23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

R PAZAR 5 18/10/07 15:56 Page 1 PAZAR EKİ 5 CMYK 21 EKİM 2007 / SAYI 1126 5 Dünyanın kalbi durmasın Ali Deniz Uslu reenpeace’in yaklaşan küresel felaketi hatırlatmak için Ağrı Dağı’nda inşa ettiği Nuh’un Gemisi gibi Aydilge’nin mesajı da aynı: “Dünyanın Kalbi Durmasın!” Aydilge bu çalışmasını “hayatımda yaptığım en anlamlı iş” diye tanımlıyor. Greenpeace’den Yeşim Aslan da yaratıcı eylemlerle tavrını koyan Greenpeace için müziğin yeni, ama çok etkili bir ileti aracı olduğunu söylüyor. Son on yılda sera gazı artışında Avrupa’da birinci sırada yer alan Türkiye’nin nükleer enerji sevdasından da bir an vazgeçmesi gerektiğini de özellikle vurguluyor. Yeşim Aslan, “Greenpeace’in kapısı, bağımsız ve barışçıl herkese açık. Yeter ki harekete geçecek kadar kararlı olsunlar” diyor. “Dünyanın Kalbi Durmasın” parçasını ne zaman yazdınız? Aydilge: Sosyal amaçlı yapılan şarkılara insanlar genelde mesafeli yaklaşırlar. Günümüzde her şey çıkar amaçlı ve ticari zihniyetle yapıldığı için önceleri ben de çekindim, ama sonra çok saçma bir şey düşündüğümü fark ettim. İyi ve doğru bir şey yapıp hareketsiz kalmanın ne kadar tehlikeli G Şarkıdan bahsedelim. Müzik gençlere ulaşmakta etkili bir iletişim aracı. Çünkü epey vakitlerini alıyor. Aydilge:Gençler müzikle de çok fazla zaman geçiriyorlar. Biz de müziğin mesajımızı iletmede çok doğru bir araç olduğunu düşünüyoruz. Bir şarkı ile neyi değiştirebiliriz dememek gerekli. Zaten müzik kanallarından ziyade haber kanallarındasınız. Aydilge: Haber kanallarından oldukça destek aldık. Bazı müzik kanalları ise en başından beri arkamızdaydı, bazıları ise sosyal sorumluluk projelerine yer vermedikleri için bizi istemediler. Ben bu şarkının her kanalda yer alması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü herkese ulaşmamız gerekli. Sonuçta alternatif olsak da popüler kültürün içindeyiz. Yani eleştirdiğimiz o sistemin içine girip, onun araçlarını kullanarak eleştirimizi yapmak zorundayız. Yeşim: Mesajımız Türk hükümetine. Biz iklim değişikliği ile ilgili 15 yıldır çalışıyoruz. Ne yazık ki iklim değişikliği birebir hissedildiği zaman bir panik havası yaşanıyor, ama sonra insanlar buna da alışıp hayatlarına devam ediyorlar. İyi niyetli çabalar elbette var, ama yeterli değil. Biz on yıldır da yenilenebilir enerjilere geçiş yapılması için uğraş veriyoruz. göremeyiz. Şimdi günü kurtarma adına alınan önlemler var. İşler normale döndüğünde herkes yine kendi bildiğini yapacak. Türkiye’nin de küresel ısınmaya katkısı hiç az değil. Nedir durum? Yeşim: Türkiye Kyoto’ya imza atmayan, bu sorumluğu kabul etmeyen üç ülkeden biri. Hem bununla da kalmayıp son on yılda sera gazı artışlarında Avrupa’da birinci. Basit önlemlerle kimseyi kandırmamamız gerekiyor. Zaten biz gerçek önlemler almazsak kuraklık karşılaşacağımız sonuçlar arasında en iyisi bile olabilir. Ateşli Kongo hastalığı bile iklim değişikliği ile doğrudan ilgili. İtalya’da yayımlanan bir rapora göre iklim değişikliğinin çok etkileyeceği denizlerden biri Akdeniz. Önümüzdeki yıllarda Akdeniz’in tuzlu bir göle dönüşeceği belirtiliyor. Yani durum çok ciddi. Aydilge ile başka çalışmalarınız olacak mı? Yeşim: Aydilge de artık bu yolun savaşçısı. Bizim kapımız bağımsız ve barışçıl herkese açık. Yeter ki harekete geçecek kadar kararlı olarak bize gelsinler. Aydilge, “Dünyanın Kalbi Durmasın!” şarkısıyla küresel ısınmaya karşı duruyor. Hükümet başta olmak üzere herkesi harekete çağırıyor. Sanatçıya destek veren Greenpeace de hâlâ Kyoto Sözleşmesi’ni imzalamayan Türkiye’nin çevre adına verilmiş sözlere değil, atılacak ciddi adımlara ihtiyacı olduğunu söylüyor. olduğunun farkına vardım. Bu yüzden derdimi en iyi anlayacağını düşündüğüm Greenpeace’e geldim. Şarkımı dinlediler. Şarkım yurtdışına gitti, geldi, onay aldı. Sonra da klip için Greenpeace arşivinden özel görüntüler yolladılar. Çalışmalarınızın masraflarını da kendiniz karşılamışsınız. Aydilge: Bu işi sponsorsuz yaparak tabiri caiz ise kimseye “eyvallah” demek zorunda kalmadım. Bu hayatımda yaptığım en anlamlı işti! Bu çalışmanın bu noktaya gelişini bir de Greenpeace’ın ağzından dinleye bilir miyiz? Yeşim: Greenpeace eylemlerini yaratıcı aktivitelerle yapıyor. Müzik ise bugüne kadar çalışmadığımız bir alandı. Aydilge de sözleri ve müziğiyle bugüne kadar belki de hiç ulaşamadığımız bir kitleye mesajımızı taşıyor. Biliyorsunuz Greenpeace değerlerine ve felsefesine çok bağlı. Asla sponsorluk kabul etmiyor, gerek devlet, gerek bir şirket, gerek bir siyasi parti ile asla çalışma yürütmemek bizim altın kurallarımızdan. Aydilge de bizimle çalışmayı göze alarak belli bir maddi geliri geri çevirdi. Bu aslında çok önemli bir göstergeydi. Her iki tarafın da birbirinden bir çıkarı olmadığı için “gerçek bir iyi niyetle” bu işe başladık. Kyoto anlaşmasını hâlâ imzalamadığımız düşünülürse. Başbakan Erdoğan geçenlerde New York’ta yaptığı açıklamada Kyoto’ya sıcak baktığını söylemesi sevinç verici bir gelişmeydi. Fakat Sayın Erdoğan bu konuda bir yol haritası çizmediği sürece biz tatmin olmayacağız. İklim değişikliği dünyanın karşısındaki en büyük felaket. Kyoto’yu imzalamak bunun ilk adımı ki biz hâlâ bunu bile yapmadık. Yakın zamanda Ağrı Dağı’nda inşa ettiğimiz Nuh’un Gemisi ve Ağrı Bildirgesi’nin amacı da Türk hükümetine ahlaki sorumluluklarını hatırlatmaktı. Artık gerçek adımlar atılmalı, sözlere ihtiyacımız yok. Sözler genelde kirli teknolojiler ve nükleer teşvikler için veriliyor. Yeşim: Türkiye yeterli yenilenebilir enerji kaynaklarına sahip. Tüm bunlara rağmen on yıl sonra faaliyete geçecek, tehlikeli, kirli, maliyetli, ölümcül, yeterli olmayan, yani tüm olumsuzlukları içinde barındıran bir teknolojiye sevdalanmak anlamsız. Biz bunun nedenini Türkiye’nin nükleer lobinin etkisi altında olmasına bağlıyoruz. Aydilge: Türkiye Avrupa’nın en çok rüzgâr alan ülkelerinden biri, ama buna yatırım yapılmıyor. Kuraklık bir sonuç, neden değil. Sonuca odaklanırsak nedenleri Cesaretim var, ama... Berat Günçıkan Fotoğraf: Serkan Yıldız Ekincan Arslan rap dünyasında Sansar olarak tanınıyor. Şarkılarının sözleri sert, küfürlü ve öfkeli. Kendisi ise sakin ve ağırbaşlı… Anlaşılan Ekincan’ın söyleyemediklerini Sansar söylüyor. Daha söyleyemedikleri de var, çünkü o da Türkiye de buna hazır değil... Sansar’ı şimdilik sadece internette dinleyebilirsiniz… S orulara ilk aklına gelen yanıtları veriyor Sansar, aşka aşk, diyor, aileye destek, savaşa ölüm, ölüme kurtuluş, şiddete rap… Giderek daha küfürleşmeye, yumruklaşmaya bulanan rap dünyasının en genç isimlerinden. 18 yaşında. Henüz bir albümü yok, ama internet sayesinde pek de küçümsenmeyecek sayıda hayranı var. Buluşma yerleri Sansarsalvo.net. Dokuz underground albüm, iki klip, bir o kadar da, yazışma… Son albümü 21 Gram’da ise içinden geçtiği yerler var, dinlediği şarkılar, okuduğu şiirler… Kendisinden beş, on, yirmi yıl önce doğanlara “kafası karışık” dedirtecek cümleleri, “duru” bir dille kuruyor. Bir çırpıda sorulmuş soruları, o ağır ağır yanıtlıyor: Gerçek isminiz nedir? Ekincan Arslan. Kaç yıldır rap yapıyorsunuz? 20002001 yıları arasında, 12 yaşında hip hop yapmaya başladım. Önce yabancı rap klipleri izliyordum, sonra kasetler aldım, müziklerin üzerine söz yazmayı denedim. Başlarda bunlar İngilizce sözlerdi, yabancı dilim yetmeyince işi Türkçe’ye döktüm. Müziğinizi internet üzerinden yayıyorsunuz, bu bir tercih mi? Birkaç şirketle görüştüm, iş anlaşma aşamasına geldi, ama bir türlü kısmet olmadı. Ama ben biliyorum ki pek çok plak şirketinin, Rap dünyasının başlıca insanlarının bizden haberi var. Politikayla ilgileniyor musunuz? Bağlandığım bir görüş, sempati duyduğum bir parti yok. Kendime göre görüşlerim var, bunu sağ veya sol diye nitelendiremem, ama insanların dünyanın her yerinde eşit olmaları gerektiğini düşünüyorum. Şarkılarınızda size eşlik eden isimler var, şarkınızda bu isimlerin kimisinin sağdan kimisinin soldan olduğunu söylüyorsunuz… Evet, arkadaş çevremde sağ görüşlü olanlar da var, sol görüşlü olanlar da. Birbirimize saygı duyuyor, beraber müzik yapıyoruz. Ben kendimi orada da bir yerde değerlendirmiyorum. Sağın da solun da eleştirdiğim yanları var… Bir insan ülkesini sevmeli, ama bu demek değil ki insanları ayrı, kendi ırkını ayrı tutsun. Rap’ın sözleri sert, hızlı okumak bu sertliği daha da arttırıyor, bunu nasıl beceriyorsunuz, diliniz nasıl sürçmüyor? Söz yazıp okudukça hız da artıyor, gelişiyor, ama benim seri okumak gibi bir amacım yok, seri okuduğumu da düşünmüyorum. Daha anlaşılır şekilde okumaya çalışıyorum.. Doğaçlama yapma becerinizin kaynağı ne? Bu uzun süredir yaptığım bir şey. Evde sürekli çalışırdım, bir yerden sonra kafiyeler çok kısa bir sürede aklınızda dönmeye başlıyor. Bu o kadar da zor bir şey değil, çalışılınca oluyor. Zamanında ozanlar da bunu yapmış, atışmışlar… Hip hop dünyasındaki atışmalar da sert, canlı yayında kavgalar çıktı, iki yakaya bölündü rap grupları… Bunda rap müziğin pazarda payının artmasının etkisi var mı? Bu rap’le alakalı değil, iş olan her yerde bir kavga var. Sonuçta rap de iş olmaya ve herkes kendisini ön plana çıkarmaya başladı. Ben fazla ilgilenmiyorum, eskiden çok içindeydim, ama artık değilim. İnşallah hepimiz başarılı olur, ekmeğimizi yeriz. En çok gençler, ortaokul, lise çağındaki gençler rap dinliyor, hip hop tarzı giyiniyor, görünüyor… Daha büyüklere müziğinizi dinletmeniz zor mu? Evet, rap Türkiye’de özellikle ortaokul lise çağındaki çocukların yığıldığı bir müzik oldu, ama bizi otuz kırk yaşında insanlar da dinliyor. Hip hop isyankar bir müzik, özellikle gençlerin ergenlik sorunlarını yakalıyor, bazı şarkılardaki melankoli de onları derinden etkiliyor, bu yüzden dinleyicisi daha çok gençler ve inşallah daha da fazlalaşacaklar… Rap’in isyankâr bir müzik olduğunu söylüyorsunuz, evet, siyahların isyanının müziği, ama Türkiye’de pek isyankâr bir havası yok gibi görünüyor, bir öfke var, ama kimi işaret ediyor, belli belirsiz... Neden? Haklı olabilirsiniz, Türkiye’de bazı şeyleri yazmak cesaret istiyor. Son albümünde, sevdiğim için Ahmet Kaya'nın bir şarkısını yaptım, o bile arkadaşlarım da dahil, çok tepki aldı. Diyelim ki cesaretiniz var, üzerinizde baskı da yok, şarkınızda neleri anlatırdınız? Şu anda da cesaretim var, anlatmak istediklerimi anlatabilirim, ama o anlatmak istediğim şeyleri anlatmanın zamanı var. Şimdi anlatırsam olmaz, zamanı gelip de anlattığımda herkes duyacak. O zaman ne zaman gelecek? İnşallah, daha büyük işler yaptığım zaman. Şarkılarınızda Örnek mahallesi var, klibinizi de bu mahallede çekmişsiniz, bu sadece bir şarkı için biçilmiş mekan mı, oralarda yaşadınız mı? Küçükken bir dönem orada yaşadım, şarkıyı da klibin orada çekileceğini düşünerek yazmıştım. Şimdi Üsküdar’da oturuyorum, yakında da Avrupa yakasına taşınacağım… Örnek mahallesi size neyi anlatıyor? Siyasal bir mahalleydi, ben pek anlamıyordum, ama gettoydu. Şarkıda da orada gördüklerimi yazdım, sefaletini, insanların hangi şartlar altında yaşadıklarını. Evet, ben çok zor bir hayat yaşamadım, ama rahat bir hayat da yaşamadım. Ben Örnek mahallesine dikkat çekmek için de öyle bir şey yaptım. Dilinizde inşallahlar bol, ağır ağır konuşuyorsunuz ve çok sakinsiniz, oysa şarkı sözleriniz, müziğiniz alabildiğine sert… Ekincan farklı, Sansar daha farklı biri, yani şizofren bir durum var. Ekincan sakin, siyasetten, kavgadan uzak olmak isteyen biri, ama Sansar daha sert, Ekincan’ın söylemek isteyip de söyleyemediklerini söyleyen birisi. Bu yorucu gelmiyor mu size? Hayır. Bir şarkınızda “Hiçbir şeyi kalmamış adamdan korkulur” diyorsunuz, siz korkulacak adam mısınız? Bir zamanlar öyleydi, ağır psikolojik haller yaşadım. Tedavi gördüm, hala da görüyorum. Hiçbir şeyim kalmamış değildi, belki çok şeyim vardı ama siz bir şey yok gibi görüyorsanız, dünyalar da dönse bir şey değişmiyor. Şimdi bir şeyleri yeniden toparlamaya çalışıyorum.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear