Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Edebiyat, yaşamı savunma biçimi… İnsanın bilime felsefeye sanata dönük yapıp etmeleri, ortaya koyabileceği en anlamlı edim. Buna bakarak sanatın yaşama tutunma, onu savunma biçimi olduğu söylenebilir. OHawking’in, “hayat varsa umut vardır,” özdeyişini de bu bağlamda almak gerekiyor. turmuşuz bir masada, Oğuz Demiralp, Türkçede hangi yazarları, hangi romanları okuduğunu soruyor karşısın ROMANCILIĞIMIZA DOĞAN YENI BIR YAZAR: NECLA AKDENIZ… Bunca sözü, “Kızım sana söylüyorum gelinim sen anla,” bağlamında alsın romancılarımız. Erken yaşta yitir de İstanbul’dan transferle İzmir’e gelen profesyonel basketbolcu Barış’la ona ayrılan taksi şoförü Murat arasında ardışık akışla gelişen dostluk örüntüleniyor. dakine. Yazarın ağzın diğimiz Göktürk’ün yapıtını, yukarıda Romandaki bu iki farklı düzlemi bir dan, bir anda “zehirliyor” sözcüğü fır adlarını saydığım yazarlar kadar sık birine girdirirken anlatıyı tek gövde ha lıyor. Bilincim kaydını yapıyor hemen. ça anmışımdır ben de. Onun şu de linde önümüze çıkarıyor yazar. Bir yer Dediğine göre romanı İngilizceden veya yişini sonra: “Her okur kendini okur.” de şöyle der Deniz: “Bir daha dilek çevirisinden okuyormuş. Bizimkiler ze Ne güçlü denemecilerimiz var ama ro ler tutup, el ele geçemeyecektik altın hirliyormuş onu. mancılar okumuyor. dan. Gök kuşaksızdık artık, ne çok yal Duyduklarım doğru mu diye yanım Yenice tanıdığım bir romancıya geç nızdık!” (38) Anne, kızının yazdıklarını dakilere bakıyorum: “Evet”. Bir çalım mek istiyorum buradan. Geniş oku okurken şaşırır, “Ya sen bayağı yazar Akşit Göktürk geçiyor usumdan, Oku ma yelpazesine sahip görünen Nec oldun çıktın başıma, nerden öğreniyor ma Uğraşı başlıklı denemeleri. Bırakın la Akdeniz’in, Agora tarafından art arda sun bunları, şaşıyorum,” der. Deniz’in yazarı, “alımlayıcı” okurun da okuması yayımlanan iki romanı, düzeyini de yan yanıtı kısadır: “romanlar sahici hayat zorunlu bir doruk yapıt. Oğuz’un da yıl sıtıyor: Gök Kuşaksız (2018), Kaotika lardır, sahteliği kaldırmaz.” (158) lar önce değindiğini anımsıyorum bu (2019). Yaşamöyküsüne göre “gecik Necla, Gök Kuşaksız’da apaçık or na. (Somut, Ekim, 1979, sayı 10) Oku miş” bir yazar. “Hayat gailesi” için ça taya koyduğu muhalif tutumunu, ma uğraşında çünkü önemini korudu baladığı anlaşılıyor. Gecikmeyi, “Şim Kaotika’da sürdürüyor. Kaostan koz hep, başucu kaynaklarımızdan oldu söz di yazıyor,” deyişinden çıkarıyoruz. Pek mosa mitlere yeni bir düzen kazandır konusu yapıt. Ama karşısındaki yazarı çok yazar için de geçerli bu. mak için girişimlerine tanık oluruz bir utandırmıyor yine de. Necla, açık biçimli romanlarında so grubun. Çalışmaları yönlendiren “Ho Kendi dilinin edebiyatını, bu dilde yutlayıma dönüştürüme, dile biçeme ca” lakaplı Senih Ataklı, çalışmalara verimlenmiş romanları küçümseyen dayalı anlatı düzeyiyle, kurguda gelgit katılan dört kişiye, şöyle özetler yapı bir yazar, dünya edebiyatına nasıl ek li çapraz sıçramaları, ayrıntıları yerleş lacak işi: lemlenir? tirmede, yan anlam ağı kurup yayma “…[G]ayemiz mitleri ortadan kaldır Semih Gümüş, Notos’un son sayısın da sergilediği uyarlıkla dikkati çekiyor. mak ya da unutturmak değildir. İste da “dünya edebiyatı” olgusunu deşerek Yayımlamaya yeni başlasa da yol al sek de başaramayız bunu. Çünkü on zihnimizi açıyor. Sunuşundaki şu satır dığı izlenimi bırakıyor yine de. Ütopik, lar, insanoğlunun genetik hafızasına ların altını çizdim Semih’in: distopik uzanımlara, fantastik geçe çoktan kazındı. (…) O vakit yapmamız “Büyük ve küçük edebiyatlar soru neklere dayalı kolayca okunabilecek gereken şey gayet açık: mitleri içerdi nunun ilk düşünürlerinden olan Kafka romanlar bunlar. ği vahşetten, barbarlıktan ayırmak. (…) da kendi küçük edebiyat dünyasından Ancak anlatıda gerekirliği aşan bir Yani demem o ki mitlerin içeriğini de çıkmıştı. Sonunda kendisi saptamadı yığmanın metni ağırlaştıracağı unutul ğiştirirsek, tarihin akışını da değiştire durduğu yeri ama modernizmin dünya mamalı. Böylelikle kişi, “anlatımcı ya biliriz.” (40); “… mitleri yeniden yaz edebiyatındaki en keskin dönemecinin zar” olmaya koyulur ki, bu da yorar ey mak, yani şiddetten, ayrımcılıktan ayı Kafka’nın yaratıcılığıyla geçildiğini dü lemsizleşip işlevsizleşen okuru. rarak yazmak…” (59) şününce, edebiyatın dönüştürücü gü Bu ön veriler ışığında sevgiyle karşı Senih’in seçtiği psikolog masal an cü nelere kadir, diye de düşünülebilir.” lamamız gereken bir yazar yine de kar latıcı, şair, fizikçi, yazılımcı dört ki (Notos, AğustosEylül 2019, sayı 77) şımızdaki. O halde gelin romanların şinin gerek hedeflenen işle ilgili ge Haydar Ergülen, Dağlarca için kale içinde gezinelim biraz da. rekse kendileri arasında, geçmişleri me aldığı yazısında romana getirmişti nin de araya girdiği dolantılarla anla sözü. Şöyle diyordu Haydar, “otuz dört “GÖK KUŞAKSIZ”DAN tı âdeta farsa dönüşür. Sonuçta Gök cümle”lik Dağlarca açılımında: “KAOTIKA”YA… Kuşaksız’da melodramatik kimi uçla “Orhan Pamuk, 2008 Frankfurt Ki Gök Kuşaksız, Gar katliamının top ra karşın Deniz, cıvıltılı içtenlik yayıyor tap Fuarı’na Türkiye’nin onur konuğu lumsal etkimesi yanında bireysel ya denebilir, ama Kaotika’da alaysama olması vesilesiyle çeşitli konuşmalar şama uzanan iki farklı düzlemde bir da işe karıştığından enikonu çizgisellik yaptı, yazılar yazdı, bunlardan birinde biri içinden akan örgüyle geliyor okur sızıyor bana göre. Türkiye’de romanın öne geçtiğini, ar önüne. Katliamda öldürülen Deniz’in Yine de Necla, arka arkaya yayım tık şiire önem verilmediğini söylüyor yazmaya giriştiği, ancak sürpriz sonla ladığı bu iki romanla ilgiyi hak ediyor. du, ki, doğrudur.” (Varlık, Ekim 2014, yüzleşeceğimiz bir “roman” okumaya Bundan sonra da dikkatle izleyece sayı 1285) koyuluyoruz. Buna eş ikinci düzlem ğim yazarı. n 8 19 Eylül 2019 ÖYKÜDENLİK… Mustafa Orman; “Ovada Paldır Küldür”… M ustafa Orman’ın ikinci öykü kitabı Ovada Paldır Küldür (Everest, 2019), iki “uzun öykü”yle, “bu yarım kalmışlıklar”ı (116) buluşturan bir kısa öyküden oluşuyor. Bizde kısa öykü alabildiğine zengin ama uzun öykü, bunların yanında adları tek tek anılacak kertede az. Az sayıdaki örnekler yanında Ayfer Tunç’un Aziz Bey Hadisesi (2000), İnan Çetin’in Kureyş’in Kurtları (2015), uzun öykü için anımsanabilir. Konu, ayrı bir yazıyı gerektiriyor kuşkusuz. Sonuçta Mustafa da kendi öykülerini ekliyor bunlara. Uzun öykü, kısa öykünün uzatılmış hali olmadığı gibi kısa öykü de uzun öykünün özeti değil. Bir öyküyü “uzun öykü” yapan, aynı odakta iğne ucu kazıyla yüzeyden inildikçe sürdürülen derinleşme, derken katmanlaşma, sonra da bunları birbirine ilmekleme hüneri. Uzun öyküden bellekte kalan tortuyla altüst edilişi okurun. Mustafa, oto tamir ustası Rıza’nın, bir kaza sonucu bacaklarını yitirmesiyle, sevmediği karısına muhtaç duruma düşmesi ama her ikisinin de kendi yollarını bulmak üzere attığı adımları başarıyla kuruyor ilkinde. Ötekinde yoksunluk içindeki Dara’nın, tek güvencesi marangoz ustasıyla ilişkisini yine kesilen bacakkol bağlamında alırken yalnızlığının daha da pekişmesini işliyor. Mustafa’nın uzun öykülerini de türün örnekleri arasında sayabiliriz. Büyülü anlatımla katı gerçekliği buluşturan bu uzun öykülerde yazarın çökelttiği tortuyu yaşıyoruz. Farklı bir damardan kalem oynatan bu genç anlatı ustasını okuyun derim. www.sadikaslankara.com her perşembe öyküroman, tiyatro, belgesel alanlarında güncellenerek sürüyor.