25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

19 ARALIK 2004 / SAYI 97 DENİZHAN ÖZER Pasaportum yorgammdır Kerteriz, bir yere giderken ölçü alarak hareket etmek demek. Pasaport sayfalanndan bir yorgan yaptım. O gidiş gelişler sırasında o kadar bürokratik işlerle uğraştım ki bir tiirlü kerteriz alıp nereye gideceğitni biletniyordum. Çarşafta da benzer koşullardaki insanlarla aynı zemindeyiz. Bu insanlar her sabah üzerlerinden bu sorunları kaldırıp akşacn aynı sorunlarla yatağa giriyorlar. Savaş yüzünden yerlerini yurtlarını terk edip tngiltere'ye gelen bu insanların çoğ kebap işinde çalışıyor. Savaşın çıkma nedeni Pentagon'du; yüzden beşger bir tnangal yaptım, insanların fotoğraflarını şişlere taktım, aştıkları engebeli yollaı anlatabilmek için de teller koydum ve aralarına bu hartleri döktüm. Yani onların yanarak yok olan hayat hikâyelerini... Denizhan Özer, 17 yıldır ÎngiltereTürkiye arasında mekik dokuyor. Oradan buraya taşıdıklarının arasında pasaportunun yanı sıra hayatıyla kesişen diğer insanların hikâyesi de var. Sınır dışı edilen, göç eden, yersiz yurtsuz kalanların hikâyeleri... bir iş buldum. Ingiltere'de şoyle bir sistem var: Devlet hukuki konularda yabancılara tercümanlık yaptığınızda o insanlardan hiç para almanıza gerek kalmadan size, avukatlar aracılığıyla yaptığınız işin bedelini ödüyor. Önceleri atık malzemeleri kullanarak çevre sorununu irdeleyen işler yapıyordum. Hem içinde bulunduğum koşullar, hem de Beral Madra'nın etkisiyle Ingiltere'de benim de yaşadığım kimlik sorununu ele alan çalışmalar yapmaya başladım. Yersizlik yurtsuzluk, göç, savaştan kaçan insanların hikâyeleri derken, bu işler çıktı ortaya. Sorunun tam ortasında bulunmak işlerimi daha anlamlı kıldı, bir yandan da sorunları göstermek ve sistemi eleştirmek açısından önemli oldu. SİSTEMİ ELEŞTİRMEK İÇİN... Merkezde hep insanın olduğu işler. Nasıl ilişkiler kurdunuz, insanların halIerini, sorunlarını nasıl dönüştürdünüz? Onlarla yaşıyorıım, aynı zemine basıp sorunlarını paylaşıyorum, maç seyrediyorum, evlerine gidiyorum, çay içip sohElime tngiliz narkotik polisinin takir bantları geçti. Uyuşturucu ticaretinin yol haritasını belirledim. O dönem eroin tngiltere'ye oyuncak bebekler içinde geliyordu. Tüm bunları fotoğraflar, gerçek silahlaı belgeler eşliğinde sergiliyorum. Özlem Altunok P asaport; turistik, i§ ya da eğitim amaçlı seyahatler için sıradan bir araç gibi algılanabilir ilk olarak. Oysa pasaportun tanımı bir başka çoğunluk için bu kadarla sınırlı değil. Sınır dışı edilen, göç etmek zorunda kalan, vize ya da oturum izni almak için kimliğini gizleyen, zorunlu bir sürgünün getirdiklerini yaşayanlar için pasaport ne ifade ediyor olabilir? Çeşitli nedenlerle yerlerini yurtlarını terk eden farklı sosyal gruplardan insanların hayatiarını konu edinen Denizhan Özer'in "Pasaport" adı altında topladığı çalışmalan Karşı Sanat Çalışmaları'nda sergileniyor. Serginin küratörü ise Levent Çalıkoğlu. Kimlik ve aidiyet eksenlı çalışmalarında, yurtdışındaki 17 yıllık tecrubesini gerçek doküman ve malzemelerle destekleyen Özer, öykülerinde bırebir takip ettiği mültecilerin birbiriyle kesişen yaşam hikâyelerini anlatıyor. Denizhan Özer'le "Pasaport" sergisini konuştuk. Ne zamandır Ingiltere'desiniz. Gitmenizin sebebi neydi? 17 yıldır oradayım Burada resim bölümünü bitirdim, bir yandan da tiyatro yapıyordum. Avrupa'ya gittim, Ispanya'da yaz okulu, arkeolojik kazılar... Fransa'da âşık oldum ve orada yaşamaya karar verdim, ama sevgilimin annesi beni yabancı olduğum için istemeyince son paramla 1987'de tngiltere'yegeçtim. Gidiş o gidiş... Hiç Ingilizce bilmiyordum, bu yüzden önce bir fabrikada çalıştım. Dil okullarına gittim, yavaş yavaş insanlarla tanıştım. Bir öğrenci derneğine girdim, orada tiyatro hocalığı yaptım, sivil toplum örgütleriyle çahştım, bir yandan sanat çalışmalarımı sürdürüyordum, bir yandan da sanat sosyolojisi üzerine master yaptım. Sizin hikâyenizle yaptığınız işler nerede kesişti, nasıl birleşti? Baktım ki sonuç olarak insanlarla ilgileniyorum, onlara yardım edebileceğim İnsan H Mehmet Aksoy'un küçük boyutlu heykelleri Galeri Apel'de. zararlı Mehmet Aksoy'un "Vahdeti Vücut'tan Şaman'a" sergisinde taş heykellere desenler de eşlik ediyor. eykeltıraş Mehmet Aksoy'u daha çok, büyük boyutlu ya da anıtsal heykelleriyle tanıdık. 28 Aralık'a kadar Galeri Apel'de yer alacak "Vahdeti Vücut'tan Şaman'a" sergisi ise sanatçının kuçük boyutlu heykellerini desenler eşliğinde görmek için önemli bir fırsat. Sergide bulunan 18 heykelden 3'ü taş döküm tekniğiyle çoğaltılabilir olarak üretilmiş. Geri kalan 15 eser ise taş ve metalin beraber kullanılmasından ortaya çıkmış. Serginin giriş bölümünde Mehmet Aksoy'un kişisel koleksiyonundan Şaman kültürüne ait çeşitli öğeler ve davul derisinden üzeri Mehmet Aksoy tarafından desenlenmiş bir tef bulunuyor. "Vahdeti Vücut" serisi, "Şaman Davulcusu", "Şaman Maskesi", "Şaman'ın Cübbesi", "Şaman Portresi" gibi isimler taşıyan çalışmaları için Mehmet Aksoy'un düştüğü not ise şöyle: "Rasyonel dünya, teknoloji, insan, doğa, düşler, mitler ve ruhlar dünyası birbirlerini biçim bozucu aynalardan seyrediyor. İnsan artık zararlı. Oysa her insan biraz Şamandır. Köklerin dünyasına dönmek, onunla iletişim kurmak ister. Ellerimi, gözümü yöneten güç kimin? Ellerime kim heykel yaptınyor? Kim bu benim gözümle gören, sesimle şarkı söyleyen? Beynimin içinde konuşan ses?" (Sergı 28 Aralık'a kadar sürecek •.. 021229272 36) bet ediyorum, çocukları olduğunda altın takıyorum. Bu sayede de bu işler çıkıyor. Neden sanatla belgeler aracılığıyla bağkuruyorsunuz? tşlerinizin birebir ve dolaysız olması, bilinçli bir tercih mi? Sanat, insanlara hep yüzeysel, hafif ya da anlaşılmaz gelmiştir. Hukuk, tıp, bilim belgeye dayanır, aslında sanat da toplumsal bir gözlemin sonucunda ortaya çıkar. Bunun inandıncı ve etkili olması için yaşadığımız dönemin rengini ortaya koymak, sorgulayabilmek için bu belgelere ihtiyacım vardı. Insanlan deşifre etmek değil, sistemi eleştirmek için işlerimi belgelerle kurdum. Sanatın politikası yerine politik sanatı mı tercih ediyorsunuz? Özellikle politik sanat yapmak gerektiğini düşünüyorum. Türkiye'de bu iş, daha çok ya basite indirgenerek ya da ajitasyon ve propagandaya dayalı yapılıyor. Bu yüzden hem sanatçılar korkuyor, hem de zaten izleyici ilgilenmiyor. Ben belgelerle sanat yaparak bunu aştığımı düşünüyorum. Sanatçının formla ilgilenmesini tabii ki yadırgamıyorum, ama ben o gerçeğin ardındaki esas gerçeğin peşindeyim. Ayrıca bu işler satılık değil, ama eminim ki bir gün müzeye girerek kalıcı olacaklar. Çünkü belgeyle çalışıyorum, dönemi sorguluyorum, toplumsal bir sorumluluğu yerine getiriyorum. Kurduğunuz ilişkileri sanatsal bir şeye dönüştürmek zor olmuyor mu? Zor tabii. Bana hikâyelerini anlatmaları, güvenmeleri için uzun bir zamanın geçmesi gerekiyor. Mesela "Erimiş Hayatlar" admı verdiğim ve iki yıldır takip ettiğim bir proje var. Uyuşturucu kullanan fahişelerle ilgili bir çalışma bu. Amacım uyuşturucu ve AIDS'in bedene nasıl bir etki yaptığını fotoğraflar aracılığıyla göstermekti. Önce insani ilişkiler kurdum onlarla, evlerine gittim, hastaneye götürdüm, yemeğimizi paylaştık. Haklı olarak şüpheleniyorlar, ne yapmak istediğimi gerçekten anlayınca da yardımcı oluyorlar. Bu ilişkiler sizde nasıl iz bırakıyor? Ağır bir ilişki türu tabii. Mesela tanıştığım kadınlardan biri öldü. Bir keresinde AIDS'Ü bir kadınm ayağında birden kanama başladı. HIVı olduğunu biliyor du ama henuz vücudu bir tepki vermt mişti. Evde hiçbir şey yoktu, tuvalet kî ğıdıyla ayağını sarıp selabantla yapıştr dık. Ben çalışmayı bırakmak istedim, ı ma o "hâyır, devam etmeliyiz" dedi, inar mıştı bana. O fotoğrafta ölüme yaklaşt ğının ifadesini görebiliyorsunuz. Kad köy'de bir bankanın önünde bir tinen çocuğun ölümünü kara kare çekmiştin Yaklaşık 100 fotoğraf... Başına üşüşenle polisler, yoldan geçenler, bankadan paı çekmeyi sürdürenler... . DIŞARDAN İÇERİYE BAKMAK... Sergide kimi gizli olan belgeler va Onlara nasıl ulaştınız? Tercümanlık yapınca oradaki resmi gc revlilerle ilişki kuruyorsunuz ıster istı mez. Sanatçı kimliğimle işi bitmiş dosy; ları, o ülkede sergilememe sözü verere edindim. Bu serginin bir bölumunü kin seye zarar vermemek adına orada serg leyemem zaten. lngiltere, çalışmalarınızı sergileme için uygun bir yer değil yani... Oradaki göçmenler sorunlarını ozgü ce ortaya dökebiliyorlar. Bu işleri ortaj çıkarmamda bu özgürlüğün katkısı va Ama oradaki sisteme karşı yapacaklar mı da engellerler. Oradan buraya, bur. dan oraya bakmak daha farklı. Bazı işL rimi orada, bazılannı burada sergileyem yorum. Belgeye dayalı bir iş yapınca, s( rular sorunca herkes bir isim takıyor s ze; kimi ajan, kimi provokatör, faşist, k< münist, polis diyor. Yeni işleriniz arasında neler var? Öncelikle "Erimiş Hayatlar"a devaı edeceğim. Bir de düle ilgili çalışmalaru var. Babaannem çok iyi Lazca, biraz c Türkçe biliyor, babam ikisini de iyi k< nuşuyor, ben Lazcayı daha az biliyorur benim çocuğumsa Lazca bilmiyor. Dol. yısıyla babaannemle anlaşamıyorlar. E arada kalmışlığı, anlaşamamazlığı ortaj çıkaran işler yapmayı düşünüyorum. S. vaş teması uzerine, yani hayatın sert yaı larından bırini yumuşak malzemelerde bombalar yaparak gösteren işler de sır. da. • (Sergı 31 Aralık'a kadar sürecek Tel 212 245 46 57)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear