05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

STEFAN ZWEIG VE ROBERT MUSIL’İN HATIRASI ‘Özgür düşünce kuş gibidir’ Yirminci yüzyılda Almanca edebiyatın ünlü iki yazarı Stefan Zweig ve Robert Musil’i 75. ölüm yılında, hem hayatlarını hem de eserlerinin anlamını aktaran bir yazıyla anıyoruz. ahmet arpad 2 3 Şubat 1942 günü, öğleye doğru Rio de Janeiro yakınlarındaki dağ kenti Petrópolis’te bahçeli küçük eve gelen hizmetçi kadın yatak odasından hırıltılar duyar. Kocasının hemen çağırdığı doktor, Stefan Zweig ve eşi Lotte’yi yatakta cansız bulur. Stefan Zweig giyimlidir, kravat takmış, yanına uzanan Lotte ise kocasına sarılmıştır. Doktorun ölüm kâğıdına yazdığına göre Zweiglar zehirli bir madde içerek “ingestao de substancia toxica, suicidio” yaşamına son vermişti. Robert Musil, 15 Nisan 1942 günü Cenevre’de Niteliksiz Adam’ın son bölümü üzerinde çalışırken beyin kanamasından yaşama veda eder. Papaz Robert Leujene’nin, yazarın ölüsünün başında son konuşmayı yapmasının ardından Musil’in külleri ailesinin isteği üzerine Cenevre yakınlardaki bir ormana serpilir. Niteliksiz Adam’la ardında dev bir yapıt bırakan Robert Musil ve her şeye hümanizmin penceresinden bakan Stefan Zweig, Avusturya’nın yirminci yüzyılda çıkardığı ve yeri günümüze dek doldurulamayan iki olağanüstü yazar. Dünya politikası, 1933’te Nazilerin işbaşına gelmesiyle karışır, on binlerce sol görüşlü insan kamplara sürülür. Aradan daha birkaç ay geçmeden Zweig’la Musil’in yapıtları da ateşe atılır. Mutluluklar ve başarılarla dolu yaşamı sona eren Zweig sevdiği Salzburg’dan ayrılır, villasını biraz da Nazilerin baskısıyla satmak zorunda kalır. Eşi Friderike’den boşanıp İngiltere’ye yerleşir. Robert Musil ise direnip Viyana’da kalır. “Bitkiler gibi insanlar da köksüz uzun süre yaşayamaz” diyen Zweig, sevdiği dünyanın kesinlikle bir daha geri gelmeyeceğine artık inanır. Ünlü yazar Alfred Döblin, Stefan Zweig “Özgür düşünceye engel olamazsınız, o kuş gibidir, her yere uçar” sözleriyle Zweig ve dostlarına destek olmak ister. Ancak Hitler ve yandaşlarının aydınlara soluk aldırmayan girişimleriyle gittikçe daha çok yazar ülkelerini terk etmeye başlar. “ÜLKEMİZ DAHA DA NEFES ALINMAZ OLACAK” Nazi Almanyası’nın, 1938’in Mart ayında Avusturya’ya el koymasının ardından Viyanalı dostlarına “Ben bu havayı ciğerlerime çekemiyorum, ülkemiz yakında daha da nefes alınmaz olacak” diyen Musil, kısa süre sonra haklı çıkar. Sadece eserleri nedeniyle değil, eşi Martha’nın Yahudi kökenli olması da Musil’in Nazilerin nefretine uğramasının nedenidir. Eşinin o günlerde yakasında gamalı haçla dolaşması hiçbir işe yaramaz. Yapıtlarını basan BermannFischer Yayınevi’ne de aynı günlerde Naziler el koyar. Son yıllarda tüm yapıtlarının yayın hakkını Zürihli yayıncı Simon Menzel’in sahibi olduğu Humanitas Yayınevi’ne devretmeyi ve Niteliksiz Adam’ı İsviçre’de bitirmeyi düşleyen Robert Musil, eşiyle Eylül 1938’de Tirano, St. Moritz ve Chur üzerinden Zürih’e sığınır. Viyana’yı terk ederken müsveddelerini yanına almış olduğu Niteliksiz Adam’ı İsviçre’de sonuçlandırmayı amaçlar. Musil, yirminci yüzyılın başında artık çöküş sürecine girmiş olan AvusturyaMacaristan İmparatorluğu’nu anlattığı bu başyapıtında yeni çağa ayak uydurmak isteyen kafası karışık, çelişkiler, bunalımlar ve çalkantılarla dolu bir yaşam sürdürmeye çabalayan toplumu ele alır. Kendine henüz bir yayınevi bulmamış olmasına, Viyana’daki dostları ona: “Bu eser Alman Reich’na ait tüm ülkelerde yasaklandı” yazmasına karşın Musil hedefinden dönmemeye çok kararlıdır. Stefan Zweig’ın Brezilya’ya sı Robert Musil ğınmadan önce yakın dostu Carl Zuckmayer’le yaptığı bir sohbette söyledikleri kötümserliğinin ne kadar ilerlediğinin kanıtı: “Sevdiğimiz dünya kesinlikle bir daha geri gelmeyecek. Oluşacak yeni dünyada da artık sözümüz geçmeyecek. Bizler yakın gelecekte bütün ülkelerde vatansız olacağız. Biz bugün bir hiçiz, yarın da bir hiç olacağız.” Zweig yorgundur, canı sıkkındır. Huzura Brezilya’da da kavuşamaz. Bir yandan otobiyografisine son şeklini verir, bir yandan da Satranç öyküsünü hazırlar. Montaigne ve Balzac üzerine denemelerini bitirmeye çalışır. Ancak düşünceleri hep Avrupa’dadır. “Bir yazar sansür yaşamadığı sürece inandığı yolda yürümek zorundadır” diyen Zweig için artık ne vatanı, ne evi ne de kitaplarını basacak yayıncıları vardır! Altmış yaşında kendini yüz yaşındaymış gibi hisseder. DAYANILMAZ BASKILAR Aynı günlerde İsviçre’de çok zor koşullar altında çalışan, sağlık sorunlarından kurtulamayan Musil’in kendisine parasal destek veren hayranları olmasaydı sığındığı bu ülkede yaşamını sürdürmesi güçleşecekti. Arada sırada çağrıldığı okuma ve sohbet akşamlarında yapılan ödemeler Musil ailesini geçindirmeye yeterli değildir. Niteliksiz Adam yapıtında “büyük edebiyatçı” diye biraz karikatürize ettiği Thomas Mann’ın desteğine sonunda gereksinimi olur. Nobel Edebiyat Ödülü sahibi yazar da eli açık davranmaktan kaçınmaz. O günlerde tanıştığı İtalyan yazar Ignazio Silone (Ekmek ve Şarap) onun olanaklarının dışında bir yaşam sürdürdüğünü fark eder ve Musil’le eşine daha uygun bir yer aramaya başlar. Aralarında geçen bir sohbette, Viyana’dan niçin ayrıldığını soran Silone’ye Musil şu yanıtı verir: “Okurlarım çoğunlukla Yahudilerdi. Son yıllarda hemen hepsi ülkeyi terk etti. Ben niçin geride kalacaktım?” Gün gelir, yakın çevresine yaşamından yakınırken “Ne yazık ki ben kendimi anlamakta güçlük çekiyorum...” der. Bu özeleştiri Musil’in kimi zaman kendini bir bulmaca olarak gördüğünü kanıtlar. Bazı dönemlerde çok yavaş çalışmasını, yazdıklarını beğenmeyip sık sık değiştirmesini de böyle açıklamak mümkün. 1939’un Yaz aylarında Musil’in, yaşamlarını bir felaketle bitirmek yerine ona kendi elleriyle son vermelerinin doğru olacağı üzerine eşi Martha’yla anlaştığı söylenir. Ancak o günlerde, Zürih yakınlarındaki Zug’da yaşayan, sol görüşleriyle ünlenmiş, sanatsever papaz Robert Lejeune’le tanışmaları Musil ve eşine yeni bir yaşama gücü verir. Hayranı olan Lejeune, ileride Musil’den şöyle söz etmişti: “Evimizde düzenlediğimiz akşamlarda Musil de bize katıldığında hemen bütün ilgiyi üzerine çekmesini bilirdi. Ancak onunla diğer katılımcılar arasında bir mesafe olduğunu sezmemek de mümkün değildi. Sohbetleri kimi zaman çok sıcak olmasına karşın bir samimiyet oluşmazdı. Musil üstün bir zekâya sahipti. Aydın geçinen bizler ona her zaman ulaşamazdık. Bakışlarıyla karşısındakinin ruhuna sızardı.” İsviçre yıllarında yaptığı kimi açıklamalar, Niteliksiz Adam yazarının ne denli değişik görüşlere sahip biri olduğunu kanıtlar: “Bir yıla yakındır İsviçre’de yaşıyorum. Aryen olduğumu sık sık kanıtlamam gerekiyor... İsviçreli, ülkeye zenginlik getirenin dışında hiçbir yabancıya saygı göstermiyor, ona çingene gözüyle bakıyor... Ben toplumdaki tutuculuğu sevmiyorum. Zenginler fakirlerle aynı mezarlıklara gömülmüyor. İsviçreli sosyalizmden nefret ediyor, kentler otomobil sahiplerine uygun inşa ediliyor.” Petropólis, Stefan Zweig’ın yaşamındaki son duraktır! 21 Şubat 1942 akşamı, Brezilya’da kendisi gibi mülteci yaşamı sürdüren Yahudi asıllı yazar Ernst Feder ile bir parti satranç oynar. O akşam çok kötümserdir. Ertesi gün masasının başına geçip el yazısıyla bazı mektuplar kaleme alır. İlk eşi Friderike’ye yolladığı 22 Şubat 1942 tarihli mektupta şöyle yazar: “Sevgili Friderike, bu mektup sana vardığında ben kendimi eskisinden çok daha iyi hissedeceğim. Senin iyi günleri göreceğine eminim. Bu satırları son saatlerimde yazıyorum. Kararımı verdiğim andan sonra kendimi nasıl da rahat hissettiğimi bilemezsin... Rahata ve mutluluğa kavuştuğumu öğrendin. Stefan.” Zweig ve Musil’in Hitler diktatörlüğünün dayanılmaz baskıları altında yazar ve düşünür kişiliklerini yitirip ruhsal çöküntüye uğramaları çok trajiktir. Zweig ve Musil, yazgıları birbirine çok benzeyen iki Avusturyalı! Her ikisini de yaşamdan bıktıran Naziler. Biri 61, diğeri 62 yaşında öldü; bundan yetmiş beş yıl önce, 1942’de. Peş peşe... n KItap 1525 Mayıs 2017
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear