24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

VİTRİNDEKİLER ? Dönüş Yolu/ Erich Maria Remarque/ Çeviren: Burhan Arpad/ Everest Yay./ 296 s. Savaşın incittiği insanlara bir ses veren Erich Maria Remarque, okuyucuya hatırlattıklarıyla da her zaman el üstünde. Savaşın dehşetini, beraberinde getirdiği yıkımı, insanoğlunu birbirine nasıl yabancılaştırdığını birinci ağızdan, çarpıcı bir şekilde dile getiren Remarque, savaşla ilgili bilindiği sanılan gerçeklerin sorgulanmasını sağlıyor. “Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok”un devamı niteliğinde olan “Dönüş Yolu”, I. Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle evlerine dönen bir grup askerin topluma uyum sağlamakta yaşadıkları zorlukları anlatıyor. Başta aileleri olmak üzere tüm toplumdan kopmuş, ıssızlaşmış askerler gündelik hayatın akışına kapılmakta, askerdeki hiyerarşik ve sosyal düzenin artık geçerli olmadığını idrak etmekte güçlük çekmektedirler. Yayımlandığı günden bu yana güncelliğini koruyan “Dönüş Yolu”, ilk kitabı “Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok”la beraber Burhan Arpad’ın Remarque’la yaptığı röportajla okuyuculara sunuluyor. Yengeç Dönencesi/ Henry Miller/ Çeviren: Avi Pardo/ Siren Yayınları/ 286 s. Fransa’da yayımlandıktan sonra ABD ve İngiltere’de neredeyse otuz yıl boyunca yasaklı kaldığı gibi gümrük yasaklarıyla da karşılaşan “Yengeç Dönencesi”, ABD’de hakkında açılan altmışın üzerinde davadan beraat ederek 1964 yılında yayımlanmış ve çağdaş edebiyatta bir dönüm noktası olarak kabul edilmişti. Miller’ın otuz yıla yakın bir süre boyunca yasaklı kalan, büyük tartışmalara hedef olan ve bugün çağdaş edebiyatın klasiklerinden sayılan başyapıtı “Yengeç Dönencesi”, Avi Pardo çevirisiyle yeniden Türkçede. Miller’ın otobiyografik nitelikler taşıyan ve büyük ses getiren romanı “Yengeç Dönencesi”, yazarın Paris yıllarını, dünya sancısını ve yaşam savaşının bütününü konu alıyor. “Yengeç Dönencesi”, yaşam adı da verilen kaosa dair yazılmış en güçlü metinlerden biri. Pigme/ Chuck Palahniuk/ Çeviren: Gökçe Çiçek Çetin/ Ayrıntı Yay./ 256 s. Tüm kitaplarında, vahşi kapitalist sistemi ve bu sistemin parçası tüketim toplumunu ona damgasını vuran klişeleriyle birlikte en iyi eleştiren yazarlardan biri olan Chuck Palahniuk, “Pigme”de iki farklı sistemin, liberal kapitalizmin ve otoriter devletçiliğin, adeta otopsisini yapıyor. Bunu yaparken de yine iğrenç, edepsiz, pervasız bir dil kullanmaktan, tüm putları teker teker kırmaktan, yüz kızartmaktan ve karın ağrıtmaktan çekinmiyor. Ancak bu defa, zekâ dozu çok yüksek hikâyesine mizahı da bolca katmış. Pigme; aşk, cinayet, kahkaha, ayaklanma, devrim ve ihanetin bezediği bi roman. Junky/ William S. Burroughs/ Çeviren: Gonca Gülbey/ Altıkırkbeş Yayın/ 262 s. “Junky”, William S. Burroughs’un ilk yapıtı. Gonca Gülbey çevirisiyle Türkçeye kazandırılan bu baskıda, kitaba önemli tarihsel bir giriş de yaCUMHURİYET KİTAP SAYI 1163 zan Oliver Harris’in edit ettiği 50. Yıl Özel Baskısı baz alınmış. Ek olarak Burroughs’un kitabın orijinal halinde yer verdiği ancak bu baskıya dek kitaba eklenmeyen ‘çıkartılmış’ bölümler ile birlikte; Burroughs’un ilk basımına yazdığı ve yayımlanmayan önsözü, A.A Wyn’e mektubu ile 1952’de Allen Ginsberg’in teşekkür yazısı ve Carl Solomon’un yayıncısı olarak kitabın 1953 ile 1964 baskılarına yazdığı önsöz de yer alıyor. Burroughs’un kendi kitabı için dediği gibi: ‘Eroin için eksiksiz bir metin.’ “Junky. Baskerville’leri Köpeği/ Sir Arthur Conan Doyle/ Çeviren: Can Ömer Kalycı/ Can Yayınları/ 206 s. Bugüne kadar yazılmış en büyük suç romanlarından biri olan “Baskerville’lerin Köpeği”, yine Dr. Watsonun ağzından Sherlock Holmes’a yeni bir tanım kazandırır: Dr. Watson ünlü dedektifi, suç mahallini incelerken kullandığı yöntem ve araştırma tekniklerine bakarak kokusunu aldığı şeyi buluncaya kadar yılmadan koşup duran, iyi eğitimli, safkan bir av köpeğine benzetir. Sir Arthur Conan Doyle, “Baskerville’lerin Köpeği”nde akılla doğaüstü gücün, bilimsel gerçekle batılın, iyilikle kötülüğün zorlu bir savaşta karşı karşıya gelişini dile getiriyor. Pera’dan Beyoğlu’na/ Onur İnal/ E Yayınları/ 196 s. Onur İnal’ın daha önce iki baskı yapan “Pera’dan Beyoğlu”na kitabı yapılan bu yeni baskısında genişletilmiş haliyle okuyucuların karşısına çıkıyor. Pera bölgesinin zamanla bugünün Beyoğlu’na dönüşümünü Buket Uzuner’in arka kapaktaki yazısında belirttiği gibi ‘zaman tünelinde yapılan bir yolculuk tadında’ sokak sokak, bina bina anlatıyor. Meraklısına nitelikli ve hem eğlendirip hem hüzünlendiren bir kitap. Süper Acıklı Gerçek Bir Aşk Hikâyesi/ Gary Shteyngrat/ Çeviren: Figen Bingül/ Everest Yay./ 362 s. “Absürdistan”ın yazarı Gary Shteyngart’ın son kitabı “Süper Acıklı Gerçek Bir Aşk Hikâyesi” okuyucuların karşısına çıktı. Gary Shteyngart, bilimkurgu romanlarına saygı duruşunda bulunan bu yakın gelecek distopyasında, ustalıklı bir kara mizah ve hiciv örneği yaratıyor. Orta yaşlarının sonlarında, kolestrol değerleri sınırda, umutsuzca kitap okuyan Rus asıllı, hassas bir adamla; sosyal medyada soluk alıp veren, sağlık takıntılı, alışveriş bağımlısı Koreli bir genç kızın tek bir ortak noktası var: Yalnızlık… Bütün tüyler ürpertici gelecek öngörüleri bir bir gerçekleşirken, yaralayıcı ve avutucu olmayı aynı anda başarabilen bu roman, sizi umut ve umutsuzluk arasında bırakacak, dokunaklı bir aşk hikâyesi. Kurmaca Anlatıda Zamanın Biçimlenişi/ Paul Ricœur/ Çeviren: Mehmet Rifat/ Yapı Kredi Yayınları/ 290 s. Fransız felsefecisi ve yorumbilimcisi Paul Ricœur’ün anlatı yorumbilimi alanındaki başyapıtı “Zaman ve Anlatı”, dört cilt olacak şekilde yayımlanmaya başladığında yıl 2007’ydi. Birinci cilt “ZamanOla yörgüsüÜçlü Mimesis” 2007’de, ikinci cilt “Tarih ve Anlatı” ise 2009’da yayımlandı. “Kurmaca Anlatıda Zamanın Biçimlenişi” altbaşlığını taşıyan bu üçüncü cilt dört bölümden oluşuyor: ‘Olayörgüsünün Değişimleri’, ‘Anlatısallığın Göstergebilimsel Zorunlulukları’, ‘Zamanla Oynanan Oyunlar’ ve ‘Zamanın Kurmaca Deneyimi’. Ricœur ilk üç bölümde anlatı kuramcılarının kavram, ilke ve yöntemlerini tartışırken, dördüncü bölümde de tartıştığı kavramlara bu yapıt içinde bir işlerlik kazandırmak, yorumlarını örneklendirmek amacıyla zamanı konu edinen üç romanın “Mrs Dalloway”, “Büyülü Dağ” ve “Kayıp Zamanın İzinde” çözümlemesini sergiliyor. Can Dostum/ Philippe Pozzo di Borgo/ Çeviren: Işık Ergüden/ Turkuvaz Kitap/ 224 s. “Abdel, dayanılmaz, kendini beğenmiş, kaba, sebatsız biridir, insandır. O olmasa, çoktan kokuşarak ölmüştüm. Abdel, bir süt çocuğuymuşum gibi bana sürekli baktı. En ufak bir işaretime dikkat ederek benim bütün dalgınlıklarımda, yokluklarımda var olarak, her hapsolduğumda beni kurtardı, zayıf düştüğümde korudu. Çöktüğüm zaman beni güldürdü. O benim şeytan bekçim.” Ayrıcalıklı, zengin bir felçliyle, banliyöde büyümüş genç göçmenin akıl almaz buluşmasının gerçek hikâyesinin anlatıldığı bu kitap aynı zamanda, senarist Olivier Nakache ile Eric Toledano’nun, başrollerinde François Cluzet ve Omar Sy’nin oynadığı yeni filmleri Can Dostum’a esin kaynağı oldu ve gişesi otuz milyonu buldu. “Can Dostum”, şimdi Işık Ergüden’in çevirisiyle Türkçede. Türk Korsanları/ Orhan Koloğlu/ Tarihçi Kitabevi/ 190 s. “Hıristiyanlara bekçilik etme konusunda Hıristiyan bir esire Türklerden daha çok güvenirler, çünkü Türkler bize onlardan daha merhametli davranırlar... Alçak ve ikiyüzlü olanlardan seçtikleri bu Hıristiyanları, Hıristiyanların başına muhafız yaparlar. Özgür bırakacaklarını da bu muhbirlerden seçerler. Bunlar Türklerden daha acımasız olurlar. Esirler çalışırken onlara sahibinin eşeği gibi davranırlar.” Dört yüz yıla yakın süren korsanlığı tarihçi Orhan Koloğlu, her üç ülkede yaptığı kaynak çalışmalarını Osmanlı ve Avrupa arşivlerindeki incelemeleriyle zenginleştirerek bu kitabında okuyuculara sunuyor. Batı’nın İnsan Doğası Yanılsaması/ Marshall Sahlins/ Çeviren: Emine Ayhan, Zeynep Demirsü/ bgst Yayınları/ 134 s. Batı’nın insan doğası kavrayışına göre, insan menfaatı için her şeyi yapabilecek, hatta birbirini boğazlayabilecek ölçüde açgözlü ve ihtiraslıdır. İnsanın doğası böyledir. Öyleyse kültür ve uygarlık insanın bu doğal eğilimleriyle başa çıkmak için vardır. Siyasi rejimlerin öncelikli işlevi, kendi başına bırakıldığında kaos ve anarşi yaratan bu içgüdüsel bencilliği denetim altına almaktır. Marshall Sahlins kitabında bu anlayışı, ilkel toplumların insana bakışıyla karşılaştırır ve Batı toplumları dışında hiçbir toplumun böylesi bir insan doğası anlayışına sahip olmadığı sonucuna varır. Sahlins, toplumöncesi ve kültüröncesi bir insan doğası düşüncesine şiddetle karşı çıkar. İnsanlar kendilerini, verili kültürel düzenler içinde oluştururlar. ? 31 MAYIS 2012 ? SAYFA 27 ? ye’nin olan b anlatı dülha halde değil rıyla Döne bohe kavga sında devri nı olu Hege düşün yazar ce us yal ba burad tasarı ortay rıntılı sistem süreç açık v bir sü tarafı bilir. anne yenle sanat usta ö ki yer burnu bir ko SAYF
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear