Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
31EKÎM2004/SAYI971 11 El Cezire hakkında yanılmışım Alastair Campbell Ingiltere'de bir dönem başbakana bağlı çalışan bir iletişim uzmanı. Irak savaşı nedeniyle birçok kez El Cezire televizyonunu ziyaret etti. Kanalın Katar'daki merkezini ziyaret edip döndüğünde yayın anlayışlarına övgüler yağdıracağını hiç hesaplamamıştı... E l Cezire'nin merkezini ziyaret ederken beni nelerin beklediğini bilmiyordum. Bu istasyonla geçmişte birçok kez işim olmuştu. Söz gelimi, bir kezinde Bağdat muhabiri canlı yayında Avam Kamarası'nın "Britanyalı askerler taraftndan öldürülen Iraklı savaş tutuklularıyla ilgili haberler üzerinde kafa yorup yormadığını" sorduğunda kendimi buna karşı çıkmak zorunda hissetmiştim. Bildiğimiz kadarıyla böyle bir şey yoktu. Britanya'nın verdiği kayıplarla kaynağı ve niyeti belirsiz Usame bin Ladin videolarının kullanılmasıyla ilgili haberler belki de çok daha büyük bir yankı uyandırmaktaydı. Her ikisiyle de ilgili olarak özürdilemegereğini duymamışlardı. Kanalın yönetici başkanı Wadah Khanfar, "Savaş savaştır. Katliam ve ölüm bunun doğal bir sonucudur," diyor. ları etkiden ötürü omuzları kabarsa da, on ytldan kısa bir süredir var olan kanal, neden böylesi bir tartışmanın kaynağı olduğunu ve özellikle de ABD'li politikacılann şimşeklerini üzerine çektiğini kavramakta sanki de zorlanıyor. Kimileri bundan hoşnut görünüyor. Istasyonun iletişim başkanı Jihad Ballout, "Rumsfeld bize saldırdıkça izleyicilerimizin kanala olan ilgisi de artıyor" diyor. ULUSLARARASI OLUNCA... Khanfar ise "Bizler toplumda gerçek ve kalıcı bir değişimin sağlanmasına katkıda bulunmak suretiyle bu sürecin bir parçası olduk. Ortadoğu'ya yepyeni bir düzen getirilmesinde de etkili olmaya çalışıyoruz. Ama onlar bunu anlamıyorlar" diye ekliyor. O akşam Daho'daki otel odamda kanaldan kanala atlarken Khanfar'ın ne deverici sayılmaz. Ancak kanalın tngilizce yayın, 23 ofisinin daha da genişletilmesi ve adının "Uluslararası El Cezire" olarak değiştirilmesi konusundaki çalışmalannı hızlandırdığı şu günlerde Amerikan ve öteki Batılı hükümetlerin de El Cezire'ye karşı nasıl bir tavır takınmaları gerektiğini yeniden düşünmeleri gerekiyor. genç biri vardı. Stüdyoda bir uyuşukluk duygusu egemendi. Canlı yayına birkaç saniye kala, ilk sorunun Tony Blair ile Gordon Brown'un üstünlükleri konusundaki anketle ilgili olması karşısındaki şaşkınlığı benimle paylaşan zemin yöneticisi masasrnın altında çevirmenle aramdaki bağlantı kablosunu yerleştirmeye çabalıyordu. Kanalın üst düzey yöneticisiyle yaptığım ve devlet görevlisinden daha normal bir yaşama yaklaşan biri olarak dönüşümümü konu alan görüşmem Kanal 5'te yayımlanan bir belgeselin ufacık bir bölümünü oluşturdu. KETENPEREYE GETİRİLSEM DE... Son on yılın odak noktası durumuna gelmeleri yüzünden kendini beğenmiş ve küstah bir tavır sergileyeceklerini sanıyordum. Oysa, kendileriyle ilgili değerlendirmeler karşısında kaygı duyuyorlar ve tekyönlü olarak niteledikleri Amerikan bakış açısına bir anlam veremiyorlardı. Kendilerini değişimin elçileri olarak görüyorlar, ama tehlikeli bir statükonun parçası olmaya mahkum ediliyorlardı. Amerikan karşıtı olduklarını öne sürüyorlar, ama Amerikan karşıtlığının kurumun ayrılmaz bir parçası olduğunu yadsıyorlardı. Khanfar, Güney Amerika, Asya, hattajaponya'da Amerikan karşıtı haberlerin oldukça yaygın bir yer tuttuğuna, ancak bunun göze batmadığına dikkat çekiyor ve "Farklı bir yere oturtularak bize haksızlık ediliyor" diyor. Britanya'ya karşı daha öfkeli bir tutum içinde olacaklarını düşünüyordum, ama Bush'a açıkça diş bilemelerine karşın, Blair'in içinde bulu nduğu karmaşık durumu değerlendirirken çok daha anlayışlıydılar. Tozlu ofisten ayrılırken orayı daha önce ziyaret etmiş olmayı, El Cezire'yi seven ve de sevmeyen Amerikalılan kanalın bir fırsat, aynı zamanda da olası bir tehlikeyi simgelediklerine inandırmak için daha büyük bir çaba harcamış olmayı içimden geçirdim. Katar topu topu 500 bin kişinin yaşadığı bir ülke. El Cezire ile kurulacak iyi bağlantılar sayesinde Britanyalı ya da Amerikalıların düzenli olarak milyonlara ulaşmaları işten değil. Kıvrak zekâlı Jihad Ballout, kafamda gelmeden öncekinden çok farklı bir görüş yaratmak üzere son derece etkili bir strateji uygulamış olabilir. Ketenpereye getirilmiş olsam da, El Cezire'nin medyada artık önemli bir yeri olduğu bir gerçek. îngilizce yayınlann başlamasıyla birlikte bu öneminin daha da artacağı kesin. Batılı politikacılar hak ettiğini düşündükleri sürece ona saldırıda bulunabilirler. Izlediğiniz politikanın hep yanlış yorumlandığından yakınmak hiçbir işe yaramaz. Ortamla ilgili görüşleriniz ne olursa olsun, sorunu ortaya koymalısınız. 0 The Guardian'dan çeviren: RİTA URGAN HABER OFİSİ VE UYUŞUKLUK! Bir toplantıya katılmak üzere Katar'a gitmeye razı olmamın asıl nedeni El Cezire'yi de ziyaret etme şansına sahip olacağımdı. Konumu ve temsil ettiği değişimin boyutundan ötürü, El Cezire'nin öyküsü siyasal ve kitle iletişim açısından son derece büyüleyiciydi. tngiliz ve öteki Batılı TV istasyonlarını ne zaman ziyaret etsem, yaşadıklanm onlarla ilgili görüşlerimin daha da pekişmesine olanak tanırdı. El Cezire'de yaşadtklarım sonucunda ise kafamda buraya gelmeden öncekinden çok daha farklı bir bakış açısı oluştu. El Cezire de, tıpkı öteki kanallar gibi, 24 saati doldurmak zorundaydı. Ne var ki bu iş, bırakın BBC'yi, Sky News'a bile kıyasla çok basit bir çalışmayı gerek tiriyordu. Haber ofisi BBC'nin Bristol'daki ofisinin üçte biri kadardı. Kantini minicikti. El Cezire geliştikçe çalışanları barındıran portatif kabinlerin sayısı da arttı. Denetim odası bir taneydi ve yine batıdakilerden kat kat küçüktü. Çokuluslu ekibin başında Kuzey Afrikalı Videolara gelince, Katar merkezli istasyonun başkanı bunlardan yararlanmanın yaratacağı çekincelerin ayırdında olduklarını dile getiriyor. Sesin gerçekten Bin Ladin'e ait olduğunun kanıtlanmasına özen gösteriliyor. Videolar asla baştan sona gösterilmiyor. Öldürme dürtüsünü körükleyebilecek unsurlar çıkartılıyor. Ancak başkan, haklı olarak, Bin Ladin'in son olaylarda kilit kişilerden biri olduğunda ısrar ediyor. Videolar BBC ya da CNN'in eline geçecek olsa bunları seve seve kullanacaklar. Oysa, videolar El Cezire'nin eline geçiyor. Başkan, "Bu yörede bizlere daha çok güveniliyor," diyor. Belli açılardan güçlü olmalarına karşın bana genelde oldukça savunmacı bir tavır sergiliyorlarmış gibi geliyor. Yarattık mek istediğini çok daha iyi kavradım. £1 Cezire, gerek görüntü gerek duygu açısından, artık 24 saat haber yayını yapan öteki Amerikan ve Avrupa kanallarından pek de farklı değil. Her zaman başarılı olamasalar da, izleyiciyi etkilemeye çalışan sunucular; olabildiğince net ve canlı görüntüler; yaşanan ve yaşanacak olaylarla ilgili altyazılar... Uluslararası düzeyde önemli bir olay söz konusu olduğunda, bu kanalları birbirlerinden ayıran şey kimi zaman yalnızca dil olsa gerek. Batılının gözünde El Cezire olayları, özellikle de IsrailFilistin sorununu Arap bakış açısıyla gözler önüne seriyor. Izleyicilerinin profiline bakılırsa, bu durum hiç de şaşırtıcı değil. Irak olaylarını ele alışı da izleyenler açısından pek huzur Alastair Campbell'a göre El Cezire Televizyonu net ve canlı görüntüleri, 24 saat yayınıyla Batılı ülkelerin kanallarından farklı değil.. ' ' J . • Madra Dağı'nın gizli kaya sunakları Troya filmiyle gündeme gelen Çanakkale bölgesinde keşfedilecek çok yer var. Edremit Körfezi'ndeki Madra Dağı da bunlardan biri. Kaya sunaklarıyla dikkat çeken dağın adı "ana tanrıçanın erkeği" anlamına geliyor. Adak törenleri günümüzde de sürüyor. Erol Özkan on aylarda bütün dünyanın bakışlarını tekrar Anadolu'ya çevirmesine neden olan "Troya" filminin yaratüğı merak ve rüzgâr, binlerce insanı Troya savaşının ve Ilyada destanının yaşandığı Çanakkale yöresine taşıdı... Antik çağda Troas olarak bilinen Çanakkale yöresinde ve Ida (Kazdağı) dağında hâlâ keşfedilmemiş ören yerleri var. Bu anıtların en ilgi çekicileri ise kaya sunakları. Troas bir yana, varoluşlannı çağlar öncesinden bugüne taşıyan bu anıtların en güzel örnekleri Edremit Körfezi'nde, Burhaniye'nin hemen arkasında yükselen Madra Dağı'nda bulunuyor. Bu kaya sunakları son yıllarda yapılan yüzey araştırmalarıyla ortaya çıkarıldı. Bu yörede 1995'ten beri Sakarya Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Engin Beksaç'ın başkanlığında yürütülen araştırmalarla az rastlanan türde kaya sunakları tespit edildi. Madra Dağı'nm eteklerine yaslanan kutsal kayaların çekiciliği erken demir çağından başlayıp bronz çağına kadar uzayıp gidiyor. Ana tanrıça Kibele inancma dayanan ve tanrısallaşmış bereket inancını sembolize eden bu sunaklarının, bereketli Karınca Deresi'nin sulayıp gittiği yükseltilerde karşımıza çıkması ilginç değil mi? Sözünü ettiğimiz yerler çağlar önce Mysia bölgesi içinde bulunuyordu. Madra dağı ise Luvi diline kadar inen bir inancın, ana tanrıça, "ma" ile "dra" ekinin birleşiminden oluşuyor. Günümüze kadar aynen gelmiş bu isim "ana tanrıçanın erkeği" anlamına geldiği için önemli. KAFA KARIŞTIR1CI BİR GEÇMİŞ Yüzlerce yıl önce uğurlu sayılan bu kayalarda kutsal adak törenleri, gökyüzü ile bağıntılı gözlemler ve toplantılar yapılırmış. Buranın önemi biraz da çok tanrılı dönemlerden kalma inançlann günümüze ulaşmış izleri olmasında yatıyor. Sunaklarm en çarpıcı iki örneği; Burhaniye'nin 8 km. doğusundaki Dutluca Köyü'nde bulunan Deliktaş Anıtı ile ilçenin 7 km. uzağında, Bahadınlı Köyü'nün alt başındaki bereketli vadiyi seyreden Dedekaya Anıtı. Bu iki anıt benzer özellikler taşıdığı için ilginç. Kutsal Madra Dağı'nın gizlerini içinde taşıyan bu anıtları birlikte gezdiğimiz Burhaniye Belediye Başkanı Fikret Akova'nın anıtlara ilgi göstermesi işin sevindirici yönü. Yıl lardır definecilerin cirit attığı bu anıtları korumak ve tanıtmak ise Madra Dağı'nm bir şansı olmalı. Ana kaya üzerine açılmış kanallar, çukurlar, adak nişleri, arınma havuzlan ve dinsel törenlerde kullanılan altar düzenlemeleri insanı meraklandırıyor. Sunağın önündeki düzlük alanda tören için seçilmiş insanlar önce havuzlarda anndırılır, daha sonra adaklarını sunar ve törenin ardından tanrıçanın sırlarına ulaşmak için kayanın üst noktasındaki ana tanrıça ve eşini sembolize eden ikili taht önünde kutsanırlardı. MADRA DAĞI'NIN GİZEMİ İÇİNDE Madra Dağı gizemli bir dağ... "Ana tanrıça kültü" açısından kayaların yeri ve önemi de yadsınamaz. Dutluca Köyü'nün sakinleri ve yaşlı kadınların anlattığına göre özellikle doğum ve kadınlara özgü bazı âdetlerle ilintisi olan Deliktaş Anıtı'na günümüzde bile adaklar yapıhyor. Hayret edilecek noktalardan biri de Burhaniye, Gömeç ve Havran ile Madra Dağı'nm pekçok kesiminde gözlerden uzak, varoluşunu sürdüren anıtların olması. Doç. Dr. Engin Beksaç'ın adeta iğne ile kuyu kazarcasına bir kuyumcu sabrı ile bu anıtlarm yenilerini de bulup ortaya çıkaracağı kesin... Ayrıca Kültür Bakanlığı Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nün 2001 yılında düzenlediği 19. Yüzey Araştırmaları Sonuçları Toplantısı'na bir bildiri vererek bu çalışmalarını anlatan Beksaç'ın yine 2002 yılında da pre ve Prehistorik yerleşmeler yüzey araştırmaları sonuçlarını bir bildiri olarak sunduğunu da hatırlatalım. • S