla gündemde. Askeri hükü B metin yaptığı petrol zamlarını protesto eden Budist rahiplere ateş açılması yeni eylemlere kapı araladı ve on binlerce kişinin katıldığı kitle gösterileri düzenlendi… Protestonun nedeni de petrol zammı olmaktan çıkıp cunta yönetimini devirme isteğine dönüştü. Budist rahipler askeri iktidara son vermeye kararlı. İktidarın her türlü haberleşmeyi önlemesi, çatışmalarda kaç kişinin öldüğünün bilinmemesi bu kararlılığın vardığı noktanın görülmesini engelliyor, ama rahipler amaçlarına ulaşırlarsa, iktidarın kimde olacağı belli: Aung San Suu Kyi. Türkçe’ye teyze olarak çevirebileceğimiz Daw lakabıyla bilinen Kyi Ulusal Demokrasi Birliği’nin başkanı. Hayatını, ülkesine demokrasiyi getirmeye adayan bu kadın, yıllarını ev hapsinde geçirdi. Aung San Suu Kyi, 1945 doğumlu. Ülkenin önemli politikacılarından olan annesi Khan Kyi, Myanmar’ın Hindistan büyükelçiliğine atanınca ilköğretimi bu ülkede tamamladı. Daha sonra Oxford’daki St. Hugh’s Koleji ve Londra Üniversitesi’nde geçirdiği yıllar geldi. 1972’de Myanmar hükümetinde çalıştı. Suu Kyi hayatında önemli bir yer tu ÖZGÜRLÜK İÇİN... Suu Kyi 9 Mart 2003’te, özgür olduğu nadir dönemlerden birinde ABD’nin Parade dergisinde yayınlanan mesajında demokrasi savaşının kendisi ve “Burma” demeyi yeğlediği ülkesi için ne ifade ettiğini çok iyi anlatıyor: “Burma’daki gezilerim sırasında insanlara neden demokrasi istediklerini sorduğumda verdikleri cevap genelde aynı oluyor, ‘Çünkü özgürlük istiyoruz’. Bunaltıcı bir hissin kaderleri olmadığını bilerek yaşamak istiyorlar. Gücünü silahlardan alan bir otoritenin günlük yaşantılarını emirlerle kontrol etmesini istemiyorlar. Gençlere özgürlükle ne demek istediklerini sorduğumda, bana akıllarından geçeni söylemek istediklerini anlatıyorlar. Zihinlerini zorlamayan eğitim sisteminden duydukları rahatsızlığı dile getirmek istiyorlar. Tartışmak ve yorum yapabilmek, yüzlerce ya da binlerce kişi bir araya gelip şarkı söyleyebilmek, bağırmak istiyorlar. Burma’nın gençleri, gençliklerinin tüm canlılığını, umutları, belirsizlikleri, kibirliliği, hayalleri, asiliği, zorlukları, gerginlikleri ve mükemmelliğiyle birlikte dışa vurmak istiyorlar. Burma’nın kadınları ne istiyor? Bana, evi çekip çevirmeyi işkenceye dönüştüren fahiş fiyat artışlarından kurtulmak istediklerini anlatıyorlar. Kocalarının, düşünceleri yüzünden cezalandırılacağı endişesinden ya da çocuklarının iyi bir yaşam fırsatı olmayacağını düşünmekten kurtulmak istiyorlar. Ailelerine destek olmak için vücutlarını satmaktan çok, ama çok uzak olmak istiyorlar. Çiftçiler ve köylüler, bildikleri gibi ekip biçmek istiyorlar ya da devlete insafsızca düşük fiyatlara satmadan ürünlerine istedikleri fiyatı verebilmeyi umuyorlar. Anlaşılmaz otoritenin yüklerini ağırlaştırmasını istemiyorlar. Ve biz Ulusal Demokrasi Birliği’ne gelince... Ülkemizi özgür kılmak için neden bu kadar çok çalışıyoruz? Biliyoruz ki demokrasi, değerini koruması için düzenli olarak parlatılması gereken bir mücevher. Çalınmasını ve zarar görmesini önlemek için demokrasi korunmalı ve devamlı uyanık kalınmalı. İnsanlar bana evde hapis olmanın nasıl bir şey olduğunu soruyor. Önce 6 yıl, sonra 19 ay. Bu kadar süre ailemden ve arkadaşlarımdan uzak kalmaya nasıl dayanabilmiştim? Çok komik. Diyorum ki sıkıyönetim yanlısı bir devlette sadece vicdan mahkumları gerçekten özgürdür. Evet, haklarımız için normal bir hayatı feda ettik, ancak insanlığımızın en değerli kısmına yani vicdanımıza karşı dürüstüz. İnsanlarım için isteğim şu. Gerçek özgürlüğün güvenlikte olması ve gerçek güvenliğin özgür olması. Korkunun kötürüm eden prangasının yok olduğunu görmek istiyorum. Burma’nın insanları özgür olarak başları dik gezebilirler. Onların birlik içinde mutlu bir toplum inşa etmek için çabaladığını ve bundan zevk aldığını görmek istiyorum...”