25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

‘Kışın kalbini getir bana’ Mao’nun toplumcu gerçekçilik anlayışını bırakıp kişisel duyguların özel dünyasını araştırmayı seçen ‘Sisli Şairler’den Bei Dao, 1949’da Pekin’de doğdu. Kültür Devrimi sırasında öğrenimini yarıda bırakan şair Kızıl Muhafızlar’a katıldı ve bir süre yapı işçisi olarak çalıştı. 1978’de arkadaşı Mang Ke’yle birlikte Jintian (Bugün) adlı bir yeraltı dergisi yayımladı. 1970’lerdeki demokratikleşme akımının önemli bir savaşçısıydı. İlk şiirlerinde, aşk ve siyasal başkaldırı temalarını duygusal bir dille işlediyse de olgunluk dönemindekilerde tarihsel değişimin çelişkilerini kendine özgü bir gözlem gücüyle çözümlemeyi başardı. 1980’lerde Çin Yazarlar Birliği’ne katıldı. Ancak 1989 yazında Berlin’de katıldığı bir yazarlar konferansında Tianenmen Alanı’ndaki kıyım yüzünden sürgünde yaşamaya karar verdi. İskandinavya ve Amerika’da geçirdiği dönemler, şiirlerine Batı dünyasının imgelerinin girmesine yol açtı. BEI DAO / ŞİİRLER / ÇEVİREN: GÖKÇENUR Ç. Bei Dao KARA HARİTA sonunda, kargalar parçalarını birleştiriyor soğuk gecenin. Gece: kara harita. döndüm eve yaşam kadar uzun ve yanlış bir yoldan kışın kalbini getir bana sular ve atların hapları gecenin sözcüklerine dönüştüğünde anılar köpekler gibi çemkirdiğinde gökkuşağı karaborsaya düştüğünde babamın yaşamı bezelye kadar bir çıngıydı ben onun yankısıyım karşılaşmaların köşesinden dönen harflerin burgaçlandığı rüzgârlara saklanmış eski bir âşık Pekin, bırak kadeh tokuşturayım ışıklarınla bırak ak saçlarım yol göstersin kara haritada uzanan yol boyunca bir fırtına uçmaya götürür gibi seni küçük pencere kapanana kadar sırada bekliyorum: ışıyan ay eve döndüm ayrılıklar kavuşmalardan az sadece bir tane az BİZ biz, yitik ruhlar ve yaralı canlar elimizde fenerlerle ilkyazın peşinde yara izleri ışıyor, bardaklar elden ele geçiyor ışık yaratılıyor şu büyüleyici âna bak bir hırsız postaneye dalmış mektuplar çığlık atıyor kimse değiştiremez tek hecesini bile bu şarkının sözlerinin yakacak odunlar sımsıkı sarılmış birbirine kendilerini dinleyecek birini arıyor arıyorlar kışın kalbini ırmağın sonunu her şeye işleyen karanlığı bekliyor kayıkçı birimiz, birimiz baştan yazmalı aşkı HAZİRAN Rüzgâr kulağıma haziran diye fısıldıyor haziran bir kara liste, sıram geldiğinde silindiğim yaz bir kenara bu veda yöntemini bu inleyen sözcükleri yaz bu açıklamaları: ölümsüz plastik çiçekleri ölümün sol kıyısında yazıdan âna yayılan bu beton meydanı yazmaktan kaçıyorum şafak çekiçlenirken bir bayrak, denizi kaplıyor ve levreklere sadık hoparlörler Haziran diye bağırıyor KIŞ SEYAHATİ Kim daktiloya çeker boşluğu ne çok hikâye on iki taş çarpar saatin kadranına on iki kuğu uçar kışta uzağa gece dili anlatır ışıkları kör çanlar, uzaktakiler için çalar odaya girdiğinde ateşi görürsün kışa giren maskaraların ardında bıraktığı TARİH OKUMAK Erik çiçekleri başkaldırırken düşman şebnemler korur Öğle kılıcıyla işlenmiş karanlığı Yarın devrim olacak Dulların ağıtları donmuş ovada bir kurt sürüsü koşacak Bir kehanete göre, atalar geri çekilmiş Tutkuyla inancın ateşli tartışmalarının sürdüğü bir nehre Son yok, sadece girdaba kapılmış dönen Düşünceli bir sessizliğe gömülmüş keşişler var Tırman tahtına bakmak için gün batımına Uygarlık uykuya dalarken boş vadilerde, flüt sesleriyle Ayağa kalkar zaman enkazın arasından Yemişler tırmanır duvarlara peşine düşmek için yarının. n 20 20 Aralık 2018 KItap
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear