Catalog
                    Publication
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Years
                    
                    
                
                    Our Subscribers Can Login And Read Original Page
                    I Want To Register And Read The Whole Archive
                    I Want To Buy The Page
                
            
                HOLLY SEDDON’DAN “NEFESİNİ TUT”  Kurbanın sesini duymak  “Nefesini Tut”, yegâne birinci tekil şahıs anlatıcısı bitkisel hayattaki Amy ile döküyor derdini. Diğer karakterlere ait bölümler üçüncü tekil şahıs kullanılarak yazılmış. Fiziksel olarak konuşamayan kurbanın, hikâyeyi kendi sesinden anlatmaya çabalayan tek karakter olması zekice bir ironi.  ırmak ertuna  howıson G illian Flynn’in Kayıp Kız romanının basılmasıyla (2012) başlayan bir edebi akımın içindeyiz. Bu akım, sadece polisiye severleri değil, kadın edebiyatına meraklıları da yakından ilgilendiriyor. Ülkemizde de çok satanlar arasına giren Flynn’in Kayıp Kız’ı, Paula Hawkins’in Trendeki Kız’ı, Megan Abbott’ın Cesaretin Var Mı? romanı, hep bu akımın içinde. Hatta adı geçen yazarlar, romanlarının birbirine benzerlikleriyle pazarlanmasından hiç gocunmuyor. Bu akımın dilimize çevrilen son temsilcisi de Holly Seddon’ın Nefesini Tut romanı oldu. Yukarıda bahsi geçen kitaplarla çarpıcı benzerlikler taşıyan Nefesini Tut, aslında bir ilk roman olmasına rağmen, bu polisiye akımın temelinde yatan sosyokültürel gerçeklere dair beklenenden daha keskin bir kavrayış içeriyor. Peki, bahsettiğimiz bu romanlar arasındaki benzerlikler nedir ya da onları belli bir trendin parçası haline getiren, hatta bir edebiyat fenomeni yapan özellikler neler? Öncelikle tüm bu romanların kadın başkahramanı aynı zamanda okurdan (belli sebeplerden ötürü) büyük bir sır saklayan birinci tekil şahıs anlatıcı konumunda (bu tür anlatıcılar edebiyat kuramında “güvenilmez anlatıcı” olarak adlandırılıyor). Sakladıkları büyük sır ifşa olduğunda hem hikâyenin altında yatan gizem çözülüyor hem de okur ters köşeye yatırılıyor. Bu romanlar temaları açısından da birbirine benziyor; hepsi kadınların kuşatılmışlığını ve baskılara karşı geliştirdikleri stratejileri ele alıyor. Klasik polisiyelerde, dedektifler erkek, kurbanlar kadınken bu yeni nesil polisiyelerde kadınlar çok daha faal rollerde; üstelik çeşitli zaaflarına rağmen dedektifliği de onlar yapıyor. TRENDEKİ KIZ’LA BENZERLİKLER Nefesini Tut, saydığımız diğer romanlar içinde en çok Trendeki Kız’la benzerlik taşıyor. İki romanda da gize  mi çözmeyi görev edinen başkahraman sarmalından çıkara  alkolik; iki romanda da her bölüm  cak bir amacı yok.  farklı karakterlerin bakış açılarından  Trendeki Kız’ın  yazılmış. Burada küçük gibi gözüken  başkahramanı  ama aslında roman açısından önemli  zoraki dedektif  olan bir fark, Trendeki Kız’da farklı  Rachel’ınkinin  karakterlere ait her bölüm birinci tekil aksine Alex’in  şahıs anlatıcı kullanarak yazılmışken alkolizmi,  Nefesini Tut’un yegâne birinci tekil  Seddon tarafından daha gerçekçi bir  şahıs anlatıcısı bitkisel hayattaki Amy. şekilde tasvir edilmiş. Hem alkolün  Diğer karakterlere ait bölümler üçüncü Alex’in bedeni üzerine etkileri hem  tekil şahıs kullanılarak yazılmış. Fi  de bu hastalığı kendi başına kontrol  ziksel olarak konuşamayan kurbanın, etme yöntemleri, yazarın karakterle  hikâyeyi kendi sesinden anlatmaya  rini derinleştirme çabasına bir örnek.  çabalayan tek karakter olması aslında Alex alkolik olmasına rağmen, kendi  zekice bir ironi.  sine olayı çözmesi için yardım eden  Amy, 1995’te vahşice bir saldırıya  Amy’nin eski sevgilisi Jacob’dan daha  uğramış ve ölüme terk edilmiş. Fa  güçlü sezgilere sahip. Jacob, gözünün  kat hayata tutunan Amy, şimdi bir  önünde olanları göremeyecek kadar  hastanede bitkisel hayattakilerle ile  naif. Alex’e yardım eden bir başka kişi  tişim kurmaya çalışan bir nörologun  de eski kocası polis Matt. Matt, Alex’e  servisinde yatıyor. Alex ise annesini,  bazı ipuçları konusunda yardımcı olsa  kocasını ve işini kaybetmiş bir gazete da kendi rütbesi gereği polise karşı  ci. Yazdığı bir haber yüzünden yolları eleştirel bir tutum takınacak konumda  Amy ile kesişiyor ve onun başına ge  değil. Kısacası, olayı çözmenin tüm  lenleri bulmayı ken yükü Alex’in omuzlarında.  dine görev ediniyor. Aslında Alex’in tam  ZAMANE POLİSİYELERİ  da ihtiyacı olan şey  Polisiye tutkunları eminim bu ro  böyle bir görev çün mandaki cinayet teşebbüsünün failini  kü alkol yüzünden kısa sürede tahmin edecektir. Romanın  tüm bedeni iflasın  güçlü olduğu kısım, olay örgüsü değil  eşiğine gelmiş. Du ve biz polisiye tutkunları zaten çoktan  rumunun farkında dır failin kim olduğunu öğrenmek için  ama kendisini alkol okumuyoruz. Romanın öne çıkan yanı,  karakter derinleştirme  çabası kadar yukarda  bahsettiğim yeni nesil  polisiyenin asıl mesele  sinin altını iyice çizme  si. Bu da Holly Seddon’ı  belli bir formül kulla  narak kitabını satmaya  çalışan bir taklitçiden  öte, bu akımın altında  yatan gerçekliği kavra  mış, gelecek vaat eden  bir yazar olduğunu gös  teriyor.  Kadın yazarların ka  leme aldığı, güvenilmez  anlatıcılı bu tür polisi  yelerin fenomen haline  geldiği son beş sene,  aynı zamanda feminist  hareketin tecavüzü sis  “Nefesini Tut”, Holly Seddon’ın ilk romanı...  tematik bir sorun olarak  gündeme taşıdığı bir dönem. Daha çok kısa bir süre önce Stanford Üniversitesi’nde yaşanan bir tecavüz olayı, sistemin tacize uğrayan kadınların nasıl aleyhine işlediğini bir kez daha gözler önüne serdi. Babasının “yirmi dakikalık bir eylemden” dolayı cezalandırılmamasını istediği yüzücü Brock Turner, sadece altı aylık bir ceza alınca tacize uğrayan kadının yazdığı mektup tüm dünyayı ayağa kaldırdı. Bu mektup sadece yaşanan adaletsizlikten değil, aynı zamanda tecavüzün hemen sonrasında polisin mekanik kayıtsızlığının, kadını nasıl travmatize ettiğinden de bahsediyordu. Bu mektubun belki de en can alıcı cümlesinde mağdur, “Bugüne dek, değerimi, mahremiyetimi, enerjimi, zamanımı, güvenliğimi, kendime güvenimi, sesimi elimden aldın” diyordu. İşte “güvenilmez anlatıcılı” bu yeni nesil polisiyeler tam da adalet sisteminde kadının sesinin yok edilişinin protesto edildiği bu dönemde ortaya çıktı. Tecavüz edilen kadınların tanıklığının yok sayılması, ifadesinin ciddiye alınmaması, hatta daha da kötüsü anlattıklarından suçu teşvik ettiği sonucu çıkarılması ülkemizde de yaşanan sistematik bir sorun. Nefesini Tut’un bu konuda söyleyecek bir çift sözü olduğu çok açık; zira Alex’in, Amy’nin failini bulmasını sağlayan ipucu, on beş sene önce polisin alkollü diye “güvenilmez tanık” olarak ciddiye almadığı, hatta hayli kötü davrandığı bir tecavüz mağduru kadının tanıklığı. Bitkisel hayattaki Amy’nin zihnine girip önce onun yaşadığı travmayı anlamaya çalışmasını sonra da tüm engellerine rağmen iletişim kurarak saldırganını ifşa edişini okurken zamane polisiyelerinin kadın anlatısına, tanıklığına ve sesine dair bir temsil olduğunu da anlıyoruz. n Nefesini Tut / Holly Seddon / Çeviren: Özge Küskün / Yabancı Yayınları / 448 s.  6 23 Haziran 2016  KItap   
            
    
