Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
RENKLER SESLER HARFLER AYTÜL AKAL NİLAY YILMAZ ÇİĞDEM GÜNDEŞ MAVİSEL YENER MUSTAFA DELİOĞLU KİTAPÇI ? M. YENER, A. AKAL, N. YILMAZ, Ç. GÜNDEŞ pazarlar varmış. Çok değerli bir eşyanız olsa… Örneğin, büyükbabanızın armağan ettiği eski bir saat, onu nereye saklardınız? Yatağın altına, kitaplığın altına? Belki de en iyisi bir bankanın gizli kasasına. Hepsi de elbet yer altında. Yer altında saklananlar bu kadar da değil elbet; çimenlere uzanmış yatarken kimler eşlik ediyor bize dersiniz? Tavşanlar, köstebekler, fareler… Siz de merak ettiniz mi yer altında kimler yaşıyor, neler dolaşıyor? O halde Yer Altı isimli kitabın kapağının altına bir göz atın. İyi okumalar! Okko 3 Hava Devri/ Yazan ve Çizen: Hub/ Çeviren: Teyfur Erdoğdu/ Yapı Kredi Yayınları/ 2012/ 96 s./ 10+ Hava Devri’nin Birinci ve İkinci Bölüm’lerinin yer aldığı albüm, çizgi roman hayranlarını sevindirecek. Savaş, şiddet, korku, gerilim ve samuray kılıcıyla uçurulan kafalar ve bol heyecan… Çizgi roman severler heyecan arıyorlarsa, işte bekledikleri kitap. Hem de sert cilt kapaklı ve kuşe baskılı. Şaşkın Şövalye/ Martyn Beardsley/ Resimleyen: Tony Ross/ Çeviren: Handan Sağlanmak/ Final Kültür Sanat Yayınları/ 2011/ 86 s./ 810 Ünlü Kral Arthur ve Yuvarlak Masa Şövalyeleri’nın zamanında, Sör Gadabout adında sarsak mı sarsak, şaşkın mı şaşkın bir şövalye yaşarmış. Doğrusunu söylemek gerekirse, ülkenin en kötü şövalyesi oymuş. Zırhı paslanmış, mızrağı bükülmüştü. Kılıcı beş yerinden kırık olduğundan, her tarafı bantlarla tutturulmuştu. Çarpık bacaklı atına gelince, o, neredeyse doksan yaşındaydı. Günlerden bir gün, bir turnuva yapılacağı açıklanır. Turnuvanın Sör Gadabout için başarılı geçtiği söylenemez. Ama Kral’ın güzel eşi Kraliçe Guinivere kaçırılınca, Sör Gadabout kendisini maceranın tam ortasında bulur. Kraliçe’yi kurtarmak için tehlikeye atılmak zorundadır. Üç kitaplık serinin diğer iki kitabı: Şaşkın Şövalye Kötüye Gidiyor, Şaşkın Şövalye ve Hayalet. Bat Pat Tutankamon’un Babaannesi/ Roberto Pavanello/ Çeviren: Oğulcan Açıkel/ Resimleyen: Blasco Pisapia, Pamela Brughera/ Mavibulut Yayınları/ 2012/ 120 s./ 8+ Bat Pat’ı önceki kitaplarından tanıyorsanız, hemen haber verelim, üçüncü kitabı yayımlandı, sizi bekliyor. Bat Pat’ı hiç duymadıysanız, o zaman açıklayalım: Bat Pat mezarlıkta yaşayan ve bizim gibi konuşabilen akıllı mı akıllı yavru bir yarasa. Ama başını sık sık belaya sokuyor. İlk macerada Re ? ? bec kar olurlar. Kraliçe T kraliçe t hunun h tankomo gerekir. krallar y lay mı? nan bilm neşesini eğlence KİTAP GÖLGESİ Leylek Havada Leyla Ruhan Okyay, Semih Gümüş’ün derlediği, Günışığı Kitaplığı tarafından 2007’de yayımlanan “Gençlere Çağdaş Türk Edebiyatından Öyküler1 Dikkat! Kırılacak Eşya” adlı kitaptaki Mardin güzellemesi ile gençlik edebiyatına göz kırpmıştı. Leyla Ruhan Okyay bu defa bir romanla gülümsüyor gençlere. ? Mavisel YENER eylek Havada, editörlüğünü Semih Gümüş’ün üstlendiği Köprü Kitaplar dizisinin 14. kitabı. “Leylek Havada” doğuştan şanslı bir kitap; çünkü Köprü Kitaplar dizisi 2010’da Memet Fuat Yayıncılık Ödülü almış. Yayınevinin bu dizi kapsamında bastığı/basacağı bütün kitaplar otomatikman ödüllü sayılıyor. Leylek Havada’nın kapağına da ödül ibaresi koyulmuş. Leylek Havada, yazarın yaşamından izler taşıyan, anılarla harmanlanmış bir roman. Kitap üç bölüme ayrılmış. Bölümler birbirinden bağımsız da okunabiliyor. Yapıtı bir roman olarak değerlendirebileceğimiz gibi üç uzun öykü gibi de görebiliriz. Özellikle son bölüm anı/gezi tadını veren hareketli bir kurguyla sunulmuş. Roman, Marmara Denizi kıyısında, Silivri’de yaşayan Ayça’nın dilinden anlatılmış. Ayça’dan küçük ikiz kardeşleri, bir de İstanbul’da yatılı okuyan ablası var. Silivri’nin denizi uçsuz bucaksız görünüyor Ayça’ya… Gökyüzü de öyle. Ayça’nın hayallerinden biri, başka ülkeler, başka insanlar tanımak. Düşsel yolculuklarında nerelere gitmiyor ki… Önce Avrupa’da dolaşıyor, Cebelitarık’tan Afrika kıtasına geçiyor. Kimi zaman Eiffel’in tepesinde buluyor kendini, kimi zaman da balta girmemiş ormanlarda kanat çırpıyor düşleri. Kasabadaki bütün çocuklar gibi Ayça da Avrupa’dan otobüsler geldiğinde çok heyecanlanıyor. Turistlere özeniyor, bir gün o da onlar gibi olmak istiyor. İngilizce öğrenmesinin şart olduğunu düşünüyor. İstanbul’da okuyabilirse bunu başarabileceğini biliyor. O nedenle parasız yatılı sınavlarına giriyor. Öylesine öğrenme isteği ile dolu ki, kendini Martı Jonathan’a benzetiyor. Ayça, pek çok zorluğun üstesinden gelip yatılı okul sınavını kazanıyor. Böylece kitabın ikinci bölümüne geçiyoruz. “Bir Yatılı Okul Macerası” başlıklı bölümde Adile Sultan Kız Lisesi’nin kapısından giriyoruz. Yatılı okula ilk kez giden Ayça’nın yaşadıklarıyla duygudaşlık kuruyoruz. Ayça, ilk gece öyle çok ağlıyor ki, herkes başına toplanıyor. Okula alışması öyle pek de çabuk olmuyor; ailesinin özlemi sürekli içini yakıyor. Bu özlemle başa çıkmasında ona yardım eden tek arkadaş, şiir defteri. Kitabın bu bölümü dersler, yatakhane, etüt arasında geçen koyu gri günlerin dökümü gibi. Ayça okulda ilk yılını bitirdiğinde babası büyük sürprizi açıklıyor: Otobüsle Avrupa’ya gidecekler. Ayça, yaşamı boyunca kurduğu “turist olma” hayalini bu kez gerçekten de deneyimleyecek. Yaratıcı, gezmeyi seven bir babaya sahip olması Ayça’nın şansı. Kitabın üçüncü bölümünün başlığı: İnanamıyorum. Ayça’nın düşü gerçekleşiyor, otobüs ile Avrupa turuna çıkılıyor. Fakat o da ne, otobüste büyük bir sürpriz bekliyor onu. Bu sürprizin ne olduğunu söyleyip okuma keyfinizi bozmak istemem. Bulgaristan, Yugoslavya ( o zamanlar henüz parçalanmamış), Avusturya, Almanya, sayfalarda renklerini, seslerini, kokularını duyacağımız ülkeler. Heidi’nin yaşadığı dağları aşıp Viyana’ya ulaşmak, Avrupa kentlerini bir masalda dolaşıyormuşçasına adımlamak isteyen okurlar Ayça’nın elini tutsunlar… Kitap, ben yaştakilerin ağzında akide şekeri tadı bırakıyor. Bugünden o günlere bakmak ilginç duygular yaşatıyor. Ayça, televizyonların siyah beyaz izlendiği, Heidi’nin en sevilen çizgi film olduğu, asanwww.maviselyener.com sörlü apartmanların sıra dışı görüldüğü, Ayşecik filmlerine salya sümük ağlandığı yıllarda yaşıyor çocuk*Leylek Havada/ Leyla Ruhan Okyay/ Günışığı Kiluğunu. Elbet şimdi de çocukların kitapta özdeşim taplığı/ 166s./ 2012/ 14+ L kurabileceği pek çok karakter var. Çünkü, hangi yüzyılda olursa