22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Vitrindekiler Sigmund Freud Ruh ve Haz / Emine Ebru / Kafekültür Yayıncılık / 302 s. Kimi anladı onu, çoğu anlamadı. Kimisi bir şarlatan, kimisi dâhi olarak gördü. Uyguladığı tedavilerle bilimsellikten uzak olduğu düşünüldü. Yaşadığı dönem itibarıyla tabuların ardına gizlenen ve onu terbiyesiz, ahlaksız, dinsiz olarak görenlerin çoğu gizli gizli kitaplarını okuyordu. Yaratıcı zekâsı onu insanları kandırmaktan uzak tabularını yıkmaya yönelikti. Yaptığı araştırmalar ve deneylerle bunu destekliyordu. 1930 yılının başlarında Naziler Almanyada yönetimi ele geçirince yakılacak kitaplar arasında en önce Freud’un kitapları vardı. Emine Ebru da kitabında çağa damgasını vurmuş bu adamı anlatıyor. Elmalar Diyarı / John Cheever / Çeviren: Roza Hakmen / Everest Yayınları / 318 s. Elmalar Diyarı’ndaki kahramanlar, kimi saf, kimi eski kafalı, kimi alabildiğine şaşkın... Başlarına garip mi garip, olmayacak haller geliyor. Nezakete, genel ahlaka, sağduyuya, hatta gerçeğin ta kendisine bile mesafe alıyor, güvenmemeyi öğreniyorlar. Afallıyor, tökezliyor, sarsılıyor ama yaşamaya devam ediyorlar. Amerikan edebiyatının klasiklerinden John Cheeverı’n öyküleri basılır basılmaz çoksatar oldu ve yazar 1979’da Pulitzer Ödülü’ne layık görüldü. Elmalar Diyarı, Roza Hakmen çevirisiyle Cheever’ın toplu öykülerinin son cildi olarak dizideki yerini alıyor. Daha önce yayımlananlar ise Yüzücü, Ey Yıkılmış Hayaller Şehri ve Boşanma Mevsimi... Dayak Arsızı / Vural Sözer / Kendi Yayını / 220 s. Gazetemizde 70’li yılların sonlarında yapılan haftalık mizah sayfası “Ciddiyet”in en çalışkan yazarı Vural Sözer’di. Vural Sözer şimdi bu yazılarını noktasına, virgülüne dokunmadan “Dayak Arsızı” adıyla bir kitapta topladı. Yazarımız önsözde şöyle diyor: “Otuz yıl önce de işin başında o zamanki ‘bunlar’ vardı. Yasaması, yürütmesi, yargısıyla ortalığı kasar kavururlardı. Geldiler, geçtiler; hükümsüzleştiler, ‘onlar’ oldular. Günümüzün köşe yazarları, bugünkü yazılarını otuz yıl sonra okuduklarında şimdiki “bunlar” hâlâ ortada “bunlar” olarak dolaşıyorsa, onlara ‘dayak arsızları’ yerine daha çarpıcı bir sıfat bulmak gerekecek sanırım.” (İletişim: vural.sozer@hotmail.com) Seyyah Ressamın Yaşamından Bir Kesit / César Aira / Çeviren: Emrah İmre / Can Yayınları / 92 s. Çağdaş Arjantin edebiyatının en çarpıcı ve üretken isimlerinden César Aira, bu kez okuyucuyu And Dağları’nın karlı tepelerinden Arjantin’in engin düzlüklerine uzanan bir yolculuğa çıkararak Güney Amerika’nın gizemli zenginliklerini keşfetmeye çağırıyor; karanlığın peçesini kaldıran yıldırımlar gibi ışıltılı ilham perilerini keşfetmeye... Alman ressam Johann Moritz Rugendas’ın Güney Amerika seyahatlerini kurguyla gerçek arasındaki meçhul çizgiyi iyice silikleştirerek aktaran Seyyah Ressamın S A Y F A 3 2 n 6 M A R T 2 0 1 4 Fotoğraf Neden Kusursuz Olmak Zorunda Değildir / Jackie Higgins / Çeviren: Firdevs Candil Çulcu / Hayalperest Kitap / 224 s. Fotoğrafçılık, uzun süre önce, fotoğrafçının önünde duran süjenin yalnızca eksiksiz bir temsilini sunan bir malzeme olmaktan çıkmıştır. Ancak ister bulanık fotoğraflarda isterse yeniden fotoğraflama çalışmalarında olsun, belirgin bir teknikten yoksunluk, sanatsal çok yönlülüğü de engelleyen bir unsur haline gelmektedir. “Fotoğraf Neden Kusursuz Olmak Zorunda Değildir”de Jackie Higgins, modern fotoğrafçılığın 100 önemli eserinin arkasındaki sanatsal ustalığı açıklıyor. Bu kitapta, fotoğrafların hayal ve gerçeklik arasındaki çizgiyi nasıl belirsizleştirdiğini ve zamanın akıcılığını nasıl belgelediklerini keşfedeceksiniz. 1001 Sakal / Allan Peterkin / Çeviren: Zarife Biliz / Sel Yayıncılık / 268 s. Keçi, çene altı, yuvarlak, dudak altı, favoriler, bıyıklar… Her erkeğin ve kadının tercih ettiği farklı sakal türleri var. Kimisi yüzünde olduğunu düşündüğü bir kusuru gizlemek gibi işlevselken kimisi ideolojik, kimisi bir altkültüre aidiyeti simgelerken kimisi dini gereklilik. Yüzyıllar boyunca modeli ve anlamları değişse de modası hiç geçmeyen bir olgu sakal bırakmak. Allan Peterkin antik çağlardan günümüze sakal bırakmanın sosyal, dini ve kültürel anlamını mizahi bir dille inceliyor. Sakal bırakmanın bilinçaltındaki bağlamından döneminin bütün erkeklerini peşinden sürüklemiş ünlülere, adı kötüye çıkmış sakallılardan şekillendirme stratejilerine; efsanelerde, edebiyatta, gey barlarda sakalın ve dolayısıyla tıraşın izini sürüyor, kıl tüy mevzularına dair oldukça bilgilendirici ve eğlenceli bir yaklaşım geliştiriyor. Hafızanın Sokakları – İstanbul’da Peyzaj, Hoşgörü ve Ulusal Kimlik / Amy Mills / Çeviren: Cem Soydemir / Koç Üniversitesi Yayınları / 344 s. Amy Mills, Kuzguncuk’ta yaptığı etnografi çalışmasında, sokak sokak, eski insanların bıraktığı bu izlerin peşine düşüyor, günümüzde burada yaşayanlar için bu izlerin ne anlama geldiğini araştırıyor. Kendi ifadesiyle “insanların millileşen bu şehirde nasıl yaşadıklarını ve Türkleştirmenin yarattığı etkinin ardından devletin ulus tahayyülünü nasıl anlamlandırdıklarını” inceliyor. Yazar, hafızanın unuttukları ve hatırladıkları, Kuzguncuklu olmaya yüklenen anlam, kimin Kuzguncuklu olduğu ve kültürel hafızada yer etmiş hoşgörü temasının ifade ettikleri üzerinden kozmopolitizmin arkasına saklanan milliyetçiliğe dair bir tartışma yürütüyor. Hafızanın Sokakları, Kuzguncuk’un geçmişini, dönüşümlerini ve bugününü anlatırken, bir yandan da okuru İstanbul’un gayri müslim geçmişinin hatırlanma pratiklerini gözden geçirmeye, bireysel ve kolektif hafıza yollarının nasıl örüldüğünü düşünmeye davet ediyor. Şu Çay Demleninceye Kadar / Bahri Vardarlılar / Dedalus Kitap / 126 s. İlk kitabı İki Ciltlik Metro Bileti ile kendinden söz ettiren Bahri Vardarlılar, birbirinden farklı uzamlarda gerçekleşen öyküleriyle yine okuyucuların karşısında. Bu kitabın da her öyküsüne, bambaşka dünyalardan çok farklı karakterler konuk. Her biri, hem yaşam sahibi hem de birer öyküde olduklarının farkındalar. İpler yazarlarının elinde, sonları okurun. Ancak, bu dünya çeşitliliği iki noktada, Vardarlılar’ın özgün dili ve edebiyat dünyasında çok sık rastlanmayan üst düzey kurgu bilincinde kavuşuyor. n C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1255 Yaşamından Bir Kesit, sadece yerlilikle yabancılığın ve dostlukla yalnızlığın değil, sanatla bilimin ve yaratıcılıkla yöntemciliğin de kâh çekiştiği kâh cilveleştiği bir roman. Özgürlük / Sema Fener / Potkal Kitap / 92 s. Bir bireyin kendi kararlarını verme ve uygulama özgürlüğüne sahip olması, seçtiği ilişkiler çerçevesinde yaşayarak mutluluğu araması, bedenini istediği gibi tasarruf edebilmesi yaşamın özüdür. İçinde bulunduğu şartlar ne olursa olsun, bir gün gelir her insan sahip olduğunu sandığı özgürlüğünün sanal mı, yoksa gerçek mi olduğunu sınamak durumunda kalabilir. Tarih boyunca insanoğlunun otorite ile mücadelesi sancılı bir süreç olarak gelişmiştir. Kökeninde “sülale, hanedan, sırayla izleyen, nöbetleşen” kelime anlamlarını bulacağımız “devlet” ideolojisi ne olursa olsun varlığını sürdürmek isteyen bir güç ve mekanizmadır. Politika tiyatrosunda rastlanan “Açık Biçim” tarzından esinlenen Sema Fener’in yazdığı bu oyun, özgür olmayan bir ortamda özgürlüğün anlamını sorgulayarak okuyucunun dikkatini çekmeyi amaçlıyor. Küçük Bir Kış Masalı / Maeve Binchy / Çeviren: Şen Süer / Doğan Kitap / 370 s. Stoneybridge, herkesin birbirini tanıdığı İrlanda’nın batı kıyısında küçük bir kasaba. Chicky Starr, rüzgârlı Atlantik Okyanusu’na bakan kayalıklar üzerinde eski bir malikâneyi alıp orayı otel yapmaya karar verdiğinde, herkes onun deli olduğunu düşünür. Ama Chicky kararlıdır ve yeğeni Orla ile arkadaşının oğlu Rigger’ın yardımıyla, “Küçük Bir Kış Masalı” adını verdiği; sıcak, konuksever bir ev ile kilometrelerce uzanan bir kumsal, kayalıklar ve yabanıl kuşlar, uzun yürüyüşler, doğayla baş başa, huzurlu bir tatil vaat eden otelini açar. Sonrası artık umut etme ve hayata tutunma öyküsüdür… Maeve Binchy, Amerika’da star hayatından sıkılan ünlü bir oyuncuyu, hayallerinin peşinden gitmek yerine aile şirketinin başına geçen bir İsveçliyi, müstakbel kayınvalidesiyle tatil yapmak zorunda kalan bir hemşireyi, tanık oldukları ölümlerin etkisinden kurtulamayan bir doktor çifti, yeni emekli olmuş huysuz bir öğretmeni, altıncı hissiyle geleceği gören bir kütüphaneciyi kışın bir haftalık tatilde bir araya getiriyor bu romanında. Beyaz Muhafız / Mihail Bulgakov / Çeviren: Engin Süren / Maya Kitap / 368 s. Mihail Bulgakov’un yarı otobiyografik ilk romanı Beyaz Muhafız. Bulgakov, Turbin ailesinin yaşadığı kişisel kayıp ve etraflarını çevreleyen sosyal karmaşa ekseninde devrimin ve sosyal, ahlaki ve siyasi yaşamda ortaya çıkan belirsizliklerin meydana getirdiği varoluşsal krizlerin bir portresini ortaya koyuyor bu romanında. Yüzyılın başında Rusya’daki hayatı paramparça etmiş acımasızlıkla okuyucuyu yüzleştirirken, öte yandan yok olma tehdidi ile karşı karşıya kalan Turbinlerin insanlıklarını korumak için kullandıkları sıra dışı yöntemleri de gözler önüne serer. Bulgakov’un bu romanı, bir ailenin hayatı üzerinden o dönemin toplumunu derinlemesine anlatan ve Tolstoy’un Savaş ve Barış’ı ile benzerlikler taşıyan bir Rus klasiği.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear