Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
26 ARALIK 2004 / SAYI 97 Hediyeni kadar varsınız Hediye almanın, hediye vermenin en çılgın zamanı yılbaşı. Bu büyük pazarda kaybolma riskiniz de var. Ali Deniz Uslu caba anncme ne alsam, babama, kardeşime, sevgilime, arkadaşlarıma... Her özel gün, artık bir hediye telaşıyla geliyor. Bu telaş yılbaşlarında daha da artıyor. Çünkü hangi sosyal katmandan, hangi gelir grubundan olursanız olun, artık hediye almak bir zorunluluk. Almadığınız, bu furyaya katılmadığınız takdirde oyunun dışına atılma, eleştirilme ve dışlanma tehlikeniz var. Yiyecekten giyime, otomobilden oyuncağa, neredeyse bütün sektörler yılbaşı ürünleri pazarlıyor. Peki, hâlâ "ben bu oyunda yokum" diyorsanız, ne olacak? Bu tüketim çılgınlığıyla başa çıkmak mümkün mü? Bütün bu soruları Mimar Sinan Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Firdevs Gümüşoğlu ve üniversitelilerle konuştuk. Hediye kültüründen bahsederek başlayalım... Günümüzde hediye kültürü dediğimiz şey son onon beş yüda yaratılmış "suni" birkavram. Tüketim toplumu olma süreci ile paralel gidiyor ve insanlara dayatılıyor. Aslında hediye kültürü ile yoksullaşma arasında da bir paralellik var, yoksullaştıkça tüketim artıyor. Tüketimin statü belirlediği düşüncesi de bunu destekliyor. Hediye almak piyasaya düşmeden, yani tüketimin bir aracı olmadan önce kişinin sevdiği insanı mudu ederek mudu olduğu bir duyguydu, paylaşımdı. Şimdi özel günlerde hediye almak isterken önümüzde sonsuz seçenekler varmış gibi sunuluyor, ama biz farkında olmandan belirlenen şeyleri tüketmek durumunda bırakılıyoruz. Yani tüketilecek şeyler belirleniyor... Evet, sevgiyi belli günlerde ifade etme ve bunu ifade ederken belli kıstaslar kullanma duygusu dayatılıyor topluma. Siz hep belirlenen şeyleri tüketerek kendinizi ve insanları mudu etmek zorunda kabyorsunuz. Toplumumuzda olmayan bir şeyi bize ihtiyaç gibi gösterip aslında bunun normal olduğuna bizi inandırıyorlar. Kişinin kendine ve topluma yabancılaşmasının payı ne bu değişimde? Bireyin yabancılaşması bu durumu kolaylaştırırken yeni kalıpları çabuk benimsememizi sağlıyor. Bunun en açık örneği bence anneler günü. Kadınların 364 gün aşağılandığı, kadınlar üzerin Ya paramız yoksa... Hediye almak ve vermek üzerine üniversiteli gençlerle konuştuk: Neslihan Oskay (22): Sevdiği kişiden hediye aldığı zaman mutlu olmayan insan tanımıyorum. Ancak günümüzde bunun maksadını aştığını düşünüyorum. Özel günlerde herkes birbirine hediye vermek zorunda bırakılıyor. Sevgililerin normal bir zamanda birbirlerine hediye alması önemsenmezken sevgililer gününde bu bambaşka algdanıyor. O gün hediye almazsanız tepki gösterenler oluyor. Artık yılbaşı veya diğer özel günler insanların birbirlerine sevgilerini göstermeleri için değil, bu alandaki sektörlerin daha çok para kazanmaları için kutlanıyor. Sadece yılbaşında hediye edilebilecek malların üretimindeki padama, restoranlardaki mönü fiyatları, çiçek fiyadarının yükselmesi hep bunların göstergesi. Furkan Müderrisoğlu (21): Hediye almak benim için güzel duyguları paylaşmak. Bu yüzden hediyenin değeri hiçbir şey ile ölçülemez. Her şey hediye olabilir ve zamanı olmaz, yani hediyeyi ticari anlamda şekillendirme çabası çok anlamsız. Yılbaşı, sevgililer günü ve diğer özel günlerde tüketmeye yönleniyoruz. Bu tüketim günlerinin sayısı gittikçe artıyor ve bunlara yetişmek mümkün değil. Bu sayede Avrupa ve ABD'nin tüm alışkanlıklarını benimsedik, tüm gençlik böyle büyüyor. Dalgaya karşı yüzmek de bir yere kadar... Sonrasında biz de ortama uymak zorunda kalıyoruz. Zeliha Tekin (28): Hediye alma konusunda işin içine özel günler girdiğinde içsel dürtülerden çok sosyal etkileşim önemli oluyor. Isteklerimizi başkaları yönlendiriyor. Tüketimin haddini aşması insanlan birbirlerinden uzaklaştırıp maddeselciliğe iterken israfı da beraberinde getiriyor. Ydbaşı veya sevgililer günü fark etmez, bugünlerin birinde sevgilinize veya yakınınıza bir hediye almazsanız suçluluk duygusuna kapılıyorsunuz, sonra da kendinizi savunmak zorunda kalıyorsunuz. Paranız olmayabilir, keyifsiz olabilirsiniz veya hediye almayı gerçekten istemeyebilirsiniz, ama kimse bahane kabul etmiyor. Öyle ki cimri ve düşüncesiz olduğunuzu bile söyleyenler çıkabiliyor. Herkes bu günlerde hediye alıp verdiği için bunu çok normal karşılamaya başladık. Popülarite ve moda diye tutturmuş giderken gerekli gereksiz ne varsa ahyor ve tüketiyoruz. Nedim Yanni (35): Bence hediye hatırlamaktır ve manevi açıdan değeri büyüktür.Ancak bunun ne bir kuralı olabilir ne de zorunluluğu. Tüketim toplumlarmda hediye gerçek anlamından, gerçek amacından çok daha uzakta. Bana kalırsa küreselleşmenin etkisiyle hızlı yaşa, hızlı tüket ve hızlı unut felsefesi yerleşti. Yakaladığımız boş zamanlanmızı bile kendimize verilmiş birer hediye gibi gördüğümüz bu dönemde hediye formalite gereği almıyor. îçimizde bir sıcaklık var mı, onu bilemiyorum. A den atasözleri ve küfürlerin edildiği bir yerde bile anneler günü kudanıyor. Yılbaşı da böyle, her yerde indirimler ve kampanyalar var. Insanlar işsizlikten kınlırken Türkiye'de kaç kişi yılbaşını dışarıda geçiriyor, kimler bir gece için çok pahalı kıyafeder alıyor ve yılbaşını partilerle kutluyor. Sanal bir dünyanın parçası olan bireyin tatminleri de yapay oluyor. HEDİYE MASUMİYETİ KAYBETTİ Popület kültürün getirdiği bu alışkanlıklar neden bu kadar çabuk benimseniyor? Çevrelenmiş bir dünyada yaşıyoruz. Aynca bunları benimsemek kolay, çünkü alternatiflerine ulaşmamız çok zor. Toplumun bütünü açısından baktığımız zaman kaliteli olana ulaşmamızın güçleştiği, toplumsal çelişkilerin derinleştiği bir ortama dışarıdan gelen çok çabuk alınıyor. însanlar bir şekilde kendilerini tatmin etmeli ve bu tatmini tüketim sağlıyor. Önce istekler oluşturuluyor, sonra insanlar bunlara alıştırılıyor ve en sonunda bunlar halkın istekleri diye sunuluyor. Hediye masumiyetini kaybetti yani... Evet, tamamen kaybetti diyebiliriz. Sadece o Yrd. Doç. Dr. Firdevs Gümüşoğlu değil, sevgi, dayanışma, aşk da masumiyetini kaybetti. Artık temel kaygı, dosduğu ve sevgiyi satın almak üzerinden üretmek. Bu tiim dünyada mı böyle? Kapitalist ülkeler bunu kendi içlerinde çok güzel başardılar ve şimdi kendilerine yeni pazarlar arıyorlar. Mesele de burada düğümleniyor. Çünku kendi pazarları dinamik olmaktan çıktı. Avrupa ve ABD'deki pazarlar doymuş durumda. Nüfusun genç olduğu, toplumsal yapılan dinamik ülkelerde gençlere bir şeyleri benimsetmek çok kolay. însanlar bunun farkında olsa da toplumun dışarısında kalmak korkusuyla bunu görmezden geliyorlar. Çünkü diğer türlü yaşamak için mücadele gerekiyor. •Bu büyük kentlerde daha belirgin sanki... Burada hedef kide orta sınıf ve üzeri. Varoşlarda yaşayan insanların yaşamlannı sürdürmek gibi kaygıları var. Böyle olunca da kapkaçın, sokağa düşen çocuklann ve fuhuşun artmasının bir sebebi de bu oluyor. Çünkü olay yalnızca karnını doyurmak değil, daha çok tüketmek. Bizler de böyle bir ortamda, sisteme uyduğumuz oranda başardı, iyi birer birey, başka bir deyişle mudu olabiliyoruz. Hediye almak için ne kendi beğeniniz ne de hediye aldığınız kişinin beğenisi önemli artık. Kime ne alacağınızı pazar belirliyor... YILBAŞI HEDİYELERİ H Fatma Ovacık er yerde bir telaş, bir koşuşturma. Hediyeler, planlar, programlar... Her sene olduğu gibi bu yeni yıl da yeni kararlar, yeni düşüncelerle geliyor. Telaş ise hep aynı, hediye seçimi. Eşine, dostuna, sevdiği herkese ufak da olsa bir şeyler almak istiyor insan. Herkesin *"" dileği, karşısındaki için en doğru hediyeyi seçmek, söylemek istediklerini onunla anlatabilmek. Her duruma ve kişiye farklı hediye gerektiği muhakkak. îşte size bu sezon vitrinlerin en popüler veya en farklı, en ucuz veya en uygun fiyatlı ürünleri... Annelere almacak hediyeler için her yıl olduğu gibi bu yıl da elektrikli mutfak aletleri öne çıkıyor. Arçelik'in uzun uzun reklamlarmı yaptığı Türk kahvesi makinesi çok şık, fakat biraz pahalı. Bu ürüne alternatif olarak Arzum'un daha uygun fiyatlı olan Türk kahvesi makinesi bulunuyor. Ya da bu yıl annenize daha özel bir hediye almak isteyebilirsiniz. Onun hoşuna gidecek bir takı veya aksesuvar, mesela bir broş ya da şık bir şapka, bir çift deri eldiven... Kayınvalideler için hediye ihtimalleri çok daha kısıdı olabilir. Yanlış anlaşılmalara ihtimal vermemek için kıyafet almamamzı öneririm. Daha çok mutfak alederi veya içinde torunlann resmi olan bir gümüş çerçeve kredinizi arttırabilir. Babalar için bu sezon çok alternatif var. Renk renk desen desen kepler, şapkalar çok moda. Atkıbere ve eldiven modelleri çok zevkli. Klasik hediyelerin dışında babalara alınabilecek farklı bir hediye koltuk pufu olabilir. Kısa ayaklı, koltuğun önüne koymak ve ayak uzatmak üzere tasarlanmış bu puflar, babaların çok hoşuna gidebilir. Kadınlar için eşlerine hediye almak çok zor olmayacaktır. Esprili bir boxer veya ofisi için esprili bir kültablası (Mudo'da çok çeşit bulunabilir) çok hoş olabilir. Kol düğmesi ve kravat çok klasik bir hediye gibi gözükebilir, ama biı erkeğin en şık aksesuvarlarını bu ikili oluşturur. Futbol tutkunları için takımlarının renklerini taşıyan futbol topı şeklinde, dev bir puf koltuk muhteşem bi hediye olabilir. Erkekler, eşlerine bu yıl klasik, parfüm veya mücehver dışında daha yaratıcı hediyeler bulabilirler. Bir hediye çeki, bu suya sabuna dokunmayan kocalar için ideal olacaktır. Bu sezon broşlann çok a; bir yeri var ve sadece gömlekceket üzerinde değil, pantolonlarda kemer tolcs yerine kullanmak çok moda. Bunların dışında mağazalarda çok şık fularatkılar mevcut. Uzakdoğu kökenli bu fularlarıin çoğu oldukça orijinal ve uygun fiyatlı. Yeı yıl için eşinize yeni bir çift iç çamaşırı almayı da düşünebilirsiniz. Bu sezo en çok beğenilen iç çamaşırı modeller bikini tarzı boyundan bağlamalılar. Her özel günde yaptığı gibi, Swatch yılbaşına özel "HOLLY ~ JOY" adında bir saat tasarlamış.Yılba desenleri taşıyan bu model, tüm dünyad sadece 14.999 adet üretilmiş. Üstelik ahşap kutusunda çam yaprakları ve minik yılbaşı çorabı ile çok sevim Özellikle yeni çıkmayan başlaya sevgililer için, çok özele kaçmayan, şık, esprili bir hediye...• 1