Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
VİTRİNDEKİLER ¥ yar. “Edebiyat Sosyolojisi”, böyle bir çabanın ürünü. Ömer Naci Soykan’ın öğrencileriyle birlikte hazırladığı kitap, kuramsal ve uygulamalı bölümleriyle Türk Edebiyatını toplumbilimsel açıdan inceliyor. Soykan’ın Dönence Yayınları tarafından okuyucuya sunulan “Sanat Sosyolojisi” adlı bir çalışması daha bulunuyor. Frederick’in tasarım ve mimarlık öğrenimine yeni başlayanlar için yazdığı “Mimarlık Okulunda Öğrendiğim 101 Şey” adlı kitapta tasarım, çizim, sunum teknikleri, yaratıcı süreç gibi konularda tam 101 ders bulunuyor. İlham Perisine Oynamak/ Charles Bukowski/ Çeviren: Avi Pardo/ Parantez Yayıncılık/ 384 s. “Diğer arabalardaki insanlara baktı. Hayli mantıklı görünüyorlardı. Çok tuhaftı her şey. Bugüne kadar birlikte olduğu kadınların neredeyse hepsi ya akıl hastanesinde yatmışlardı ya da ailelerinde bir deli, hapishanede ağabeyleri, intihar etmiş bir kız kardeşleri falan vardı. Harry mıknatıs gibi çekerdi öylelerini. Okul bahçesinde bile, kaçık, garip ve uyumsuz tipler hep onu bulurdu. Onun laneti de buydu. Fakat çaresini bilmiyordu, bu sorunla yaşamak zorundaydı.” “İlham Perisine Oynamak” Charles Bukowski’nin şiir ve öykülerini okuyucuyla buluşturuyor. Aşk Bir Kadın Hastalığıdır/ Didem Elif/ Pupa Yayınları/ 128 s. “Doktorum kadındı. Başkalarını bilmem ama ask, demek ki benim için bir kadın hastalığıydı. Âşık olduğumda duyduğum istekten, tutkudan kaçamazdım ya. Ayrıca bu duyguyu seviyordum. Bu hastalığın tedavisi için bir kadına güvenemezdim doğrusu. Söz konusu olan kadınlığımdı ve bundan ancak bir erkek anlayabilirdi. Mutlaka erkek olan bir kadın doktoruna görünmeliydim.” “Aşk Bir Kadın Hastalığıdır”, Didem Elif’in ilk kitabı. Yassıada: Don Davası, Cımbız Davası, Köpek Davası/ Talat Asal/ Doğan Kitap/ 144 s. 27 Mayıs 1960 Darbesi’nin ardından, Yassıada duruşmalarında yargılanan Başbakan Adnan Menderes’in savunmasını üstlenen Avukat Talat Asal, siyaset ve hukuk tarihimizde derin izler bırakan, “skandal” olarak nitelenen üç davanın belgelerini ortaya koyuyor. Don DavasıCımbız DavasıKöpek Davası. Menderes ve arkadaşlarına karşı açılan Anayasayı İhlal Davası kapsamında görülen bu davalarla ilgili belgeler, Türkiye’de hukukun ve yargının siyasallaşması tartışmaları çerçevesinde, geçmişe dönük bir sorgulama gerçekleştiriyor. Medya ve Oryantalizm/ Güliz Uluç/ Anahtar Kitaplar/ 478 s. İster yabancı, ister garip, isterse farklı olsun her durumda, ben ya da biz gibi olmayanı tanımlayan çok sayıda ön ad için ortak paydadır öteki ve öteki’yi öteki yapan süreçlerin kavranması, başta kendi koordinatlarımızı çıkarabilmek bakımından yaşamsal bir öneme sahiptir. Güliz Uluç böylesi bir itki ile Medya ve Oryantalizm adlı çalışmasında Louis Massignon’un ‘Ötekini anlamak için onu kendimize katmak değil onun konuğu olmak gerekir’ sözünden hareketle kültürel karşılaşmalarda ötekinin inşa yollarından en bilineni ve en ses getireni olan oryantalizmin medya yansımalarındaki izini sürüyor. Taş Bina ve Diğerleri/ Aslı Erdoğan/ Everest Yayınları/ 134 s. “Bir zamanlar gencecik bir çocuk şöyle demiş: Sen hayata rest çekmezsen o sana çeker. Gözü kara bir çocuktu, bir karanlıkla ötekinin meleziydi, taş binayla çok erken tanışmıştı. Bir daha hiç korkmadı, ya o ilk korkusunu hep hatırladığından ya da unuttuğundan. O gün bugündür yerli yersiz güldüğü söylenir.” Aslı Erdoğan, “Taş Bina ve Diğerleri” adlı öykü kitabıyla okuyucuların karşısına çıkıyor. İnsanın Yükselişi/ Jacob Bronowski/ Çeviren: Aykut Göker/ Say Yayınları/ 350 s. Biz bir bilim uygarlığıyız, diyor Jacob Bronowski. Bu demektir ki, bizim uygarlığımızda bilgi ve bilginin doğruluğu asıldır. Bilim toplumunda, işleri uzmanlar yürütür. Ama doğanın nasıl işlediğini, örneğin ampulün nasıl yandığını, insanın nasıl evrildiğini uzman olmayan insanların da bilmesi gerekir. Bronowski’ye göre, uzman olmayan insanlara doğanın nasıl işlediği öğretilmezse halkla iktidar arasındaki uzaklık büyür ve Babil’i, Mısır’ı, Roma’yı yıkan da bu uzaklıktır. Yazar, diferansiyel hesap ya da canlıların evrimi gibi keşifler okul kitaplarında yerini almazsa, insanın yükselişi durur diyor ve ekliyor: Yarının okul kitaplarında sıradan sayılacak şey bugünün serüvenidir ve biz böyle olsun diye uğraşıyoruz. Bronowski, “İnsanın Yükselişi”yle insanın biyolojik ve kültürel evrimine eğiliyor. Tekirdağ Mavi Gözlü Kent/ Öksel Demir/ Heyemola Yayınları/ 232 s. “Hep sıkılmışımdır uzun süre aynı yerde kalmaktan. Aynı evde, aynı kentte. Üç beş yıl sonra başka yerlerde olmak, başka yerlerde yaşamak özlemi sarar yüreğimi. Artık sürgündür yaşadığım yer (...) Ancak, yıllar sonra, yaşadıklarımdan bir şeyi çok iyi öğrendim ki; yeniden dönmekmiş her gitmek.” Öksel Demir, “Tekirdağ Mavi Gözlü Kent”te Tekirdağ’ı okuyucularla buluşturuyor. Küheyli Buharlan/ Mümtaz Mehmet Tütüncü/ Kanat Kitap/ 276 s. Dördüncü Fırat devrinin mühim hezarfenlerinden Arif Çelebi, “çok büyük, çok erişilmez bir hayal”in, “gelmiş geçmiş cümle mucitlerin gönlünde yatan büyük tasavvur”un peşindedir. Küheylanları uçuran buhar gücüyle akıllara durgunluk veren hayal gücünün buluşması ve çatışması, işte bu tasavvurun olgunlaşarak yapay zekâdan tasavvufa kadar uzandığı müphem bir noktada başlar... Buharın kudretine bir hudut, Buharîlerin savaşçılığına bir mani var mıdır? Mümtaz Mehmet Tütüncü, “Küheyli Buharlan”la tarihin bir dönemine değiniyor. ? SAYFA 29 Anı Durakları/ Dinçer Yeğenoğlu/ Kendi Yayını/ 236 s. Dinçer Yeğenoğlu, eğitim yaşamında başına gelen olayları, dönemin siyasi ortamını, ölen torununun hastalığı sırasında yaşama tutunma mücadelesini “Anı Durakları” isimli kitapta topladı. Meslek yaşamı boyunca kaleme alındığı şiir, yazı ve denemelerini de kitaplaştıran Yeğenoğlu, kitabın hazırlık çalışmaları sırasında hayatını kaybeden torununu ve yaşadığı büyük acıyı da anlatıyor. (İletişim Tel: 0 322 352 66 56) Yakın Çağlar Tarihi/ N. V. Yeliseveya/ Çeviren: Özdemir İnce/ Yordam Kitap/ 350 s. N. V. Yeliseyeva başkanlığında bir kurul tarafından hazırlanan “Yakın Çağlar Tarihi”, 1648 İngiliz devriminden 1917 Sovyet Devrimi’ne uzanan tarih kesitini ele alıyor. 300 yıla yakın bu süre boyunca dünyanın farklı ülkelerinde yürütülen sınıf mücadeleleri, burjuvazinin yükselişi ve sanayi devrimi, emperyalizmin doğuşu ve palazlanışı ve bu süreç içinde emekçi sınıfların ve ezilen halkların mücadeleleri tarihsel maddeci bir yaklaşımla inceleniyor. Yurttaşlardan Lordlara/ Ellen Meiksins Wood/ Çeviren: Oya Köymen/ Yordam Kitap/ 256 s. Ellen Meiksins Wood, “Yurttaşlardan Lordlara” isimli çalışmasında siyaset teorisi tarihini yeniden yorumluyor. Batı geleneğini, klasik eski çağlardan orta çağların sonuna kadar, toplumsal tarih bakış açısıyla inceliyor. Wood, kutsallık mertebesine konmuş olan klasik düşünürleri, tutkuyla davalarına bağlı insanlar olarak ele alıyor. Onların düşüncelerini, siyaset dili bağlamında olduğu kadar, yaşadıkları toplumsal koşulların sorunlarına ve çelişkilerine verdikleri yaratıcı yanıtlarıyla ve çözüm önerileriyle de inceliyor. Mimarlık Okulunda Öğrendiğim 101 Şey/ Matthew Frederick/ Çev.: Volkan Atmaca/ YEM Yayın/ 212 s. “Az çoktur.” Mies’in bu ünlü sözü, tasarımda aynı anda her şeyin çözülemeyeceği anlamına gelir. Basitlik en gözde erdemdir. Venturi ise azla yetinemeyeceğimizi anımsatır: “Az sıkıcıdır.” Bütünlük uğruna yaşamda ve mimarlıktaki çeşitliliğe yüz çevirmememizi salık verir. Tasarıma zenginlik katan çelişkiler ve karmaşıklıklardır. Yakın geçmişte birbirine karşıt düsturlar olarak tavizsizce savunulan bu iki öneri, her yaratıcı etkinlik gibi tasarım ve mimarlığın da özünde yatan, belirsizlikçokluk ve açıklıkbirlik arasındaki gerilime işaret eder. Matthew CUMHURİYET KİTAP SAYI 1009