Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Nazmi Ağıl’ın yeni şiir kitabı: ‘Yavaş Matematik’ ‘Her şiirim bir insana açılma, bir gönüle girme çabası’ Şiir yazma çabası gütmeyen, şiiri yazan bir şair Nazmi Ağıl. Günlük yaşamdan süzülüp geleni, dibe çöken şiir tortusunu, sözü, şiirden esirgemeden su yüzüne çıkarma azminde. Kendi durakları arasında durmaksızın işleyen bir şiir mekiği niteliğindeki yeni kitabı Yavaş Matematik‘i de bu duygularla kaleme almış. Kimi muzip, kimi hüzünlü ve çoğu her fırsatta aşka dokunmak istemiş şiirleriyle bezeli kitabı. Ağıl Yavaş Matematik‘i anlattı. ? Gamze AKDEMİR aif, iyimser başlıyor kitaba adını veren şiiriniz Yavaş Matematik… Alaycı bitiyor derken… Hayata muzipçe bir nanik, maziye ehilce bir selam çakarak… Şiirin hayata hep naif, hep dışarıdan ve olan bitene şaşarak bakması istenen bir şey. Hazır yaşam tarzlarına alternatif bakış açıları sunmak ancak böyle mümkün çünkü. Bu yüzden bir önceki kitabımda yer alan “Umut’un Bayramı” adındaki şiirin imlediği gibi zaman zaman mecburen bilge hoca, görmüş geçirmiş baba rollerine girsem de birçok alanda hayata bir çırak kalmaya özen gösteriyorum. Tabi bu aynı zamanda bir lüks, hele de İstanbul gibi trafiğe ilk kez çıkan bir sürücüye nasıl hoşgörüsüz davranıldığını hatırlayın, acemilikleri affetmeyen bir kentte yerleşmişseniz. Yavaş Matematik önermesi nedeniyle hızlı çağa böylesi bir yaklaşımın bir ifadesi, ilk değil elbet, “yavaş yemek,” “yavaş kent” kavramları zaten dolaşımda. Hikâyesi şöyle: Bir gün Cumhuriyet’in Bilim Teknoloji ekinde bir Türk matematikçiye Japonya’daki “Slow Math Vakfı” tarafından bir ödül verildiğini okudum. Bu isim bana çok şiirsel geldi, çağrışımlarının izini sürdüm. Şimdi de, William Blake’in meşhur “Kaplan” şiirindeki “korkunç simetri” sözü şiirin bir tanımı gibi okunur ya, gerektirdiği ince hesap yapı kurmanın temelindeki mühendislik anlamında ve dar vakitlerin karşısına koyduğu sonsuzluk düşü nedeniyle bu adın bir şiir kitabına çok yakıştığını düşünüyorum. İyimserlik... Evet, yazmaya devam ettiğime göre, hâlâ umudumu yitirmemişim demek ki. Arada sırada, içten bir gülüşle karşılaşmak bu inancımı tazeliyor. Şiirimdeki muziplik de buradan geliyor zaten. Okura bir göz kırpış, “Evet, şu anda çok ciddi konularla meşgul oluyoruz!” repliğini söylerken “Biz aslında daha temel olan şeyleri biliyoruz, değil mi?” der gibi. Bitişe gelince, niyetim “alaycı” olmak değildi, ben daha çok “iyi huylu” derdim son bölüm için. Âşık olunana âşık olandan sıra dışı bir tirad gibi hasretle akıyor bir “Kelebek Etkisi” şiiriniz… Sevenin, sevileSAYFA 8 ? 26 NİSAN madığı, onu izleyen bakışların verdiği güçle hareket ettiğini anlatır. Yaşamın devingenliği, yolun dönüp aynı yerlerden geçmesini bir “kısırdöngü” olarak görmemeli, bu geri dönüşler olsa olsa her defasında yeni bir şeyler fark etmek içindir, hep naif kalabilenlere. “BÜYÜK LAFLAR EDEN ŞİİRLERİ BENİMSEYEMİYORUM” Kolu kanadı bir süredir ve belki de bir süreliğine kırık bireylerin seslenişleri, çoğu zaman iç çığlıkları gibi dışavuruyor şiirleriniz… Yaralı bireyi olanca ve bir o kadar haklı bencilliğiyle baş başa hayatla ve aşkla ve çevresiyle hesaplaşırken okuyoruz dizelerde. Sonra, sıklıkla sorular soran bir şiir söz konusu yer yer içine kapansa da veya salt sevgiliye seslenirce seyretse de… Neden böyle bu? Günlük hayatta çoğu zaman neşeli biriyimdir. Yapımda karamsarlık yok ama itiraf etmeliyim ki her güne yeni bir heyecanla başlamak için koşulluyorum kendimi ve gülümsemenin insanların birbirlerine sunabilecekleri en güzel armağan olduğu kanısındayım. Ancak şiir yazmak yalnız bir iş, kendimle başbaşa kaldığım böyle zamanlarda demek ki hadi diyelim oyunu birazcık askıya alıyorum. Şiirlerimi yayımlayarak neden o olumsuz ruh halimi insanlara bulaştırdığımı sorabilirsiniz. Sonuçta hüznü de seven bir toplumuz ve estetik nesne olarak şiirlerimin hayatı güzelleştirip onu daha zengin algılamamızı sağladığını umuyorum. İlla kentsoylu anlamında değil de yengili yenilgili tarihiyle semtlerce sarmalayarak, aşka gücünü, gizemini, çehresini, tanrısallığını katan kent anlamında İstanbullu bir şiir diyebilir miyiz kitabınız için? Çok kıskandığım dizelerden biridir “İstanbul’u sevmezse gönül aşkı ne anlar.” Yaşadıkları kentleri şiirlerinin konusu yapabilmiş şairlere de hayranlık duymuşumdur hep. Bu kitapta bazı şiirler aşkı ve İstanbul’u bir araya getirme fırsatı verdi ya da belki Huzur’daki Mümtaz’ın dolaştığı bu semtlerde dolaşmak ister istemez bir yandan aşkı ilham ediyor, bir yandan da estetik algılarını açık tutuyor insanın ve bu bireşim kendiliğinden ortaya çıkıyor. Son soruda ne kadar maceraperest bir şiirdir Yavaş Matematik? Kendimi tekrarlamaktan korkarım, bu nedenle her kitabımda ayrı bir şiir kurmayı başaramadıysam bile ayrı bir konuyu ele aldım ve şiirlerin de dilsel açıdan çeşitlilik içermesine çalıştım. Günümüzde yazılan pek çok şiirin aksine soyutlamalardan uzak, belli bir bağlama oturan, yaşanmış ya da öyleymiş izlenimi veren durumlardan doğan şiirler yazmak hoşuma gidiyor, büyük laflar eden, peygamberin ağzından çıkmış gibi duran şiirleri benimseyemiyorum. Kitabımdaki gibi bir dosta geçmiş olsun ya da teşekkür ederim demek ya da unuttuğu hırkasını hatırlatmak için yazılan bir şiir, size uzatılan bir eriğe yüklediğiniz anlamı ifade eden dizeler çok daha değerlidir bence havada dönüp duran ama bir yere konamayan sözlerden. Benim her şiirim sonu aynı zamanda kendimi biraz daha keşfetmekle biten bir insana açılma, bir gönüle girme çabası. Her insan ayrı bir dünya olduğuna göre, bundan büyük macera mı var? ? gamzeakdemir@cumhuriyet.com.tr Yavaş Matematik/ Nazmi Ağıl/ Yapı Kredi Yayınları/ 86 s. ? N edinen başka şiirler de var. Sanathayat, hayalgerçek, çerçevenin içidışı ya da kendisi gibi meselelere kafa yorma gereği duymuşum. “Kelebek Etkisi” aşk vesilesiyle asıl bu ilişkileri ele alıyor bence. Aşkla derdi olan bir şiir değil, derdi “BU, AŞKLA DERDİ OLAN DEĞİL, aşk olan bir şiir denebilir mi Yavaş MaDERDİ AŞK OLAN BİR ŞİİR” tematik için? Son yıllarda akademik çalışmalarım Haklısınız. Hem zaten aşkla ne derarasında resimşiir ilişkisi önemli bir yer di olabilir ki insanın? Yaşamın en temel tutuyor. Okulda görsel yapıtlardan ilharcı aşk. Ama bütün şairlerin derdi olham alarak yazılmış şiirleri ele alan muş aşkı dile getirmek, onu farklı, en dersler açtım. Bu ilgi farkında olmadan yeni en çarpıcı şekilde anlatabilmek. Bu şiirime de yansımış. Kitapta resmi konu anlamda yer yer böyle bir kaygıyı sahiplenmiş olabilir benim de yazdıklarım. Deminki cevabımla bir parça çelişmeyi göze alarak, her vesileyle aşka dokunmak istemiş olabilir. En aşk şiiri gibi durmayanlar bile doğru bağlamda öyle okunabilir. “Yol” adlı şiirinizden “ya da böyle bir şeydi işte,/ günlük yaşantımızın az ilerisinde/ kaybolmak hissi/ ve yol bize bunu yaşatmak için/ dolanıp duruyordu hiçbir yere varmadan,/ ki en sonunda bulmak hoş bir sevinç olsun; (…)” dizelerini alıntılayarak ve “Yalnızız” adlı şiirinizi de katarak sorarsam; devinen bir yaşama, kısırdöngülere, yorgun ve yalnız bireye nasıl bir güzelleme denebilir özellikle bu şiirleriniz için? Yaşamın devingenliği büyüleyici bir şey, bir salyangozun kabuğundan çıkarken ya da kabuğuna girerkenki sonsuz dalgalanmasına uzun uzun baktığım çok olmuştur. Öyle bir şey yaşam, sonsuz olanaklar, olasılıklar haznesi. Bir yolculuk hazırlığını düşünün, gideceğiniz yeri belirlemiş, her şeyi ayrıntılarıyla planlamış bile olsanız altan alta hesapta olmayan güzel sürprizlerin sizi şaşırtmasını beklersiniz ve boşuna değildir bu beklenti, hayat size sunacak yeni bir şeyler bulur çünkü daima. “Yorgun ve yalnız” bir birey mi belirginleşiyor kitabımda? Eyvah, onca direnmeme rağmen yaşlanmışım demek ki. Ama ben çok da öyle olduğunu “Kendimi tekrarlamaktan korkarım, bu nedenle her kisanmıyorum. “Yalnızız” adlı şiir tabımda ayrı bir şiir kurmayı başaramadıysam bile ayrı de zaten sokakta bir başına yürübir konuyu ele aldım ve şiirlerin de dilsel açıdan çeşitlilik içermesine çalıştım” diyor Nazmi Ağıl. yen insanın bile aslında yalnız ol nin baş figür olduğu bir ressamın tablosunda ayrıksı bir öğe olarak saklanarak, utanarak, sıkılarak takip ettiğini düşlemesiyle akıyor şiir… Hatta belki de o tabloya yakışmadığını düşünüyor seven… 2012 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1158