Catalog
                    Publication
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Years
                    
                    
                
                    Our Subscribers Can Login And Read Original Page
                    I Want To Register And Read The Whole Archive
                    I Want To Buy The Page
                
            
                ATAOL BEHRAMOĞLU’NDAN  
‘CEZAEVİ GÜNCESİ-HAPİSHANEDE BİR SABAH 
TÜRKÜSÜ: GÜNCELER 1 (ARALIK-NİSAN 1982)’
Cezaevi günceleri 
neyi söyler?
dır. Dostları, sevdikleri, çocukları… 19 Ni-
HİDAYET KARAKUŞ
san 1982’de şunları yazar: “Bugün sevgi-
li annemin ölümünün (kaçıncı? 6. mı, 7. 
ZİNDANA DİRENMEK!
mi?) yıldönümü. Bir anne gerçekten ölür 
“Bir ay ve birkaç gündür Kartal Malte-
mü? Babam ve Sevim Hanım ziyarete gele-
pe Tutukevi’ndeyim. Aklımda günlük tutmak 
cekler. Ludmilla da. Bugün görüşme günü. 
yoktu. Az önce Flaubert üstüne bir yazı oku-
Teyzemi sanırım kaybettik. Ağır hasta di-
yunca notlar almaktan kendimi alamadım 
yorlar. Annemden bir yadigârdı benim için. 
yine.” Ataol Behramoğlu’nun Cezaevi Gün-
Ludmilla’nın test sonuçları iyi çıkmış. İkin-
cesi-Hapishanede Bir Sabah Türküsü: Gün-
ci aydan gün alıyorum.”
celer 1 (Nisan-Aralık 1982) böyle başlıyor. 
29 Nisan 1982’de “Artemio Cruz’u oku-
Ozanı, yazarı, sanatçıyı oralara kapatanlar, 
yorum, Bitirmeye az kaldı” diye yazar. Ay-
tutukluların zamanlarını ne kadar alabilirler? 
nı gün “Fuantes yaşamı ne güzel anlatıyor” 
İşte Ataol Behramoğlu, kendinden zamanını 
diye not düşer. İngilizce çalışır. Poe’nun öy-
alanların elinden aldıkları zamanı okuyarak 
külerini kendi dilinden okur. “Atilla Josef, 
yazarak onlara bırakmıyor. Dünyayla bağını 
beni tutsak kılanlara bir zerresini bağışla-
sıkı tutarak zindana direniyor. Okuduklarını 
mam yaşamak hakkımın, diye haykırıyordu 
kendi içinde tartışıyor en çok. Cezaevindeki 
…” diyen şaire yakınlık duyar.
aydın takımının gerçek yüzünü de görerek, 
18 Mayıs 1982’de, “Dün yavrum gel-
göstererek anlatıyor o karanlıktaki günlerini. 
di yine. Bu kez o istemiş gelmeyi. Bir ku-
Hilmi Yavuz’un Varlık dergisinde kendisiy-
tu bisküvi gönderdim ona; tel örgü arka-
le yapılan konuşmayı eleştiriyor. Şiirin olu-
sından maymun gibi kemirdi. Bir ara ku-
şumunda etkin olan öğeleri tartışırken ken-
cağıma gelmek istedi yine… Tabii olanak-
dince bir yaklaşım getiren Hilmi Yavuz’un şu 
sızdı. Ve görüşmenin sonuna 
savına karşı çıkıyor: “Şiirin ke-
doğru durgunlaştı yine…” der, 
sinkes belirlemeseler bile ben-
okuyanın boğazına bir düğüm 
zetme ve iğretileme, dünyayı şi-
oturtur.
ire dönüştürmede belirleyiciler-
21 Mayıs 1982’de, “Nâzım’ın 
dir bana göre.” 
büyüklüğünü bu koşullarda çok 
Hilmi Yavuz’un “Düzyazının 
daha iyi kavrıyorum. Olağanüstü 
lojiği ile dünyanın lojiği arasın-
büyüklüğünü. Yarattığı mitos’u. 
da birebir tekabül ilişkisi varsa 
20. yüzyılın en büyük, en gerçek, 
istenildiği kadar benzetmeye ve 
en ölümsüz destanıdır onun ya-
öteki söz sanatlarına başvurul-
şamı ve şiiri.” 28 Mayıs’ta Yıl-
sun, düzyazı lojiği içinde kalın-
maz Güney’in Cannes’da aldığı 
dıkça dünyanın olduğu gibi de-
ödüle kendi almışçasına sevinir. 
ğil, olmadığı gibi yeniden kurul-
2 Haziran 1982’de, “Flaubert’in 
masının mümkün olamayacağını 
gücü (Madam Bovary) gerçekçi-
düşünüyorum” sözlerine de eleş-
liğiyle şairce bir duyarlığı bir-
tirilerini, “Hilmi’yle taban tabana karşıt ko-
leştirmesinden geliyor” diye yazarla ve ro-
numlardayız” diye sıralar. 
manla ilgili görüşünü belirtir.
Cezaevine düşen yazarın en büyük daya-
9 Haziran 1982’de, “İddianameyi okudum 
nağı kitaplarla kalemidir. Körleşme’yi oku-
bitirdim. Aydınlık ve insanca olan her şeye 
yor Ataol. Bu kitaptan yaptığı alıntıyla içeri-
karanlık, zavallı ve alçak bir dünyadan sal-
de işkencelerden geçen Kien’i anlatır: “Dövü-
dırılar. Yasalar ve hukukla da ilgisi.”
lüyor Kien, pataklanıyor, ayaklarla eziliyor. 
10 Haziran’da, Kuşatmada kitabının topla-
Alanın kısıtlı oluşu nedeniyle kendisine vu-
tıldığını, Hükümeti ve Emniyet kuvvetlerini 
ranların duyduğu doygunluk kısıtlı kalıyor.” 
aşağılama davasında da bir yıla mahkum ol-
Burada cezaevlerinden dış dünyaya uzanan 
duğunu öğrenir. “Bir günde iki haber birden. 
bir insanlık gerçeğini kendi gerçekliğine bağ-
Eh fena değil” der kendi kendine. Bu arada 
lı yorumluyor: “Bireyci, eylemsiz aydınların 
dışarıda kitapları yayımlandıkça, şiirleri ki-
en yüksek dozda eleştirilmesi. İnsanı öfkey-
mi korkusuz dergilerde çıktıkça da ferahlar. 
le, tiksintiyle dolduran aydın tipinin.” (s. 12)
Bu gelişmeler ona güç verecektir. 
Eskiden okuduğu Ahmet Muhip Dıranas’ı, 
Hele 1 Kasım 1982’de yazdığı günlük onu 
Orhan Veli’yi, Cahit Sıtkı Tarancı’yı, Turgut 
dünyanın kucakladığı duygusu verecektir: “Bu-
Uyar’ı yeniden okur. Bu şairlerle ilgili yar-
gün babamlar, sonra Ludmilla geldi. Asya-Af-
gılarını da söyler. Çevirilerinde halk şiirinin rika Yazarlar Birliği (Lotus) Ödülü’nün ba-
örneğin Köroğlu özgün deyişlerini, sözleri-
na verilmiş olduğu haberi düş gibi bir şey… 
ni diline yerleştirmeye çalışır. Bakalım yarın nasıl verilecek gazetelerde.” 
Haklıdır şairimiz. Faşist generallerin rüzgârı 
SİNİR SAĞLAMLIĞI, DİSİPLİN, ÜRETİ! kasıp kavurmaktadır ortalığı. Ne yapacakları 
Şair, çevirmen, düşünür Ataol Behra- belli olmaz! Cezaevi Güncesi tutuklu bir ay-
moğlu içeri düşünce kendine bir izlence dü- dının okuyarak, yazarak, cezaevi avlusunda 
zenler. Ona göre çalışır. “Sinir sağlamlığı, voleybol oynayarak, spor yaparak direnmesi-
nin öyküsüdür. Yazan çizen, yazar, ozan, ay-
disiplin, üreti. 21 Ağustos 1982.”
Tutuklanan kişi insandır. Yakınları var- dın kim varsa bu kitabı okumalıdır. n
4 Ağustos 2022 9
            
    
