25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

17 NlSAN 2005 / SAYI 995 PAZARIN PENCERESİNDEN Piyano sevişmeleri Selçuk Erez S okağın sahipli, sahipsiz bütün köpekleri peşpeşe, ısrarla havlamasalar ve sabahın bu kadar erken bir saatinde uyanmasaydık farkedemeyecektik. Yola ve ötesindeki ağaçlığa bakan pencereye koştuk. Fransız Konsolosluğu'na ait koruda birisi kuyruklu, ikı, piyanoyu andıran karartı dolaşıyordu . Bunlar ne? Dinozora benziyorlar... Hayır, dinozor filan değiller; sis yoğun olduğundan öyle sanılabilir ama biri kuyruklu bir piyano ! Öteki? O da öyle! Dün gecekı ziyafette mı getirdiler bunları? Bu piyanolar canlı birer yaratık gibi yürüyor, gürültü arttığında ağaçların arasına çöküp ortalığın sakinleşmesini bekliyor, ortama sessizlik hâkim olduğunda da Fransız bahçesindeki beton tenis sahasında birbirlerine saldırıyorlardı: Öncc birbirlerinden uzaklaşıyor, sahanın birer ucuna kadar gidiyor ve sonra birdenbire dönüp birbirlerine doğru biri üç nala, diğeri de dört nala koşup çarpışıyorlardı. Çıkan tahta gıcırtılarından ve her çarpışmanın ardından fırlayan yaylarından çıkan seslerden bu yaratıkların ne kadar acımasız ve gaddar oldukları besbelliydi. Dördüncü saldırıda, biri, yani kuyruksuzu, diğerini ıskaladı ve hızıru alamayarak gitti, gitti, kortun ardındaki dik, uçurumsu bayırdan aşağıya, Marmara Üniversitesi'ne ait eskı binanın damına düştü. l ' Gümbürtü sona erip kalkan toz, toprak çökelince çarpışmanın galibi şöyle bir dikildi, Fazıl Say'ın, piyanoların tellerini eliyle tıngırdatarak çıkardıklarını andıran sesler çıkardı ve ağaçların yoğun oldukları yere yöneldi. Orada üçüncii bir piyanonun varolduğunu ancak o zaman farkettik. Sis nisbeten azalmıştı. Tenis kortunun şampıyonu, bu sefer o ağacı bol yerde, kuşlıık vakti gerçekleşmiş çarpışmayı bulunduğu yeıden izlemış olan üçüncü piyanoya Aksu şarkıları olmasa! Esra Açıkgöz ahide Ersü van der Gaast, Psikoloji eğitimini Hollanda'da almış ve uzun yıllar bu ülkede çalışmış. Şimdi, Nirengi Kişisel Gelişim ve Psikolojik Danışma Merkezi'nde klinik psikoloğu. Çünkü iki yıl önce "insanlarımla birlikte yaşlanmalıyım" deyip Türkiye'ye dönmüş. "Hayatın ortalarında bir kadınım, biraz da yürek insanıyım" diye tanımlıyor kendini Gaast. Bundan kaynaklı bir çalışması var: "Sezen Aksu Şarkılarının Terapötik Kullanımı". Gaast'la Sezen Aksu şarkıları ile insan psıkolojisi arasında kurduğu bağı konuştuk: V ca terapi gbrüyorlar. Sezen Aksu bunu başarıyor, kendisi oluyor. însanlann kendine bile söyleyemediklerinin sözcüsü oluyor. Ya da insanlar, bilinçaltında kontak kuramamışken, onu dinledikten sonra "hah, işte bu" dıyorlar. Aksu, her birimizin ıçinde yaşayan ama yaşamın bir yerlerinde kaybettiğimizle bizi karşılaştırıyor. îşte, ego ile id tekrar birle^tiğinde ve süperegonun sahtelıği açığa vurulduğunda insanoğlu bir kez daha "olmak" uzere yola çıkılıyor. tnsan yaşamak için nasıl kendine izin verir? Kendine karşı sevecen, şefkatli, anlayışlı nırlarını da tanımak ve kabul etmek kişiyi bütünleştirir, özgürleştirir. Burada bireyin hayatı ve hayatında ona değenler önemli. Şarkıların insanlar üzerinde bu kadar etkisi varsa, popüler, anlamsız sözlü şarkılar nasıl etkiliyor insan psikolojisini? ünların bir yerlere değdiğini duymuyorum. Müziğin evrensel bir dili var, insanların ruhlarına değiyor. Mesela, bazı kişilerin direnci çok yüksek oluyor. Bırakın kendilerini ifade etmeyi, kendi duygularıyla bile kontak kuramıyorlar. Bazen terapide gerçekten tıkanıyorlar, ulaşmak imkânsız gibi geliyor. Bu durumlarda denediğim ve ger Bu soruyu iki yıllık gözlemlerimle yanıtlarsam, aslında toplumsal olarak daha açık olmuşuz. Benim gittiğim dönem 1980'liyıllardı. Bu yıllarda "terapiye gitmek" diye bir şey yoktu. Bugün terapiye gitmenin delilerin yaptığı bir şey olmadığı anlaşılmış, günlük hayatını yaşarken acı çeken, bir yerlerde tıkanan insanın başvurduğu bir şey olmuş. Bence 1999'da yaşanan büyük dcprem, psikolojinin ne kadar önemli olduğunu göstermiş. Tabii yaşadığı şehirde bilinmesin diye, başka şehirlerden gelen de oldu. Ancak bunların sayısı çok a/. doğru yürüyordu. Şimdi de ona saldıracak sandık ama hayır, önce etrafını gezdi sonra da birdenbire iki önayakları üstüne dikilip bedeninin yarısıyla bu piyanonun üstüne çullandı ve çalılıkta bekleyen dişi olmalı bu iki piyano değişik besteler çıkararak sevişmeye başladılar. Kedi, köpek sevişmelerinden çok bu civarda sık görülen kaplumbağa flörtünü andıran bir eylemdi bu! Ardından? Piyanolar birbirlerinden ayrıldılar ve sisli koruda kayboldular. Fransız Bahçesi'nin ötesindeki bostanın bahçıvanına "Gördün mü, duydun mu bu sabah olan bitenleri?" diye sorduk. "Oo bu kaçıncı. Sabah çok erken kalkarsan bunları görürsün!" dedı. Nereden çıktı bu piyanolar? Semtin köşklerinde oturan hanım kızlar piyano dersleri alırlar ya.. Bir, iki yıl geçince çoğu sıkılır, yok lise giriş sınavıymış, yok başka şeymiş bırakırlar piyanoları.. Sonra bu ara, buralardan taşınanlar çok, yeni gelenler de bu evlerde fazlaca yer tutan şeyleri bahçeye, arsaya bırakıveriyorlar. Aynen bakamadıkları kedileri sokağa salanlar gibi evlerinden atıveriyorlar bu bir türlü benimseyemedikleri aletleri. Bunlar sokaklarda dolaşmaya alışık olmayan hantal yaratıklardır. Birkaçını Kurban Bayramı'nda ust mahallede oturanlardan biri baltayla doğradı sobasında yaktı. Birkaçı da ormana sığındı. Şimdi de geceleri kayboluyor, sabaha karşı görunüyorlar. Neden? Belki de sahıldeki lokantalardan gelen sanatkârların söyledikleri şarkılar onlar rahatsız ediyordur! Sonbahara da doğururlar; belki buralarda minicik piyanolar görmeye başlarız artık! Bak burada eskiden Ferdi Statzer'den ders almış bir teyze var. Ne diyor biliyor musun? Ne diyor? Piyanolar bu açıdan filler gibiymiş, gebelikleri yıllarca sürer, ancak yeterli sayıda kıymetlerini kavrayacak, müziği özümsemiş insanlar gördüklerinde yavrularlarmış bunlar ! • Sezen Aksu şarkıları üzerinden terapi programı neden ve nasıl oluştu? Bu çalışma, yılların beni getirdiği bir noktaydı. Sanki Sezen Aksu'yla birlikte büyüdüm. Acı çekiyordum ve bir de bakıyordum ki Sezen Aksu bununla ilgili bir parça yapmış, o da aynı acıyı yaşıyor. Terapilerimde bu durumun pek çok kişı için de geçerli olduğunu gördüm. Bazen danışanın kendini ifade etmek, bazen de benim durumumu daha iyi anlatmak için Sezen Aksu'nun şarkılanndan dizelerkullandığımızı fark ettim. Bunların üstüne bir danışanım da albümünü getirip, "Sezen Aksu size terapiye mi geliyor? Bir şarkısında aynı sizin bana dediklerinizi söylüyor" deyince, bu çalışma kafamda daha da belirginleşti. Bu etkilenmenin sizce nedeni ne? Insanlar duygularını anlayıp, "diğerleri ne derler, ne düşünürler" kaygısı yaşamadan kendilerini ifade edebilmek için yıllar "BEN" DİYEBİLEN KADINLAR... Psikolog Vahide Ersü van der Gaast'a göre, Sezen Aksu şarkıları dinlemek, terapi gibi. Çünkü Aksu'nun şarkıları dillendirilemeyen duyguları harekete geçiriyor ve insanı kendisiyle buluşturuyor. birer annebaba olarak. Hem acı çektiğimizi, sığınmaya ihtiyacımız olduğunu kendimize ve yanımızdakilere ifade edebilmeli hem de dolu dizgin yeni seriivenlere, hayatı tanımaya, büyümeye açık olmalıyız. Bu şarkıların, insanların yaşam biçimlerini değiştirmelerine bir katkısı var mı? Terapi sürecinin önemli bir parçası, değişim. Kişinin ihtiyacına göre bazen bir şeyi kabullenmek de yeterli olabilir. Ancak özellikle çalıştığım varoluşçu psikoterapide, kişinin kendini tanıması, potansiyelini yakalaması ve kendi hayat hikâyesinı yazması amaçtır. Potansiyelini keşfetmek kadar sıçekten işe yarayan bir yöntem, müzik dinletmek. Müzik kişiyi yumuşatıyor. Insanlardaki bu kapalılığın nedeni ne? Savunma mekanizmaları. însanlar, kendımi gösterirsem, sevilmeyeceğim, beğenilmeyeceğim, onaylanmayacağım kaygısıyla kendilerini kapatıyor. Ve bunun başı çocukluğumuza kadar gidiyor. "Ay yine mi çocukluk. Benim bugün, burada sorunum var" diyenler oluyor. Aslında çok doğru, önemli olan bugün ve burası. Ancak bunu anlayıp, kavrayabilmek için bu kişi nasıl yetiştirilmiş bilmek lazım. tnsanlar bugün daha mı içe dönükler? Bir dostla konuşmaktansa bir yabancıya dert anlatmak daha mı kolay? Dostlardan çekinmekten /.iyade, çözüm bulacak bir uzmandan yardım alma isteği. Batı toplumunda insanlar çok kapalı. Kirli çamaşırları dışarı asmıyorlar. Bizim kültürümüzde dertleşmek daha rahat yapıhyor. Buna rağmen, bir uzmanla konuşmanın farklı bir boyutu var. Terapist, uzmanlığı çerçevesinde aktif biçimde seni dinleyen ve satır aralarını okuyabilen bir profcsyonel. Sezen Aksu şehirli kadınların şarkıcısı. Bu kadınların bugünki psikolojisi nedir? Şehirli kadından zıyade, "ben" diyebilen, kendini seçebilen kadının hayatında yalnızlık mutlaka olacaktır. Yalnızlık bazen var olmanın vazgeçilmez bir elementidir. Ben olmadan, biz diye bir şey olamaz zaten. Ancak çoğu zaman yaralı, çirkin, acılı hisseden bir benle karşılaşmaktan korktuğumuz için kendimizi kollarımıza alamıyoruz. • Işıl Kasapoğlu Yönetmen En büyiik hatanız nedir? Yaşamak. Bir insanın başına gelebilecek en kötii şey sizce nedir? Kendini aydın zannetmek! Hayattaki en büyük keyfıniz nedir? Dünyayı değiştirmeye çabalamak. En sevdiğiniz yazar kim? W. ShakespeareB. M. Koltes. En sevdiğiniz film/yönetmen? 8/5 FelliniAcil Sevgi /1. Kasapoğlu (Daha çevrilmedi!) En büyiik aşk hikâyesi kimlerinki? Abelard ve Heloise. Sizi en çok güldüren şey nedir? Mavi Su. En büyük mutsuzluk? Dünyanın değişmemekte ısrar eünesi. Bir hayvan olsaydınız, ne olurdunuz? Balık. En çok yaşamak istediğiniz şehir? Atlantis. Yangında kurtaracağınız ilk üç şey nedir? Köpeğim Zeytin (ya da o beni kurtarır), resim koleksiyonum ve çiçeklerim. Bir hayali kahraman olsaydınız kim olurdunuz? Niye? Don Kişot Dünyayı değiştirmek için. Sizi en çok tedirgin eden ve en beğendiğiniz özelliğiniz? Yalnızlık. Sizin için affedilemeyecek hata nedir? Etik hatalar. Sahip olduğunuz en değerli şey? Çocuklarım Zeynep SuOphelia SuMavi Su. Giincel olaylar içinde yakın zamanda sizi en çok üzen olay nedir? Türk seçmeni. Dünya gündemindeki ya da hayatınızdaki bir olayı değiştirme şansınız olsaydı, neyi değiştirmek isterdiniz? LiberaK!) Türk aydınını. Hayata gelirken seçme şansınız olsaydı, ne olmak isterdiniz? Su. En sık kullandığınız kelime nedir? Sevgilım. r t
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear