25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

‘BÜTÜN ESERLERİ’ VE YAŞAMIYLA Yazının ağır işçisi: Ayla Kutlu Siyasal bilgiler fakültesini Asi / Ateş Üstünde Yürümek bitirdikten (1960) sonra çeşitli kamu / Bir Göçmen Kuştu O / Cadı kuruluşlarında 20 yıl çalışan ve Ağacı / Emir Beyin Kızları yazında 46 yılı geride bırakan TÜYAP / Hoşça Kal Umut / Hüsnüyusuf 36. Uluslararası İstanbul Kitap Güzellemesi / Islak Güneş / Kaçış / Fuarı’nın Onur Yazarı (2017) Ayla Kadın Destanı / Mekruh Kadınlar Kutlu’nun yazarlığı 1976’da Özgür Mezarlığı / Sen de Gitme Triyandafilis İnsan dergisinde yazdığı kitap tanıtma / Yedinci Bayrak / Zaman da Eskir yazıları ve öyküleri ile başladı. / Zehir Zıkkım Hikâyeler) Bilgi İlk kitabı Kaçış 1979 yılında Yayınevi tarafından okuyucularla yayımlanan ve 1980 yılında emekli buluşturuldu. Ayla Kutlu ile yarım olduktan sonra bütünüyle edebiyata yüzyıla yaklaşan yazın yaşamını, yoğunlaşan usta yazarın çocuk özgün yapıtlarını, edebiyatımızda kitapları dışında Bütün Eserleri (Asi kadının yerini konuştuk. düzeyde sevindiriyordu. Bu bütünleme büyüdükçe de de- GÜLSEREN ENGİN ÜNSÜN ğişmedi. Yaşlandım. Değerlendirmem aynı. Antakya’nın dağa yakın yoksul mahallelerden birinde- ‘EN ÖZGÜR SANAT DALIDIR EDEBİYAT’ ki evimizde su da elektrik de yoktu ama babamın Fran- n Yarım yüzyıla yaklaşan yazın yaşamında öykü, ro- sızlar döneminde edindiği sanat kitapları, ünlü ressamla- man ve çocuk edebiyatı türlerinde pek çok eser verdiniz. rın tablolarını izlememizi, kaliteli boyaları onları çalarak Sizce edebiyat nedir? telef etmemizi, udu ve kemanı ise hoyratça çalabilme he- Saymaya kalkışırsak birkaç tür daha ekleyebiliriz: Her vesimizi tahrik ediyordu. türün yazarına ayrı lezzet verdiği (tiyatro, film senaryo- Biz dediğim üçlü; ben, benden iki yaş büyük ağabeyim ile su, radyo ve televizyon dizileri gibi türleri de eklemeliyiz) bir buçuk yaş küçük olan erkek kardeşimdi. Kötü şey yap- gerçeğini elde tutarak edebiyatı andığımızda roman ve Edebiyatçı kendi yaratıcı gücüne sansür uygularsa top- tığımızın ayırdındaydık. Öyle de olsa, savaş yıllarının ka- hikâye asal üretimlerdir. lumu sürekli aynı pencereden bakma alışkanlığından ayı- ranlığında ve yarı aç yaşamamızın öfkesinde, yapmamamız Edebiyat, toplum ve insan için anlamlı olan her konuya ramaz. Tüm sanatlar toplumun geleneksel değerlerine kar- gereken şeyleri yapmakta sakınca görmüyorduk. Belki de sa- yanıt arayan, yeterli yanıt bulmayı başaramadığı durumlar- şı durabilen bir tohumdan büyümüştür. Ve tüm sanat dalla- natsever olmamıza bu kaçak tatmin ihtiyaçlarımız yol açmıştı. da bile, yaşama, topluma ve insan gerçeklerine yanıt verme rı gibi, edebiyat da asidir. amacıyla sorular üretebilen, devamında; ulaştığı insanın ‘SANAT DALLARININ BENZER YANI dünyasını büyütme yolunu açabilecek bir sanat dalı. Edebi- ‘YAZMAK MÜZİK GİBİ, RESİM GİBİ!’ ÇOKLU ANLATIMLARDIR!’ yatçının insanın içsel dünyasıyla derinden bağ kurabilmesi n Yazmak ve yazmayı sürdürmek ne zaman başladı? Şunu erken fark ettim: Sanat dallarının tümünün benzer de bu yapısal gücünden geliyor diye düşünürüm. Yazmak bana müzik gibi, resim gibi geliyor. Sanırım kü- yanı çoklu anlatımlarıdır. Bu o zamanlar pek anlayamadı- Yazarlığımı konuşmaya başlamadan önce çok önemsedi- çük yaşlarımdan başlayarak yazmayı güzel sanatların tümü ğım karmaşık etki, beni erken yaşta avucuna aldı. ğim bir sanatsal tavrı da onun özgünlüğüne eklemek gere- saydım. O yüzden yazamayacak kadar zorlandığım zaman- Resmi önemsedim, pahalıydı. Müziği sevdim, eski bir grama- kiyor: En özgür sanat dalıdır edebiyat. Başlangıcı herkese lar resim seyreder, resim keşfederim. fon ve ses nüansları silinmiş üç beş plağımız vardı o günlerde. açıktır: Bir kalem ile bir kağıttır tohumunu yeryüzüne sa- Daha doğrusu, resmin herkesin gördüğü görüntüden başla- Otuzlu yaşlarıma girdiğimde birikimlerimin artık taşmaya vuran nesneler. yarak içine girerim. Yoldur, ağaçtır, insandır… Resimlerde başladığını algıladım. Önceleri pek de başarılı olduğumu söy- Ayrıca, nasıl istenirse öyle kurgulanır, anlatılır ve savunu- dikkatimi çeken her nesne bana hikâye anlatır. Bunları du- leyemem. Bakışımı nereye yönlendireceğimi bilemiyordum. lur. Bu özgürlük ucuz kahramanlık sayılacak sıradan fikir- yarım. Her resmin sesi vardır. Her müziğin görüntüsü gibi. Çok istekli olduğum için bu kuşkularımdan çabuk kurtuldum. leri, olayları ve bunlara uyan hazır reçeteye dönüşmüş top- lumsal değerleri kullanmayı sınırlayan bir içerik taşımalıdır. İnsanın duygu derinliklerindeki gizemden doğan sanatın, İki romanım yayımlandığında kırk yaşıma gelmiştim. çeşitli dallara ayrılması onun niteliğini değiştirmiyor: Onun Ek olarak, yazarın yaklaşımında içten olmasını, sıradan, kök- Devlet memurluğundan emekli olduğumda, yaşamım bo- her bir dalının birbirinden beslendiği düşüncesi (o zaman- yunca hayalini kurduğum tüm aylar, yıllar boyunca yap- süz ve genel geçer değer yargılarını ayıklamasını, geleneksel doğrularla yetinmemesini, okurunu eğitsel olarak yönlendir- lar ifade edemesem de) küçük yaşımda başladı. Okumayı mayı düşlediğim uğraşıma kavuşma beklentim, coşkulu bir meye kalkışmamasını da zorunlu kılar. Öylesi bir yazar sıra- öğrenmiş miydim acaba? gerçekliğe dönmüştü. Parmakları daktilo üstünde uçar gibi dan ve sıkıcı olmaktan öte, söze dayalı sanatın tadını bozar. Müzikteki büyü de resimdeki şiirsel coşku da beni aynı gezinen bir yazar vardı artık. >> 6 13 Ekim 2022 NECATİ SAVAŞ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear