05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Vitrindekiler la bütünleşmiş Batı kültürüyle boğuşan Nietzsche, bu kültüre bir itirazdan ibaret olan külliyatını, kimi zaman yıkıcı ve sert, kimi zaman yumuşak ve incelikli ama her zaman çarpıcı üslubuyla kaleme alır. Felsefesinin temeli, ne kadar kökleşmiş olursa olsun insanın coşkun enerjisini engelleyen her türlü öğretinin sorgulanıp ayıklanması ve bunun yerine “hayatın olumlanması”dır. Bu kapsamda Nietzsche, ApollonDionysos ikiliği, güç istenci, bengi dönüş, üstinsan gibi anahtar kavramlar eşliğinde oluşturduğu felsefesinde kendini Deccal ilan edip Tanrı’nın öldüğünü ileri sürerek Zerdüşt kimliğiyle Batı kültürünü ıslah etmeye girişir. Nietzsche’nin düşüncelerini döneminin bağlamına (Prusya militarizminin, Darwinci bilimin, antisemitizmin, gençlik ve özgürlük hareketlerinin yükselişi) yerleştiren elinizdeki biyografi, bahtsız filozofun hayatını bütün boyutlarıyla anlatıyor. Karadeniz’in Zemheri Çocukları / Sebahattin Selim Erhan / Dipnot Yayınları / 408 s. Devrim bir atmosfer olayı. Dünyayı yorumlamak ve değiştirmek hevesiyle yanıp tutuşan bir devrimci o zaman diliminde oluşmuş atmosferin çocuğudur ama atmosferi yeniden üreten asi çocuk. “Karadeniz’in Zemheri Çocukları”nın olay örgüsü içinde, huyları kadar huysuzluklarıyla, ciddiyetleri kadar şakalarıyla, korkuları kadar korkusuzluklarıyla, “acımasızlıkları” kadar “hümanizmleriyle” yer alan onlarca devrimci, tarihte ve coğrafyada “kül yutmayan”, “diklenen”, “yaşlarından başka kaybedecek şeyi olmayan” asi ve aksi çocukları yer alıyor. Kitabın odağında da en öfkeli, en yaralı anlarında bile meşru savunma çizgisi gereği siyasi ahlakı direniş estetiğini terk etmeyen, böylece karşı çıktığı şeylere benzemeyen devrimcilerin hikâyesi yer alıyor. Billy Fingers’ın Ölümden Sonraki Hayatı / Annie Kagan / Çeviren: Ebru Sürmeli / Koton Kitap / 168 s. Batı düşüncesinin temelini atan Yunan filozoflar, bu hayat ile öteki hayat arasında bir şekilde askıda kalan insanlara “iki dünya arasında yürüyenler” diyordu. Erken dönem Yunan filozofu Herakleitos’un ifade ettiği üzere bu kişiler, “yaşayanları ve ölenleri gözetiyordu.” Kadim Yunanistan’da, iki dünya arasında yürüyenler modern Batı toplumunda ölümle burun buruna gelmiş kişilere benzer bir işlev görüyordu. Bu kişiler, yaşayanlar âlemiyle ölüler âlemi arasında ulak ya da arabulucuydu. “Billy Fingers’ın Ölümden Sonraki Hayatı”da öteki dünyadan kız kardeşiyle yani bu kiC U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I tabın yazarı Annie Kagan’la düzenli olarak bağlantı kuran Billy Fingers’ın, verdiği mesajlarla hayatı dolu dolu yaşamanın, nefes alınan her saniyenin değerini bilmenin önemini hatırlatıyor. Kömürkirchen / Yaşar Miraç / Ayrıntı Yayınları / 160 s. Gelsenkirchen yüz yetmiş yıl önce küçük bir köyken, kömür bulununca büyük bir işçi kenti oldu. Yaşar Miraç Gelsenkirchen’de yirmi yıl yaşadı. Bu kenti, insanlarını ve kömürü dile getiren şiirlerini “Kömürkirchen”de topladı. Şair, Soma ile ilgili üç yeni şiirini ve önceki kitaplarında yer alan maden işçileriyle ilgili şiirlerini de eklediği bu yapıt, Soma faciasında yaşamını yitiren, yaralanan işçilere ve ailelerine adanıyor. Yapıtın geliri de Soma’da ölen ve yaralanan madencilerin ailelerine bağışlanıyor. Sekizinci ÖlümLibretto / Ali Özdemir / Pêri Yayınları / 48 s. Kürd destanlarında gerek Memealan, Siyabend u Xece ve diğerlerinin öyküsünde insanın doğayla ve zorbalıkla anlatı ritüellerini umutsuzluğa karşı teslim olmaktansa ölümü yeğleyen bir hayatı resmeder. Kaderle belirlenen bir hayat tarifine karşı çıkışın özünü oluşturan ve bunun nedeniyle yaratılan destanların ömürlerinde kadere karşı meydan okuma var. Bu bağlamda “Sekizinci Ölüm” Ali Özdemir’in tespitiyle ilk Kürd librettosu. Eski Mezopotamya’da anlatılan mitolojik öyküler, karmaşık olmaktan çok, bize ulaşan şekliyle saf ve berrak. Destan türüne benzeyen “Libretto” da sanatsal yaratının birbirine eklemlenme hali. “Sekizinci Ölüm”ü bu haliyle bu acılı coğrafyanın bir destan öznesi olmayı hak ettiği inancıyla kaleme almış Özdemir. Esey ile Haydar Çavuş / Kâmil Çöpür / Kora Yayın / 287 s. Doğduğunda beşik kertmesi yapılan, on üçünde evlendirilen, kocasının yanlışları yüzünden hayatı hep acı ve korku içinde geçen bir kadın... Çok sevdiği karısının üstüne kuma getiren, ağanın kapatmasıyla büyük bir aşk yaşayan, ağayı vurarak dağları ve hapishaneleri kendine mesken tutan bir adam. Bunu kendine yediremeyen ağanın zulüm ve baskısına uğrayan bir aile. “Esey ile Haydar Çavuş” adlı romanında erkek egemen bir toplumda, erkeğin kadın, ağanın köylü üzerindeki dayanılmaz baskısını bir eşkiyanın acılı hayatı çerçevesinde sunuyor Kamil Çöpür. n 1322 1 8 H A Z İ R A N 2 0 1 5 n S A Y F A 2 5
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear