25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

>> günümüz dünyasında toplumun en alt kesimindeki, sokakta herkesin görmezden geldiği insanları Erdok resimlerinde dev boyutlarda ele alır. Dilencilerin ve ayakkabı boyacılarının büyük boyutlu bu resimlerle sanat galerisi salonlarına girmesi birçok yazar ve izleyiciden “ürkütücü tablolar” olarak tepki alsa da Erdok, doğru bildiği yolda devam eder. Hatta hüzünlü resimler yaptığı eleştirisine “Çok mutlu olanlar bence sanat yapamaz. Geçtiğimiz günlerde bir sanatçı ‘Ben mutluluğu resmediyorum’ demiş. Ben ne edebiyatta ne de resimde öyle bir şey görmedim. ‘Neşeli resimler yapmak istiyorum’ diyen bir tek Matisse’i hatırlıyorum. Bence insan mutlu olursa sanatçı olmaz”(6) sözleriyle karşılık verir. Erdok’un, Akademi’de asistanlıktan hocalığa geçiş süreci ve Saltanat Serisi’nden sonra, resimlerinin genel karakteri âdeta kemikleşen bir yapıya sahip olur. Resim tekniği, konuları, olayları ele alış biçimi, resminin ge Erdok’un ele aldığı figürler hep yorgun, suskun, acı ve dram içindedir. Birkaç figürden oluşan kompozisyonlarda bile her figür yalnızdır. nel felsefesinin oluşması bu dönemde tamamlanır. Bazı resimlerine önceden eskiz yapan Erdok’un resminin asıl oluşumu tuvale aktarılırken gerçekleşir. Bazen resimlerinden desen aşamasında kullanmak istediği bir unsuru çıkaran sanatçı, bazen de hiç düşünmediği farklı bir unsura yer verir. Resim onun için tamamen bilinç işidir. Her yaptığı resimde bir başka denemeye yer vererek resmini örer. Kompozisyonlarını âdeta bir tiyatro sahnesi kurar gibi oluşturur. Erdok resminde acı ve hüzün olsa da sevmediği hiçbir şeyi resminde kullanmaz. Sanatçı bünyesinde birçok etkiyi aynı anda barındıran bir karaktere sa hiptir. Hiçbir zaman fotoğraf çeker gibi resim yapmaz. Erdok, bir otobüs veya vapur sahnesi yapsa bile o ânın resmini yapmak yerine o atmosferin resmini yapmayı hedefler. Bir Erdok resmi ile ilk defa karşılaşanlar, donmuş figürleri izlediği hissine kapılabilir. Otobüste, vapurda, deniz kıyısında veya kuaförde belli bir harekette donmuş bu figürler, izleyene devinim duygusu aktarmaz. Erdok, olup bitecek bir hareketten çok resimde hareketi durumun hareketinde arar ve o hareketi ebediyen sürecekmiş gibi vermeye çalışır. Piero Della Francesca sevgisi de buradan gelir. Jestüel hareket ona teatral gelir ve doğal anlar, basit konular üzerine resmini kurar. Erdok âdeta bir heykeltıraş gibi oluşturduğu resimlerinde tüm fazlalıkları bir bir atarak en yalın ifadeye ulaşmaya çalışır. Önce bir görüntünün resimsel olarak ona uyup uymadığına karar verir. Üzerinde düşünüp hayal kurar. Ardından eskiz, kroki, kompozisyon hazırlama gibi hazırlık çalışmalarına girişir. Bazı resimler sadece bu aşamada kalırken bazıları da büyük bir şevk ile resmin bitiş hayali ile sanatçıyı güdüler. Sokakta veya vapurda gördüğü bir olay veya kişi resmin çıkış noktası olsa da Erdok hiçbir zaman gördüğünü resme aktarmaz. Bir simitçi veya dilenci gördüyse ve onun resmini yapacaksa resim sırasında o dilenci veya simitçi sanatçının o güne kadar gördüğü tüm simitçi ve dilencilerin birleşiminden doğar. Hızlı çalışır ama uzun düşünür. Onun resmi akıl resmidir. Neyin nerede duracağına saatler, günler boyunca düşünerek karar verir. Erdok resimlerini tek seansta bitirmez. Bazı resimler daha hızlı çıksada, çoğunu günler ve gecelerce önünde çalışarak tamamlar. Erdok teknik anlamda olmasa da düşünsel anlamda bir kuyumcu titizliğinde çalışır. TEMATİK DÖNEMLER Erdok’u konu bakımından işçilerden çok işsizler veya basit işlerle uğraşanlar çeker, onların dünyasını daha geniş, derin ve kendisi için okumaya elverişli bulur. Resmini yapmak istediği kişi bunu asla bilmez. Resmini yaptığı kişiler ise hiçbir zaman ilk yola çıktığı kişiler değildir. Ezberindeki figürlerin onlarca yüzlerce versiyonu bulunur. Dilediğinde birini çıkarıp kullanır. Erdok’un ele aldığı figürler hep yorgun, suskun, acı ve dram içindedir. Birkaç figürden oluşan kompozisyonlarda bile her figür yalnızdır. Erdok bunu, kendi karamsar bakış açısına bağlasa da kimsenin görmediğini görmenin verdiği bir yeti ve bunu hayatın temel unsurlarından biri yerine koymanın gücüne sahiptir. Erdok, resmi çıkışı olmayan bir umutsuzluğun değil, ışığı uzaklarda yansa da bir umudun resmini yapar. Sanatçı umutsuzluğu resim yapmama ile eşdeğer tutar. Erdok resminde konu çok önemlidir ama ondan da önemlisi biçimdir. Biçi min önüne ne konu ne renk geçebilir. Her ikisi de biçime hizmet eder. Bu anlamda Ortaçağ resmini çok sever. Ortaçağ resmi, durağanlığın sürekliliği üzerine gittiği, kompozisyonun kuruluşunda özgür bir kurmacaya olanak sağladığı ters perspektif kullanıldığıiçin Erdok’un ilgisini çeker. Süregelen kariyerinde hep figür resmi üzerine arayışını sürdüren Erdok, figüratif resmin biçim demek olduğu gibi bir mottoya sahiptir. Roger Fry, Clive Bell ve Clement Greenberg gibi sanat yazarları da konudan çok biçime önem verir, resmin kalitesini değerlendirirken konunun hiçbir önem taşımadığını, asıl önemin biçimde oluğunu söyler. Biçim ise renk, doku ve şekillerde kendini gösterir. Erdok doğrudan söylenen resimsel mesajları afiş olarak değerlendirir, resmin bir mesajı ilettiğini kabul etse de resim bir mesaj değildir. Sanat tarihinin en eski dönemlerinden itibaren ısmarlama resim en ünlü sanatçılar tarafından bile yapılmıştır. Fakat Erdok, kariyerinin hiçbir döneminde bu tarz bir resimle ilgilenmedi. Sipariş üzerine resim yapmak, beğeniye odaklı olduğundan, onun için son derece rahatsız edicidir, hatta düşüncesi bile kendini sanatın dışına çıkmış gibi hissetmesine neden olur. Erdok figür resmi yapmasına karşın ısmarlama resim konusunda hep mesafeli olmuştur. Sanatçı bilinen kişilerden çok anonim kişilerin portreleri üzerine yoğunlaşır. Ancak yakın akrabaları, arkadaşları, meslektaşları da zaman zaman resmine girer. Erdok resminde kompozisyona hizmet eden karakteristik öğeler vardır. Bu bazen bir top, bazen kedi bazen de kuştur. Sembolist bir ressam olmasa da kompozisyona yardımcı bu unsurların çeşitli sembolik özellikleri vardır. Top hayatın bir oyun olduğu, kedi resimsel özelliğinin ötesinde sanatçının kendisini temsil etmesi, kuş ise saflığı ve zarafeti temsil etmesi gibi özellikleriyle Erdok resminde sık karşılaşılan sembolik öğelerdir. Erdok, resimsel açıdan birçok unsur ve tekniği kullanmakla birlikte yirmiye yakın tema döneme sahiptir ancak bu resim serileri biri bitip diğerinin başladığı klasik şekilde ilerlemez. 1970’lerde ele aldığı bir konu 2000’lerde bir kez daha gün yüzüne çıkabilir veya çeşitli dönemler birkaç defa kendini gösterebilir. Tematik olarak adlandırılabilecek bu dönemler Erdok resminin ana karakterini oluşturur. Çeşitli aralıklarla ortaya çıkan Erdok dönemleri arasında “Saltanat”, “Sokak Satıcıları”, “Podima”, “Suç ve Ceza”, “Lanetli Şairler”, “Portreler”, “Çıplak, Sosyal İçerikli Resimler”, “Sanatçı Portreleri”, “Otoportreler”, “Ressamlara Göndermeler”, “Gece Yolculukları”, “Beyoğlu Resimleri”, “Gölköy Resimleri”, “Ressam ve Modeli”, “Kuaför”, “Yaşlılık Resimleri” ve “Çocuk Resimleri” ilk akla gelenler. Bu temaların ortaya çıkış tarihleri farklı olsa da çeşitli aralıklarla yeniden kendilerini doğuran bir özelliğe sahiptir. Erdok’un resim kariyerindeki en önemli farklılık da bu ana hat üzerinden doğar. n Zaman Kuşu: Neş‘e Erdok‘un Yaşamı ve Sanatı (2 Cilt) / Oğuz Erten / Bozlu Art Project Yayınları / 1018 s. (1) Nevin Ünalın; “Söylenmemiş Şeylerin Resmi”, Cumhuriyet Dergi, 23 Kasım 2003, s. 9. (2) Mehmet Güleryüz; Güleryüzlü Sohbetler, İstanbul, 2011, s. 142. (3) Neş’e Erdok ile 3 Şubat 2016 tarihli görüşme. (4) Neş’e Erdok özel bir galeride açtığı ilk kişisel sergisini 114 Mart 1977 tarihleri arasında Galeri Baraz’da gerçekleştirir. (5) Anonim; “Neş’e Erdok ile Görüşme”, Boyut, Nisan 1983, Sayı: 2, s. 13. (6) Neş’e Erdok ile 16 Aralık 2015 tarihli görüşme. 18 19 Nisan 2018 KITAP
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear