Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Rönesans’ı kendi koşulları içinde anlamayı, büyüsel doğa tasarımında açığa çıkan kadim felsefi sorunları kavramayı ve Rönesans’tan modern dünyaya kalan mirası göstermeyi amaçlayan bu eser düşünce dünyamızda önemli bir yer edinecektir. Mine Söğüt, “Güne ait meseleler sertleştikçe yazdıklarım da sertleşiyor” diyor. >> n Kesinlikle öyle. Gergedan ve hatta bugüne kadar yazdığım tüm roman ve hikâyeler bu coğrafyadan ve içinde bulunduğumuz yakın tarihten, “gün”den beslenerek kaleme alındılar. Beni yazmaya kışkırtan, başımabaşımıza gelen ve itiraz etmem etmemiz gereken meseleler oluyor hep. Güne ait meseleler sertleştikçe yazdıklarım da sertleşiyor. O yüzden güzel günlere ya da güzel şeylere dair öyküler, romanlar kaleme alamıyorum, anlattığım hikayelerin içinde bir umut olmuyor. Sert bir yüzleşme davetinin etrafında dönüp duruyorum. O yüzden Gergedan da baştan aşağıya bugünün hikâyesi. Bugünün ve bu insanın... “karamsar değilim ama gerçekçiyim” n Şiddet, öykülerin temel motiflerinden. Şiddetin bu denli geçer akçe bir enstrüman olup hayatın tam ortasında yer alması nasıl bir gelecek tahayyülü çizdiriyor sana. Karamsar mısın? n Karamsar olamam çünkü değişim ve evrim diye bir şey olduğunu biliyorum. Biyolojik evrimle birlikte kültürel bir evrim de var ve insan zihni üç ileri iki geri de olsa daha iyiye, yani daha yaşamsal ve pozitif olana doğru evrilmek zorunda. Herhangi bir şekilde soyu tükenene kadar bu böyle... O yüzden karamsar değilim ama gerçekçiyim. Bir gün bugüne damgasını vuran şiddet yerini daha medeni, daha barışçıl bir ortama muhakkak bırakacak. Ancak şu anda hayatımızı şiddet biçimlendiriyor. Bunu yadsımak ve güzel günlerin çok yakında geleceğini hayal etmek bana göre değil. Hayalleri gerçekleştirmenin yolu hayalperestlik değil aksine farkındalıktır. Neyin yolunda gitmediğini doğru tespit etmezseniz doğru soruları soramaz, doğu yolu bulamazsınız. Biz bu ülkede şu anda bunun sonuçlarıyla boğuşuyoruz. Evet yolunda gitmeyen bir şeyler vardı ama neyin yolunda gitmediğini doğru tes pit edemedik. Ve bu hatanın bedelini çok ağır ödemekteyiz. Maruz kaldığımız şiddette hatalarımızın payı büyük. “BAHADIR BARUTER’LE AYNI DUYGULARIN PEŞİNE DÜŞTÜK” n Bahadır Baruter’e ayrı bir paragraf açmak gerekir kitap bağlamında değil mi? Öyküleri desteklemekten çok öykülerden hızını alarak kendi öyküsünü yaratan resimler çizmiş... n Hayattaki en büyük şansım dünyaya aynı pencereden baktığım, aynı şeylere itiraz ettiğim, aynı soruları sorduğum bir insanla birlikte yaşıyor ve farklı disiplinlerde üretirken de onunla aynı dili konuşuyor olmak. Deli Kadın Hikâyeleri’nde olduğu gibi Gergedan’da da onunla aynı duyguların peşine düştük. Benim yazarak anlattıklarımı o görsel dilde yeniden yarattı ve kelimelerin, cümlelerin gücü onun çizgileriyle pekişti. n Bir daha bu kadar ara vermeyi düşünüyor musun kitap yayımlamak için? Ya da seni sıkıştırmak ve bu kadar ara vermemeni sağlamak için şöyle sorayım son soruyu; masada neler bekliyor? n Masada hâlâ tamamlanmayı bekleyen ve belki de defalarca daha çöpe atılıp atılıp çıkarılmayı göze alan bir roman uslu uslu duruyor. O romanın kaderi ne olur bilemiyorum. Ama onun yanı sıra bir de tiyatro oyunu yazmaya başlamak üzereyim. Uzun zamandır hayalini kurduğum ama bir türlü cesaret edip başına oturamadığım bir oyun metni bana göz kırpıyor. Ama başta da söyledim. Canı istediğinde yazabilen, kendisine hedefler koymayan, hayat gibi edebiyatı da akışına bıraktığında kendisini iyi hisseden bir yazarım. Yani iki yıl sonra “E hani nerede roman? Oyun ne oldu?” gibi sorularla üzerime gelme diye söylüyorum. n Gergedan – Büyük Küfür Kitabı / Mine Söğüt / Yapı Kredi Yayınları / 120 s. 1321 Şubat 2019 HAKAN ÇÖREKÇİOĞLU 248 sayfa Dünyanın pek çok ülkesinde heyecan uyandıran bu kitap, fenomenoloji çalışmalarında büyük bir boşluğu dolduruyor. DAN ZAHAVİ Çeviren: Seçim Bayazit 256 sayfa SAY YAYINLARI’NDAN YENİ KİTAPLAR VİKİNG MİTLERİ Snorri Sturluson KISA ALMANYA TARİHİ James Hawes KAPİTALİZM (ÇİZGİBİLİM) Dan Cryan, Sharron Shatil MATEMATİK (ÇİZGİBİLİM) Ziauddin Sardar, Jerry Ravetz BİLGELİK KILAVUZU VE KURNAZLIK SANATI Baltasar Gracián www.sayyayincilik.com / www.saykitap.com Tel.: (0212) 512 21 58 • eposta: dagitim@saykitap.com www.facebook.com/sayyayinlari www.twitter.com/sayyayinlari www.instagram.com/sayyayincilik