25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

10 13 ŞUBAT 2005 / SAYI 986 Aşk bir kazadır... KÜÇÜK İSKENDER Şair Bilgisayar mantalitesiyle bakarsak aşk, formatlanmış insanın içine karışan bir virüstür ve çökertir. Bu noktada sevgiliyi de "hacker" gibi görmek mümkün. Aşk bir kazadır; rutini, düzeni ya da frekanslarınızı altüst eder. Aşkın bendeki sonucu, iletişim noktasından çok, iletişim kuramamanın kanıtlanması. Iki, üç insanın bir araya gelip biitün çetrefiliyle aşkı yaşaması bence, yalnızlığının bir kanıtını aramaktan kaynaklanıyor. Bu noktada aşkı bireyci bir tavır olarak görmüyomm. Buradaki birey, egoizmiyle değil, dünya ve doğayla hesaplaşan, yeniden yabani olmayı özleyen bir güdüyle hareket eder. Çünkü evcilleşmiş ya da uygarlaşmış canlı, aşkı bir ihtiyaç olarak görür. Eğer gerçekten "aşk yok" diye bakıyorsak da bu yabani yanımıza, yani doğaya dönme arzusudur. Çünkü doğada her canlı yalnızdır ve ayakta durmak zorundadır. însan yalnızlaşmadı, zaten yalnızdı. Sadece aşkı değil, pek çok tanımı insanlar sözlükteki anlamlarıyla yaşadı, yaşıyor. Bu noktada aşk gibi aşk, ihanet gibi ihanet yok, hepsi kaypak... Bana göre aşk da, şiir gibi tanımlanamayan bir şey. Kazanın tanımı olmaz. Eğer olsaydı, kazalar önlenebilirdi. Aşkın da şiirin de formülü çözülür, herkes âşık ve şair olabilirdi Ama şöyle bir şey dc var; insanlar artık yola çıkmadıkları için kaza da geçirmiyorlar. Sisteme uyum sağlamışlar, yerlerini korumak adına aykırı noktalarda seyretmiyor, ana yolda gidiyorlar. Tali yola çıksalar kaza geçirme ihtimalleri çok yüksek. Nedir bu yollar? Sanat, sosyal etkinlikler, politika, ideoloji... Sürüden ayrılabildikleri her bir noktada aşk, kaza olarak önlerine çıkabilir. tnsan sadece karşı cinse ya da kendi cinsine yöneldiğinde değil, inandığı şeye, bir mücadeleye de âşık olabilir. Oradaki inanç ve mücadele aşkın garip bir zincinnin içinde olabilmektir. Çünkü insan âşık olduğu zaman kendini sınırlandırılmış hissedecek ve o hücreden, o aşk kafesinden çıkabilmek için çaba harcaması, içinde bulunduğu davaya, inançlarına, bulunduğu coğrafyaya büyük kazançlar getirecektir. Bir takım duvarların yıkılabilmesi insanların kendi hücrelerini yıkmasıyla mümkün, çünkü bizler yan yana dizilmiş hücrelerde, kendi hapishanelerimizde yaşıyoruz. Şiir bitti, aşk bitti, politik mücadele bitti diye bakılıyor. Ama ben, ummanın tembellik getirdiğini düşünüyorum, ıımduğunuz şeyi elde etmek için harekete geçmek gcrekir. tnsan âşık olmak, devrim yapmak için sokağa çıkmaz, ama bunu yapabilecek özgüvenle sokağa çıkıyorsa, o zaman hiçbir şey kaybedilmemiştir. Dediğim gibi kazanın nerede olacağı belli olmaz, ama buna hazırlıklı olmak ve kazada güle oynaya can verebilmeyi göze alabilmek zaten aşkın yarısının kazanıldığının ifadesidir. Bugünün kuşağında belki o yükü taşıyabilme gücü yok. Çünkü güvensizlik dürtüsü, sanatta, politikada, her yerde kendini çok güzel gösteriyor. Hiçbir şeye güvenmiyoruz, kendimiz dahil. Artık aşk yok ROJİN Şarkıa Artık eski aşklar kalmadı mı gerçekten? Bence kalmadı, hatta artık aşk diye bir şey yok. Aşk büyülü bir şey. Âşık olduğunda karşındakini yüceltir, onu ilahi hale getirirsin. Ama günümüzde insanlar için büyülü duygular kalmadı. Çünkü hayat çok acımasız. Size öyle şeyler yaşatıyor ki, yaşamanızı sürdürmek için her şeye alışıyor, her şeyin normal olduğunu düşünmeye başlıyorsunuz. Mantıklı olmaya çalışıyorsunuz, bunu başarınca da uzaklaşıyor, ayaklarınızı yerden kesecek