Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
krallardan daha büyük olan, her zaman yukarılarda, Tanrı’nın onurları aptalca bir gurur, ruhları ise bir çamur yığınıdır.” kitap, eğer bu mümkünse.”
diademiyle coşku içinde duran sanata adayalım.”
Ayrıca insanların aptallığından nefret ettiği ve bu kav- Bu fikir Flaubert’in neden modern romanın hatta ge-
Buna benzer satırları Mektuplar’ında sık sık yineleyen ram cahil tabakalarda alenen ortaya çıktığı için aslında nel anlamda konseptüel sanatın öncüsü olarak görüldüğü-
Flaubert’in sanat kavramını din olarak bellediği açıktır.
halkı da sevmez Flaubert: “Burjuva derken işçi önlüklü nün açıklamasıdır.
Ünlü bir cerrah olan babasından kalan miras saye-
burjuvayı kastettiğim kadar smokinli burjuvayı da kaste- Madame Bovary’nin yazım aşamasına tam olarak han-
sinde bir meslek edinme zorunluluğu olmayan Flau- gi tarihte, hangi ruh haliyle girdiğini 20 Eylül 1851 tarihli
diyorum.” Yani her türlü sosyal sınıf kavramının ötesinde
bert, 1844’de geçirdiği epilepsi krizini de bahane ede-
mektubunda belirtmiştir: “Dün gece romanıma başladım.
sanatın ve doğanın güzelliğine duyarsız, aptallığı bayrak
rek Paris’te devam ettigi hukuk eğitimini yarıda bıra-
edinmiş her insan onun gözünde bir burjuvadır. Şimdi beni korkuya boğan üslup sorunları öngörüyorum.
kır ve yaşamını edebiyata adamak amacıyla memleketi
Basit olmak ufak bir mesele değil.”
Normandiya’ya dönüş yapar.
Yazım sürecinin çok yavaş ilerlediğinden, bazen bü-
Tüm çocukluğunu geçirdiği Croisset köyünde,
tün gün saatlerce çalışıp sadece bir sayfayı tamamlayabil-
Seine nehri kıyısındaki sakin evinden hiç çıkmadan,
diğinden yakınır: “Dağları yerinden oynatmış gibi yor-
mağarasına kapanmış “bir ayı gibi” yaşamak ve günün
gunum. Bazen ağlamak istiyorum. Yazmak için insanüstü
bütün saatlerini edebiyata yani okuma ve yazmaya
bir irade lazım. Ben sadece insanım.”
harcamak düşlerindeki ideal yaşamın anahtarı ve en derin
Bu mektupları yazdığı Louise Colet’ye derinden aşıktır
arzusudur Flaubert’in.
Flaubert fakat hiçbir şeyin sanat tutkusunun önüne geç-
Bu fikre karşın, gençliğinde bir buçuk yıl süren ve
mesine izin veremez. Louise’e bunu samimiyetle yazar,
çok önemsediği bir Doğu seyahati yapmıştır zira seyahat
onu sevdiğini ama hayatını sanatına adamak istediği için
etmek edebiyatın bir parçası ve hayal gücünü beslemek
hiçbir zaman birlikte yaşayamayacaklarını açıkça söyler.
için vazgeçilmez bir koşuludur: “Seyahat etmek ciddi bir
Edebiyattan başka bir meşgalesi yoktur, olmamalıdır.
iş olmalıdır.”
Ne var ki yaşamının son döneminde, çok sevdiği an-
Sıkı bir Montaigne okuru olarak yabancı kültür ve me-
nesini kaybettikten sonra iyice yalnız hissettiğinde yakın
deniyetlere çok objektif bir bakış acısıyla adeta bir antro-
dostu George Sand’a yazdığı bir mektupta bu konuda fi-
polog hüviyetiyle ve her türlü etnosantrizmden uzak bir
kir değiştirmeye ve seçtiği münzevi hayattan pişmanlık
bakış açısıyla yaklaşır. Seyahat etmek, başka kültürleri
duymaya başladığını itiraf eder:
tanımaya çalışmak anlamına gelir.
Özellikle 1846-1854 yılları arasında coşkulu bir aşk ya-
“Bana (son mektubunuzda) sevgili torunlarınız hak-
şadığı şair Louise Colet’ye yazdığı mektuplar, hem edebi-
kında anlattıklarınız yüreğimi ısıttı. Ben neden yoksunum
GUSTAVE FLAUBERT: ‘TÜRKLER DÜNYANIN
yat sanatı hakkında düşüncelerini uzun uzun anlattığı bir
bundan? Şefkatle dopdolu bir kalple doğmuştum halbu-
EN İYİ İNSANLARI’
denemeler dizisi hem de dünyaca ünlü başyapıtı Madame
ki! Ama insan kaderini yaratamaz sadece katlanır. Genç-
Bu nedenle kendi yapıtları yoğunlukla gerçekçi akıma
Bovary’nin yazılışının bir güncesi olması ve zengin bil-
liğimde ödleklik etmişim, hayattan korkuyordum! Her di-
bağlı olan Flaubert, devrinin Lamartine ya da Chateaub-
giler içermesi açısından bu romanın hayranları tarafından
yet bir gün ödenir.”
riand gibi büyük romantik yazarlarının izinde uzun bir
mutlaka okunması gereken bir belgedir.
doğu seyahati yapmayı ödev bilmiş, 19. yüzyılın çok zor
FLAUBERT’İN MEKTUPLARININ
Yani Shakespeare’in ya da Molière’in eserlerini nasıl
koşullarında, maceralı bir yolculuğa çıkarak Türkiye’yi
TAMAMI DİLİMİZE ÇEVRİLMELİ!
yazdıklarını hiç bir zaman öğrenemeyeceğiz ama Gusta-
de ziyaret etmiştir.
Dünya edebiyatının en güzellerinden biri olduğu ko-
ve Flaubert’in nasıl bir çalışma yöntemi uyguladığını ve
Bu dönemin mektuplarını okurken yazarın Pierre Loti
nusunda Marcel Proust’tan Virginia Woolf’a, Jorge-Lu-
kitaplarını nasıl yazdığını Mektuplar’ını okuyarak bizzat
gibi belki de ondan da fazla bir Türkiye hayranı olduğunu
is Borges’ten Mario Vargas Llosa’ya kadar sayısız büyük
kendi kaleminden öğrenebiliriz.
şaşkınlıkla öğreniyoruz: “Türkler dünyanın en iyi insan-
yazarların hemfikir olduğu Flaubert’in mektuplarının ta-
ları. Devamlı övülen Yunanlılardan yüz kat daha iyiler.”
MODERN ROMANIN HATTA GENEL
mamının dilimize çevrilmesi günümüz koşullarında epey
ANLAMDA KONSEPTÜEL SANATIN ÖNCÜSÜ!
zor gözükse de yayımlanmış bölümlerinin ne kadar yeter-
SANATIN VE DOĞANIN GÜZELLİĞİNE
Madame Bovary projesi zihninde belirdiğinde Louise
siz kaldığı da açıktır.
DUYARSIZ, APTALLIĞI BAYRAK EDİNMİŞ
Colet’ye şu meşhur satırları yazar:
HER İNSAN ONUN GÖZÜNDE BURJUVADIR! Zira “Üslup dünyayı görmenin mutlak yöntemidir”
“Bana güzel gelen, yapmak istediğim şey, hiçbir hatta daha da ileri giderek “Üslup hayattır, düşüncenin
Toplumsal yaşamdan ürken yazarın siyasal açıdan da her-
hangi bir partiye ya da görüşe inanması mümkün değildi. şey hakkında bir kitap, hiçbir dış eklentisi olmayan, can damarıdır” diyen Flaubert’in mektuplarını okumak,
üslubunun kendi gücüyle kendi başına ayakta duracak
Demokrasi kavramını yani halkın seçtiği kimselerin halkı yazarın çalışma odasına usulca girmek, bir satır üzerinde
bir kitap, tıpkı hiçbir destek almadan dünyanın boşlukta saatlerce ter dökmesine, yazma ritüellerine, kederlerine,
gerçekten temsil edebileceği fikrini gülünç bulur:
“Halkın temsilcileri pis bir satılmışlar yığınından başka durması gibi neredeyse hiç konusu olmayan ya da sevinçlerine ve bütünüyle edebiyata adanmış bir ömrün
bir şey değildir, görüşleri kişisel çıkar, eğilimleri alçaklık, en azından konunun neredeyse görünmez olacağı bir öyküsünün günden güne yazılışına tanıklık etmektir.
n
12 Aralık 2024 9