olsun, ilkgençlik çağının değişmeyen arayışları, duyarlıkları, heyecanları aynı. İlkgençlik çağlarını yaşayan hemen herkesin beğendiği, âşık olduğu biri vardır, Ayça’nın da var tabii. “Onu gördüğümde kalbim güm güm atıyor, içimi çiçekler kaplıyor sanki; renkli, ışıltılı çiçekler. Durmadan onu düşünüyorum, hiç durmadan… Ama onun adını kimselere söylemedim.” (s. 15) Ayça, çok beğendiği Ege ile ileride evlenmeyi bile düşünüyor! Ege, her yaz tatilinde Silivri’de yazlığa geliyor. Onun da anne ve babası Ayça’nınkiler gibi öğretmen. Ayça’nın kişiliğinde, ilkgençlik çağının bütün özelliklerini gösteriyor bize yazar. Boyunun uzaması, göğüslerinin kabarması gibi fiziksel değişimin yanı sıra duygusal değişimler de yaşıyor. Bazen kararsız oluyor. Zaman zaman aklı havalara uçuveriyor. Söz gelimi, annesi bakkaldan alması için ne ısmarlasa yanlış getiriyor. “Mesela sirke mi ısmarladı, ben zeytinyağı alıp getiriyorum. Çünkü bir çiçeğe, böceğe ya da bir hayalin peşine takılıp unutuyorum alacağımı.” (s. 20) Ayça, yaşadığı mahalleyi anlatırken, orada yaşayanları da tanıştırıyor okurla. Betimlemelerin her biri sayfalara resimler çiziyor: “Çekirdekçi Bilal Abi zayıf, küçücük bir adam. Gözleri nokta gibi… Kısarak bakar hep. O zaman gözbebeği hiç görünmez, sana iki küçük çizgi bakar… ‘Gözleri ne renk?’ derseniz söyleyemem, hiç görmedim. Gülüşü bütün yüzünü kaplar. Durmadan gülümser, sanki dünyada ondan daha mutlu bir adam yokmuş gibi.” (s. 23) Leyla Ruhan Okyay’ı yetişkinler için yazdığı Gölgesi Güz (Gendaş, 2000) ile tanımış, ardından Geyikli Orman’ı (Can Yay.) okumuştum. Okyay’ın projesini yaptığı Fırat’a Karışan Öyküler, kitaplığımın “iz bırakanlar” bölümündedir. Toplumsal acıları belgelemeyi, onları satır arasına yerleştirmeyi seven bir yazar olarak duruyordu belleğimde Okyay. Leylek Havada’yı okuduktan sonra da bu görüşüm değişmedi. Kitabın üçüncü bölümünde anlatılan Viyana gezisinde okuru karşılaştırdığı Ziya Usta, bunun en iyi örneklerinden. Ziya Usta, Viyana’da lokanta çalıştıran biri. Silvanlı Ziya, yirmi üç yıldır Viyana’da; sıla özlemiyle kavruluyor. Silvan nere, Viyana nere! Nereden düşmüş aklına oralara gitmek dersiniz? Bu sorunun yanıtını Ziya, gözyaşları içinde veriyor: “Emmim oğlu çağırdı, çatışmalardan kaçtık, çatışmalardan… Yoksa kim bırakır evini ocağını değil mi?” (s.136) Böylece, Okyay’ın öykülerinde de sıklıkla kullandığı göç teması, romanında yine karşımıza çıkmış oluyor. Kitap derinlikli çözümlemeleri hak ediyor; ne ki bu köşenin boyunu aşar bu. Yazarın Ziya Usta’nın kişiliğinde anlattığı toplumsal acılar gibi başka örnekler de var kitapta. Berlin Utanç Duvarı’nın anılması, Anadolu’dan götürülen arkeolojik eserlerin sergilendiği Berlin Pergamon Müzesi’nin anlatılması gibi… Kitaptaki kahramanlara büyüteç tuttuğumuzda hepsinin özlemleri, tutkuları olduğunu, bunun kurguda vurgulandığını görüyoruz. Bu özlemler çocuklara ait olunca özlemleri gidermek, hayalleri gerçekleştirmek istiyor yazar, ne de iyi yapıyor. Leylek Havada, gençlerin edebiyatla aralarında kuracakları köprünün sağlam ayaklarından biri. Semih Gümüş’ün deyimiyle “Bu bir hayal köprüsü. Geçmeden ne olduğu, ne işe yaradığı anlaşılmaz.” ? 35 Mayıs/ Erich Kästner/ Resimleyen: Horst Lemke/ Çeviren: Süheyla Kaya /Can Çocuk/ 2012/ 126 s./ 9+ Aritmetiği güçlü olanların hayal gücü zayıf olurmuş, öyle mi? Konrad’ın öğretmeni böyle düşünüyor. O yüzden Güney Pasifik hakkında yazı yazma ödevi vermiş aritmetiği iyi olanlara. Ama perşembeleri, amcası Ringelhuth ile buluşma günüydü ve aslında eğlenceli geçen perşembe gününde canının sıkkın olmaması gerekiyordu. Ama işte Konrad’ın o akşam kompozisyon yazma ödevi vardı, bu da hiç hoş değildi. “…biri ceketinden çekiştirdi. Dönünce siyah, büyük bir atın önlerinde durduğunu gördüler. At kibarca: ‘Acaba yanınızda şeker bulunur mu?’ diye sordu.” Konrad’la amcasının yolda karşılaştığı at konuşur. Hem de şeker ister onlardan. Bu kadarla da kalmaz, Konrad’ın evine konuk olur. Konrad ne diyor acaba bu şaşırtıcı olaylara? “Mayıs’ın 35’iydi. Demek ki Ringelhuth amcanın, olup biten hiçbir şeye şaşırmamasına şaşırmamamız gerekiyor.” Ejder Çocuk/ Beatrice Masini/ Resimleyen: Desideria Guicciardini/ Çeviren: Nükhet Amanoel /Can Çocuk/ 2012/ 70 s./ 79 Güzel, Açıkgöz, Cesur Kızlar dizisinin bu dördüncü kitabı da “Tıpkı sana benzeyen muhteşem kızların” hikâyesiymiş. “Sonra öyle bir şey geldi ki başıma değiştim. Ciddiyim, gerçekten değiştim.” Mia acaba neden söz ediyor? Ne yapıyordu da başına gelen şeyden sonra değişti? Herkes Mia’nın dilinden şikâyetçiydi. Arkadaşlarını üzen, pek alaycı bir dil… Ama doğum gününde Liu’nun armağanıyla da alay edince, Liu’nn aile sembolü olan koruyucu tanrı ejderha devreye girer. Mia bir yıl boyunca ejderha olarak kalacaktır. Mia’ya kalırsa, değişti o. Ama siz de okuyun bakalım öyküyü, Mia bir yıllık süre içinde neler yaptı, nerelere gitti ve gerçekten doğru mu söylüyor acaba? Değişti ve daha iyi bir insan oldu mu? Yer Altı – Eğlenceli Bilim Dizisi/ Frank Littek/ Resimleyen: Daniel Sohr/ Türkçeleştiren: Ayça Sabuncuoğlu/ Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları/ 24 s./ 2012/ 6+ Yer altında neler var hiç merak ettiniz mi? Örneğin alışveriş merkezlerinin en alt katında neler oluyor, ya hastanelerin? Vitrinlere baka baka gezindiğimiz caddelerin altında kimler dolaşıyor? Eğlenceli Bilim Dizisi’nin Yer Altı isimli kitabında hepsi anlatılmış. Bir evin bodrum katından başlıyor kısa gezinti. Cam şişeler, kullanılmayan oyuncaklar, eski giysiler… Sonra sokağa çıkıyoruz; altından kocaman yeraltı trenlerinin geçtiği şehirde dolaşmayı sürdürüyoruz. Bir alışveriş merkezinde her katta birbirinden çeşitli ürünlerin bulunduğu mağazalar varken en alt katta yani yerin altında gıda ve benzeri ürünlerin satıldığı büyük ye’ye ge Bir gün rarlaştırı le istem ni bilme sohbet e Kerstin a sayede rindeki ü geldiğin kede, he mazken tücü gel mancay bet. Ark sarlar ka aklına d birlikte g me!” (s.7 rek gidip yolunda girip göz ge’ye so anlatır. İ ce rüyas lılarla bo doğru m gerçekte bir şeyi doğru g tüm bun okumala ülkede “ ğinmiş. kıntıların yaşanab 1972’de yan yaza rini gülm ile aktar sahibi o celiklerin kunmuş Bir yerd ?S C kitabı p Çoc tap ara örneği bulabil verimli çizim v dönüş leri, ilg landırd düşün de çok tekliyo hatlayı hem d viyeye zorlanm larda k SAYFA 20 ? 19 TEMMUZ 2012 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1170 CUMH