aşklar da yaşayamıyorsunuz. Sizce aşk nedir? Aslında ben aşkın insanı aptallaştıran, zarar veren bir şey olduğunu düşünüyorum. Çünkü ben hep âşık olduğumda zarar gördüm. Benim için yıkıcı oluyor, harap oluyorum. Aslında âşık olup, kendini kaybeden insanların aile sevgilcrinin az olduğunu düşünüyorum. Aileden çok sevgi gören insanlar aşk sonrası ayrılığı normal atlatıyorlar, ama sevgi görmeyen insanlar için bu çok ağır oluyor. Günümüzde aşk ve para ilişkisi nedir? Sevdiğinizin sizinle eşit koşullarda olmaması sorun oluyor günümüzde. Yaşanılan tüketim toplumunda her şey size pazarlama aracı olarak gösteriliyor. Aşk da bundan nasibini alıyor. Mesela, tükettirmek, izlettirilmek mantığıyla hazırlanan Hlm karelerindekı gibi aşklar bekliyorsunuz. Aşklarımıza, reklamlar, markacılık da yansıyor. İnsanlar kaygan zeminlerde artistik patinajlar yapma derdinde. Hani eski Türk filmlerinde Önder Soner, insanlara aşklarını bırakmaları için büyük paralar teklif eder ya, böyle bir sahne vardır. Sevenler de teklifi geri çevirir. Oysa şimdikilerin tercihi paradan yana. •Bunun altında yatan neden ne? Dünya değişiyor, müzik de siyaset de. 70'lerde hippiler, romantik devrimciler vardı. 2000'lerde egoist bir akım başladı. Bireysellik adı altında, bencilliğin taçlandırıldığı bir dönem yaşıyoruz. 1980'lerde bile, dışarıdaki korkunç kargaşaya rağmen insanların arasında bir paylaşım vardı. Bütün bu incelikler gittikçe azaldı. Korkunç bir ego var. Sizi mecburen kendi işinize, yaşamınıza yöneltiyor. Bu da aşkın bitmesi, parçalanması demck. Ya aşkın müziğe yansıması... Müziğin kendisi bir aşk. Aşk olmadan sadece bir erkeğe karşı olan aşktan bahsetmiyorum hiçbir şey güzel olmaz. Hıçkırıklarla ağlayarak yaptığınız bir beste, pazarlayayım diye yaptığınız besteyle aynı olmuyor. Eşitlikçi bir toplumda HAYRİ KOZANOĞLU ÖDP Genel Başkanı Sizin aşk tanımımz nedir? Simetrik bir aşk ılık, yumuşak insani bir duygudur. Asimetrik bir aşk ise dalgalandıkça köpüren, kişide akıl, izan koymayan bir tutkudur. (Aşkın yara izlerini taşımayan kişi/ Korkaklar nasıl kaçarsa bırakıp tüfekleri/ Öyle yaşıyor işte/ Canını koruyarak Kuliyev) Eğitimli eğitimsiz, kadın erkek, herkes artık aşkın kalmadığından yakınıyor, ama herkes de da aşkı ıskalarlar. Sistemin insanı yalnızlaştıran, yabancılaştıran mantığının aşka etkisini nasıl tanımlarsınız? İnsanın kendi emeğine yabancılaşması yani sömürü, işsizlik, toplumsal dışlanma insanı insana da yabancılaştırıyor. Katı olan her şey gibi aşk da buharlaşıyor. Coşkuyla başlayan aşkların çaresizliğe kurban gidişinin en açık örnekleri, Sertap Ezgü'nün, Yasemin Bozkurt'un öğleden sonra kuşağı programlannda gözyaşlarıyla izleniyor. ÖDP aşkın ve devrimin partisi olarak ortaya çıktı. Kuruluşundan bu yana, aşk çağrısına yeterince vurgu yapıldığını ve karşılığını bulduğunu düşüniiyor musunuz? Aşk vurgusuyla, duygunun eksilmesini telafi etmek miydi amaçlanan... Aslında aşkın ve devrimin sıfatını ÖDP'ye kamuoyu yakıştırdı. Fena da olmadı. Çünkü devrim geçmişin ruhuna bağlılığı, toplumdaki haksızlıkları, adaletsizlikleri topyekün değiştirme iradesindeki sürekliliği vurguluyor. Aşk ise geçmişi aşma iradesini, eskiden olduğu gibi duygularımıza gem vurup, toplum için bireyi feda etmeye niyetimizin olmadığının altını çiziyor. ÖDP'nin 10. yıla ayak basan kısa tarihinde sarsıntılar da atlattık; devrimin partisi sıfatını ne ölçüde hak ettiğimizi sorguladığımız zamanlar da oldu. Böyle anlarda aşka vurgu yapma cesaretini bulamadık. 4. Kongreyle ÖDP kendine güvenini tazeledi, yeniden atağa kalktı. Aşka daha kararlılıkla sahip çıkacağız. Bu sistemde aşk için bir çıkış var mı, bu çıkış neresi? Bir toplum ne kadar eşitlikçi, baskılar, özyargılar, hoşgörüsüzlüklerden uzak olursa sevginin de önü açılır. Belki gene de aşk acıları yaşanır; aşkı yok sayılanların yüreği acır; aşkın adaletine kahredilir. Ama hiç olmazsa karşılık bulan aşklar, bu körolası piyasa düzeninde geçim kaygılarına, çaresizliğe kurban olmaz. Varoluşun sırn... CİHAT AŞKIN Müzisyen Bağımlıhk yaratan, geçici, düzen karşıtı, coşkulu, kışkırtıcı, insani... Aşk sizde öncelikle hangi duyguları uyandırıyor? Aşk bana göre tanımlanamayacak bir duygu. Biz bugüne kadar bunu tanımlayabilmeye cesaret edemedik. Çünkü hangi tanımı kullanırsak kullanalım biliriz ki, o tanım aşkı anlatmaya kâfi gelmeyecek. Önündeki tüm engelleri kaldırabilecek bir cesaret ve kendi öz benliğimizi doya doya yaşayabilmenin biricik anı. İnsan çoğu zaman bu anı yakalayamıyor, lusır gelişmeler ve düşüncenin dışından gelen bazı dogmalar insanın yüreğine kilit vurmaya çalışıyor. Yüreğinizdeki kilidi tek kırabilecek güç... •Sizce aşka daha yakın olanlar kimler? Aşk bir yaşama ve varolma sanatıdır. Yaşamanın ne demek olduğunu ve varolmanın sırrını tatmış olanlar aşka en yakın insanlardır. Herkesin bir aşk hikâyesi olmalı mı? Âşık olanla olmayan arasında nasıl bir fark vardır? Âşık olan kişi aslında kendi • • benliğindeki meçhul sevgiliyi arar. Aradığı varlığı bulunca ona kavuşabilmek için daha fazlasını ister. Daha fazlasını istemesi âşık olan insanın en doğal hakkıdır. Fakat herkes kendi hakkı kadar alır. Âşık olabilecek ve olunabilecek kadar saf yürekli ve temiz olmalıdır insan. Bazı kişiler gözleri olmadan da çok şey görebilirler. Âşık olan insan görebilen insandır. Sizin müziğinizde de yoğun duygular ve en başta aşk var, bir işi aşkla yapmakla âşık olmak arasında bir fark var mı? Aşk içinde olup da âşık olamamak mümkün müdür? Müzisyen olmak aşkı sizde ne kadar tutuyor, ne kadar yaşatıyor? Benim için yaşam neyse müzik de o, aşk ile yaşamak yaşamın içinde yer alıyor. Bu aşkın karşı cinse olup olmaması çok sorun değil. O sadece bir basamak. Bu basamaktan sonra aşk yolunda ınsanm daha birçok basamağı tırmanmaya gücü ve isteği olması gerekiyor. Sinerji olarak sevginiz, size geri dönüp de sizi beslediği zaman aşkın gerçek lezzetini almanız mümkün olabiliyor. Ben âşığım diye ortalıkta dolaşanlarla, hakikaten âşık olup da içinde yaratanlar arasında büyük fark olduğu gibi, benim içimde yarattığım varlık benim yaratıcı besin kaynağım... Keman sizin biricik sevgiliniz mi? aşkın peşinden koşuyor. Sizce de tarihin bu dönemi, aşkın en çok tüketildiği, en çok peşine düşüldiiğii dönem mi? Aşk bir yönüyle en eşitlikçi duygudur; zaman, mekân, sosyal statü dinlemeden herkese açıktır. Bir yönüyle hayatın en adaletsiz kesitidir; verdiğiniz emek, gösterdiğiniz özveri, yaşadığınız yoğunluk çoğu zaman hak ettiği karşılığı bulmaz. Aşkın peşine düşenler yakalayamayabilirler, kaçanlar kurtulamayabilirler. Para, güç, tüketme hırsı içinde koşanlar sevgiyi yitirirler; teni yakalasalar Keman bir scvgili, bir amaç, ama amaç olduğu gibi aslında bir araç da. Bu araç beni aşkın içine götürüyor. Nasıl baktığınıza bağlı. Onu nasıl görüyorsanız öyle... Ben farklı bakıyorum, farklı görüyorum, eğer herkesin gördüğü gibi görseydim keman çalamazdım...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear