Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
DOĞAN KİTAP KLASİKLER SERİSİ Anlatmak armağandır! KIRMIZI KEDİ KLASİKLER DİZİSİ Yeniden okumaya çağırıyoruz… Doğan Kitap Klasikler serisinden bugüne kadar Suç ve Ceza (Dostoyevski), Yüzbaşının Kızı (Puşkin), İnsan Neyle Yaşar (Tolstoy), Goriot Baba (Balzac), Madam Bovary (Flaubert), Muhteşem Gatsby (Fitzgerald), Beyaz Diş (London), Genç Werther’in Acıları (Goethe), Notre Dame’ın Kamburu (Hugo), Babalar ve Oğullar (Turgenyev), Ölü Canlar (Gogol), Gurur ve Önyargı (Jane Austen), İki Şehrin Hikâyesi (Dickens), Gölge Kadınlar (Zweig) yayımlandı. Önümüzdeki aylarda da Çehov’un eserleri, Anna Karenina (Tolstoy), Kızıl ile Kara (Stendhal), Jane Eyre (Bronte) ve Mrs. Dalloway (Woolf) okurlarla buluşturulacak. ASLI GÜNEŞ Y eryüzünde hikâyenin olmadığı bir distopya düşünün, kimsenin kimseye bir şey anlatmadığı, bütün varlıkların derin bir unutuşa sürüklendiği hikâyesiz bir dünya. Öyle bir dünya ki puslu bir Petersburg manzarasında, paltosunun cebine yerleştirdiği baltayla, bir “bit” olarak gördüğü tefeci kocakarıyı öldürmeye hazırlanan yakışıklı hukuk öğrencisi Raskolnikov’un hikâyesini anlatmayacak kimse. İç sıkıcı taşra kasabasından, tatsız kocasından bir nebze kurtulmak için aşk romanlarına dalan Madam Bovary’nin neden siyanür şişesine uzandığını hiç bilemeyeceğiz. Balzac 19. yüzyılın çamurlu sokaklarına, monarşinin görkemli çöküşüne, burjuvazinin “görgüsüz” doğuşuna, vitrinlerin ışıltısında ruhunu Mephistopheles’e satmaya çalışan biçare öğrencilere bakıp, devasa İnsanlık Komedyası’nı düşünecek ama tek kelime söylemeyecek. Goriot Baba’yı kızları ve Rastignac, o “tek gözü kör unutuş”a gömülecek. Dickens, sisler altındaki Londra’da yankesicileri, dilencileri, mahkumları anlatmayacak. Hikâyeleri bilmediğimiz için hiçbir zaman Büyük Umutlar’ımız olmayacak. “Zamanların en iyisi, zamanların en kötüsü” neydi, hiç bilemeyeceğiz. Öyle bir dünya ki İngiliz taşrasında günlerini nakış yaparak, dans ederek geçiren kızların “beyaz atlı prensler”ini nasıl bulduklarını, evlilik denilen sıkıcı kurumun içine “aşk” denilen cilveli oyunbazın nasıl sızdığını, gururlu erkeklerin, ön yargılı kadınların bildik “pembe panjurlu ev” masalını nasıl başlattıklarını da öğrenemeyeceğiz. KLASİKLER HİÇ İHANET ETMEDİ! Hikâye anlatılmayınca Jane Austen da o zekâ dolu cümlelerini belki de hâlâ neden evlenmediğini soran meraklı komşularına karşı kullanmakla yetinecekti. Öyle bir dünya ki bir sabah kendini devcileyin bir hamamböceğine dönüşmüş bulan Gregor Samsa’nın can çekişen haline bakıp nasıl trajik bir varoluşumuz olduğunu öğrenemeyeceğiz. Eviçlerini sıkıntıyla dolduran kadınlara bakıp Anna Karenina’yı düşünmeyeceğiz. Oysa “Anlatmak hemen her zaman bir armağandır. Anlatılan hikâye zehir taşısa ve saçsa bile aynı zamanda bir bağdır, güven duymaktır” diyor Javier Marias. Ve yine “Er veya geç ihanete uğramayan güven nadirdir” diyen Marias’a bu konuda kulak asmamak gerek. Klasikler bize hiç ihanet etmediler çünkü. n 22 25 Mart 2021 Kırmızı Kedi Yayınevi kısa sürede 100’ün üzerinde başlığa ulaşan klasikler dizisini, son birkaç yıldır tüm yönleriyle değerlendirdikleri bir proje olarak sürdürüyor. Dünya ve Türk edebiyatından klasik eserleri bir “dizi” disiplini içinde okurların ilgisine sunuyor. Franz Kafka’dan Lev Tolstoy’a, H.G. Wells’ten Fernando Pessoa’ya, Tevfik Fikret’ten Hüseyin Rahmi Gürpınar’a, Victor Hugo’dan Friedrich Nietzsche’ye, Ahmet Hâşim’den Ferîdüddin Attâr’ın rubailerine usta yazarların ölümsüz eserlerini, nitelikli çeviriler ve edisyonlarla kataloklarına ekledik. MASUM GÖK 2 014 itibariyle ve ağırlıklıkla 2016’da dünya ve Türk edebiyatından klasik eserleri bir “dizi” disipliniyle okurların ilgisine sunmaya başladık. 2018’de 10. yılımızı kutlarken 1000. kitabımızı okurla buluşturduk! Yine aynı dönemde sadece siyasi incelemelerle değil, yerli ve yabancı edebiyat eserleriyle ve başta Sanat, Şehirlerarası, Hayat Bilgisi, 888 Nüsha olmak üzere 10’a yakın yeni diziyle kataloğumuzu genişlettik. Aynı dönemde Türk klasiklerinden öncelikle daha önce çevrilmemiş eserleri listemizin ilk sırasına aldık. Daha önce yayımlanmış ancak yeni baskısı yapılmamış iyi çevirilerin yeniden basımları için harekete geçtik. Zincirin son halkası ise her kitaplıkta olması gereken önemli eserlerin yeni çevirilerinin iyi edisyonlarını hazırlamaktı… Yeni dizi disiplini içerisinde okura sunduğumuz ilk eserler aslında seyir haritamızı da gösterir nitelikte oldu: Victor Hugo’nun 1871 Paris Komünü Günlükleri ilk defa Türkçeye çevrildi. Nietzsche’nin Böyle Buyurdu Zerdüşt’ü çevirmeni Gülperi Sert tarafından elden geçirildi ve bazı notlarla zenginleştirildi. Ahmet Hâşim’in Bütün Şiirleri ise eski ve yeni harfli karşılıklı sayfalarla ve edisyon kritik olarak yayımlandı. Hâşim’in Frankfurt Seyahatnamesi 18651935 arasında (Hâşim’in gördüğü) Frankfurt’a ait fotoğraflarla yayımlandı (ki aralarında Hâşim’in tedavi gördüğü hastanede çekilen fotoğrafları da yer alıyordu). Bugün dizimiz kısa sürede 100’ün üzerinde başlığa ulaştı. Sadece Batı klasiklerini ve Türkçe eserleri değil örneğin Farsçadan çevirerek ve çift dilli olarak yayımladığımız Attâr’ın rubaileri, Arap şiirinin seçkin örneklerinden Yedi Askı Şiirleri (Muallakalar) dizinin gurur veren eserleri arasında yerini aldı. Yakın zamanda okurla buluşan Engels’in Cola di Rienzi adlı tiyatro eseri ve Fernando Pessoa’nın Mesaj adlı hayattayken yayımlanan tek şiir kitabı Portekizceden çevrildi ve bağımsız kitap olarak ilk defa Kırmızı Kedi Klasikler Dizisi içinde yayımlandı. Usta yazar Calvino’nun klasik eserler için önerdiği tanımlardan biri şöyledir: “Klasikler, haklarında asla ‘okuyorum’ sözünü değil, genellikle ‘yeniden okuyorum’ sözünü işittiğimiz kitaplardır.” Bu sözden hareketle tüm okurları klasik eserleri Kırmızı Kedi’den “yeniden” okumaya çağırıyoruz… n