Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
30 OCAK 2005 / SAYI 984 11 adımları attı. Yaptığı ilk işlerden biri, Kasım 1922'de saltanatın kaldırılmasıydı" diyor. Leuds'in anlatmaya çalıştığı, Türklerin boşuna Kurtuluş Savaşı verdiği ve Ulusal Kurtuluş Savaşı'yla Batı'nın tahakkümünü kaldıran Türklerin modern yaşam tarzını tercih etmeleri sebebiyle aslında Batı'nın tahakkümünden kurtulmadıkları, savaşsız ve silahsız kendi rızasıyla Batı'nın tahakkümüne girmesi. Lewis'in burada söylemek istediği tam olarak Türkiye'nin AB üyeliği sürecine tekabül ediyor. Son yıllarda Türk hükümetlerinin AB'ye tam üyelik için ulusal çıkarlardan verdiği tavizler, ekonomi üzerindekı IMF hâkimiyeti dikkate ahndtğında haksız olduğu da söylenernez. Ancak Lewis'in burada üzüldüğü konu, Türklerin Batı'nın tahakkümünden kurtulmaması değil elbette. Asıl üzüldüğü konu, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının Amerikan mandasını kabul etmemeleri. Bernard Levvis'i nasıl bilirsiniz? Kenan Mendekli 1998 yılında Atatürk Uluslararası Barış Ödülü ile ödiillendirilen ve Çankaya Köşkii'nde düzenlenen bir törenle 9. Cumhurbaşkanı Sülcyman Demirel tarafından ödülü takdim edilen Bernard Lewis... ABD'nin ünlü Ortadoğu uzmanı, Princeton Üniversltcsi Yakındoğu Çahşmaları Profesörü... ABD'deki uzmanlığının yanı sıra, Ortadoğu ve tslam uzmanı namıyla Batı dünyasının önde gelen uzmanlan arasında da saygın bir yeri olan Prof. Bernard Lewis... ABD'den Avrupa'ya oradan da Ortadoğu'ya kadar namı yayılan "uzman" Bernard Lewis "islam'ın Krizi"ni yazdı. (Lewis'in "islam'ın Krizi" kitabı Abdullah Yılmaz'ın çevirisiylc Literatür Yayınlan'ndan çıktı.) Konu Islam ve Türkiye, Türkiye de bir Ortadoğu ülkesi olduğundan Lewis, Türkiye'yi de "islam'ın Krizi"ne dahil ederek, 1998 yılında aldığı Atatürk Barış Ödülü'nün de hakkını veriyor (!) "islam'ın Krizi"ni Müslümanlara karşı çok kibar ve duygu yüklü Bernard Levvis bir üslupla kaleme alan Lewis, "İslam'ın Krizi" Müslümanların maruz kaldığı haksızlığa da çok üzülüyor! Özellikle kitabında klbar de Osmanlı'nın Birinci Dünya Savaşı'nda yenilmesine bağlı olarak ve duygu yüklü lslam ülkclerinin (Osmanlı toprakblr üslupla ları) "Batılıemperyalistler" tarafından işgal, Ortadoğu'nun Ingiliz ve Müslümanları Fransızlar tarafmdan işgal ve talan BOP ve GOP'a edilmesi Lewis'i atı ve kedere gark etmiş. biata çağırıyor... Kitabın ismini "biraz tuhaf" "llımlı islam'ı lan Türkiye'deki Islamcılara göre "islam'ın Kriöneren Levvis, zi" olmaz, lslam dünyasının krizi olur, "islam'ın Bush'u da "Irak Krizi" demck lslam dinisavaşı terorizme nin krizde olduğu, artık çağımıza yanıt vermediği, çakarşıdır" diyerek ğın gerisinde kaldığı şeklinkutsuyor.. de algılanabilir. Bu nedenlc, kitabına "islam'ın Krizi" yerine keşke "tslam dünyasının krizi" deseydi diye hayıflanıyorlar. Ama kitabın içeriğinde Lewis'le ziyadesiyle hemfikirler. Özellikle de Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuyla başlayan modernleşmeyle ilgili "modernleşmenin başarısızlığı" tespitinden oldukça memnunlar. "İslam'ın Krizi" başka bir deyişle ABD'nin Müslümanlara karşı bir günah cıkarma manifestosu. Lewis, (ABD adına) Müslümanlara hoş görünmek için Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Fransa ve Ingiltere gibi "emperyalistlerin" Müslüman ülkeleri nasıl bölüp yönettiklerini çok acıklı bir dille anlatıyor. HAYVANLAR Yürüyen kepekler Aylin Tunç D İRAN VE TÜRKİYE DIŞARIDA... Halifenin ezilmesi ile "derinden yaralanan Müslüman dünyasının" yaralannı sarmaya talip olan Lewis, 1400 yıllık zengin lslam uygarlığının, ılımlı lslam olarak yeniden toparlanması için ABD'nin Ortadoğu'yu paylaşım projesi olarak da bilinen "Büyük Ortadoğu Projesi"ni (BOP), "Genişletilmiş Ortadoğu Projesi"ni (GOP) tek seçenek olarak sunuyor. BOP ve GOP'a atıfta bulunan Lewis, Kazakistan'dan Senegal'e kadar geniş bir coğrafyaya yayılan tslamın zengin çeşitliliğinden övgüyle söz ediyor ama, aynı coğrafyada olmasına rağmen Iran'ı bu zengin tslam çeşitliliğine dahil etmiyor. Tabii ki sadece tran'ı değil, saltanatı yıkarak lslam dünyasını küstüren Türkiye'yi de dışarıda bırakıyor. Lewis'in konuyla ilgili tespiti şöyle: "Ilginçtir, son derece zengin Arapça, Farsça ve Türkçe lslam tarihleri içinde hanedanlıkların, şehırlerin ve en başta lslam devleti ve cemaatlerinin tarihleri vardır, ama Iran ya da Türkiye tarihi yoktur. Suriye, Filistin ya da Irak'ın aksine, bu adlar yeni değil, yüzyıllarca egemen ve bağımsız olmuş eski politik birimleri anlatır." Lewis, bu iki ülke için, "geçmişi olmayanın geleceği de olmaz" diyor ve BOP'la yeniden yapılanmasını istedikleri Ortadoğu'da Türkiye ve Iran'ın yer almayacağını ima ediyor. Yani bugünkü haliyle olmayacağını belirtiyor, Türkiye'nin bir kısmı Irak topraklarına katılarak "Büyük Kürdistan", geri kalan kısmı da ılımlı "lslam Cumhuriyeti" şeklinde BOP'un ruhuna uygun olarak Ortadoğu'da yeni paylaşım planında yer alacak. Iran lslam Devrimi'ni birçok bakımdan Rusya'daki Bolşevik Devrimi ve Fransız Devrimi'ne benzettiğini söyleyen Levvis, bu yüzden Müslümanların bu devrimle birlikte, "modernistlerin" kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'ni ve Ladin'in cihadını bir yaşam tarzı olarak reddetmelerini istiyor. Lewis'e göre "tek çözüm" ABD'nin BOP kapsamında dayattığı 'ılımlı lslam'. "Siz sadece Başkan Bush ve Batılı politikacıları des tekleyinvebağlüığınızıbildirin,gerisinekarışmayın" diyor Levvis, "onlar sizin adınıza ve sizin için en uygun olanı yaparlar. Bakın sizin çok mükemmel bir dininiz var, siz sadece dininizin gereği olan ibadetinizi aksatmadan yapın, dünyevi işlcri Bush ve Avrupalı politikacdara bırakın, siz sadece ahirete hazırlanın" demeye getiriyor. Gerçekten Levvis, Ortadoğu'yu çok iyi biliyor, Türk yurttaşlarının nüfus kimliklerinden dinlerinin lslam olduklarınm yazılış nedeninden tutun da bir Suudi şeyhinin gücünün sınırlarına kadar... lslam ve Ortadoğu hakkında çok yetkin, lakin burada sorun bu yetkinliğini ve birikimini kimin için kullandığı. • eride şiddetli kepeklenme ile kendini gösteren ve bu nedenle yürüyen kepekler de denen hastalığın adı Cheyletiellosis. Köpeklerde cheyletiella yasguri, kedilerde cheyletiella blakei hastalık etkeninin adı. Genellikle genç hayvanlarda görülüyor. Özellikle 28 haftalık olan yavrularda şiddetli seyrediyor. Hastalığın önem taşıyan yanı ise zoonoz olması, yani insanlara da geçmesi. tnsanlarda deride minik, kaşıntılı kızarıklıklar meydana geliyor. Özellikle kolun iç kısımlarında ve karın bölgesinde lezyonlara neden oluyor. Hayvanlarda ise en önemli belirti adındanda anlaşıldığı gibı çok şiddetli kepeklenmeye neden olması. Bulaşma doğrudan temasla ya da pire ve kene gibi etkenlerle ya da mitelarla oluşuyor. Teşhisi kolay olmakla beraber, genelde başka deri hastalıkları ile karışıyor. Hastalığın kaşıntılı olması alerjileri, mantarı ve uyuzu akla getiriyor. Deriden alınan örneklerin incelenmesi ile kesin teşhis konuyor. mını derinden yaralamıştı" diyor. Iki dünya savaşı arasındaki zaman diliminde Ortadoğu'yu işgal ve talan eden Ingiliz ve Fransızları "Batılı emperyalistler" olarak mütalaa eden Levvis, Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra dünyanın tek hâkimi olan ve devlet terörü uygulamalarıyla dünyayı kasıp kavuran ABD emperyalizmini ve Başkan Bush'u şu sözlerle kutsuyor: "Başkan Bush ve Batılı politikacılar yürütmekte olduğu HEDEF MÜSLÜMANLAR DEĞİL! Lewis, acının bu kadarıyla da yetinmeyip dozu giderek arttırıyor. "Halifelik, yaklaşık on üç yüzyıl boyunca, birçok değişiklik geçirmiş ama Müslümanların birliğinin, hatta kimliğinin güçlü bir sembolü olarak varlığını korumuştu; halifeliğin yabancı emperyalistler ve yerli modernistlerin çifte saldırısı altında ezilmesi Müslüman dünyanın tama muz savaşın terorizme karşı bir savaş olduğunu, Arapları ya da genelde ortak düşmanımıza karşı verilen bu mücadelede bize katılmak için duraksayan Müslümanları hedef almadığını anlatmak için büyük çaba harcıyor." Lewis'in halifeliğe saldıranlar arasında gösterdiği yerli modernistlerden kastı Mustafa Kemal ve arkadaşları. Emperyalist işgalden sonra Türklerin vatanlarını nasıl kurtardıklarını, daha doğrusu kurtaramadıklarını da şöyle aktarıyor: "Bir süre sonra Türkler anavatanları Anadolu'yu kurtarmayı başardılar ama bunu lslam adına değil, Mustafa Kemal adlı bir Osmanlı generalinin, daha çok bilinen adıyla Kemal Atatürk'ün önderliğinde laik bir ulus hareketi aracılığıyla yaptılar. Mustafa Kemal Türkiye'yi Batılı tahakkümünden kurtarmak için başarıyla savaşmış olsa da, Batılı ya da kendisinin tercih ettiği deyimle, modern Le\vis'e uiire de Bush terürc karşı savaşıyor tarzları benimseme yolunda ilk Kedilerde; deride ince kabuklar ve kabarık, kızarık odaklar görülüyor. Kaşıntı ise değişken seyrediyor, yani bazı vakalar kaşıntılı, bazıları ise kaşıntısız olabiliyor. Hastalık genelde sırt, boyun ve göğüs bölgesinde lokalize oluyor. Köpeklerde ise en önemli belirti şiddetli kepeklenme. Karın iç bölgesinde kızarık ve ufak sivilcemsi lezyonlara rastlanıyor. Kaşıntı, kedilerde olduğu gibi değişken. Ancak kedilerde ve köpeklerde deride, hıçbır belirti görülmeden kaşıntı olabiliyor. Bulaşma temas yolu ile gerçekleşiyor. Pire, kene, uyuz ve mitelarda bulaşmada rol oynuyor, arakonakçı görevi yapıyor. Hastalık tedaviye iyi cevap veriyor. Tedavide kullanılan ilaçlı banyo ile, mutlaka çevre ilaçlaması da yapılmalı. Hastalık etkenlerinin çevreye deri döküntüleri ile yayıldığı unutulmamalı. Köpek yavrularında görülen kaşıntılı ya da kaşıntısız kepeklenmeler ise mutlaka cheyletiellosis yönünden değerlendirilmeli. • PAZARIN PENCERESİNDEN Selçuk Erez Nerede eski kurbanlar? E ski dinlerden kurban kestirmeyeni yok gibiydi: Yüzyıllarca önce Hindistan'da Aryanlar, sağlık, servet ve güce kavuşmak için tanrılara kurban keserlerdi. Mayalar hayvanlardan çok insanlatı kurban etmeyi tercih ederlerdi. Eski Yunanlılar da kurban ettikleri hayvanları yakarlar, böylece göğe yükselen dumanlarının, tanrıların bulunduğu yerlere varacağına inanırlardı. Tanrılar, Yunanistan'dan Truva'ya doğru sefere çıkan kuvvetlerin başında bulunan Agamemnon'dan kızı lphegenia'yı kurban etmesini istemişler, ancak o tam bu emri yerine getirecekken Tanrıça Artemis, kızın yerine kurban edilmek üzere bir hayvan göndermişti. Eskiler neden böyle adak adarlar, niçin kurban keserlerdi? O zamanlar aralarından biri genellikle en güçlüleri başbuğ olurdu. Diğerleri de bu adama yakın oldukları, ona hediyeler verdikleri, o adamın işine yaradıkları oranda rahat' yaşarlardı o topluluklarda. Böyle davranmayanları Başbuğ cezalandırırdı. Ancak bazen anlamadıkları olaylar gerçekleşirdi: Salgınlar gelir, başbuğları dahil çoğunu berbat ederdi, başka kavimler saldınrlardı, kuraklık olurdu... Bunları, gökyüzündeoturanvebaşbuğdan da güçlü varlıkların yani tanrıların, onları cezalandırmak için yaptığını düşünürlerdi. Bu varlıklardan çok korkar, onlara kurban keserlerdi. Birçok açıdan kendilerine benzediklerini düşündükleri tanrılara bir nevi rüşvet gibiydi bu kurbanlar... Tanrıların, kendilerine bol ve değerli hediyeler verenleri kayıracağı umulurdu. Kendi hoşlarına gidebilecek armağanlardan, Tanrıların da hoşlanacağını zannederlerdi. Çok eski çağlarda insanların dan sonra dini nedenle kurban kesmenin sona ermesi gerektiğini söylerler. Peki, eski insanlar bazen birbirlerini, bazen de hayvanları işlerimiz rast gitsin diyerek kurban ederlerken kalpleri sızlayan, "Böyle davranmasak olmaz mı?" diyenler çıkmamış mı? Böyleleri tabii ki var ama düşüncelerini Romalı şair Horacius kadar iyi dile getiren olmamış. Bir şiirinde (O fons Bandusia) şöyle demiş: Ey camâan parlak, / Tatlı şaraplar kadar değerlt, çıçekliBandusia deresi, / Yarın sana bir yavru sunacaklar. / Alntnda yeni kabarmaya başlamış boynuzları.. I Çiftleşecektı, dogüjecekti.. /Ama beyhat, o, senin serin sulannı kanıyla boyamak ıçtn can verecektir. benzerlerini yedikleri zamanlar tanrılara insan kurban etmişler, bu kurbanların yerini zamanla hayvan kurbanlar almıştı. "Kurban" sözcüğü dilimize, Ibranice "korban" kelimesinden gelmiştir. Ahdiatik'te yer alan bir çok bölümde, Tanrı'nın kurban istediği dile getirilir: Adem'le Havva, cennetten kovulduklarında, Tanrı, bazı hayvanları öldürüp onlara elbise sağlar. Tufandan sonra Hz. Nuh, kurban keser. Tanrı, Hz. tbrahim'e oğlu Ishak'ı kurban etmesini buyurur: O bu emri yerine getirecekken Tanrı, bir koç yollayarak, ona oğlu yerine bunu kesmesini söyler. Hıristiyanlar, Hz. Isa'nın çarmıha gerilmesini, peygamberin, kendini insanlık için feda, kurban ettiği şeklinde açıklarlar ve bu olayIsa doğmadan sekiz yıl öncc ölmüş bu Romalı şair, dereyi kurban keserek değil, sanatla kutsamanın daha doğru olduğunu anlatmaya çalışmaktaydı: Sen önemli çeşmelerden binne dönüşürsün, / Kayalartntn boşluğundan büyüyen çınardan / Babsaçan bir şiir söyledi&imde 9