28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Mustafa Balbay’a destek O Mektubu Yazan Bendim Halen cezaevinde bulunan Mustafa Balbay’a gönderilen on binlerce mektup arasından seçilenlerin oluşturduğu O Mektubu Yazan Bendim, Silivri’de yazılan Balbay kitaplarının beşincisi. ? Abdullah TEKİN u mektuplarda toplumun derinliklerindeki duyguların tümünü bulacaksınız. “Korkudan gözü kara cesarete,umuttan derin karamsarlığa, olağanüstü iyimserlikten dayanılmaz kötümserliğe kadar” diyor Mustafa Balbay. Kitap önsözden sonra beş bölümden oluşuyor : Gençlerin Mektuplarından, 2009 – 2010 Mektuplarından, 2011 – 2012 Mektuplarından, Cezaevlerinden Gelen Mektuplardan, Güvercin Kanadında Gelenler. Hapiste alınan mektupların önce başkaları tarafından okunması ne gam..”onu kimse sizin gibi okuyamaz” diyor Balbay ve ekliyor: “Her mektup pencere gibidir, her mektup bir insandır. Dostluk getiren bir insan.” Bu mektupların bazıları paylaşır, bazıları umut dağıtır, bazıları dileklerde bulunur. Bazıları ise “bir şeyler yapma azmini yaşayamamaktan dolayı” oluşan üzüncü taşır. Umutsuz olduğu için utananlar da var elbette. Mektupların büyük bir kısmı yurt içinden ancak yurtdışından gönderilenler de oldukça fazla. Bunlardan biri İspanya’nın Cadiz kentinden geliyor ve oldukça anlamlı: “Farkında olan cesur ve bilinçli insanların sayısının hiç de az olmadığını bilmek öyle iyi geliyor ki insana.” Balbay’a mektup gönderenlerden birisi de Prof. Dr. Naki Selmanpakoğlu. Selmanpakoğlu’nun mektubu bir Azeri atasözünü başlık yapar: “Dert bir olaydı, ağlamaya ne vardı.” “Sevgili Balbay, B nice zaman geçti,sen gelmez oldun. Bilirim elinde olsa sevenlerinden bir an ayrı durmak istemezsin. Yazında dediğin gibi sen uzun yol şoförünün oğlusun. Ama bu da pek uzun bir yol oldu.” Selmanpakoğlu Balbay’a mesajının Hacıbektaş’ta okunduğunu belirttikten sonra küçük bir anısını anımsatır: “Bir gün sana bir Azeri atasözü söylediğimde ‘Dert bir olaydı ağlaması kolaydı’ sen bir kafiyeli cümle daha ekleyip daha anlaşılır hale getirmiştin. Sözleri hatırlayamıyorum ama geçenlerde bir Azeri vatandaşa bunu söylediğimde bu anlatımın Azerbaycan’da kullanılışının ‘Dert bir olaydı, ağlamaya ne vardı’ şeklinde olduğunu söyledi”(s.225). Selmanpakoğlu mektubunu şöyle tamamlar: “Ne mutlu sana milyonlarca sevenin özleyenlerin var. Ne mutlu bize Balbay’ımız var. Tüm Anadolu’ya yetişemesen bile pek çok yerde seni bekleyenlerin gözü yolda. Biz Hacıbektaşlıların da” (s.224). Mektupların güvercin kanadında gelenlerden biri anlamlı bir dilekte bulunur: “Sayın Mustafa Balbay, bir babayım, çocuklarınıza, bir insanım,özgürlüğünüze, bir okurunuzum,okurlarınıza kavuşacağınız günün bir an önce gelmesini dilerim” (s.331). Balbay teşekkür mektubu anlamında bir sonsöz yazar ve tarihin bu dönemi şöyle değerlendireceğini belirtir: “Türkiye’de bir korku imparatorluğu kurulmak istendi. Bunun için kullanılan pek çok yöntemden biri aydınların terörist saldırısıyla cezaevine konması ve yıllarca tutuklu olarak yargılanmasıydı. Bunda temel amaç, aydınlara ve topluma korku salmak, iki kesimi birbirinden koparmak ve yalnızlaştırmaktı” (s.361). ? O Mektubu Yazan Bendim/ Mustafa Balbay/ Cumhurıyet Kitapları/ 360 s. 6 ARALIK 2012 ? SAYFA 15 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1190
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear