Catalog
                    Publication
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Years
                    
                    
                
                    Our Subscribers Can Login And Read Original Page
                    I Want To Register And Read The Whole Archive
                    I Want To Buy The Page
                
            
                Prense mektup  “Prens”i, Machiavelli 1513’te, bundan beş yüz yıl kadar önce yazdı, tarihin en büyük iktidar sahiplerinin Napoléon’un, Büyük Frederick’in ve günümüzde bile daha nicelerinin güçlerini korumak için onun fikirlerine başvurduğunu görmek kitabın hâlâ çok dikkatle okunması gerektiğinin başlıca göstergesi olabilir.  B u sütunlarda, her on beş günde bir, dünya klasiklerinden birini tekrar birlikte okumak niyetindeyiz. Klasikleri tekrar tekrar okumak, onlardan hem geçmiş çağların bilgeliğini öğrenmek hem de dünya edebiyatının nasıl şekillendiğini anlamak açısından çok önemlidir. Toplumlar büyük gelişmelerini klasikleri yeniden değerlendirerek sağlamışlardır çünkü bu eserlerde insanın özünü görürüz. Bu her çağda çok önemlidir. Kendi çağının kirlenmiş düşüncelerinden ve estetiğinden arınmanın bir yolu olarak da görebiliriz klasikleri okumayı. Klasikler üzerine bu yazıların ilk eseri olarak Niccolo Machiavelli’nin “Prens”ini (Prens, Çev. Rekin Teksoy, Oğlak Yayınları ve Prens, Çev. Kemal Atakay, Can Yayınları) dilimize çok kereler çevrilmiş ve geniş okur kitlesine seslendiği için seçtik. Niccolo Machiavelli (14691527), siyasetçiler ve din adamları arasında rüşvet, şantaj, şiddet ve her türlü onursuz davranışın hâkim olduğu bir çağda yaşadı. İtalya işgal altındaydı; sık sık iç ve dış güçler el değiştiriyordu. Bir dönem iktidar sahibi olanlar, bir sonraki dönemde hainlikle suçlanarak idam ediliyordu. Machiavelli hayatı boyunca çarpık işleyen siyasetin içindeydi, bu yüzden dünya görüşü ve siyasi düşünceleri, teoriden çok pratiğe dayanır. 1503’te yazdığı “Chiana Vadisi’nin Ayaklanan Uyruğuyla Başa Çıkmanın Yolu” başlıklı eserinde “Dünya her zaman hep aynı ihtiraslara sahip insanlarla dolu” diyordu. Machiavelli’yi etkileyen siyasetçiler, Papa Alexander, oğlu Cesare Borgia ve XII. Louis oldu. Borgia kurnaz ve sahtekar bir siyasetçi olarak bilinirdi. Kimse tarafından sevilmediği halde kurnazlığı sayesinde güç ve iktidar sahibi olmayı bilmişti. İNSAN DOĞASI Machiavelli’yi anlamadan önce belki bir konuyu iyi anlamak gerekir. Muhafazakâr dünya görüşü ile hüma  nist bir açıdan dünya  ya bakmak, sadece  siyasi bir farklılık değil  dir, bu iki farklı dünya  görüşü arasında çok  temel bir insanın özü  ne dayalı, ontolojik  olabilecek bir ayrım  vardır. Muhafazakâr  dünya görüşünün  temelinde insanın do  ğasının kötü olduğu  savunulur. İnsan kendi  halinde bırakıldığında  başıboş kalır, üzerinde  din ve sosyal baskı  olmaksızın kaldığın  da kötülüğün emrine  girer. Oysa hümanist  inanca göre insanın  doğası iyidir, onu kötü  yapan şey baskılardır.  Bu temel ayrımı an  ladıktan sonra Mac  hiavelli ve daha nice  muhafazakâr duruşun  temeli kendiliğinden  ortaya çıkar.  Muhafazakâr siya  setçi insanın doğası  gereği kötülüğe yatkın  olduğunu düşündüğü için onu baskı altında tutmayı ister. Hümanist ise özgür bıraktığında  Niccolo Machiavelli (14691527), siyasetçiler ve din adamları arasında rüşvet, şantaj, şiddet ve her türlü onursuz davranışın hâkim olduğu bir çağda yaşadı.  bireylerin doğal olarak  iyiye yönelebileceğini, iyi bir eğitimle  beklentisi vardır, oysa Machiavelli bu  doğruları, güzellikleri, iyilikleri seç  nun tam tersini yapar, siyasi eylem  meyi öğreneceğini düşünür. Her iki  lerin iktidarın pratik yanına devreder.  görüşün güçlü argümanları olduğunu Bu konuda ilk söylenecek şey, ikiyüz  kabul etmek gerekir ama asıl sorunun lü olmadığıdır. Çoğu iktidar ahlaklı bir  insan doğası üzerine olduğunu an  görünüş altında zaten bu siyasi oyun  ladığımızda, siyasi tartışma da daha  lara başvurur, Machiavelli bunlara  sağlam bir noktadan ilerler.  açıklık getiren bir düşünürdür.  Machiavelli, “Prens”te tarihî örnek  Daha önce çok sayıda düşü  ler ve kendi gözlemleri sonuncunda  nür ideal devlet üzerine yazdı ama  argümanlar yaratır. Vardığı sonuçlar  Machiavelli’nin devleti, yönetimi hiç  öznel ve değişkendir ama bir o kadar bir şekilde ideal değildir. Kitap zaten  da inandırıcıdır. “Prens”in devrim ni  o dönemin güçlü siyasetçilerinden  teliğindeki özelliği, politika ile ahlakı  birine ithaf edilmiştir. Machiavelli söz  ayırmasında yatar. Antik Yunan’da,  lerinin dönem siyasetçileri tarafından  özellikle Platon gibi klasik siyasi ku  ciddiye alınmasını ister. Siyasi lider  ramcılarda her zaman üstün bir ahlak için bir elkitabı olmasını amaçlar.  Machiavelli ayrıca özgür iradeyi savunur. Çağının yazarları büyük felaketler karşısında dine ya da antik dönem düşünürlerine sığınırlar, Machiavelli insanın aklı ile kendini koruma gücüne inanır. Kaderci değil, kendi hayatını kuran ve seçimlerini yapan insan üzerinden düşünür. Bence bugün onun düşüncelerini en değerli kılan şeylerden biri, gelişmemiş, özgürlüğünü tatmamış halk ile bunun değerini bilen halk arasında ayırım yapmasıdır. “İnsanlar hakkında genel olarak şu söylenebilir: Nankör, gelgeç gönüllü, sahtekâr ve hilebaz olurlar, tehlikeden kaçar, kar peşinde koşarlar…” (XVII: 2). İnsanın özü kötülüğe yatkın olduğu için yönetici de her zaman doğal olarak kendini düşünmeli ve buna göre davranmalıdır. Machiavelli’nin bu konudaki düşünceleri, aslında her insanın kendi menfaatini ön planda düşünmesi gibi basit bir temele dayanır fakat buradan konuyu geliştirdiğinde insanı önemsemeyen, küçük gören bir noktaya getirir. “İnsanların gönlünü hoş tutmalı ya da onlar yok etmelidir çünkü insanlar uğradıkları küçük zararların öcünü alırlar ama büyük zararların öcünü almazlar” (III: 5). Bugünün okurunu yer yer çileden çıkaracak önerileri en çok insanın doğasıyla ilgili olarak yaptığı önermelerde görülebilir. Prense önerdiği şeylerin başında iktidarda kalabilmek için sevilmemesi gerektiğini savunmasıdır; ona göre korkulmak, sevilmekten daha önemlidir. Bir yönetici nefreti sadece kötülük yaparak değil, iyi niyetten de kaynaklanarak elde eder, yani iyilik yaptığında prens savunmasız kalır, oysa korkulmak savunmanın bir parçasıdır. Ayrıca kendinden nefret edenler her zaman olacaktır, prensin görevi bunları güçsüz durumda tutmaktır. NEDEN BAŞYAPIT? İyi bir yönetici nasıl olmalıdır sorusuna yanıt arayan bir eserin nasıl olur da edebiyat tarihinin başyapıtları arasında olur sorusu elbette akla gelir. Kuru sayılacak bir konuyu ele alan didaktik bir düzyazı, kendi çağında yazılmış onlarca şiir, tiyatro ve düzyazıyı nasıl olur da geride bırakır? Burada Machiavelli’nin kendine has incelikli akıl yürütmesinin önemini vurgulamak gerekir. Bugün okuyan bizler için belki de bu kitabı önemli kılan şeylerin başında bugün hâlâ dünyayı yönetenleri anlamamızı sağlamasından kaynaklanır. Böylesine açık sözlülükle iktidarın içyüzünü tanıtması gerçekten benzersiz kılar “Prens’i. Şu sözleri özellikle nasıl da bugünü anlatır: “… seni iktidara getirenlerin dostluğunu koruyamazsın, çünkü onları önceden umdukları şekilde hoşnut edemezsin ve onlara borçlu olduğun için, onlara karşı katı önlemlere de başvuramazsın…” “Prens”i, Machiavelli 1513’te, bundan beş yüz yıl kadar önce yazdı, tarihin en büyük iktidar sahiplerinin Napoléon’un, Büyük Frederick’in ve günümüzde bile daha nicelerinin güçlerini korumak için onun fikirlerine başvurduğunu görmek kitabın hâlâ çok dikkatle okunması gerektiğinin başlıca göstergesi olabilir. n  6 20 Ekim 2016  KItap   
            
    
